Afet yönetiminde kurumsal ve hukuksal yeniden yapılanma: Yapı denetimi
Legislative and institutional development of Turkey in charge of disaster and risk management: A study on building inspection law
- Tez No: 127878
- Danışmanlar: DOÇ. DR. AYŞEGÜL MENGİ
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Kamu Yönetimi, Public Administration
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2003
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Kent ve Çevre Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 310
Özet
ÖZET Yıllardır depremlerle içice yaşayan, buna rağmen deprem etkilerinin ciddi bir afete dönüşebildiği ülkemizde en yıkıcı depremlerden biri 17 Ağustos 1999 da Marmara Bölgesinde meydana gelmiştir. Dünyadaki sayılı deprem ülkelerinden biri olduğu bilim çevrelerince bilinen ve yüzyıllardır üzerinde barındırdığı medeniyetlerin depremle yerlebir olup tarih sahnesinden silindiği bu topraklarda 21.yy.da meydana gelen bu depremle, ülkenin can damarı olan sanayi ve altyapı yatırımları ciddi ölçüde harabolmuş, resmi olarak açıklanan rakamların 3 misline varan can ve mal kayıpları yaşanmış ve ülke ekonomisi ciddi boyutta yaralar almıştır. Bu çalışmada ülkemizde özellikle Cumhuriyet sonrası afete ilişkin kurumsal yapılanmalar ve mevzuatın gelişimi incelenmiş, 1999 Marmara Depremi sonrası oluşturulan yapı denetim mevzuatı detaylıca irdelenmiştir. Bu inceleme sonucuna göre ülkemizde imar ve afet mevzuatı etkin bir afet yönetimi sağlamaktan uzak olduğu görülmüştür. İmar mevzuatı genelde yapıya odaklanmış, özellikle afet öncesi planlama sürecine ilişkin gerekli hükümleri içermeyen bir düzenlemedir. Afetler Yasası ise daha çok afet sonrası dönemde yapılacak işleri tanımlayan bir yasa olarak etkin bir afet yönetimi sağlamaktan uzaktır. 1960 dan buyana hazırlanan Kalkınma Planlarında da afetler, öncelikli konular arasında yer almamıştır.Afet yönetimine ilişkin görev ve yetkilere sahip Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ise son yaşanan Marmara Depremi sonrasında Sayıştay tarafından yapılan performans denetimi incelemesi sonucunda etkin bir kurum olarak değerlendirilememiştir. Bu incelemelerden sonra çalışma, ülkemizdeki yapı denetim mevzuatı ve uygulamalarına odaklanmıştır. Yapı denetimi mevzuatı süreci ayrıntılı olarak incelenmiş ve mevcut uygulamalar, yapı denetim kuruluşları ve uygulamaya konu olan illerde nüfusu 5000 den büyük belediyelerde yapılan bir anket çalışmasıyla araştırılarak yasanın uygulamasındaki aksaklıklar ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu konudaki ilk mevzuat bilindiği üzere, 10 Nisan 2000 tarihinde 595 saydı Yapı Denetimi Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname olmuş, daha sonra 26 Mayıs 2001 de bu düzenlemenin Anayasa Mahkemesince iptalinin ardından da 4708 sayılı“Yapı Denetim Yasası”hazırlanarak yürürlüğe girmiştir. Bunlardan 595 saydı Yapı Denetimi Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname, bu konudaki ilk mevzuat olması açısından önemlidir. Bu mevzuatın 27 ilde pilot olarak uygulanması öngörülmüş, yapı denetim kuruluşu olarak görev yapacak bürolara mali sorumluluk sigortası yaptırması zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca, bu görevi üstlenecek kişilerde“uzman”ve“denetçi”tanımlarına uygunluk şartı aranacağı belirtilerek bu kişiler için hem Odalarda hem de Bakanlıkta kurulacak Denetim Üst Kurulunda, il ve ilçe komisyonlarının verdiği sicillerin tutulacağı da belirtilmiş, böylece bu kuruluşların denetlenebilmesi amaçlanmıştır. Bu düzenlemede yapı inşaat alanı 180 m2 yi geçmeyen yapılarla ne yazık ki afetlerde en çok hasar gören kamubinaları denetim dışında bırakılmıştır. Bu mevzuat, her tür zaafına rağmen denetimde sigorta,“uzman”lık tanımı gibi kavramları içermesiyle sistemdeki dağınıklığı gidermek açısından bir ilk adım olarak önemlidir. Söz konusu Kanun Hükmündeki Kararname, 26 Mayıs 2001 tarihinde Anayasa'nın 91, 127 ve 128. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Bunun ardından yeni bir yasa yapı denetimini kontrol altına almak üzere hazırlanarak 29 Haziran 2001 de Resmi Gazetede yayınlanmış ancak 4708 sayılı bu Yapı Denetimi Yasasının yürürlüğe girmesi Resmi Gazetede yayımlanmasından 3 ay sonra öngörülmüştür. Dolayısıyla 595 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 26 Mayıs da iptaliyle yeni yasanın uygulanmaya başlanacağı tarih arasında 3 aylık bir“denetimsiz”yapı yapma süresi yaratılmıştır. Bu üç aylık sürede kesilen ruhsat sayısı belediyelerde son beş yılda kesilen ruhsat sayısına eşittir. Yeni mevzuatla uygulama alanı daraltılarak 19 il içinde sınırlandınlmıştır. Ayrıca Bakanlık içinde daha önce oluşturulmuş“Yapı Denetimi Üst Kurulu”,“İl ve İlçe Kurulları”gibi yapılanmalar bu yasayla iptal edilmiştir, proje kontrolünden başlayan bir denetim süreciyle Oda vizesi zorunluluğu kaldırılmıştır. 4708 sayılı Yapı Denetim Yasasının uygulamasına İlişkin yapı denetimi alanında faaliyet gösteren firmalarla, bu yasanın uygulandığı 19 ilde de nüfusu 5000 ve üzerindeki belediyeler araştırma kapsamına alınmıştır. Yapılan bu araştırma sonucunda elde edilen bulgulardan baza önemli noktalar şöyledir:Tespit edilen 327 yapı denetim kuruluşu ve 235 belediyeye birer anket formu gönderilmiştir. 27 sorudan oluşan ilk anket yapı denetim şirketlerinin belirtilen elektronik posta adreslerine gönderildiğinde bunların tamamına yakını“işlemeyen adres”olarak geri dönmüş, bu kez telefon ve faks numaralarından aranmış ancak 90 tanesine yani toplamın içinde yaklaşık % 27.5 gibi kaydadeğer oranda yapı denetim şirketine hiçbir biçimde ulaşılamamıştır. Bu numaralardan çiçekçi, taksi durağı, poliklinik, ev vb. yerlere ait olduğu yanıtı alınmıştır. Bu durum“denetim”şirketi olarak ortaya çıkan bu kuruluşların ciddiyeti ve güvenilirliği konusunda derin kuşkular oluşturmuştur. Ulaşılan firmalar dikkate alındığında anketin Yapı Denetim Kuruluşları tarafindan yanıtlanma oranı % 48 dir. Anket sonuçlarına göre bu firmaların % 87 si, 595 sayılı Kanun Hükmünde Kararname döneminde kurulan ve 4708 sayılı yasadan sonra tescilini yenilemiş şirketlerden oluşmaktadır. Bunların % 65 i tek büro olarak, geri kalanı da şubeli olarak çalışmaktadır. Bu tek şubeli olarak çalışan bürolar ortalama 12-17 arasında eleman istihdam etmektedirler. Mezuniyet yıllarına bakıldığında da % 48 oranında 1970-1980 arası mezunların bir başka deyişle 23-33 yıllık meslek mensublarıın çoğunluğu oluşturduğu, daha eski mezunlarınsa % 11 lîk bir grubu kapsadığı görülmektedir. Bunu % 25 Ek oranla 17-23 yıllık mezunların izlediği, 1985 sonrası mezun olup meslekte henüz 10 yılım doldurmamış kişilerin de bu sektörde %16 oranında yeraldığı görülmektedir. Yapı denetim firmaları, kendi kuruluş amaçlarını büyük ölçüde yapı kalitesinin arttırılması ve afet zararlarının azaltılması olarak görmekte ve çok büyük birçoğunluğu (% 91.2) yaptıkları denetimlerle afet hasarlarını önleyebileceklerine inanmaktadırlar. Buna karşın bu firmaların % 8 i yaptıkları işin amacına hizmet edeceğine inanmamaktadırlar. Yapı denetim firmalarına sistemde sigortanın gerekli olup olmadığına ilişkin sorulara alınan yanıtlar % 86 oranında“gerekli”olduğu yolunda olmuştur. Ancak yine bu grubun büyük bir kısmı olması gerekli sigorta yöntemi olarak“yapının sigortalanması”nı göstermektedir. Yapı denetim firmalarının karşılaştığı sorunlarla ilgili olarak ise alınan yanıtlar büyük oranda yapı müteahhitiyle yaşanan sorunlar, hatalı ve eksik projeler ve yapı malzemelerindeki kalitesizlik olarak sıralanmıştır. Bu araştırma sonucunda saptanan ve en çok yakınılan konu; genelde yapı denetim firmasıyla müteahhit-mal sahibi arasında kurulan“müşteri-işveren”ilişkisi olarak dile getirilmiştir. Bu iki grup arasında doğrudan akdedilen sözleşmenin“para alan- para veren”tarzında olması, müteahhit-mal sahibinin istediği sonucu almadığında yapı denetim firmasıyla sözleşmesini feshedip bir başkasıyla anlaşma yoluna gidebilmesinin etkin ve düzgün denetimi engellediğinden yakınılmaktadır. Yanısıra Bakanlığın yapı denetiminde aktif rol almasını, bu şirketleri düzenli denetlemesini de istemektedirler. Bu bağlamda yapı denetim firmalarının Bakanlıktan en büyük beklentileri, denetimi dikkate alacak biçimde organizasyonel olarak yemden yapılanması olarak ifade edilmiştir. Yapı denetim firmaları“müteahhit”kavramına da bir tanım getirilmesi ve“yetkin mühendislik”sisteminine geçilerek nitelikli teknik personel yetiştirilmesineolan gereksinimi de vurgulamaktadırlar. Ayrıca 4708 sayılı yasayla kaldırılan“şantiye şefi”nin gerekliliğini, inşaata gittiklerinde“aynı dili konuşan”bir muhatap bulmak istediklerini belirtmektedirler. Yapı deneticilerinin yanısıra, bu görevi şimdiye dek yapan belediyelere de benzer bir anket uygulaması yapılmıştır. Gönderilen 237 anketten 190 tanesi, yani % 65 i bu çalışmaya katılmıştır.“Yapı denetimini nasıl değerlendirdiklerine”ilişkin soruya, belediyelerin % 43.18“gerekli ve geç kalmış bir eylem”, % 28.18 i“halka maddi yük getirmekten başka bir işe yaramayan bir uygulama”olarak nitelemiş, % 24.09 u bu işi belediyelerin daha iyi yaptığını belirtmiş, % 4.55 i de çok gerekli bulmadıklarını ifade etmişlerdir. Yanıtlara göre yerel yönetimlerin yine de en çok kendi denetimlerine güvenmekte oldukları ortaya çıkmaktadır. Planlarının sağlıklı olduğuna güvenen Belediyelerin oranı % 14 tür. Müteahhitin yaptığı yapıya ise belediyelerin % 98 i güvenmemektedir. Bu durum, 14. soruya verilen yanıtlardaki“müteahhitlik sektörünün mutlaka belli standartlara göre yeniden düzenlenmesi”isteğiyle de uyumludur. Belediyeler, % 37 oranında kendi denetledikleri yapıya güvendiklerini ifade etmekte, çarpıcı bir sonuç olarak da müteahhitin yaptığı yapıya belediyelerin % 98 i güvenmediklerini belirtmektedirler.Yapılan araştırma bulgularına göre ülkemizde yapı denetiminin içinde sigorta ve etkin denetimi sağlayacak araçları barındıran ve mal sahibi- denetçi arasında doğrusal ilişkiyi içermeyen yeni bir yapılanmaya gereksinimi olduğu ortaya çıkmıştır. Buna göre teknik elemanlara getirilecek yeni bir eğitim programı sonrasında“meslekte yetkinlik”unvanının sağlanması,“müteahhit”kavramının yeniden tanımlanması gerekliliği vurgulanmıştır. Sonuçta, ülkede sağlıklı bir denetim yapılamadığı yapılan araştırma sonucunda ortaya çıkmıştır. Sağlıklı yapılaşmanın sağlanması için planlamadan başlayarak arazi kullanımına ilişkin teknik, model, araç ve süreçlerin gözden geçirilmesi, bunların kendini yenileyebilecek ve denetleyebilecek bir sistem içinde yeniden oluşturulması, plan kararlarının“politika aracı”olmaktan çıkarılması, plan denetim süreçlerinin etkin ve tarafsız kurumlarca yapılmasının sağlanması, yapı denetiminin etkinliğinin sağlanması için de gerekli koşul olarak ortaya çıkmıştır. Yapı denetiminde etkinliğin olabilmesi içinse; sürece sigortanın entegrasyonu sağlanmak bunun için gerekli yasal değişiklikler yapılmalıdır. Buna“meslekte yetkinlik”sağlanarak yapılan işte ve insan kalitesinde iyileştirmeyle başlanmalıdır.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- İklim değişikliği, afetler ve insan hakları: Çevresel zorunlu göç
Climate change, disasters and human rights: Environmental forced migration
SEDA YURTCANLI DUYMAZ
- Türkiye'de afet yönetimi ve idarenin sorumluluğu
Responsibility for disaster management and administration in Turkey
GÜLCAN AZİMLİ ÇİLİNGİR
- Doğal afet yönetişimi: Türkiye'de doğal afet yönetimi uygulamalarının tarihsel bağlamda değerlendirilmesi
Natural disaster governance: Evaluation of Turkey's natural disaster management implementations in historical manner
TOLGAHAN AYDINER
Yüksek Lisans
Türkçe
2014
Kamu YönetimiPamukkale ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HÜSEYİN ÖZGÜR
- Afet yönetiminde kurumsal yetenek, afet odaklılık ve afet yönetim performansı arasındaki ilişkinin araştırılması ve bir uygulama
A research on the investigation of the relationship between institutional capabilities, disaster orientation and disaster management performance and an implementation
MAHMUT EREL
- Kurumlararası koordinasyon ve işbirliğinin afet yönetimi üzerine etkisi: Türkiye AFAD örneği
The effect of inter-agency coordination and cooperation on disaster management: Turkey's AFAD example
SIDKI KÜÇÜKKAYA
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
Kamu YönetimiGümüşhane ÜniversitesiAfet Yönetimi Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. TAŞKIN KILIÇ