Geri Dön

Kamuoyu ve çevre

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 12048
  2. Yazar: ÜMİT ARAT
  3. Danışmanlar: PROF.DR. TAYFUN AKGÜNER
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Çevre Mühendisliği, Environmental Engineering
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1991
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 188

Özet

S0NUÇ-ÖZET -GENEL DE?ERLENDİRME 1968 kuşağının uzantısı denebilen yeşil hareket, 1970'lerde yaygınlaşmaya başlamış, 1980* li yıllarda ise, Batı ülkelerinde partilerini oluşturarak, kurumsallaşmış tır. Yeşil akım, özellikle son on yılda, ilginç protesto yöntemleri ve doğa sever kampanyaları ile, kitle iletişim araçlarında, söylevlerde giderek yeşil zirvelerle diplomaside birincil bir konu haline gelmiştir. ilkin doğayı sevmek biçiminde algılanırken gitgide yeni bir siyasal alternatif olarak ortaya çıkmış, yeşil partiler dışındaki partilerde, programlarında, çevreye ve sorunlarına daha çok yer vermeye başlamışlardır, örneğin, çevre hareketinin en yaygın ve güçlü olduğu ülkelerden Batı Almanya'da yeşiller partisinin yanısıra başta sosyal demokrat parti olmak üzere tüm siyasal partilerin programlarında çevre ağırlıklı bir yer edinmiştir. Yeşil duyarlılığın marjinal olmaktan çıkarak, yasallaşmasının kaynağı ise, kamuoyunun mutlak değer kazanmasının ardından çoğulculuğun ve kitle iletişim araçlarının getirdiği yeni toplumsal hareketlerin ve çevre sorunlarının yoğun bir biçimde duyumsanmaya başlamasıdır. Yeşil akım günümüzde en dinamik ve politik toplumsal hareket olma özelliğini kazanmıştır. Çevre sorunları, Siyasal bakış açısının yanısıra, politik olmayan ve estetik, ahlaksal ve bilimsel yaklaşımları benimseyenleri de içine alması, global bir sorun olmasından kaynaklanmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde, yeni toplumsal hareketlere dek uzanan sürecin, temel odaklarından kamuoyları, ve kitle iletişim araçlarının tanımsal, tarihsel ve işlevsel gelişimleri irdelenmeye çalışılmıştır. Kanımızca kamuoyu, hem siyaset ve iletişim bilimlerinin hem de siyasal pratiğin en önemli konularından biridir. Her örgütlü insan topluluğunun başka değişle, siyasal otoritenin yasallığının ve varlığının temel Öge ve nosyonlarından biri olarak, siyasal sürecin tümü içinde, karar verme sürecine katılma ve denetleme olayı-169- olarak değerlenir. îlk çağda, antik yunanla siyaset bilimi gündeminde yer almaya başlayan kamuoyu olgusu, özgürlük ve ulusal egemenliğin yerleşmesine uzanan süreçdeki gelişme ve değişimlerle çağdaş anlamdaki mutlak değerini kazanmış tır. 18. yüzyılda formüle edilmiş olan kamuoyu, 19. yüzyıl da sistemli bir şekilde incelenmeye başlanmıştır. Temel hak ve özgürlüklerin gerçek anlamda yaygınlık kazanmaları kamuoyunun gücünü arttırırken, siyasal iktidarı sınırlandırma ve yasaları denetleme kamunun işlevi olmuştur. Kamuoyunun gücünün kurumsallaşması, farklılaşma, toplumsal hareketlilik, kitle iletişim tekniklerinin gelişimi, siyasal kaygıları ve toplumsal araştırmaları yeni hedeflere yöneltmiştir. Mass medyaların kitleleri etkileyici gücü, yeni bir bilim dalını-iletişim bilimlerini, doğururken, kamuoyunun kazanılması başlıca amaç olmuştur. Çağdaş çoğulcu demokrasilerde, siyasal sistemin işleyişinde, siyasal katılımın canlılığı, son derece yaşamsal bir önem taşımaktadır. îşte, yeni toplumsal hareketler bu sistemlerde siyasal katılmanın, kitle iletişim araçlarının desteğiyle yeni bir boyut kazanmasının getirdiği sonuçlardır. Kıta Avrupasında, toplumsal hareketin işçi hareketi biçiminde algılanması, 19. yüzyılın ikinci yarısında son bulurken, kamu oylarının mutlak değer kazanmaları, temsili hükümetler, par ti ve baskı grupları gibi örgütlenmiş gruplar siyasal sistem içinde yerlerini bulmuşlardır, özellikle 1970'lerden bu yana süregelen sorunlar yeni akımların ve toplumsal hareketlerin ortaya çıkmalarına neden olmuştur. Çevre hareketi de, çevre sorunlarından çokça etkilenen batı ülkelerinde ekonomik, siyasal, toplumsal yaşamı sorgulayan yeni toplumsal hareketlerden biridir, özellikle Batı ülkelerinde, demokratik siya sal kültürün yaygınlığı ve kitle iletişim teknolojisinden en iyi yararlanan ülkeler olmalarına koşut olarak dinamik kamu oyunu yaratmış, liderlerin yön verici gücü artmış Alman yeşiller partisi örneğinde olduğu gibi partileşmiş bir hareket olmuştur.Çalışmada ikinci bölümde, genel olarak çevre sorunlarına, yaklaşımlara, ulusal ve uluslararası yansımalarına yer verilmeye çalışılmıştır. însan-doğa ilişkisinin insanın egemenliği ve doğanın tahribi biçiminde gelişen ilişkisi çağdaş dünyanın en temel sorunudur. Gelişmiş ya da gelişmekte olan tüm ülkeler, doğal dengelerin bozulmasının olumsuzluğunu yaşarken, gelecek kuşaklara bırakacakları çevre sorunlarının ağır yükü altında kolları sıvamış görünüyorlar. Demokratik siyasal kültürün isterlerinden, rejimi, ekonomisi, çevresi ile toplumsal sisteme sahip çıkmanın. en yaygın olduğu ülkeler Batı ülkeleridir. Bu nedenle, siyasal ya da apolitik çevre hareketlerinin en ağırlıklı yer aldığı ülkeler de Batı ülkeleri olmaktadır, özellikle, Batı Almanya, Belçika ve ABD'de, yeşil kamuoyları, politikaları, endüstri, kesimini, kitle iletişim araçlarını yönlendirirken, çevre, siyasetten ekonomiye tüm kampanyaların odak noktası olmuştur. Çevre sorunlarını yoğun bir şekilde yaşayan ülke grubu da Doğu Avrupa'dır. Ancak, son yıllarda yaşanan çoğulculuk yolundaki değişimler öncesinde, bu ülkelerin siyasal sistemlerinin, yeni toplumsal hareketlerin oluşumuna elver memesi, çevre konusunda tutum ve davranışlar geliştirilme sini engellemiştir. Uluslararası örgütlenmeler düzeyinde, AT dünyanın yeni ekolojik düzeninde çevre sorununun diplomasinin en önemli konusu haline gelmesinde önemli rol oynamaktadır. Son yıllar da topluluğun çevre konusunda aldığı kararlar da bu ülkelerin kamuoyları tarafından son derece olumlu karşılanırken, öteki ülkeler içinde itici bir güç olmaktadır. 1989 seçimlerinde, Avrupa Parlamentosu'nda 25 sandalye kazanan yeşil akım, Birleşmiş Milletler, çeşitli uluslararası kadın kuruluşlarını vb. de harekete geçirmiştir, örneğin, doğal dün yanın korunması için çalışan uluslararası bir örgüt olan Green Peace'in, 3 milyon üstünde üyesi bulunmakta, doğrudan eylemleriyle, 88 ülke televizyonundan, milyonlarca insana-171- ulaşabilmektedirler. Eylemleri hem politikaları etkilemede hem de kamuoyunun kazanılmasında son derece başarılı olmak tadır. Çevre hareketlerinin siyasal oluşumları, hedefleri, ulusal ve uluslararası yansımalarının ve siyasal çıktılarının ardından, üçüncü ve son bölümde Türkiye'de kamuoyu çevre ilişkisi incelenmeye çalışılmıştır, tik başta kısaca Türkiye'de çevre sorunları tehlikesine ve çevre duyarlılığı açısından Anayasa'nın kamuoyuna getirdiği yükümlülüklere değinilmiştir. Anayasa'ya göre, çevreyi korumak, her yurttaşın hem hakkı, hem de görevi olmaktadır. Çevre politikaları açısından iki önemli gelişmeden ilki 1982 Anayasa' sının Cumhuriyet tarihinde ilk kez çevreye değinmesi, ikincisi ise, 1983 yılında çıkan çevre, milli parklar vb. yasalardır. Kamuoyu dinamiklerden, yazılı basında çevre tartışması özellikle 1984 sonrasında ağırlık kazanmaktadır. Çevreyi toplum sal gündeme sokmanın yanısıra, bilinçlendirmeyi, sağlama yanı, temel yaklaşım olmaktadır. îster siyasal katılım, is ter siyasal kültür açısından bakılsın, kanaatler genelde demokrasi etiğini benimseyebilmekte yoğunlaşmaktadır. Gökova Termik Santralinin kurulması karşısında gelişen çevre hareketleri, kamuoyunun bilinçsizliği kanaatlerine, siyasal iktidarları eleştirici sürecinide başlatmıştır. Gökova eylemlerinde yazılı basının da desteğiyle farklı siyasal par ti, meslek vb. kesimler biraraya gelebilmişlerdir. Opinion liderlerinin çevreye bakış açıları incelendiğinde, örneğin sol, İslam ve ülkücü yaklaşımların, çevre sorunlarını siya sal sisteme yönelik eleştirilerle ele aldıkları görülmektedir. Buna, siyasal sistemin verdiği kültür de eklenebilir.-172- Türkiye'de çevre sorunları, 1984 sonrasında siyasal partiler gündeminde yer almaya başlayan konulardan biri olmuştur. Bunda kuşkusuz ulusal çevre hareketlerinin, uluslararası girişimlerin başında yer almaya başlamasının rolü büyüktür. Ancak yine de Batı Almanya gibi ülkelerin parti programlarıyla karşılaştırıldığında çevre sorunlarına çağdaş ve yeterli anlamda yer verilmediği ortaya çıkmaktadır. Çevre kirlenmesi ile tanının Yeşiller Partisinin ise, seçim sistemi nedeniyle, Batı tipi bir yeşil partiye, dönüşmesi oldukça zor görünmektedir. Türkiye'de az sayıda dernek, çevre ile ilgili çalışmalar yapmaya başlamıştır, özellikle 1984 sonrasında, gençlik ve kadın dernekleri de bu konuda çalışmalar yapmaktadırlar. Kampanyalar, tartışmalar açısından bakıldığında, bir hareketlenmenin ortaya çıktığı söylenebilir. III. bölümde ayrıca, Batıda çevre hareketlerinde genelde gençlerin daha ağırlıklı yer aldıkları düşünülerek Î.Ü.B.Y.Y.O. öğrencileri, araştırma bulgularına dayanılarak analiz edilmeye çalışılmıştır.-173- Araştırmada, siyasal toplumsallaşmanın aracıları olan aile, eğitim, kitle iletişim araçlarını izlemeye bağlı olarak öğrencilerin çevre sorunlarına ve hareketlerine bakış açıları incelenmeye çalışılmadır. Yüksekokul genelinde, düzenli gazete okuma alışkanlığı %70.3 tür. üst sınıflara doğru, bu alışkanlıkta bir artış göze çarpıyor. Okul bütününde siyaset birincil ilgi alanını oluşturuyor. İkinci sırada kültür-sanat, üçüncü sırada ise dış politika yer alıyor. Çevre konuları 6. sıradaki ilgi alanı olmaktadır. Çevreye ilişkin enformasyon aracı gazeteler iken Radyo-TV dan yararlanma, en az son sınıfta olmak üzere çok düşük bir yüz deye sahiptir. Genelde çevre hareketlerine ilgi, yine üst sınıflara doğru bir artış gösteriyor. Çok büyük bir kesim, en çok da son sınıflar olmak üzere, gazetelerin çevre konularına daha çok yer vermeleri konusunda birleşiyor. Ancak, çevre hareketlerine katılım oranının çok düşük olduğu göze çarpıyor. (% 12.4). Büyük çoğunluk TRT'nin, çevre sorunlarına yeterince yer vermediğini düşünüyor, öğrencilerin yarıdan fazlası, çevre hareketlerinin siyasal kararları etkilemediklerini ileri sürüyor. Yi ne yarıdan fazlası, Türkiye'de birincil çevre sorunu yaratıcı sı olarak, kamuoyu bilincinin olmayışını görüyor. öğrencilerin ailesel özellikleri incelendiğinde, şu sonuçlar ortaya çıkıyor: ti merkezinde oturan ailelerin çocukları en çok düzenli gazete okuyanlar ve satın alanları oluştururken, bunları sırasıyla ilçe ve köy merkezlerinde oturanlar izliyorlar.-174- Aileleri köy merkezinde yaşayan öğrenciler siyasetle -en çok ilgilenen grubu oluşturuyorlar, ikinci sırada, il merkezinde, üçüncü sırada ise ilçe merkezlerinde oturan ailelerin çocukları yer alıyor. Çevre konularına ilgide aynı sonuçları veriyor. Üniversite öncesi eğitimleri ile bağlantı kurulduğunda, en düzenli gazete okuyanların, yabancı dilde eğitim gören öğrenciler olduğu ortaya çıkıyor. Bu gruplar aynı zamanda politikayla daha az ilgilenen kesimi oluşturuyorlar. Yabancı dilde eğitim görmüş özel okul kökenli öğrenciler çevreyi birincil ilgi alanı görmede göreli bir üstünlük ortaya koyuyorlar. - Normal lise kökenliler, siyaset, kültür sanat, - îmam Hatip Mezunları, siyaset, radyo-TV, - Meslek Lisesi çıkışlılar, siyaset, radyo-TV, - Anadolu liseliler, kültür-sanat, siyaset, - Yabancı dilde eğitim yapan özel okul kökenliler, siyaset, kültür, sanat, alanlarına en çok yönelim gösteriyorlar. Çevre hareketlerine katılma oranı en yüksek olan ve hareketlerin politikaları etkilediğine en çok inanan grup yine Ana dolu liseliler olmaktadır. En az ilgililer ise imam hatip çıkışlılardır. Okul bütününde çevre sorunlarına ilgi olduğu görülüyor. Ancak çevre bir politika biçiminde değil, doğa severlik olarak algılanıyor. Bir hareket, ya da politikaları etkileyecek bir güç olarak görülmüyor. Bu nedenle de spor gibi özel ve fantazi bir ilgi alanı olmaktan kurtulamıyor. Batı ülkelerin de çevre hareketlerine gençlerin yoğun katılımlarının tersine, salt izleyicilik özelliği görülüyor.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Türkiye'de çevre duyarlılığının artırılmasında çevre eğitiminin rolü ve önemi

    The Importance and role of environmental education in improving the sensitiveness towards environment in Turkey

    SEMRA BERK KAVRUK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    Eğitim ve ÖğretimGazi Üniversitesi

    Kentleşme ve Çevre Sorunları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. KEMAL GÖRMEZ

  2. Çevre bilincinin turizm pazarlamasına etkisi: Bir uygulama

    The Effect of the conscious of environment on tourism marketing and one practice

    MEHMET DEMİRTAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    TurizmAfyon Kocatepe Üniversitesi

    Yönetim ve Organizasyon Ana Bilim Dalı

    Y.DOÇ.DR. MEHMET ERKAN

  3. Çevre bilincinin oluşmasında çevre eğitiminin rolü

    Başlık çevirisi yok

    MERAL DİNÇER NAZLIOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1988

    Çevre MühendisliğiHacettepe Üniversitesi

    Sosyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ.DR. BEĞLÜ EKE

  4. Gıda sektöründe stratejik iletişim yönetimi olarak konu yönetimi ve uygulamaları

    Issues management in the food industry as a strategic communication management

    MELTEM GÖKMEN TOL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    İletişim BilimleriGalatasaray Üniversitesi

    İletişim Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. KEREM RIZVANOĞLU

  5. Avrupa Birliği'nde çevresel kamuoyu bilinci ve çevre eğitimi

    Environmental public opinion and environmental education in European Union

    PERVİN DEDELER

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    Eğitim ve Öğretimİstanbul Üniversitesi

    Avrupa Birliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HÜLYA BAYKAL