Geri Dön

XVI. ve XVII. yüzyıllarda Kırım'da siyâsi ve sosyal hayat

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 144940
  2. Yazar: AYLA ALTUNAY
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. AHMET GÜNEŞ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Tarih, History
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2004
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Gazi Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Tarih Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 101

Özet

ÖZET Kırım, eski çağlardan itibaren günümüze kadar askeri, idari, ticari, stratejik bölge olma özelliğini koruyabilmiş nadir coğrafya parçalarından biridir. Dünya tarihinin bilinen çağlarından beri İskitler, Kimmerler, Gotlar, Taurlar, Hunlar, Bulgarlar, Hazarlar, Peçenekler, Avarlar, Kıpçaklar ve Tatarların yaşadığı Kırım'da bunlara ait kültür mirası örneklerini de görmek mümkündür. XIII. yüzyılda tamamen bir Türk yurdu haline gelen Kırım, XV. yüzyıl sonlarına doğru Osmanlı devleti tâbiliğine alınmış ve güçlü bir hareket merkezi olmuştur. Yaklaşık üç yüz yıl kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalan Kırım'da Osmanlı - Türk kültürünün de tesiri kendini hissettirmiştir. istanbul'un alınmasından sonra, dünyanın en kuvvetli devleti olma yolunu tutan Osmanlı imparatorluğu, Kırım vasıtasıyla uzun süre Rusya'nın Karadeniz'e çıkmasını da engellemiştir. Bu rolü sebebiyle bölgeye verilen önemi belirtmek için Osmanlı resmi çevrelerinde,“Kırım istanbul'un kapısıdır”şeklinde bir deyim kullanılmıştır. Osmanlı devletinin, Rusya ile yaptığı savaşlarda önemli bir askeri destek görevi gören Kırım, Karadeniz açısından olduğu kadar Doğu Avrupa'nın güvenliği açısından da bir emniyet bölgesi olmuştur. Kuzey bozkırlarının mesuliyeti Kırım Türkleri'nin süvarilerine bırakılmış, Osmanlı imparatorluğu ile Kırım el ele vermiştir. Hanlığın devamlılığı bu sayede garanti altına alındığı gibi ekonomik ve kültürel gelişim bakımından da önemli netciler alınmıştır. Kefe, Osmanlıların eline geçtikten sonra şehrin ticari faaliyeti büsbütün gelişmiştir. Siyâsi bakımdan ise, hanlığın Osmanlı devletine bağlanması sonucu Kırım'da istikrar sağlanmış, han oğulları arasındaki iç mücadelelerin önü büyük ölçüde alınmıştır. Hanların hemen hepsi“rehin”veya“resmi vazife”sıfatıyla istanbul'da bulunmuşlar, devlet erkânıyla da yakın temasa girmişlerdir. Yine hanlıkta, Osmanlı benzeri müesseselerde kurulmuştur. Bunlardan biri olan divân da; savaş ve barış meseleleri, çapul ve akın tertiplerinim kararı alınmıştır. Bunun yanında dini müseseselerde teşekkül etmiş, Altın Ordu'dakinden farklı olarak geliştirilmiş,“kadı”,“kadıasker”“müftü”79bulunmuştur. Bu müesseselerin ihtiyacını karşılamak üzere de vakıf teşkilâtı vücuda getirilmiştir. Osmanlı - Türk kültürüyle birlikte İslâm kültürü de iyice yerleşmiş, gerek yazılı eserlerde ve gerekse mimari üsluplarda kendini hissettirmiştir. Ruslarla, Kırım hanlığı arasında Cengiz'in hâkim olduğu topraklarda söz sahibi olma mücadelesi XVII. yüzyıla kadar devam etmiş, XVII. yüzyıl ortalarında hanlık Osmanlı devletiyle işbirliği halinde hareket ederek Rus ve Kazaklara karşı dört büyük sefer yapmıştır. Osmanlı devleti açısından bir anlamda Rusya'ya karşı tampon bölge olan Kırım'ın bu fonksiyonu XVIII. yüzyıl sonlarına kadar sürmüştür. 80

Özet (Çeviri)

SUMMARY The Crimea, which has been a military, administrative, commercial, political, and cultural center from the ancient ages to the present days, is one of the rare geographical places which managed to preserve its special feature of being a strategic region in each period of history. In the Crimea where the Scythians, Kimmerians, Goths, Tauri, Huns, Bulgars, khazars, Pechenegs, Avars, Kipchaks, and Tatars have lived since the known ages of the world history, it is possible to observe samples of their cultural inheritance. The Crimea that in the XIII the century became the Turkish homeland was made the subject of the Ottoman Empire and became a powerful movement centre towards the end of the XV th century. In the Crimea which had been under the Ottoman rule for appraximately three centuries, the Ottoman-Turkish cultural influence was significant. The Otoman Empire wtich after the conquest of Istanbul, took the path of being the most powerful state of the world, by means of the Crimea, also prevented Russia from the access to the Black Sea. Due to this role of it's, in order to indicate importance attached to the region, 'The Crimea is the gate of Istanbul“ phrase was used in Ottoman official circles. The Crimae carrying out an important mission of millitary support during the wars between the Ottoman Empire and Russia was a security region in terms of the safety of the Black Sea as well as of Eastern Europe. Owing to the fact that the Crimean Turks' horsemen were responsible for the suthern steppes and the Ottoman Empire and the Crimea united permanency of the Khanate got garanteed as weel as important results were reached in terms of the economic and cultural development. After Kefe was conquered by the Ottomans, the cammercial activity of the city developed. From the political point of view as a result of the khanate having become dependet on the Ottoman Empire, stability was maintained in the Crimea and internal struggles between khan sons were prevented to the great 81extent. Almost all khans resided in Istanbul as ”security“ or ”official functionaries“ and were also in close contact with statesmen. Stil in the khanate, institutions resembling those of the Ottoman state were also established. In one of them, divan, decisions on the matters of war and peace and the arrangements of attacks and raids were taken. In adidition, there were religious institutions founded and developed unlike those of the Golden Horde and in which were ”kadi“ (Judge) ”kadiasker“ (military judge), and ”mufti". In order to satisfy needs of these institutions, a pious foundadion (wakf) appeared. Together with the Ottoman-Turkish culture, the Islamic culture settled and became significant both in works of poetry and prose and architectural styles. The struggle between the Russians and the Crimean Khanate for domination in the territories which had been ruled by Genghis Khan contiuned until the XVII th century, and in the middle of the XVII the century, the Khanate in collaboration with the Ottoman forces carried out for grand-scale campaigns against the Russians and Kazaks. This function of the Crimea which. In a sense, was a buffer regon against Russia in the viewpoint of the Ottoman Empire lasted till the end of the XVIII the century.. 82

Benzer Tezler

  1. Sosyolojik açıdan devlet teorileri

    Başlık çevirisi yok

    MUHİTTİN SAĞIRLI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1995

    Kamu Yönetimiİstanbul Üniversitesi

    Sosyal Yapı - Sosyal Değişme Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. FİKRET GEZGİN

  2. Gaybî Sun'ullah Dîvânı'nın tahlili

    Analysis of Gaybi Sun'ullah's Divan

    ABDULLAH YILMAZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2007

    Türk Dili ve EdebiyatıDumlupınar Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA GÜNEŞ

  3. XV. ve XVII. yüzyıl Osmanlı tarih yazıcılarına göre Deşt-i Kıpçak ve Altın Orda

    Accordin to XV. and XVI. centuries Ottoman history writers Desht-i Qipchaq and Golden Horde

    ELİF UZUN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    TarihKaradeniz Teknik Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. DERYA DERİN PAŞAOĞLU

  4. Yavuz Sultan Selim Devri 1517 tarihli (16. yy), TİEM (Türk İslam Eserleri Müzesi) de bulunan 224 envanter numaralı Kur'an-ı Kerim'in tezhip açısından incelenmesi

    Yavuz Sultan Selim Period 1517(16th century) TIEM (Turkish Islamic Art Museum) in the inventory number 224 Quran in terms of illumination examination

    NURDANUR ÜNAL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    El SanatlarıMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    Geleneksel Türk Sanatları Ana Sanat Dalı

    DOÇ. MÜNEVVER ÜÇER

  5. Osmanlı yönetiminde Kırım (1600-1774)

    Crimea under the Ottoman rule (1600-1774)

    ÖMER BIYIK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2007

    TarihEge Üniversitesi

    Yeniçağ Tarihi Ana Bilim Dalı

    PROF. M. AKİF ERDOĞRU