Türkiye' de ulusal yayın yapan televizyon kanalı yöneticilerinin yayın politikalarını oluşturmadaki rolleri
In Turkey the roles of the national media managers in the broadcasting policies
- Tez No: 144288
- Danışmanlar: DOÇ.DR. AYLİN GÖRGÜN BARAN
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Radyo-Televizyon, İletişim Bilimleri, Radio and Television, Communication Sciences
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2004
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Sosyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 209
Özet
m ÖZET Çalışma ulusal yayın yapan medya sahiplerinin ve yöneticilerinin yayın politikalarının oluşmasındaki rollerinin analizini içermektedir. Çalışma literatüre katkı amacı içermektedir. Araştırmanın temel varsayımı olarak medyanın toplumda 4. güç olarak görülmesidir. Televizyon kanalları da sistemin ideolojik tasarımlan çerçevesinde yayın politikalarını oluşturmaktadır. Bu tür bir çalışmanın Türkiye'de yapılmamış olması alanın zorluğunu göstermektedir. Televizyon sahipliği ve program politikaları konusu diğer çalışmalar içinde kısmen yer alsa da, şimdiye kadar bir araştırmanın konusunu oluşturmamıştır. Medya sahip ve yöneticilerine ulaşma zorluğu ve taşınan riskler dikkate alınmış ve literatür oluşturma amacıyla çalışma yapılmıştır. Bazı faktörler televizyonların yayın politikalarının oluşturulmasında etkili olmaktadır. Medya patronlarının üst düzey askeri, politik ve iş çevreleriyle olan bağlantıları onlara karşı bir yayın yapmamalannı gerektirmektedir. Medya sahiplerinin güçlü iş adamları olması medyada tekelleşmeyi de beraberinde getirmektedir. Bu durum medya yayın politikalanm da etkilemektedir. Televizyon yöneticilerinin bu politikalann oluşmasında rolleri olmaktadır. Bu kişiler patronun ilişkilerini göz önüne alarak yayınlar yapmakta ve gündemi oluşturmaya çalışmaktadırlar. Ayrıca ticari birer işletme olarak görülen kanallar reklam geliri elde etmek amacıyla politikalarını belirleyebilmektedirler. Bununla birlikte ticari yapıları özel mülkiyet esasına dayalı bir tüketim düzeni oluşturma politikalarını da beraberinde getirmektedir. Medyanın bu anlamda tarafsız oldukları görüntüsü anlamsız kalmaktadır. Ayrıca tarafsızlık ilkesine bağlı oldukları yöneticiler tarafından sıkça dile getirilmiş olması, tarafsız olmadıklarının bir göstergesidir. Çalışmanın teorik yapısı, medya patronlarının elit gruplarla ilişkisini temel alan W. Milisin“İktidar seçkinleri”, Schiller'in“Zihin Yönlendirenler”, Baudrillard'ın“Hiper Gerçeklik ve Simülasyon”kavramları oluşturmaktadır. Medyanın hegemonya kurmaya yönelik bir politikasının olduğu, gerçekliklerin yeniden kurularak medya tarafından anlamlandırdığı böylece düşünce biçimimizi etkileme gücünün olduğu çalışmalar tarafından belirtilmektedir. Mills kitlenin politik ve ekonomik bağımlılığından dolayı elitler tarafından medyayı kullanarak kontrol edildiğini belirtmektedir. Schiller ise medyanın bilgi kontrolü üzerine yapı oluşturma amaçlı olarak, kitlenin zihnini kontrol etmede mitleri kullandığını anlatmaktadır. Medya yöneticileri bu aşamada mitler sunmaktadırlar. Medyanın monopolistik bir karakterinin olması, sahiplerinin çıkarlarının ve ideolojilerininIV çakışmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum yayınların zenginleşmesini önlemekte ve program izlemede seçim şansını yok etmektedir. Zihin yönlendirenlerin amacı insanları pasifize ederek verilen iletilerin tüketicisi olmasıdır. Bu amaçla ticari faaliyetlerin gerektirdiği zemin oluşturmaktadır. Ayrıca pasiflik statükoyu besleme görevi de görmektedir. Schiller'in medya enformasyonunu anlamamızda sunduğu en önemli katkılarından birisi sahiplik kavramı üzerine olmuştur. Medya sahipliği kurumu bilinçli ya da bilinçsiz olarak baskı kurma ve kontrol etme gibi sahiplerin kendi amaçları için medyayı kullanmakta olduklarını ileri sürmüştür. Medya sahiplerinin toplumu kendi amaçları doğrultusunda kullanabilmektedir. Medya sahiplerinin amaçları kar elde etmek olduğu kadar bağlı olduktan holdinglerin bünyesinde çalışarak onların devamlarını garanti altına almak istemektedirler. Baudrillard medyanın Kitle bilinci oluşturduğunu ve böylece insanları hegemonyası altına aldığını belirtmektedir. Sonuçta insanların tepkisizleşmesi siyasal bir stratejiye dönüştürülmektedir. Eğlence programlan vasıtasıyla kitlelerin oyalanması ve yeni bir kültür oluşturulması medya çalışmalarında batılı teorisyenler tarafından ele alınmıştır. Teorik yaklaşımlann Türkiye gerçeğine uyup uymadığı araştırma sayesinde test edilmeye çalışılmakla beraber, Türk medyasının kendine özgü durumlarının anlaşılması daha ağırlıklı bîr yer tutmaktadır. Türkiye'de yayın yapan televizyon kanadan resmi bir politika oluşturmayıp duruma göre davranmaktadırlar. Bununla birlikte iki kanalın her şartta uymaya gayret ettikleri ve reyting kaygısı taşımadıkları tesit edilmiştir. Zaten kendi izleyicisinin belli olduğundan ve diğer kanallarla rekabet edemediklerinden dolayı bu politikalarına uymak zor olmamaktadır. Türkiye'de medya sahiplerinin kanalda çalışanlar üzeride baskısı oldukça fazladır. Çalışanların iş garantilerinin olmaması bu durumu doğurmaktadır. Bu durum kendi politikalarının uygulanmasında patronlara güç kazandırmaktadır. Kamu yayıncılığı gayesinden ziyade medya işlerin iyi götürülmesi amacıyla sahiplenilmektedir. Karlı bir yatırım olmamasına rağmen sağlamış olduğu özel fayda sayesinde diğer alandaki işler ekonomik olarak bu açığı kapatmaktadır. Sonuçta güç elde etmede medya önemli bir vasıta olmakta ve bu güç ticari hayatın avantajlarını da sağlamaktadır.
Özet (Çeviri)
SUMMARY This study includes the analysis of the roles of the national media owners and managers in the broadcasting policies. Its aim is to contribute to the existing literature. The basic hypothesis of the research is that media is seen as the fourth body exerting influence in the society. Within the framework of the ideological project of the system, television channels create their program policies. The fact that a similar study hasn't been done in Turkey before shows the difficulty in this field of knowledge. Although this subject matter has been taken place in studies on ownership of television and television program policies, until now it has not been a straightforward subject of any research. The difficulty of getting in touch with the media owners and managers, as well as the risks accompanying the research of this sort are taken into account just for pure academic interest of contributing to the existing literature. Some factors play important roles in creating television programs. The apparent fact that the media owners have good relations with the politicians and the business men entails them not to do programs against them. As the media owners are powerful, it brings about the monopolies in the media. Television managers are also taking role in creating these policies. They do their programs by considering their owners relationships and try to create agenda. Also the channels that are seen as commercial enterprises can determine their policies through getting monetary benefits from advertisements. Additionally, their commercial structures based on the principle of property create policies of a state of order based on predefined rules of consumption. For this reason, the status of objectivity of media is meaningless. Media owners' emphasis on the objectivity is in fact the sign of their opposite stance. The theoretical framework of the study includes such concepts as W. Mills's“Power Elif that is formulated on the basis of the power relations between media patrons and other elites, Schiller's ”Mind Managers“ Baudrillard's ”Hyper Reality and Simulations". Findings of researches underline the fact that the media has a power to affect our thinking by creating new Active realities by establishing hegemony. Mills mentions that through the political and economic dependency of the society, higher classes and elite groups control masses by way of the media. What is more is that for Schiller through constituting a structure on knowledge produced, the media makes use of myths to control the mind. Media owners present myths at this point. The monopolistic character of the media originates from the fact that owners profit and ideology overlap oneVI another at certain common points of interest. And this prevents the richness of the programs, and it eliminates the possibility of choosing among different programs. The aim of manipulators of mind is to pacify the society to make them consume the givens in order to establish base on which their commercial activities are carried out. And also, pacification supports the continuation of the statutes quo. Schiller helped us to understand the concept of ownership. Media owners consciously or unconsciously force and control the media according to their own interests. Media owners can use the society for their benefits. The intention of the media owners is both to make profit and yield certain benefits for their companies gathered under their own holdings so that they can guarantee the secure continuity of their companies. Boudrillard thinks that media constitutes a collective-societal consciousness, which then place the society under its own hegemony. As a result society turns out to be masses staying in a state of inertia, which then is transformed into a political strategy. Such issues that society have a good time with entertainment programs and creation of a new culture by that way have a good share in the studies of western theorists. Together with the explicit aim of this study to see whether existing western originated theoretical approaches suit to the realities of Turkey or not, the weight is given to the understanding the uniqueness of media policies in Turkey. It is clear that media doesn't have predetermined policies; they determine their ways according to the situational necessities. But two channels are exceptions to this assertion. They are those which don't have rating problem. It isn't difficult for them because they have certain audience. Overall, such a study has not been undertaken in Turkey before because it is a sensitive and in turn difficult-to-study subject. In Turkey, media owners have irresistible influences on their workers. Workers have no job security is verification of this situation. Such a situation clearly endows power and control to the owners to enforce their policies. Concludingly, the means of media are not for the benefits of the society, but for the interests of owners who gain economic advantages through controlling the media inputs and outputs.
Benzer Tezler
- Haber yazım kurallarının ulusal yayın yapan televizyon kanallarında kullanılmasına yönelik durum saptaması
Statement of the usage of news writing techniques of national television channels
FUNDA ERZURUM
Yüksek Lisans
Türkçe
2003
Radyo-TelevizyonAnadolu ÜniversitesiBasın ve Yayın Ana Bilim Dalı
PROF.DR. NAZMİ ULUTAK
- Türkiye'de haber değerinin değişimi ve tabloidleşme (TV ana haber bültenleri üzerine bir inceleme)
Change of news value and tabloidization in main news bulletins in Turkey (A review on TV main news bulletins)
MEHMET ARMAĞAN KASAP
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
GazetecilikAnkara Hacı Bayram Veli ÜniversitesiGazetecilik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ESRA İLKAY İŞLER
- Türkiye'de çocuk televizyon kanallarındaki çizgi filmlerin çocukluğa etkisi üzerine bir içerik analizi
A content analysis on the effect of cartoons at television channels in Turkey on childhood
BAHTİNUR AYDIN
Yüksek Lisans
İngilizce
2018
SosyolojiBalıkesir ÜniversitesiSosyoloji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ MUHAMMET MURAT ÖZKUL
- Yerli televizyon dizilerinde yabancı uyruklu kadınların temsili
Representation of foreign women in local tv serials
INNA TATAR
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
Radyo-TelevizyonAnkara ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. FUNDA ŞENOL CANTEK
- Örgütsel alanın dönüşümü ve örgüt yapılarına etkisi: Türkiye'de televizyon işletmeleri
The transformation of organizational field and its effects on the organization structures: Television enterprises in Turkey
SEVİM KOÇER