Akut miyeloid lösemili erişkin hastalarda standart dozlarda sitozin arabinozid ve daunorubisin veya idarubisin kombinasyonu ile sağlanan komplet remisyon oranı ve prognoz üzerine etkili faktörlerin değerlendirilmesi
Complete remission rates and factors that influence the complete remission rates with standard therapy protocols in adult acute myeloid leukemia
- Tez No: 108228
- Danışmanlar: PROF.DR. GÜNÇAĞ DİNÇOL
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2001
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 57
Özet
44 ÖZET Akut miyeloid lösemiler (AML) tanı ve tedavi yaklaşımlanndaki gelişmelere rağmen, prognozu kötü bir hastalıktır. AML tedavisi iki basamağa ayrılır. İlk basamak komplet remisyon sağlamak için uygulanan remisyon-indüksiyon tedavisi, ikinci basamak ise komplet remisyonun devamını sağlamak, nüksü önlemek ve kür sağlamak amacıyla yapılan postremisyon tedavidir. Postremisyon tedavi, uygulanan ilaçlatın yoğunluğuna göre kendi içinde idame, konsolidasyon veya intensifikasyon olarak üçe ayrılır. KİT, postremisyon dönemde uygulanan bir diğer tedavi şeklidir. Son 20 yıldır, AML' nin ilk basamak tedavisi olan remisyon indüksiyonu için sitozin- arabinozid (Ara-C) ve daunorubisin' den (DNR) oluşan“3+7”protokolü uygulanmaktadır. İdarubisin (IDA), son 10 yıldır DNR' nin yerine uygulanabilen ve DNR' den daha üstün olduğu düşünülen antrasiklin türevi bir ilaçtır. All-transretinoik asit (ATRA) ise, AML-M3' de tek başına veya“3+7”protokolü ile birlikte kullanılabilen ve bu hastaların prognozunda dramatik düzelmeler sağlamış retinoid türevi bir ilaçtır. Çalışmamızda 1993 yılından beri AML' de standart olarak uygulanan“3+7”protokolü ve/veya ATRA tedavisi ile sağlanan komplet remisyon oranı, hastalıksız sağ kaimi ve toplam sağ kalım ile prognoza etkili faktörler değerlendirilmiştir.“3+7”protokolü uygulanan 218 olguda komplet remisyon oranı %71,6 bulunmuştur. Komplet remisyon oranına etkisi olan faktörler içinde, splenomegali, peteşi-purpura varlığı, tedavi öncesi lökosit ve LDH düzeyi yüksekliği, periferik kan blast oram, kemik iliğinde dishematopoez bulgusunun olması ve CD33 negatifliği istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p0,05). Postremisyon tedavi protokolleri, hastalıksız sağ kalım açısından karşılaştırıldığında aralarında istatistiksel fark bulunmamıştır, ancak en uzun hastalıksız sağ kalım süresi sağlayan postremisyon tedaviler, yüksek doz sitozin arabinozid (HiDAC) ile intensifikasyon ve KİT olarak tespit edilmiştir. Nüks, remisyona giren olguların %55,8' inde tespit edilmiştir ve büyük çoğunluğunda (%66,7) ilk 1 yıl içinde görülmüştür. Nüks sonrası uygulanan tedaviler içinde, standart doz“3+7”ile %43,3, yoğun tedaviler ile %58,6 oranında ikinci komplet remisyon sağlanmıştır. Nüks edip tekrar remisyona giren olgularda ikinci komplet remisyon süresi 7,9 ay bulunmuştur. İkinci komplet remisyon sonrası uygulanan tedaviler içinde en uzun hastalıksız sağ kalım süresi sağlayan KİT olmuştur (16,4 ay). Bu süre yoğun tedavi uygulananlarda 7,8 ay, konsolidasyon uygulananlarda 3,7 ay, idame uygulananlarda ise 3,5 ay bulunmuştur. AML-M3 tanısı konan 37 olgunun komplet remisyon oram %81,1 bulunmuştur. Tek başına ATRA kullanımı ile sağlanan komplet remisyon oram, diğer tedavi protokollerinden daha fazla bulunmuştur (%89,6). Bunun nedeni olarak, tek basma ATRA kullanımına bağlı ölümün hiç olmaması düşünülmüştür. Hastalıksız sağ kalım M3' lü olgularda 37 ay olarak hesaplanmıştır. Bu süre diğer alt gruplardan daha uzundur. M3' de hastalıksız sağ kalım süresini en çok uzatan postremisyon tedaviler, konsolidasyon ve yoğun tedaviler olarak bulunmuştur. Sonuç olarak, çalışmamızda“3+7”protokolü ile sağlanan komplet remisyon oranı diğer ülkelerdeki sonuçlarla benzer, bazılarından ise üstündür. Ancak olguların büyük çoğunluğu ilk 1 yıl içinde nüks etmiştir. Bu nedenle özellikle genç hastalarda, postremisyon46 tedavi olarak, HiDAC ile intensifikasyon veya KİT mutlaka düşünülmesi gereken tedavilerdir. Nüks sonrası ise, ikinci komplet remisyon için standart tedaviden çok yoğun tedavi protokolleri uygulanmalı ve ikinci tam remisyon sonrası KİT' in yollan aranmalıdır.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Erişkin akut lenfoblastik lösemili hastalarda immünofenotipik özelliklerin prognoz üzerine olan etkilerinin değerlendirilmesi
Başlık çevirisi yok
MUSTAFA N. YENEREL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2000
Hematolojiİstanbul Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. TANJU ATAMER
- Akut lösemili hastalarda serum tümör nekrozis faktör-alfa (TNF-alfa) düzeylerinin hastalık seyri ile ilişkisi
Başlık çevirisi yok
ŞEHSUVAR ERTÜRK
- Akut miyeloid lösemili erişkin hastalarda kemoterapi öncesi ve sonrası tükürükteki laboratuvar bulgularının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi
Analyses of salivary components in adult acute myeloid leukemia patients before, during and after induction chemotherapy
SEL BİRMAN
- Yeni tanılı erişkin akut miyeloid lösemili hastalarda, hücre proliferasyonu, hücre farklılaşması ve apopitozis üzerine etkili uzun kodlamayan rna'ların araştırılması
Investigation of long non coding rnas effective on cell proliferation, cell differentiation and apoptosis in de novo adult patients with acute myeloid leukemia
EBRU GÖNCÜ
Doktora
Türkçe
2024
GenetikTrakya ÜniversitesiBiyoteknoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. JÜLİDE TOZKIR
- Akut myeloid lösemili hastalarda indüksiyon kemoterapisi sonrası gelişen nötropeni süresini etkileyen faktörler
Factors affecting the duration of neutropenia which occur after induction chemotherapy in patients with acute myeloid leukemia
NEVZAT BULUT
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2014
HematolojiAtatürk ÜniversitesiDahili Tıp Bilimleri Bölümü
PROF. DR. İLHAMİ KİKİ