Geri Dön

Akrilik mikroliflerin uzun lif eğirme sisteminde işlenebilirliğinin geliştirilmesi

Improvement of processing acrylic microfibres in long-staple spinning system

  1. Tez No: 100829
  2. Yazar: YEŞİM İRİDAĞ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. BÜLENT ÖZİPEK
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Tekstil ve Tekstil Mühendisliği, Textile and Textile Engineering
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2000
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 144

Özet

Akrilik mikroliflerle ilgili çok az sayıda ve genellikle bu liflerin üstün özelliklerini tanımlar nitelikte, proses hakkında çok az bilgi içeren ticari amaçlı makaleler bulunduğu görülmektedir. Bu liflerin iplik haline dönüştürülmesi ile ilgili az sayıdaki literatür ise kontinü filament iplik üretimi veya kısa lif eğirme sistemine yönelik sınırlı bilgiler içermekte olup genellikle lif üreticisi firmaların raporlarıyla sınırlıdır. Mikrolitlerin koparma makinasında kesikli hale dönüştürülerek uzun elyaf eğirme sisteminde eğrilmesi konusunda ise lif üreticisi bir firma tarafından yayımlanmış ve ayrıntı içermeyen tek bir makaleye rastlanmıştır. Oysa bu tip prosese yönelmek suretiyle mikroliflerle çalışıldığında son derece problemli olan taraklama işlemi ortadan kaldırılmış olacak ve akrilik mikrolitler için yeni bir kullanım alanı temin edilebilecektir. Bu deneysel doktora çalışması literatürdeki söz konusu eksiğin giderilmesine katkı sağlamak amacıyla ve sentetik lif sektöründe bazı liflerdeki talep fazlası üretimden kaynaklanan problemlerin çözümüne yönelik olarak önerilen yeni kullanım alan ve şekilleri geliştirilmesi fikri doğrultusunda;. Akrilik mikrolitlerin uzun lif eğirme sisteminde işlenebilirliğinin araştırılması ve modifiye edilmesi,. Liflerin üretim prosesleri boyunca davranışlarının belirlenmesi ve lif özelliklerine bağlı olarak açıklanması,. Üretim makinaları ve prosesleri ile mikrolif özellikleri arasındaki karşılıklı etkileşimin incelenerek performans ve kalite yönünden geliştirilmesi,. Mikrolitlerden imal edilen iplik ve örme kumaş özelliklerinin alışılagelmiş diğer liflerden imal edilmiş iplik ve kumaşlarla karşılaştırmalı olarak açıklanması, hedef alınarak gerçekleştirilmiş, ağırlıklı olarak mikrolitlerin işlenmesindeki en büyük problem olan neps oluşumu üzerinde durulmuş ve çalışmaların büyük bir kısmı işletme ortamında gerçekleştirilerek elde edilen sonuçların tamamen pratiğe uygun olması amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında 6 farklı tov ve 5 üretim hattı kullanılmıştır. İşletme ortamındaki standart Ll, tarama makinası içeren Lla ve keçe açıcı yerine ikinci koparıcı (rebreaker) içeren Lib hatlarındaki tüm üretim çalışmaları tamamen endüstriyel şartlar altında gerçekleştirilmiştir. Standart L2 ve fazladan bir pasaj içeren L2a hatları ise yine endüstriyel boyuttaki makinalardan oluşmakla birlikte makina üretici bir firmanın pilot tesisinde bulunduğundan bu hatlardaki çalışmaların daha kontrollü laboratuvar şartlarında gerçekleştirilmiş olduğu kabul edilebilir. XIIAkrilik mikrolitlerin“tovdan ipliğe (tow-to-yarn)”sisteminde eğrilebilirliğinin araştırılması ve modifıye edilmesine yönelik olarak deneysel çalışmanın ilk aşamasında konvansiyonel lifler için kullanılan makina ayar ve hızlarının mikrolitler üzerindeki etkisini saptamak ve daha sonraki çalışmalar için zemin hazırlamak amacıyla 0,9 dtex inceliğindeki 98 ktex'lik tov (Tl) ile ön çalışma olarak işletme içindeki Ll standart üretim hattında Nl ve aynı hatta tarama makinası ve ek pasajlar kullanılarak taranmış N2 numuneleri üretilmiş, proses boyunca karşılaşılan problemler gözlenerek olası sebepleri araştırılmıştır. Kullanılacak liflerin mukavemet, uzama, çap ve preperasyon yağı miktarları ölçüldükten sonra ön çalışmaların sonuçlarından hareketle tezin amacına yönelik olarak lif inceliğinin etkisi başta olmak üzere farklı tov numaraları, lif üretim yöntemleri ve makina konstrüksiyonlarımn etkilerini gözlemek ve mikrolitlerin uzun lif sisteminde işlenebilirliğini geliştirmek amacıyla;. Tl (98 ktex, 0.9 dtex, yaş çekim) tovundan Ll standart üretim hattında N3 ve N4,. T2 (81 ktex, 0.9 dtex, yaş çekim) tovundan Ll hattında keçe açıcı yerine ikinci kopana (rebreaker) kullanılarak (L2a) N5, Ll standart üretim hattında N6 ve N7,. T3 (82 ktex, 1.7 dtex, yaş çekim) tovundan Ll standart üretim hattında N8 ve N9,. T4 (98 ktex, 3.3 dtex, yaş çekim) tovundan Ll standart üretim hattında N10,. T5 (63 ktex, 1.3 dtex, kuru çekim) tovundan L2 standart üretim hattında bir pasaj fazla kullanılarak (L2a) Nl 1 ve L2 standart hattı kullanılarak N12,. T6 (108 ktex, 0.9 dtex, yaş çekim) tovundan L2 standart hattında 2. pasajda 7 iğne/cm'lik baretler kullanılarak N13-N16 ve 8 iğne/cm'lik baretler kullanılarak ise N17-N20 numuneleri üretilmiştir. N3 numunesi üretilirken koparma makinasında koparma bölgesi ekartmanları daha kısa lif boyu elde edilecek şekilde daraltılmış, ElxE2 gerginliği 1. ve 2. bölgelerdeki erken kopuşların önlenmesi amacıyla Nl ve N2 numunelerindekine oranla azaltılmış, pasajlardaki beslemeler de %50 oranında düşürülmüştür. N5 ve N6 numunelerinde N3 numunesi ile aynı ayarlar kullanılmış olmakla birlikte koparma makinasındaki El dolayısıyla da ElxE2 gerginliği N3 numunesine oranla yükseltilmiştir. N4, N7, N8, N9 ve N10 numunelerinin üretiminde kullanılan makina ayarları olanaklar ölçüsünde eşit tutulmaya çalışılmıştır. Bu numuneler için koparma makinasında kullanılan ElxE2 gerginliği N3'ünkinden yüksek olmakla birlikte Nl ve N2 numunelerindekine oranla azaltılmış, ütü tablası sıcaklığı ise arttırılmıştır. Diğer ayarlar N3 ve N6 numuneleri için kullanılanlar ile aynı olmakla birlikte keçe açıcı ve pasajlardaki besleme ve hız üretimi piyasa şartları ve standart koşullara yaklaştırabilmek amacıyla yükseltilmiştir. Farklı incelikteki liflerle çalışılırken pasajlardaki besleme miktarları kesitteki lif sayılan birbirine yakın olacak şekilde ayarlanmaya çalışılmıştır. Makina konstrüksiyonları farklı olan L2 hattında üretilen N11/N12 ve N13-N20 numuneleri için kullanılan üretim parametreleri de Ll'dekilerden tamamen farklıdır. Koparma makinasında uygulanan gerginlikler daha düşük, pasajlardaki besleme ve hızlar yüksektir. xıııN7 ve N13 numunelerinin üretimleri esnasında pasajlarda çekim, besleme, gerginlik ve hız denemeleri de gerçekleştirilmiştir. İncelenenler içinde proses ve ürün kalitesi üzerinde en etkili parametrenin tezin amacına da uygun olarak lif inceliği olduğu belirlenmiştir. Lifler inceldikçe rijitliklerinin azalması ve kesitteki lif sayısı ile sürtünmenin artışına bağlı olarak yüzey pürüzlülüğü, statik elektrik ve hava akımları gibi dış etkilere karşı hassasiyetin son derece arttığı gözlenmiştir. Bunun sonucunda liflerin ve dolayısıyla prosesin kontrolü zorlaşmakta, üretim kesintiye uğramakta ve özellikle neps oluşumu artmaktadır. Ancak bu durumun hammadde kalitesinden başlayarak üretimin her aşamasının ayrı ayrı optimizasyonu yoluyla hafifletilebileceği görülmüştür. Makinaların kapasite sınırları içinde kalındığı ve tov kalitesi iyi olduğu sürece bu çalışma kapsamında incelenen aralık için (108-63 ktex) tov numarasının çok önemli bir parametre olmadığı belirlenmiştir. Tl ve T2 tovları ile Ll hattında yapılan çalışmalar koparma makinasından kısmi gerginliklerin, özellikle 1. ve 2. bölge gerginliklerinin neps oluşumu üzerinde etkili olduğunu, bu etkinin ütü bölgesi sıcaklığı ile daha belirgin hale geldiğini göstermiştir. Sıcaklık arttırıldıkça, gerginlik belli bir kritik değerin altında kalmak kaydıyla neps oluşumu azalmaktadır. Bu durum, liflerde sıcaklık ve gerilme etkisiyle meydana gelen elastik ve plastik şekil değişimlerinin bir sonucu olarak açıklanmıştır. Ayrıca akrilik liflerin Düzülme özelliğinin ütü sıcaklığı ve/veya ütü bölgesi gerginliğiyle arttığı bu çalışmada da gözlenmiştir. Koparma işlemi sonucunda yine sıcaklık ve gerilme etkisiyle liflerde meydana gelen elastik/plastik şekil değişimi ve moleküler oryantasyondaki artışın bir sonucu olarak genellikle UR liflerin çapları azalırken mukavemetlerinin arttığı, RX lifler de ise soğuk germe uygulanması ve gevşetme işlemi ile bağlantılı olarak çap ve mukavemette anlamlı bir değişme meydana gelmediği tespit edilmiştir. Her iki tip lifte de uzamada azalma meydana gelmekte ancak UR liflerin uzama azalması daha belirgin olmaktadır. X-ışını difraksiyon analizleri koparma işlemi sonucunda liflerin kristal büyüklüklerinde azalma meydana geldiğini ortaya koymuştur. Akrilnitril polimer ve liflerinin yapıları hakkındaki bilgilerin çok net olmayışı ve kristal yapının tam olarak açıklanamayışına bağlı olarak X-ışını difraksiyonu ile yapılan çalışma sonucunda elde edilen bilgilerin değerlendirilmesinde zorluk çekilmiş ve çok detaylı bilgi sağlanamamıştır. Liflerde koparma işlemi öncesi ve sonrası moleküler oryantasyonun değişimi çift kırılma indisleri ölçümü ile araştırılmaya çalışılmış ancak liflerin eksenel ve enine polarizasyonları arasındaki farkın çok küçük oluşu ve büyük olasılıkla porozitenin de etkisiyle anlamlı sonuçlar elde edilememiştir. Dolayısıyla sonuçlar tez kapsamında verilmemiştir. Lif yapısında koparma işlemi sonucunda meydana gelen değişikliklerin proses boyunca liflerin davranışları üzerinde bir etkisi gözlenmemiştir. Ll ve L2 hatlarındaki sonuçlar karşılaştırıldığında farklı makina konstrüksiyonlarının neps oluşumu ve düzgünsüzlük üzerinde etkili olduğu görülmektedir. Ancak daha iyi sonuçlar elde edilen L2 hattının gerçek işletme ortamı olmaması veya koparma sonrası lif uzunluklarının diğer hatlardakine göre daha düşük oluşu sonuçları etkilemiş olabilir. XIVÖn çalışmada tarama makinasının mevcut nepsleri temizleyici yönde etkisi olduğu belirlenmiş ancak bu etkinin beklenebileceği kadar büyük olmadığı ve literatürde de belirtildiği üzere bu makinanın kendisinin de neps oluşturma potansiyelinin bulunduğu gözlenmiştir. Keçe açıcı yerine ikinci kopancı (rebreaker) kullanımının neps oluşumu açısından belirgin bir etkisi olmamıştır. Ancak kullanılan ikinci kopancı (rebreaker) makinasının kondisyonunun çok iyi olmayışı veya konstrüksiyonu sebebiyle mikrolitlerle çalışma sırasında sarım problemleri yaşanması sonucu etkilemiş olabilir. İkinci koparıcıda (rebreaker) liflerin keçe açıcıya göre daha çok sayıda rebreaking bölgesinden geçmesi neticesinde lif uzunluğunun daha düşük, düzgünsüzlüğün ise daha yüksek olduğu gözlenmiştir. İğneli silindirli çekme makinalarında mikrolitlerle ve özellikle düşük beslemelerde çalışıldığında büyük olasılıkla lifler baretli çekmelerdeki gibi sürekli kontrol altında bulunmadığından neps oluşumunun arttığı gözlenmiştir. Neps sayısının keçe açıcı ve pasajlarda genel olarak hız ve besleme ile arttığı, çekim ve gerginlik arttırıldığında ise azaldığı, baretlerdeki iğne sıklığının ise gerginlikle bağlantılı olarak neps sayısı üzerinde etkili olduğu gözlenmiştir. Ancak hız dışındaki parametreler için kritik değerlerin varlığına işaret eden sonuçlar elde edilmiştir. Kuru çekim liflerin proses boyunca daha iyi neps performansı gösterdikleri görülmektedir. Ancak bu çalışmada lif üreticisi firmaların (uzun lif eğirme sisteminde kullanım amacıyla üretilmemiş) mevcut tovları kullanılmak durumunda kalınmış ve hammadde temininindeki bu zorluk nedeniyle lif üretim tipinin etkisi, lif inceliği, tov numarası ve makina konstrüksiyonlarından bağımsız olarak incelenemediği için netlik kazanmamıştır. İplik üretim çalışmalarının tamamlanmasından sonra ring makinası çıkışı ipliklerde preperasyon yağı miktarı, numara, büküm, mukavemet, uzama, tüylülük ve düzgünsüzlük testleri gerçekleştirilmiştir. Akrilik mikrolitler kullanılarak uzun lif sisteminde iyi kalite değerlerine sahip iplikler üretilebildiği görülmüş, mikrolitlerden imal edilen ipliklerin lif inceliğindeki azalmaya bağlı olarak kesitteki lif sayısı ve lif/lif sürtünmesinin artması nedeniyle mukavemet, uzama, düzgünsüzlük ve tüylülük açısından kalın liflerden üretilenlere göre daha üstün oldukları tespit edilmiştir. Yine kesitteki lif sayısının artışı sayesinde bu lifler kullanılarak Nm75 ve NmlOO gibi ince ipliklerin elde edilebildiği görülmüştür. Neps ve kalın yer tipi hataların iplik kalınlaştıkça yapı içerisinde gizlenmelerinin kolaylaştığın gözlenmiştir. Ring makinasına çift fitil beslenerek üretilen ipliklerin düzgünsüzlüklerinin katlamanın etkisiyle tek fitil beslenerek üretilenlerden daha iyi olduğu belirlenmiştir. İplik üretim prosesi boyunca lif üzeri preperasyon yağı miktarında belirgin bir değişiklik meydana gelmediği tespit edilmiştir. Tl, T2, T3 ve T4 tovlarıyla üretilen numuneler bobinleme ve muf sarma işlemlerini takiben muf halinde boyanmış ve daha sonra tekrar bobinlenerek numara, büküm, mukavemet, uzama ve düzgünsüzlük testleri yapılmıştır. Şişirme işlemi ile iplik numarası ve bükümü artışı açısından değişik incelikteki lifler arasında belirgin bir fark meydana gelmemiştir. Şişirme işlemi sonucunda bazı iplik hatalarının iplik yapısı içinde gizlendiği veya daha belirgin hale gelebildiği görülmüştür. XVAkrilik mikrolitlerden uzun lif sisteminde eğrilen ipliklerle çorap üretiminde yaygın olarak kullanılan ayarlarda örülen süprem kumaşların liflerin artan spesifik yüzey alanlarına bağlı olarak daha parlak, düşük rij itlikleri nedeniyle de daha doğal görünümlü ve yumuşak oldukları, ancak eğilip dolaşmaya daha meyilli oluşları nedeniyle kalın liflerden fazla boncuklaştıkları tespit edilmiştir. Farklı lif inceliklerindeki örme kumaş numuneleri arasında aşınma devirleri açısından anlamlı bir fark ortaya çıkmamıştır. 3,3 dtex inceliğindeki liflerden üretilen numunenin beklenenin aksine en hızlı aşınması ise daha gevşek bir yapıda olmasının yanı sıra ipliğin yüksek numara ve büküm değişim katsayısı ile kendini gösteren yapı bozukluğuyla bağlantılı olabilir. Ancak mikrolitlerden oluşan örme kumaşlarda aşınmanın yüksek lif/lif sürtünmesi ve liflerin ince oluşlarından dolayı daha kolay hasar görmelerinin bir sonucu olarak lif kaybı yerine liflerin kopmaları ile meydana gelmesinden dolayı kalın liflerden üretilenlerden daha düşük olduğu belirlenmiştir. Patlama mukavemetinin iplik mukavemetiyle ilişkili olduğu ve buna bağlı olarak kalın liflerden üretilenlere göre daha yüksek mukavemete sahip olan mikrolitlerden imal edilen ipliklerle örülen kumaşların patlama mukavemetlerinin de diğerlerinden yüksek olduğu tespit edilmiştir. Yapılan SEM analizleri koparma makinası çıkışında liflerde sürtünme ve eksenel gerilmeden kaynaklanan hasarlar olduğunu ve RX liflerde UR liflere oranla daha fazla lif hasarı meydana geldiğini göstermiştir. Liflerin uzama ve mukavemet ölçüm sonuçlan bu bulguyu destekler nitelikte olmakla birlikte SEM' de analiz edilen numune miktarı kesin bir yargıda bulunmak için yetersizdir. İplik numunelerinin analizi ise üretim prosesi boyunca liflerde sürtünme, bi-eksenel rotasyon veya eksenel gerilmeden kaynaklanan aşınma, incelme, burulma ve kopma tipi hasarlar oluştuğunu ve bunların neps olarak nitelenen kısımlarda yoğunlaştığını ortaya koymuştur. Söz konusu hasarların özellikle pasajlardaki baret/lif etkileşimi ve fınisördeki ovalama işlemi sırasında meydana geldiği düşünülmektedir, incelemelerde koparma makinasında zorlanmış ancak kopmamış liflerin de bulunduğu gözlenmiştir. Örme kumaşlarda ise keskin olmayan bir cisimle kuvvet uygulandığında meydana gelen hasarlara benzer oluşumlar tespit edilmiştir.

Özet (Çeviri)

There are only a few papers published on acrylic microfibres and these are generally the commercial ones which are expressing the exclusive properties of microfibres and giving only limited knowledge about their processing. The published studies on the yarn making process of microfibres are limited by the reports of the fibre producers and usually consider the microfilament yarns or the short staple spinning process. There has been found only one article, which gives no details, on convertion of acrylic tow into staple fibres via stretch breaking and then processing through long-staple spinning system. But, using this type of process can eliminate carding, which is very problematic with microfibres, and new applications can be found for microfibres. This experimental study is prepared to make a contribution to the literature on processing of microfibres in long-staple spinning system and to supply data for a new application area for microfibres. To achieve these;. Investigating and improving the processability of acrylic microfibres in long staple spinning system,. Determining the behaviour of the fibres through the process and explaining it in accordance with the fibre properties,. Investigating the interactions between production machines, processes and the properties of microfibres and improving them in terms of quality and performance,. Explaining the properties of microfibre yarns and knitted fabrics in comparison with the ones that are made of conventional fibres, were aimed and neps formation which is the major problem occurs during microfibre processing, was the main interest. Most of the studies were carried out under the industrial environment so that the results could be applicable in practice. 6 different tows and 5 different production lines were used. The trials in standard line LI, line LI a including a combing machine and line Lib including a rebreaking machine instead of the defelter were realised under the industrial conditions. Since the standard line L2 and L2a including an extra chain gill were the lines in the trial room of the textile machinery producer, the trials done in these lines can be considered as they were performed under laboratory conditions. At the first stage of the research, to determine the effects of the settings used for the conventional fibres on microfibre processing and to prepare a base for the further studies, preparatory samples Nl and N2 were produced by using the tow Tl (98 ktex, 0.9 dtex) in the lines LI and LI a, respectively. The problems arose during processing were defined and the possible causes were investigated. XVUAfter measuring the strength, elongation, diameter and finishing agent amount of fibres, in the light of the data obtained out of the preparatory study and in accordance with the aim of the thesis, to observe and determine the effects of fibre fineness, tow count, fibre production type and machine construction;. In line LI, samples N3 and N4 were produced with tow Tl,. In line Lib including rebreaking machine, sample N5 and in standard line LI samples N6 and N7 were produced with tow T2. In line LI, samples N8 and N9 were produced with tow T3,. In line LI, sample N10 was produced with tow T4,. In line L2b including an extra chain gill machine, sample Nl 1 and in standard line L2 sample N12 were produced with tow T5. In line L2, samples N13-N20 were produced with tow T6 by employing fallers with 7 and 8 pins/cm in the 2nd chain gill. During production of sample N3, gauges in the breaking and rebreaking zones in stretch breaking machine were readjusted to shorten the mean fibre length. ElxE2 tension was reduced to avoid early fibre breakage in the 1st and 2n zones. Feedings in the following machines were also reduced by %50. Samples N5 and N6 were produced with the same settings used for sample N3. The only difference was that tension El, and in relation ElxE2, was higher. The setting were tried to be kept constant for production of the samples N4, N7, N8, N9 and N10. ElxE2 tension employed for these samples was lower than the one used for Nl and N2, while being lower than the one used for N3. The temperature of the heater plates also was %9 higher than the other samples. Other settings were the same with the ones used for N3 and N6. Since it was targeted to approximate the settings to commercial production conditions, feedings and machine speeds were increased in the following stages. While working with fibres in different finenesses, number of fibres in the cross section was tried to be kept close to each other. During the works in line L2, different settings were used since this line was composed of machines in different constructions than the ones in line LI. Partial tensions in stretch breaking machine were lower, while feedings and speeds of the following machines were increased. As samples N7 and N13 were produced, draft, feed amount, tension, gauge and speed trials were also carried out. Within the parameters investigated, fibre fineness appeared to be the most important one, in accordance with the main purpose of the thesis. Fibres became very sensitive to outer effects such as surface smoothness, static electricity and air drags as they became finer, due to reduction in their rigidity. So, their processing became harder, machine downs occurred and neps production increased significantly. But, it was shown that the conditions could be improved by optimising the parameters in every single step of the production process, starting from the quality of the raw material. For the range employed in this study, the tow count didn't seem to be an imported parameter, in terms of neps formation. As long as the capacity limit of the stretch- XVUlbreaking machine was not exceeded, tow count did not affect the quality of the final product. The studies carried out with the tow Tl indicated that the partial tensions in stretch breaking machine, especially El and E2, have a significant effect on neps formation and this effect became stronger with the temperature of the heater plates. As long as partial tensions in the 1st and 2nd zones were lower than a critical point, neps formation decreased as the temperature increased. This effect was explained with the elastic and plastic deformation taken place in fibres with the influence of heat and tension. It was also observed that the shrinkage of acrylic fibres increased with the increase in heater plate temperature and/or tension El. After the stretch breaking process, again as a result of the elastic/plastic deformation and increased molecular orientation of fibres due to the influence of the tension and heat applied, strength of UR fibres increased as their diameter decreased while RX fibres kept their diameter but lost strength. Although elongation of both fibres reduced after being stretch-broken, the elongation loses in UR fibres was more than RX ones. Structural changes taken place in fibres after stretch breaking process seemed to have no effect on the behaviour of the fibres in the following stages. X-ray diffraction analysis showed that the crystallite sizes in fibres were decreased when the fibres were stretch-broken. Due to the poorly defined crystal structure of PAN, difficulties occurred during evaluation of the x-ray diffraction data and limited information could be obtained. Changes in molecular orientation as a result of stretch-breaking was attempt to be indicated by birefringence measurements. Owing to the small difference in axial and transverse polarizabilities and the porosity of the fibres, the results obtained were not accurate. So, they are not given in the text. The comparison of the results obtained in lines LI and L2 indicated that machine construction had an effect on neps formation and evenness. On the other hand, the shorter fibre length could partially be responsible of the better results obtained in L2. In the preparatory study, it was observed that the combing machine diminished the number of neps, but, this effect was not as significant as expected and the combing machine itself also had a neps formation potential as mentioned in literature. No significant change, in terms of neps, was created when rebreaking machine was used instead of defelter. But, poor condition of the rebreaking machine used can have an effect on this result. On the other hand, the mean length of fibres out of the rebreaker is shorter than the ones processed on defelter, owing to the increased number of rebreaking sections in the rebreaking machine. Evenness of the sliver produced in rebreaker was also appeared to be higher than the other. It was seen that, in defelter and chain gills, nep formation generally increased with an increas in speed or feedings, and decreased as draft or tension was reduced. But, it was also observed that, for the parameters apart from speed, there were critical points in terms of nep formation. The results obtained suggested that the dry-spun acrylic fibres exhibited less tendency to nep formation through the processing steps. But, in this work, it was not possible to investigate and evaluate the effect of fibre production methods XIXindependent from fibre fineness, tow count or machine construction, owing to the difficulties in raw material supply. Following the ring spinning process, the count, twist, strength, elongation, evenness and hairiness of the yarns produced were measured. The fibre finishing agent on yarns were also determined. The results showed that, yarns made of microfibres exhibited better values in all tests, excluding the number of neps in 1000 m. Neps amount in yarns increased as the fibres became finer. It was also observed that microfibre usage could allow very fine yarns as Nm75 or NmlOO to be produced. The results also suggested that nep or thick place type of defects could be hidden in the yarn structure as the yarn became courser. Feeding double rovings into the ring frame gave better evenness results in yarns owing to the doubling effect. No significant change in the fibre finish amount was observed through the production processes. The samples made out of tows Tl, T2, T3 and T4 were dyed in the hank form to produce high-bulk yarns. High-bulking treatment caused yarns to become courser, bulkier but weaker. On the other hand, the twist multiplier and elongation of yarns increased. Between the yarns made of finer and courser fibres, no significant difference was found in strength and elongation change occurred after high-bulking process. Abrasion cycles of the yarns of different fibre finenesses were very close to each other. In contrary to the general expectation, the fabric sample made of 3.3 dtex fibres was the first sample abraded. It was thought to be caused by the loose structure of the fabric in conjunction with its low yarn quality characterised by the high count and twist variations. It was also seen that the weight loses in microfibre fabrics were less than the ones made of courser fibres, owing to the fact that microfibres were better positioned in the yarn structure and were more sensitive, so abrasion of such fabrics realised as fibre breakage rather than fibres falling out of the structure. It is observed that bursting strength of fabrics was related to the yarn strength. Since, the yarns produced with microfibres had higher strength values, their bursting strength was also higher. SEM analysis showed that there were damages in fibres, and they seemed like caused by friction or axial tension. The number of damages observed in RX fibres was more than the ones in UR fibres. Although the strength and elongation values of fibres supported this finding, the investigated sample size thought to be not large enough for a definite conclusion to be drawn. Analysis of yarn samples confirmed that, along the yarn production process, fibre damages such as abrasion, twisting, fibrillation and breakage occurred due to friction, bi-axial rotation or tensional fatigue. These damages were concentrated in neps sections. The damages thought to be caused by faller pins/fibre interactions in the gill heads or the rubbing action in the rubbing frames.

Benzer Tezler

  1. Detection and analysis for microplastics originating from the textile industry

    Tekstil endüstrisinden kaynaklanan mikroplastiklerin tespiti ve analizi

    SİNEM HAZAL AKYILDIZ

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Tekstil ve Tekstil Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Tekstil Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ İPEK YALÇIN ENİŞ

    PROF. DR. BAHATTİN YALÇIN

  2. Akrilik asit esaslı süper absorban jellerle ilgili çalışmalar

    Studies onvolve in super absorbent gels based on acrylic acid

    OSMAN İSMAİL

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Kimya MühendisliğiYıldız Teknik Üniversitesi

    Kimya Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. ABDÜLKADİR KUYULU

  3. Polymrization and polymer characterization of n-butyl acrylate

    N-butil akrilatın polimerleşmesi ve polimer karakterizasyonu

    TAHİR ERİNÇ ENGİN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    1998

    KimyaOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Kimya Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİ USANMAZ

  4. Akrilik ve bantlı apareylerle yapılan yavaş üst çene genişletmesinin dentoalveoler yapılar üzerine etkilerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi

    Comperative evaluation of effects of the bonded and banded slow maxillary expansion devicces on the skeleton and dentoalveolar structures

    ÖZLEM ERKUT MAZLUMOĞLU

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Diş HekimliğiGazi Üniversitesi

    Ortodonti Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEVİL AKKAYA

  5. Akrilik ve kompozit esaslı geçici kuron ve köprü materyallerinin aşınma, bükülme direnci ve sertlik özelliklerinin in vitro olarak karşılaştırılması

    An in-vitro comparison of wear, flexural strength and microhardness of acrylic and composite based provisional crown and bridge materials

    SÜLEYMAN ÇAĞATAY DAYAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    Diş Hekimliğiİstanbul Üniversitesi

    Protetik Diş Tedavisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NECAT TUNÇER