Yanlışlanabilirlik ölçütüne yönelik eleştiriler üzerine bir çalışma
A Quest for the criticisms directed towards the criterion of falsifiability
- Tez No: 144304
- Danışmanlar: DOÇ. DR. CEMAL GÜZEL
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Felsefe, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2004
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 146
Özet
ÖZET Yirminci yüzyılın başlarında bilim felsefesinde hakim olmaya başlayan Viyana Çevresi düşünürlerinin görüşlerini, yani mantıkçı pozitivistleri, özellikle bilimle sözde bilimi birbirinden ayırt etme sorununa getirdikleri çözüm bakımından, yirminci yüzyılın ikinci yarısında eleştiren düşünürlerden birisi de Karl R. Popper'dir. Mantıkçı pozitivistlere göre, geleneksel felsefe problemlerinin çoğu anlamsız sözde problemlerdir, metafiziğin ve metafizik açıklamaların bilimde yeri yoktur. Fiziksel betirnlemelerimizin kabul edilir biricik sağlam temeli duyu deneyidir ve dünya hakkındaki bilgimiz gözlem ve deneyle denetlenebiliyorsa, doğru bilgi diye görülebilir. Bilimin yöntemi de tümevarımdır. Mantıkçı pozitivizmin fikklerinin dayanağı, doğrulama ilkesidir.. Buna göre biz bir önermeyi onu nasıl doğrulayacağımızı bildiğimiz zaman anlarız. Popper sınır çizme sorununu çözdüğünü öne sürerek kendisini Mantıkçı pozitivistlerden ayrı tutar. Ona göre bilimle sözde bilim arasındaki ayrım, doğrulayıcı tümevarım işlemleriyle gösterilemez. Çünkü bilimin kullandığı tümevarım işlemlerini, sözde bilim de pekala kullanabilir. Popper'e kalırsa, doğrulanabilirlik bir önermenin bilimsel sayılmasının ölçütü olarak kabul edilemez^ çünkü tümevanmcı sınır çizme ölçütü, bilimsel ve metafizik dizgeler arasına ayırlcı bir sınır çizmede başarısızdır. Bilimle sözde bilim arasındaki ayrım, bilimsel kuramlann doğrulanabilir olma özelliği ile değil, onların yanlışlanabilirliği ile belirlenir. Bilimle sözde bilimi birbirinden ayırma çabası diye de ifade edebileceğimiz sınır çizme sorunu, bilimsel yöntem, bilimsel ilerleme ve bilimsel etkinliğin doğasıyla ilgili sorunlarla doğrudan ilgili gibi görünüyor. Bu nedenle, sınır çizme sorununu çözmek için bir ölçüt bulma çabası, felsefeci ve bilim adamlarım halen meşgul etmektedir. Çok sayıda felsefeci,“bilimi sözde bilimden ayırma ölçütü olarak doğrulanabilirlik ilkesinin yerine, Popper'in getirmiş olduğu yanlışlanabilirlik ilkesi eldeki sorunu çözüyor mu?”diye haklı olarak sormaktadır.in Bu çalışma, doğrulamayı devam ettiren, ancak onun niteliğim sadece duyu deneyiyle sınırlamayan, ikinci doğrulanmalar olarak da adlandırabileceğimiz gibi kimi yirminci yüzyıl düşünürlerinin Popper' in yanlışlanabilirlik ölçütüne getirdikleri eleştirilerle Viyana Çevresi'nin doğrulanabilirlik ölçütüne geri dönüşlerini konu edinip, bunun ard alanım ortaya koymaya çalışacak ve bilimsel kuramlarm değerlendirilmesinde elimizde bulunan tek olmasa da en iyi ölçütün felsefeci ve bilim adamları tarafından farklı farklı içeriklendirilse de“doğrulanabilirlik”olduğunu temellendirmeye çalışacaktır. Bu çalışmanın birinci bölümünde, Moritz Sçhlick ve Rudolf Carnap'ın görüşlerine dayanılarak Viyana Çevresi'nin bilimsellik ölçütünün temellerini oluşturduğu düşünülen görüşlerle, Viyana Çevresi'nin bilimsellik ölçütü incelenecektir. Ardından, Popper'in bu ölçüte yönelttiği eleştiriler ve buradan hareketle, onun sınır çizme sorununa getirdiği çözüm ele alınacaktır. Sonra, Popper' e yöneltilen eleştirilerden, ilkin, Imre Lakatos'un Popper'in yanhşlamacılığımn eksiklerini giderme çabası olarak öne sürdüğü inceltilmiş yanlışlamacılık görüşüne bakılacaktır. Bundan başka Lakatos'un savlarını destekler görünen, Grover Maxwell ve Hilary Putnam' in, bilimsellik ölçütü olarak Popper'in öne sürdüğü yanlışlamacıl^ görüşüne getirdikleri eleştiriler incelenecektir. İkinci bölümde, Duhem-Quine savı, yani Pierre Duhem ile W.V.O. Quine'in Popper'in bilimsellik ölçütü olarak getirdiği yanlışlanabilirlik görüşünü tamamıyla yadsımaları ele alınacaktır. Üçüncü bölümde,“mantık bilimsel çalışmaların önemli bir parçası olmasına rağmen, bilim adamları mantıksal işlemin neredeyse hiç izlemediği bilgiye sahip olabilirler”diyen Kuhn'un görüşlerine bakılacaktır. Kuhn'a göre, kuranım yerini daha iyi bir kuramın almasında, pek çok başka şeye gereksinim duyulur; yani, tek başına yöntem kuralları, bilimsel faaliyeti açıklamaya yardım etmezler.IV Sonuç olarak, yukarıda sözü edilen düşünürlerin, yanlışlanabilirlik ölçütüne yönelttikleri eleştirileriyle, Viyana Çevresi'nin dile getirdiği doğrulanabilirlik ölçütüne bir geri dönüşün söz konusu olduğu gösterilip değerlendirilmeye çalışılacaktır.
Özet (Çeviri)
SUMMARY At the turn of the twentieth century, the preavaling school in the philosophy of science was logical positivism, i.e. conceptions of Vienna Circle criticized by Karl R. Popper in terms of their solution set forth for demarcating science from pseudo- science in the second half of the same century. For logical positivists, most of the trditional problems of philosophy have been meaningless ones and there is no place for metaphysics and metaphysical explanations, in science. An acceptable sound foundation of our physical descriptions is sense experience and our knowledge of the external world would be admitted as true if tested by observation and experiment. Thus the method of science is induction.The ideas of logical positivists are dependent on verification principle. As such we figure out a proposition when we know how to verify it. Sounding out solving the demarcation problem, Popper distinguishes himself from- logical positivists. To him, demarcation between science and pseudo-science cannot be exposed by the processes of verifying induction. Foe pseudo-science, too, can employ induction employed by science. According to Popper, verifiability cannot be accepted as a criterion to determine a proposition if scientific or not since inductive demarcation criterion fails to demarcate between scientific and metaphysical systems. To Popper, demarcation between science and pseudo-science can be characterized by the falsifiability of scientific theories not by verifiability. Demarcation problem, which we can spell out an attempt to separate science from pseudo-science, seems to be in connection with the problems of scientific method, progress and activity. For that reason, a number of philosophers and scholars have still kept themselves busy with finding a solution for demarcation problem. Many philosophers ask rightly if principle of falsifiability proposed by Popper has solved the so-called problem by getting rid of the principle of verifiability as a criterion to distinguish science from pseudo-science.VI This study inquires into the criticisms of some twentieth century philosophers that are directed to Popper's criterion of falsifiability, who keep going verification, the characteristics of which is not limited to sense experience as well as exposing the background of getting back on criterion of verifiability of the logical positivists and tries to justify the best, not the very criterion, at hand is“verifiability”even if filled with differently by the philosophers and the scholars to evaluate the scientific theories. In the first part of this study, it will be examined the criterion of scientificity of Vienna Circle by taking advantage of the views of Moritz Schlick and of Rudolf Carnap. Afterwards Popper's criticisms aimed at this criterion and his own solution to demarcation problem will be exposed. Then, among the criticisms directed to Popper, first of all, Imre Lakatos's view of sophisticated falsification proposed to remove the shortcomings of Popper's falsification. Moreover, the criticisms of Grover Maxwell and of Hilary Putnam, whose theses seem to support Lakatos's ones, on Popper's view of falsification as a criterion of scientificity will be investigated. In the second part, Duhem-Quine thesis, i.e. rejection of Popper's view of falsifiability by Pierre Duhem and W.V.O. Quine will be exposed. In the third part, views of Kuhn, who argues that the scientists may have the knowledge in which there is no logical process though logic is a very important part of scientific studies, are covered. To him, in the case of substituting a theory for another one, many different kinds of things are needed, that is to say, methodological rules by themselves cannot help to explain the scientific activity. As a result of this study, it will be tried to set forth and and evaluate that the thinkers mentioned above, with their criticisms directed towards the criterion of falsifiability, appear to get back on the criterion of verifiability of the logical positivists.
Benzer Tezler
- Thomas Kuhn ve Karl Popper'da bilimsel bilginin değişimi
The change of scientific knowledge of Thomas Kuhn and Karl Popper
AYÇA SOLAK
- Yanlışlanabilirlik ilkesinin din diline uyarlanması
Falsification principle of apllication to religious language
MEHMET BURAK GÜNEŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
DinSüleyman Demirel ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AYŞE SIDIKA OKTAY
- Karl Popper'in bilimsel kuramı yanlışlanabilirlik açısından VAR sisteminin değerlendirilmesi
Evalution of the VAR (Video assistant referee) system in terms of Karl Popper's scientific theory falsifiability
ALPARSLAN ÇAKIR
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Gazetecilikİstanbul ÜniversitesiGenel Gazetecilik Ana Bilim Dalı
PROF. DR. GÜVEN NECATİ BÜYÜKBAYKAL
- Karl Popper felsefesinde bilimsel bilginin doğrulanabilirliği ve yanlışlanabilirliği ilkesi
Principle of scientific knowledge and falseability principle in karl popper philosophy
MERCAN YALÇINKAYA
- Kant ahlakında saygı kavramı
The Concept of respect in Kant's ethics
GÜLAY ÖZDEMİR
Yüksek Lisans
Türkçe
2006
FelsefeAnkara ÜniversitesiSistematik Felsefe ve Mantık Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. ERTUĞRUL RUFAYİ TURAN