Geri Dön

Bulgaristan sosyal ve siyasal yaşamında Türkler

Turks in Bulgaria's social and political life

  1. Tez No: 160697
  2. Yazar: METE ULUYURT
  3. Danışmanlar: Y.DOÇ.DR. BEKİR GÜNAY
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2005
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Kocaeli Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 328

Özet

VII ÖZET 1396 yılında Bulgar bağımsızlığının son kalıntısı olan Vidin'in de düşürülmesiyle bu topraklarda beş asır sürecek olan Türk hakimiyeti başlamış oluyordu. XVII. yüzyılın başlarına kadar geçen sürede bu topraklar Anadolu'dan önemli ölçüde göç aldı. Bu süre içinde yeni yerleşim merkezleri kuruldu. Osmanlı Devletinin bölgeye büyük önem vermesi sebebiyle, bölgede ekonomik ve sosyal anlamda büyük gelişmeler görüldü. Türkler ise kısa sürede bölgenin büyük kısmında nüfusun çoğunluğunu ele geçirerek siyasi ekonomik ve kültürel yönden elit tabaka durumuna geldiler. 1789 yılında yaşanan Fransız İhtilali Osmanlı Devletini önemli ölçüde etkiledi. Bölgede başta Rusya olmak üzere birtakım dış güçlerin de teşvikiyle milliyetçilik akımları güçlendi. Aynı dönem içinde Osmanlı Devleti askeri ve siyasi gücünü de kaybetmeye başladı ve bölgede ilk toprak kayıpları verildi. Savaşlarda alınan yenilgiler ve güçlenen milliyetçi akımlar nedeniyle Anadolu'ya ters göç ilk kez bu dönem içinde görüldü. 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı ise bu coğrafyada asırlardır mevcut olan nüfus dengesini süratle ve büyük ölçüde değiştirdi. Bahse konu savaşın ardından 1878 yılında imzalanan Berlin Barış Antlaşması ile özerk bir statü kazanan Bulgaristan Krallık haline dönüşerek 1908 yılında tam bağımsızlığını kazandı. Bulgaristan, 1878 yılından itibaren kendi sınırları dâhilinde artık azınlık durumuna düşmüş Türkler başta olmak üzere tüm azınlıkları ülkenin üniter yapısı için bir tehdit olarak algılamış, bu maksatla; azınlıkların tümüne sistematik bir baskı uygulayarak onları göçe zorlamak, kalanlarını ise asimile etmek şeklinde bir yöntem izlemişti. Aynı politika 1908'den 1944'e kadar devam eden Krallık Döneminde ve 1944'ten 1989'a kadar devam eden Komünist Dönemde de dozajı artırılarak uygulandı. Türk azınlığı 1878'den 1989'a kadar süren dönem içinde sadece 1920'li yıllarda Bulgaristan Çiftçi Partisi'nin kısacık iktidarı sırasında rahat soluk alabildi. 1989 yılında ülkede Komünist İktidarın devrilmesini takip eden yeni dönemde Bulgar idarecileri yüzlerini Soğuk Savaş yıllarında kendi hamiliklerini yapan Rusya'nın yerine Batıya çevirdiler. Bulgaristan'ın refahı,vm selameti ve bekasının Batı dünyasına entegre olmaktan geçtiğini düşünen yeni dönemin yöneticileri bu amaca ulaşabilmek maksadıyla AB ve NATO'ya üye olmayı ilk hedef olarak belirlediler. Bulgaristan bahse konu teşkilatlara üye olmak için yapılan müracaatın ardından başlayan süreçte birçok uluslararası hukuk metninin altına imzasını koymuş, iç hukukunda da bu esaslara uygun olarak değişiklikler yapmıştır. Bahse konu hukuki düzenlemeler içinde önemli oranda ülkede yaşayan azınlıkların temel hak ve hürriyetlerine ilişkin düzenleme de mevcut olup; tamamı yürürlüğe girmiştir. Bulgaristan Batı dünyasıyla entegre olmak maksadıyla çıktığı yolda kısa zamanda önemli mesafeler kat etmiştir ve 2 Nisan 2004 tarihi itibarıyla NATO üyeliğini kazanmış durumdadır. 2007 yılında AB'ye tam üye olacak Bulgaristan, siyasi ve hukuki uyum kriterleri tamamlanmış olup; ekonomik ağırlıklı uyum çalışmaları devam etmektedir. Yeni dönemde Bulgaristan'da yaşayan Türk azınlık ise, geçmiş yıllarda ellerinden zorla alınmış temel insan hak ve özgürlüklerini yeniden kazanmaya başlamıştır. Bu hakların geri kazanımında Bulgaristan'ın Batı Dünyası teşkilatında yer alabilmek uğruna imzalamak zorunda kaldığı uluslararası hukuk metinleri ve anlaşmaların etkisinin yanı sıra seçen ve seçilenlerinin çok büyük kısmını Türk-Müslüman azınlığın oluşturduğu Hak ve özgürlükler Hareketi (HÖH)'nin de payı büyüktür. Bugün için her türlü özgürlüğünü kağıt üzerinde kazanmış gibi görünen Türk azınlığın hala çözüm bekleyen birçok problemi mevcuttur. Bulgaristan Türklerinin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar ise idari ve sosyal sıkıntılardan çok daha önemlidir. Ancak akılda daima tutulması gereken en önemli husus ise, Türk azınlığın sıkıntılarına çarenin öncelikle yine kendinden gelmesi gerekliliğidir. Ancak bu çareler aranırken her türlü siyasal marjinalleşmeden kaçınmak gerekmektedir. HÖH, bu politikayı kurulduğu günden beri başarıyla uygulayarak önce Bulgaristan siyasetinde dengeleyici güç, bugün ise iktidarın küçük ortağı olmayı başarmıştır. Günümüzde Bulgaristan'daki Türk azınlığın, hakların kazanımının sadece demokratik mücadeleyle mümkün olabileceği bilinciyle hareket etmeleri ve güçlerini tek bir siyasi parti çevresinde toplamaları gerekmektedir.

Özet (Çeviri)

IX ABSTRACT In 1896, with the conquest of Vidin, the last Bulgarian piece of land, Turkish sovereignty in these lands, which would last for five centuries, had begun. Until the beginning of XVII. century, Bulgaria had great deal of migration from Anatolia and by these times new settlements were formed in Bulgaria. Since the Ottoman Empire gave more importance to the region, there had been dramatic improvement in the economic and social life. Thus, Turks had become the majority in the country, then became politically, socially and economically the high society. The French Revolution, in 1989, made a great effect on the Ottoman Empire. In the region, with the manipulation of external forces and especially Russia, nationalistic movements took place. At the same time, the Ottoman Empire had begun to lose its power both militarily and politically and had lost some land for the first time. Because of wars lost and increasing nationalist movements, the migration to Anatolia was seen for the first time in Ottoman History. The 1877-1878 Russo-Ottoman War changed the population balances rapidly and dramatically. After the War the Berlin Treaty was signed and Bulgaria became autonomous and later became The Bulgarian Kingdom, being independent after 1908. After 1878, Bulgaria perceived all minorities and especially Turks as threat to the unity of the country; accordingly they systematically oppressed all the minorities and made them migrate or assimilated the ones who stayed. The same policy was followed increasingly from 1908 to 1944 during the Kingdom Rule and from 1944 to 1989 during the Communist Regime. From 1878 to 1989 Turkish minority had comfort only in 1920s during the short rule of Agrarian Party. In 1989, after the collapse of Communist Regime, Bulgarian governors turned their faces to the West instead of their Cold War Time protector Russia. Bulgarian governors having foreseen that their welfare, safety and stability would depend on integrity with the Western World, commissioned themselves to joining the NATO and the EU.X Thus, for being a member to the mentioned organizations, Bulgaria signed many international treaties and accepted many international laws and made parallel changes in their domestic laws. Among the changed laws, the most important regulations are the ones related to the minorities' rights and freedoms and all have been applied. Having turned its face to the West, Bulgaria has made a great deal of progress and gained NATO membership on April 2, 2004. Processing for the full membership of EU in 2007, Bulgaria has achieved the political and legal criteria, and the adaptation to the economic based regulations continues. Within this new period, Turkish minority in Bulgaria has gained the previously restricted basic rights and freedoms. In the process of regaining these rights, international laws and treaties which were signed by Bulgaria in order to join the Western World and Movement for Rights and Freedoms (MRF), which is mainly formed by Turkish-Muslim minorities, played an important role. For today, Turkish minority still has many problems to be solved although it seems that all the rights and freedoms were completely gained. On the other hand, economical problems which Turkish minority suffers are far more important than the social and administrative ones. The most important issue which should be kept in mind is that, the solutions for problems that are faced by Turkish minority again come from the Turks themselves. However looking for solutions, all forms of radical political measures should be avoided. MRF has successfully followed this fundamental principle since it was founded and firstly became a balancing power in the Bulgarian politics, now has became the partner in the government. Today the Turkish minority in Bulgaria should keep in mind that gaining some rights and freedoms, is only possible through democratic moveand they should unify their powers within a single political party.

Benzer Tezler

  1. Bulgaria's EU membership process and its effects on Turkish minority

    Bulgaristan'ın AB üyelik süreci ve Türk azınlık üzerindeki etkileri

    İLYAS DOKUZOĞLU

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2010

    Uluslararası İlişkilerMarmara Üniversitesi

    Avrupa Birliği Siyaseti ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. YONCA ÖZER

  2. Avrupalılaşma-oryantalizm ekseninde Bulgaristan Türkleri

    Bulgarian Turks on the axis of Europeanization vs orientalism

    MELİN VATANSEVER ARDA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    SosyolojiTrakya Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. NERGİZ ÖZKURAL KÖROĞLU

  3. Zorunlu göç olgusu bağlamında Bulgaristan Türkleri

    Bulgarian Turks within the context of the compulsory immigration

    İLKSEN ŞAHİNBAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2007

    SosyolojiSakarya Üniversitesi

    Sosyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. SAİD DOĞAN

  4. Humor in the Ottoman Empire: An analysis of Karagöz (1908-1918)

    Osmanlı İmparatorluğu'nda mizah: Karagöz mizah gazetesinin 1908-1918 yılları arası bir analizi

    AYŞE CELEP

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2009

    TarihFatih Üniversitesi

    Tarih Bölümü

    YRD. DOÇ. DR. EBUBEKİR CEYLAN

  5. Zorunlu göç politikaları: Bulgaristan ve Batı Trakya Türkleri üzerine bir inceleme

    Mandatory migration policies: A study on Bulgarian policies and the Turkish minority in Western Thrace

    CEREN GÜLOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Siyasal BilimlerBahçeşehir Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SİNEM ERAY