Geri Dön

Kardiyak cerrahide ekstübasyon öncesi kullanılan deksametazon ve propofolün hemodinami ve postoperatif bulantı-kusma üzerine olan etkileri

Effects of dexamethasone and propofol used before extubation in cardiac surgery on hemodynamics and postoperative nausea-vomiting

  1. Tez No: 965790
  2. Yazar: YAŞAR GÖKHAN GÜL
  3. Danışmanlar: UZMAN HALİDE OĞUŞ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Anestezi ve Reanimasyon, Anesthesiology and Reanimation
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2011
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bakanlığı
  10. Enstitü: İstanbul Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğt. Ve Arş. Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 73

Özet

Postoperatif bulantı-kusma (POBK), genel anesteziye bağlı en sık görülen komplikasyondur.Günümüzde yeni anestezik teknikler ve antiemetik ajanlar klinik kullanıma girmesine rağmen POBK ciddi bir problem olmaya devam etmektedir. Kardiyak cerrahi sonrası kusma ve öğürmenin miyokardın oksijen tüketimini arttırdığı ve ameliyat sonrası kanamaya neden olduğu bildirilmiştir (94). Kardiyak cerrahide POBK sıklığı veya kullanılan ilaçlarla ilgili yapılan çalışmalar kısıtlı sayıdadır. Kardiyak cerrahi sonrası POBK insidansının çeşitli araştırmacıların çalışmalarında % 19- 67 arasında olduğunu bildirilmektedir. Kardiyak cerrahi sonrası bulantı kusmanın azaltılması için genellikle antiemetik ilaçlarla çalışılmıştır. Deksametazonun etkinliği az sayıda çalışmada gösterilmekle birlikte propofol ile ilgili bildiriye rastlanmamıştır. Kardiyak cerrahide hemodinamik instabilite hem cerrahi öncesi hem de cerrahi sonrası özellikle istenmeyen bir durumdur. Postoperatif dönemde yapılan ekstübasyon da bu kritik dönemlerden biridir. Ekstübasyon ve uyanma evresinde kalp hızı ve kan basıncında önemli artışlar veya ritim bozuklukları görülebilir. Katekolaminlerdeki artışın koroner arter hastalığında, myokardiyal kontraktilitede ve sistemik vasküler dirençte artışa neden olduğuna inanılmaktadır (97). Çalışmamızda kardiyak cerrahi geçiren hastalarda, ekstübasyon sonrası bulantı ve kusmanın önlenmesinde düşük doz propofol ve dexametazon'un postoperatf bulantı kusma ve hemodinamik etkilerinin karşılaştırılması amaçlandı. Çalışmaya dahil edilen hastalar rasgele 15'er kişilik üç gruba ayrıldı. Propofol grubu (Grup P), operasyon bitiminde ekstübasyondan 10 dk. önce 10 mg propofol iv ve Deksametazon grubu ( Grup D), 5 mg deksametazon iv olarak yapıldı. Kontrol grubunda (Grup K) ise 5 ml SF iv olarak hastalara uygulandı. Tüm hastaların ilaç uygulanmasından önce ve ilaç sonrası 2., 5.,ve 10. dakikalarda, ekstübasyondan sonra 1.,3., ve 5..dakikalarda periferik oksijen saturasyonu (SpO2 , kalp atım hızı (KAH) ve ortalama arteriyel basınçları (OAB) kaydedildi. Ekstübasyondan sonra ilk 12 saat içinde bulantı şiddeti ve sıklığı, kusma sıklığı kaydedildi. Olgulardaki bulantı şiddeti dört aşamalı verbal deskriptif skala ile belirlendi. Ayrıca Ramsey Sedasyon Skalası (RSS) ile hastaların sedasyon düzeyleri ekstubasyon sonrası 5. ve 15. dakika, 1. ,3., 5.,12., saatlerde değerlendirildi. İntraopertif dönem ve postoperatif trakeal ekstübasyona kadar geçen sürede kullanılan midazolam ve narkotik ilaç dozları ile meydana gelen tüm yan etkiler ve antiemetik ilaç gereksinimleri kaydedildi. Subhipnotik dozda ekstübasyon öncesi kullandığımız propofol ve minimum etkin doz olarak bildirilen 5 mg deksametazon, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında ekstübasyon sonrası ilk saatte bulantı açısından daha etkili bulundu. Ancak bulantısı olan ve olmayan hastalar karşılaştırıldığında postoperatif 3. saatte propofol ile orta derecede bulantı görülme düzeyinin diğer gruplardan yüksek idi. Bulantı açısından 5.saatten sonra gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmaması kardiyak cerrahi geçiren hastalarda, batın cerrahisi kadar POBK insidensinin ve şiddetinin yüksek olmamasından kaynaklanabilir. Çalışmamızda ekstübasyon sonrası 3. saate kadar yalnızca propofol ve kontrol gruplarında kusma görüldü. Ancak bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Çalışmamızda iv deksametazon sonrası ve ekstübasyon sonrasında KAH ve OAB de artış görüldü.. Deksametazonun sempatik sistem aktivitesini arttırdığına dair bazı çalışmalar mevcuttur. Ancak henüz etki mekanizması tam olarak anlaşılamamıştır. Tek doz 2mg deksametazon iv olarak insan deneklere verildiğinde dopamin ve epinefrin düzeylerinin arttığı görülmüştür (110). Çalışmamızda Sharon ve arkadaşlarının deksametazonun hemodinamik etkisiyle ilgili düşüncelerini desteklemektedir. Propofol ile ilaç sonrası 2. dakikada KAH ve OAB azalmıştır, ekstübasyon sonrası yalnızca 1. dakikada OAB artmış ve daha stabil bir hemodinami elde edilmiştir. Düşük dozda propofol kullanılmasına rağmen azda olsa anlamlı hemodinamik değişiklik meydana gelmesi, özellikle kardiyak cerrahi geçiren kritik hastalarda POBK için daha yüksek dozda propofolün dikkatle kullanılmasını gerektiğini düşündürmektedir. Çalışmamızda ekstübasyon sonrası dönemde yan etkiler, antiemetik ve analjezik ilaç gereksinimi açısındanda fark yoktur. Borgeat ve ark. (103) minör elektif cerrahi uygulanan hastalarda yaptıkları çalışmalarında, postop derlenme odasına alındıktan sonra subhipnotik dozda (10 mg) propofol uygulamasını 1 ml trigliserid emülsiyonu ile karşılaştırmışlar, postoperatif bulantı-kusma oranını propofol grubunda %35, trigliserid grubunda %81 olarak bulmuşlardır. Bu araştırmacılar propofolün direkt etkisi olduğunu da savunmuşlardır.Bizim çalışmamız da Borgeat ve arkadaşlarını desteklemektedir. Elde ettiğimiz sonuçlara göre kardiyak cerrahide postoperatif dönemde ekstübasyon öncesi verilen subhipnotik doz propofol ve düşük doz deksametazon postoperatif bulantıyı azaltmada 1-3 saat kadar etkili, kusma açısından etkili değildir. Kullanılan bu dozlarda anlamlı bir yan etki oluşturmamıştır. İlaç uygulaması ve ekstübasyon sonrasında daha stabil bir hemodinami sağlaması ve hasta konforu açısından ekstübasyon öncesi düşük doz iv propofol kullanılmasının deksametazona göre daha uygun olduğunu düşünüyoruz.

Özet (Çeviri)

Postoperative nausea and vomiting (PONV) is the most common complication associated with general anesthesia. Despite the introduction of new anesthetic techniques and antiemetic agents into clinical practice, PONV remains a serious problem. Postcardiac surgery vomiting and retching have been reported to increase myocardial oxygen consumption and cause postoperative bleeding (94). There are limited studies on the incidence of PONV in cardiac surgery or on the drugs used. The incidence of PONV after cardiac surgery has been reported to range from 19% to 67% in studies by various researchers. Anti-emetic drugs have generally been used to reduce nausea and vomiting after cardiac surgery. Although dexamethasone has been shown to be effective in a small number of studies, no reports have been found regarding propofol. Hemodynamic instability in cardiac surgery is an undesirable condition both before and after surgery. Extubation performed during the postoperative period is also one of these critical periods. Significant increases in heart rate and blood pressure or arrhythmias may occur during extubation and the recovery phase. Increases in catecholamines are believed to cause increases in coronary artery disease, myocardial contractility, and systemic vascular resistance (97). Our study aimed to compare the postoperative nausea, vomiting, and hemodynamic effects of low-dose propofol and dexamethasone in preventing nausea and vomiting after extubation in patients undergoing cardiac surgery. Patients included in the study were randomly divided into three groups of 15. Propofol group (Group P) received 10 mg propofol IV 10 minutes before extubation at the end of the operation, and the dexamethasone group (Group D) received 5 mg dexamethasone intravenously. In the control group (Group K), 5 ml of SF was administered intravenously to patients. Peripheral oxygen saturation (SpO2), heart rate (HR), and mean arterial pressure (MAP) were recorded in all patients before medication administration and at 2, 5, and 10 minutes after medication administration, and at 1, 3, and 5 minutes after extubation. The severity and frequency of nausea and the frequency of vomiting were recorded within the first 12 hours after extubation. The severity of nausea in the cases was determined using a four-stage verbal descriptive scale. In addition, the Ramsey Sedation Scale (RSS) was used to assess patients' sedation levels at 5 and 15 minutes, and at 1, 3, 5, and 12 hours after extubation. All side effects and antiemetic drug requirements associated with midazolam and narcotic drug doses administered during the intraoperative period and until postoperative tracheal extubation were recorded. Propofol used at a subhypnotic dose prior to extubation and dexamethasone at a minimum effective dose of 5 mg were found to be more effective than the control group in terms of nausea during the first hour after extubation. However, when patients with and without nausea were compared, the incidence of moderate nausea at 3 hours postoperatively was higher in the propofol group than in the other groups. The absence of statistically significant differences between groups in terms of nausea after 5 hours may be due to the fact that the incidence and severity of PONV were not as high in patients who underwent cardiac surgery as in those who underwent abdominal surgery. In our study, vomiting was observed only in the propofol and control groups up to the third hour after extubation. However, this difference was not found to be statistically significant. In our study, an increase in HR and MAP was observed after intravenous dexamethasone and after extubation. Some studies have shown that dexamethasone increases sympathetic system activity. However, the mechanism of action is not yet fully understood. When a single dose of 2 mg of dexamethasone was administered intravenously to human subjects, an increase in dopamine and epinephrine levels was observed (110). Our study supports Sharon and colleagues' thoughts on the hemodynamic effects of dexamethasone. Two minutes after administration of propofol, HR and MAP decreased, and only one minute after extubation, MAP increased, resulting in more stable hemodynamics. Despite the use of low doses of propofol, the occurrence of even minor hemodynamic changes suggests that higher doses of propofol should be used with caution for POVN, especially in critically ill patients undergoing cardiac surgery. In our study, there were no differences in side effects, antiemetic and analgesic drug requirements in the post-extubation period. Borgeat et al. (103) compared the administration of propofol at a subhypnotic dose (10 mg) with 1 ml of triglyceride emulsion in patients undergoing minor elective surgery, following their admission to the postoperative recovery room, finding that the postoperative nausea and vomiting rate was 35% in the propofol group and 81% in the triglyceride group. These researchers have also argued that propofol has a direct effect. Our study supports Borgeat at al. According to our results, subhypnotic doses of propofol and low doses of dexamethasone administered prior to extubation in the postoperative period of cardiac surgery are effective in reducing postoperative nausea for 1-3 hours, but are not effective in reducing vomiting. No significant side effects have been observed at the doses used. We believe that the use of low-dose intravenous propofol prior to extubation is more appropriate than dexamethasone in terms of providing more stable hemodynamics and patient comfort after drug administration and extubation.

Benzer Tezler

  1. Sternotomi ile yapılan açık kalp cerrahisi hastalarındaerektör spina plan bloğunun postoperatif dönemde sistemler üzerine etkileri

    The effects of erector spinae plane block on systems in the postoperative period in open heart surgery patients with sternotomy

    KÜBRA İLYAS

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Anestezi ve ReanimasyonKaradeniz Teknik Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ENGİN ERTÜRK

    DOÇ. DR. ALİ AKDOĞAN

  2. Uzun dönem ventriküler destek cihazı uygulamalarındaki deneyimlerimiz

    Our experience in long term ventricular assist device application

    MAHMUT YILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Anestezi ve ReanimasyonAkdeniz Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TÜLİN TİTİZ

  3. Redo açık kalp cerrahisinde sternotomi öncesi kardiyopulmoner bypass'a girilmesi güvenliği arttırır mı?

    Does entering cardiopulmonary bypass before sternotomy in re-operative patients increase the reliability in open cardiac surgery ?

    İHSAN PEKER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisiİzmir Katip Çelebi Üniversitesi

    Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ORHAN GÖKALP

  4. Remifentanil kullanılan günübirlik hastalarda sevofluran ve propofol

    Başlık çevirisi yok

    MERAL SAKLIYAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    Anestezi ve ReanimasyonEge Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. GÜLDEN UĞUR DİZDAR