Geri Dön

Yeme bozukluğu tanısı olan ve yeme bozukluğu tanısı olmayan bireyler arasında nörotensin/ pro-NT ve leptin düzeyleri farklılıkları ile hastalığın şiddeti, bireylerin stres düzeyi ve emosyonel disregülasyonla ilişkisi

Differences in neurotensin, pro-neurotensin, and leptin levels between individuals with and without an eating disorder diagnosis and their associations with disease severity, stress levels, and emotional dysregulation

  1. Tez No: 965885
  2. Yazar: DİLEK TOPRAK
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ŞAHİKA GÜLEN ŞİŞMANLAR
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Psikiyatri, Psychiatry
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Kocaeli Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 111

Özet

Amaç: Bu çalışma, yeme bozukluğu tanısı almış ergenlerde nörotensin (NT), pro-nörotensin (pro-NT) ve leptin düzeylerini incelemeyi; bu kan parametrelerilerin stres, duygu düzenleme güçlüğü ve hastalık belirtileriyle ilişkisini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Yöntem: Kocaeli Üniversitesi'nde yürütülen çalışmaya, 12–18 yaş aralığında, menarş sonrası kız ergenlerden oluşan üç grup dahil edilmiştir: yeme bozukluğu tanılı ergenler (olgu grubu), yeme bozukluğuna komorbid psikiyatrik tanı taşıyan ergenler (klinik kontrol) ve sağlıklı ergenler (sağlıklı kontrol). Katılımcılara psikiyatrik değerlendirme (KSADS-PL) ve psikometrik testler Yeme Bzoukluğu Değerlendirme Ölçeği (YEDÖ), Duygu Düzenleme Güçlüklerİ Ölçeği (DDGÖ-16), Algılanan Stres Ölçeği (ASÖ-10), Çocuklar için Anksiyete Depresyon Ölçeği-Yenilenmiş (ÇADÖ-Y) uygulanmış; plazma örneklerinden NT, pro-NT, leptin ve tükürük örneklerinden kortizol düzeyleri analiz edilmiştir. Bulgular: p değerleri Sağlıklı grupta pro-NT, NT düzeyleri, olgu grubuna kıyasla daha yüksek bulunmuştur(p=0,015)(p=0,019). NT düzeyleri arasında anlamlı fark görülmemiştir(p=0,364). Tükürük kortizol düzeyleri ise klinik kontrol grubunda, olgu ve sağlıklı gruplara göre anlamlı düzeyde daha düşüktür (p=,000). Olgu grubundaki hastaların nörotensin düzeyleri ile ÇADÖ (r=,529, p

Özet (Çeviri)

ABCTRACT Objective: This study aims to investigate the levels of neurotensin (NT), pro-neurotensin (pro-NT), and leptin in adolescents diagnosed with eating disorders, and to evaluate the relationship between these biomarkers and stress, emotion regulation difficulties, and illness symptoms. Methods: The study was conducted at Kocaeli University and included three groups of post-menarche female adolescents aged 12–18: individuals diagnosed with eating disorders, individuals with comorbid psychiatric diagnoses (clinical control), and healthy individuals (healthy control). Participants underwent psychiatric evaluation (ÇDŞGŞY-DSM-5-T -PL) and completed psychometric assessments (EDE-Q, DERS-16, PSS-10, CADS-Y). Plasma samples were analyzed for NT, pro-NT, and leptin, while salivary samples were analyzed for cortisol levels. Results: Significant differences were found between the groups in terms of pro-neurotensin and leptin levels. These biomarkers were higher in the healthy control group compared to the eating disorder group. No significant difference was observed in neurotensin levels across the groups. Salivary cortisol levels were significantly lower in the clinical control group compared to both the eating disorder and healthy control groups. In the eating disorder group, neurotensin levels were moderately and positively correlated with anxiety, stress, and emotion regulation difficulties. Similarly, in the healthy control group, leptin levels were positively associated with eating disorder symptoms. According to ROC analysis, only pro-neurotensin emerged as a significant biomarker in distinguishing individuals with eating disorders from healthy controls. Conclusion: This study suggests that leptin and pro-neurotensin levels in adolescents with eating disorders may reflect both physiological processes and psychopathological features. Notably, the diagnostic potential of pro-neurotensin in differentiating individuals with eating disorders from healthy peers highlights its possible utility as a clinical biomarker. Furthermore, the observed associations between neurotensin levels and stress, emotion regulation, and anxiety support the role of this neuropeptide in psychobiological processes. The findings indicate that integrating biomarkers into psychiatric evaluation may contribute to a more comprehensive and holistic approach to the diagnosis and monitoring of psychiatric disorders.

Benzer Tezler

  1. Obez erişkinlerde yeme tutumu ile çocukluk çağı travmaları, psikopatoloji, mizaç ve karakter özellikleri arasındaki ilişki

    The relationship between eating attitude, childhood traumas, general psycopathology, personality traits among obese adults

    İBRAHİM ÖZER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    PsikiyatriFatih Üniversitesi

    Psikiyatri Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. ERCAN DALBUDAK

  2. Obezite için tıbbi yardım arayan hastalarda yeme davranışlarının araştırılması

    Investigation of eating behaviors in patients seeking medical treatment for obesity

    ORÇUN ORTAKÖYLÜ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    PsikiyatriSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Psikiyatri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SİBEL ÖRSEL

    UZMAN AYŞE GÖKÇEN GÜNDOĞMUŞ

  3. Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan obezite tanılı bireylerde adiponektin rs266729 gen polimorfizminin çocukluk çağı travmaları ve duygu düzenleme güçlüğü ile olan ilişkisinin incelenmesi

    The relationship between adiponectin rs266729 gene polymorphism, childhood trauma, and emotion regulation difficulties in obesity with binge eating disorder

    SANİYE ÖZGE ARMUTCU KURUŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    PsikiyatriSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HASAN MERVAN AYTAÇ

  4. Hipotiroidi tedavisi alan obez kadın hastalarda yeme davranış bozukluğu

    Eating behavior disorder in obese female patients receiving hypothyroid treatment

    RUMEYSA EKİNCİ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Aile Hekimliğiİstanbul Medeniyet Üniversitesi

    Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET SARGIN

    DOÇ. DR. KAĞAN GÜNGÖR

  5. Alkol bağımlılarında GHSR RS2232165 gen polimorfizminin plazma açilli grelin düzeyine etkisi

    Effect of GHSR RS2232165 gene polymorphism on plasma acylated ghrelin level in alcohol addicts

    GİZEM DÜZGÜN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Farmasötik ToksikolojiAnkara Üniversitesi

    Disiplinlerarası Adli Bilimler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. DİLEK AKYÜZLÜ

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SELİN ÖZKAN KOTİLOĞLU