Geri Dön

Evde sağlık hizmeti alan ve bası yarası saptanan hastaların sosyodemografik ve klinik özellikleri ile laboratuvar parametreleri arasındaki ilişkilerin değerlendirilmesi

Evaluation of relationships between sociodemographic and clinical characteristics and laboratory parameters in patients with pressure ulcers who receive home health care

  1. Tez No: 965791
  2. Yazar: MERVE ARAT ÖZ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. MEHMET ÖZEN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Aile Hekimliği, Family Medicine
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Antalya Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi
  11. Ana Bilim Dalı: Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 93

Özet

Giriş: Bası yarası, vücudun genellikle kemik çıkıntı noktaları ile yüzey doku arasındaki sürtünme ve makaslama kuvvetlerinin etkisiyle, ilgili bölgedeki kapiller damarların da kollabe olmasına bağlı olarak ortaya çıkan doku nekrozudur. Son yıllarda yaşlı nüfusun ve yatağa bağımlı hasta sayısının artması ile bası yaralarının görülme sıklığı da artmıştır. Bası yaraları en sık görülen yara çeşitlerindendir, gelişimine yönelik önlemler alınmadığı ve zamanında ve doğru şekilde tedavi edilmezse sadece bir yara olarak kalmayıp yaşamı tehdit eden sonuçlara yol açabilmektedir. Bu açıdan öncelikli görevi koruyucu hekimlik olan aile hekimlerine önemli görevler düşmektedir. Hem bası yarası gelişimini hem de olası komplikasyonlarını önleyebilmek ve gerektiğinde erken tanıyıp tedavi edebilmek adına bası yarası gelişimi için risk faktörleri yakından izlenmelidir. Bu çalışmanın amacı Aile Hekimliği uzman ve asistanlarının görev yaptığı bir eğitim ve araştırma hastanesinin evde sağlık hizmetleri biriminde izlenen ve bası yarası olan hastalarda sosyodemografik ve klinik özellikleri ile laboratuvar parametreleri arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Yöntem: Çalışmamız retrospektif, tanımlayıcı, kesitsel türde bir çalışmadır. 2023 yılı içerisinde Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Evde Sağlık Hizmetleri Birimi'nde 166 farklı hastaya“L89-Dekubitus Ülseri”tanısı ile işlem yapılmıştır. Bu hastalardan 65 tanesi bir yıl içerisinde vefat etmiştir. Vefat eden üç hastanın ve yaşayan bir hastanın dosyası arşivde bulunamamıştır. Yaşayan hastalardan dört tanesi evde sağlık hizmetleri kapsamından çıkarıldığı için çalışma dışı bırakılmıştır. Bir hastanın ise 2022 yılından sonra yapılmış laboratuvar tetkiki olmadığı için çalışma dışı bırakılmıştır. Çalışmaya dahil etme kriterlerine uyan 157 hasta ile araştırma tamamlanmıştır. Bu süreçte hastaların ESH birimine ait fiziki dosyaları, hastane bilgi sistemindeki elektronik dosya bilgileri, e-nabız sağlık bilgileri retrospektif olarak taranmış, aynı zamanda gerekli durumlarda hastalara veya hasta yakınlarına gerekli bilgilendirmeler yapılıp sözlü onayları alınarak telefon görüşmeleri de yapılmıştır. Elde edilen veriler SPSS paket istatistik programı ile analiz edilmiştir. Bulgular: Yüz elli yedi hasta ile yapılan çalışmamızda hastaların 100 (%63,7)'ünün kadın, 57'sinin (%36,3) erkek olduğu görülmüştür. Hastaların yaş ortalaması 79,80±14,02 yıldır. Tüm hastaların vücut ağırlığı ortalaması 63,61±14,42 kg, BKİ ortalaması ise 24,35±5,00 kg/m2 bulunmuştur. Bası yarası olan 62 (%39,5) hastanın 1 yıl içerisinde ölmüş olduğu, 95 (%60,5) hastanın ise hayatta olduğu belirlenmiştir. Ölen hastaların tanı konulduktan sonra kaç gün yaşadığı değerlendirildiğinde ortalama yaşam süresi 63,21±8,02 gün olarak bulunmuştur. Çalışmaya dahil edilen hastalarda en sık görülen kronik hastalık hipertansiyon (HT) iken (%61,1), bunu sırasıyla Alzheimer/demans (%40,8), serebrovasküler hastalık (%32,5), diyabetes mellitus (DM) (%31,2), kardiyovasküler sistem (KVS) hastalıkları (%28,7) izlemektedir. Hastaların bağımlılık durumuna bakıldığında 97 (%61,8) hastanın tam bağımlı olduğu, 60 (%38,2) hastanın ise kısmi bağımlı olduğu görülmüştür. Çalışmamızda tamamen bağımsız olan hasta yoktur. Olguların büyük çoğunluğunda bakım veren kişi aile üyeleridir (%94,9). Olguların Barthel indeksi medyan değeri 00,0±1,52 olarak tespit edilmiştir. Hasta grubumuzda oral beslenme solüsyonu (OBS) kullanan 76 (%48,4) hasta varken fekal/üriner inkontinans durumunun 115 (%73,2) hastada bulunduğu görülmüştür. Yüz elli yedi hastadan 31'inin (%19,7) son bir yıl içerisinde yoğun bakım ünitesi (YBÜ) yatışı olduğu, YBÜ yatışı olanların ise yatış süresi medyan değerinin 7,00±4,55 gün olduğu bulunmuştur. Olguların bası yaraları en sık sakral bölgede (n=95, %60,5), ikinci olarak ise gluteal bölgededir (n=45, %28,7). Hastalar yaşlarına göre 18-65 yaş arası ve 65 yaş ve üzeri olarak iki gruba ayrılmış, yaş grubu ile sağkalım durumu, hastalık sayısı, albümin düzeyi ve prealbümin düzeyi parametreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark görülmüştür (p

Özet (Çeviri)

Introduction: Pressure ulcer is a tissue necrosis that occurs due to the effect of friction and shear forces between the body's bony prominences and the surface tissue, leading to collapse of the capillary vessels in the affected area. In recent years, especially with the increase in bedridden patients and care-dependent individuals, the frequency of pressure ulcers has also increased. Pressure ulcers are one of the most commonly encountered types of wounds. Furthermore, if preventive measures for pressure ulcer development are not taken and if they are not treated in a timely and appropriate manner, pressure ulcers can lead to life-threatening consequences. At this point, as primary care physicians whose primary duty is preventive medicine, significant responsibilities fall upon us, family physicians. In order to prevent both the development of pressure ulcers and their potential complications, and to be able to diagnose and treat them early when necessary, the risk factors for pressure ulcer development must be thoroughly understood by us. In this context, the aim of our study is to examine the relationships between sociodemographic and clinical characteristics, as well as laboratory parameters, in patients registered with our hospital's home healthcare services unit and diagnosed with pressure ulcers. Methods: Our study is a retrospective, descriptive, cross-sectional study. Within the year 2023, a diagnosis of“L89-Pressure Ulcer”was recorded for 167 different patients in our hospital's Home Healthcare Services unit. Among these patients, 64 had passed away within one year. The files of three deceased patients could not be accessed. Four living patients were excluded from the study because they were no longer under the scope of home healthcare services. Additionally, the file of one living patient could not be accessed, and one patient was excluded from the study because they had not undergone laboratory testing after the year 2022. The study was completed with 157 individuals who met the study criteria. During this process, the physical files of patients belonging to the Home Healthcare Services unit, information in the hospital information system SARUS, and e-nabız health information were retrospectively scanned. Additionally, telephone interviews were conducted with patients or their relatives, and necessary information was provided, obtaining verbal consent when required. The obtained data were analyzed using appropriate statistical methods. Findings: In our study conducted with 157 patients, it was observed that 100 (63.7%) were female and 57 (36.3%) were male. The mean age of the patients was 79.8±14.02 years. The average body weight of all patients was 63.61±14,42 kg, and the mean BMI was 24.35±5,00 kg/m2. It was determined that 62 (39.5%) of the patients with pressure ulcers had died within one year, while 95 (60.5%) were alive. When the number of days lived by deceased patients after diagnosis was evaluated, the mean survival time was found to be 63.21±8.02 days. In our study, the most commonly observed disease among patients was hypertension (HT) with 96 (61.1%) individuals, followed by Alzheimer's disease (n=64, 40.8%), stroke (n=51, 32.5%), diabetes mellitus (DM) (n=49, 31.2%), and cardiovascular diseases (n=45, 28.7%). When the dependency status of the patients was examined, it was found that 97 (61.8%) were fully dependent, while 60 (38.2%) were partially dependent. There were no fully independent patients in our study. In the majority of cases, the caregiver was a family member (n=149, 94.9%). The median value of the Barthel index for the cases was determined to be 00.0±1.52. In our patient group, 76 (48.4%) patients were using oral nutritional supplements, while fecal/urinary incontinence was observed in 115 (73.2%) patients. Of the 157 patients, 31 (19.7%) had been admitted to the intensive care unit (ICU) within the past year, with a median ICU stay of 7.00±4.55 days for those admitted. When the pressure ulcer locations were examined, the sacral region was the most common site (n=95, 60.5%), followed by the gluteal region (n=45, 28.7%). Patients were divided into two groups based on age: 18-65 years and 65 years and older. Significant differences were observed between age group and survival status, disease count, albumin level, and prealbumin level parameters (p

Benzer Tezler

  1. Evde sağlık birimine kayıtlı hastaların bası yarası sıklığı ve risk faktörlerinin araştırılması

    Investigetion of pressure sores frequency and risk factors of patients registered to home health unit

    OSMAN BUĞRA SALAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Aile HekimliğiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı

    UZMAN ÖZGE TUNCER

  2. Evde sağlık hizmeti alan hastalarda bası yarası evresi ve nötrofil lenfosit oranı arasındaki ilişkinin belirlenmesi

    The examination of the relationship between the neutrophile/ lymphocyte rates and the decubitus phase in patients receiving home care services

    TAHA EREN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Aile HekimliğiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. OKCAN BASAT

  3. Evde bakım alan hastalarda malnütrisyon ile tiroid fonksiyon testleri arasındaki ilişki

    The relationship between malnutrition and thyroid function tests in home care patients

    MERVE KOÇ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Aile HekimliğiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı

    UZMAN ÖZLEM SUVAK

  4. Bası yarası gelişen hastaların evde bakım sürecinde karşılaştıkları sorunların günlük yaşam aktivitelerine göre değerlendirilmesi

    Evaluation of problems encountered in patients with decubitus ulcer during home care process according to daily life activities

    HANDAN AYDIN KAHRAMAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    HemşirelikAtatürk Üniversitesi

    Hemşirelik Esasları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MAĞFİRET KAŞIKÇI

  5. Evde sağlık hizmeti alan hastalara bası yarası olan ve olmayan grupların kas güçleri açısından değerlendirilmesi

    The evaluation of groups with and without pressure ulcers of patients receiving home health service in terms of muscle strength

    ŞÜKRAN SİNEM SERDAROĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Aile HekimliğiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ENGİN ERSİN ŞİMŞEK

    DOÇ. DR. CAN ÖNER