Geri Dön

LES critiques portees sur la politique du fond monetaire international

IMF politikalarına getirilen eleştiriler

  1. Tez No: 161857
  2. Yazar: MEHMET KAAN İYİBOZKURT
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ZİYA SACİT ÖNEN
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: İşletme, Business Administration
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2005
  8. Dil: Fransızca
  9. Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İşletme Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 81

Özet

Bu çalışma sanat müzelerini ve onun izleyicilerini (audience) ele almaktadır. Araştırmanın amacı sanat müzesi kültürü nasıl oluşur ve ne anlam ifade eder soruları ile birlikte müze izleyicileri bu kültürü nasıl deneyimler ve yeniden üretir sorularına cevap aramaktır. Araştırma odağına Pera Müzesi'ni alır ancak bunun etrafında İstanbul'daki diğer sanat müzelerini de kapsamaktadır. Araştırma sorularına yanıtlar bulabilmek için 20 kişi ile yapılan yarı-yapılandırılmış derinlemesine görüşmelerden elde edilen verilerin yorumlanmasını içermektedir. Araştırma sonucunda müzelerin tüketim, sosyalleşme, etkileşim alanı olarak kullanıldığı ancak seçkinci kurumlar olarak görüldüğü ortaya çıkmıştır. Bu seçkincilik müze izleyicileri arasındaki farklı kültürel sınıflar arasında deneyim farkı yaratsa da izleyiciler geliştirdikleri taktikler ile ayrımları silikleştirebilmektedir. Çalışma genelden özele doğru giden bir kuramsal bakış açısı benimsemiştir. Öncelikle (1. ana başlık) kültürü ve görsel kültürün kültür ile olan ilişkisini ele alarak sanatı kültürel bir sistem olarak değerlendirir. Ardından ise araştırmanın kuramsal zeminini oluşturacak gündelik yaşamda sanat deneyimine dair bir bakış açısı anlatır. Bunun ardından ise (2. ana başlık) müzelere ve özelde sanat müzelerine dair tarihi bir anlatım sunarak müzelerin nasıl bir kültür ürettiğini çoğunlukla eleştirel perspektiften beslenerek değerlendirir. Son olarak ise araştırma sorularına yanıtlar bulabilmek için yapılan derinlemesine görüşmelerden elde edilen verileri temalar halinde yorumlamaktadır. Araştırma şu iki soruya yanıt aramaktadır:  Müze kültürü kent, müze mekânı ve dijital mecralar (mediums) bağlamında nasıl şekillenmektedir?  Müze ile ilişki kuran izleyiciler arasındaki kültürel ayrımlar ve taktikler nelerdir? İlk bölüm“Kültür, Görsel Kültür ve Gündelik Hayatta Sanat Deneyimi”başlığını taşımaktadır. Bölüm ana başlıktaki kavramların üç ayrı alt bölümle değerlendirilmesini içermektedir. Öncelikle kültür kavramı tartışılmıştır. Kültür bir anlama ve anlamlandırma sürecidir. Ancak bireyin etrafını saran maddi dünya, gelenek-görenekler, dilsel kodlar onun dünyaya bakışının sınırlarını da belirler. Bu anlamıyla kültür eğitim fikrine yaklaşır, bireyin ne şekilde davranacağını, neyi beğeneceğini, karşılaşılan bir olaya nasıl tepki vereceğini öğretir. Yine de her toplumsal üye aynı zamanda fail olduğundan içinde yaşadığı kültürü eleştirebilir, bu kısıtları aşacak faaliyetlerde bulunabilir. Günümüzde ise kültüre dair olan birikimimiz çoğunlukla yaşamın her alanını kaplayan görsellikten gelmektedir. Gördüğümüzü öğrenip, anlamlandırıp, eleştirip ya da benimseyip yeniden uygulayabiliriz. İkinci alt bölüm ise görsel kültürü ele almaktadır. Gündelik alanda görselliğin hâkimiyetinin artması bir kültür tarihidir. Rönesans ve takip eden modernleşme süreci ile birlikte teknoloji ile bütünleşen bir görme modeli gündelik hayatın ortasına yerleşmiştir. Bu model özellikle kent yaşamı ile birleşmiş bir gözlemciyi doğurmuştur. Kamusal alanın yeni gözlemcileri dünyayı gözlemekte, yorumlamakta ve yeniden üretmektedir. Mirrzoef'e (1995) göre günümüzde görsel kültür“gündelik hayatın kendisi”haline gelmiştir. Artık dünya bir resimdir ve bu resmin içinde anlamlandırılır (Heidegger and Grene, 1971). Görselliğin hayatın içinde bu denli dâhil olması sanat deneyimini de görselliklerden edinilen bilgiler üzerinden yaşanmasının zemini oluşturur. Bu bölümün son alt başlığında ise gündelik hayatta sanat deneyiminin mecraları (medium) ve kültürel davranış ile sanatı görme arasındaki ilişkiyi ele almaktadır. Nitekim gündelik hayat birçok görüntüyü içinde barındırır. Ancak bu görüntüler yalnızca inşa edilmiş“görsellikleri”değil aynı zamanda kenti, davranışları içine alır. Bu manada sanat deneyimi iki yönlü gerçekleşebilir. İlki dijital medyalar aracılığı ile görülen sanat eserleri ve ya sanat mekânlarının dijital uygulamaları ya da içerikleridir. Çağ dijitalleştiği ölçüde sanatın da dijitalleşmesi sanat eserlerinin de dolaşımının dijitalleşmesi anlamına gelmektedir. Sanat izleyicisi de eserleri ve mekânları dijital bir aracınlanma (mediation) ile birlikte görür ve anlamlandırır. Diğer yandan ise bir sanat eserini görmek için gidilen müzeler, galeriler, salonlar da bu deneyimin fiziksel mekânını anlatmaktadır. Ancak sanatı yerinde görmek için yapılan bir ziyaret hem kenti deneyimlemek ve hem de sanat mekânının kendisini deneyimlemek anlamına gelmektedir. Her ne kadar bazı düşünürlerce kentte zaman ve mekânın hızlanmasını deneyimi de hızlandırdığını söylense de bir müze ziyareti amacıyla mekâna ulaşan kişi kentteki her uzamı (space) bir deneyime dönüştürebilir(de Certeau, 2008). Bireysel açıdan ise sanatla kurulan ilişki kültürel bir davranışın sonucudur. Bu açıdan her birey için farklı anlamlandırma süreçlerini beraberinde getirmektedir. Bu açıdan iki yönlü bir kuramsal perspektif geliştirilmiştir. İlki sanat deneyiminin bir pratik olarak şekillenmesini sağlayan kültürel aidiyetleri (Bourdieu, 2015) işaret eden kültürel sınıfsallaşma ve sanat beğenisi ele alınmıştır. Birey için bir sanat ilgisi ve sanatı görme deneyimi aile kültürüne, eğitime ve ekonomik, kültürel, sosyal sermayeye bağlıdır. Bu bakış açısı bireyin öznelliğini toplumsal süreçlere bağlamaktadır ve bu açıdan bireyin karar alıcı ve uygulayıcı yönü silik kalmaktadır. Bu yüzden özne konumu (de Certeau, 2008; Gofman, 2017) bireyin herhangi bir kültürel pratiği gerçekleştirmesindeki öznelliğe vurgu yapar. Birey sanat alanında kendi kültürel repertuarından seçkiler yapar, anlamlandırır ve bunu sanat mekânı gibi bir kültürel sahnede performe edebilir. İkinci ana bölüm ise“Sanat Müzeleri ve İzleyicinin Kültürel Çerçevesi”başlığını taşımaktadır. Bu bölümde sanat deneyiminin mekânı olarak müzeleri ve izleyicilerini iki alt başlık altında ele alınmıştır. Öncelikle müzelerin nasıl ortaya çıktığı ve dönüştüğü konusu tartışılmıştır. Müzeler on dokuzuncu yüzyılda doğdukları andan itibaren kent ortamındaki kamusal alanlar olarak ele alınmış ve çeşitli şekillerde değerlendirilmiş ve eleştirilmiştir. Nitekim özel koleksiyonların kamuya açılmasıyla oluşan bir mekân olarak müzelerin kültür mekânı olma niteliği uygarlaşma ve halk ile ilişkisi konusu birinci bölümde bahsedilen kültür ve gündelik hayat konusundaki tartışmaları barındırır. Müzeler bu dönemde seçkinci ve otoriter kurumlar olarak değerlendirilir ve halkı“medenileştirme”(civilizing) aygıtı (Hooper-Greenhill, 1992) ya da“ilerleme makinesi”(progressive machinery) (Bennet, 1996) olarak kavranır. Bu anlamıyla bir sergileme ve anlatma kompleksi olan müzeler uygarlaşma, eğitim ve öğrenme, diğer anlamıyla kültürlenme ve gelişme alanı olarak görülmüştür.

Özet (Çeviri)

This study focuses on art museums and their audiences. It aims to seek answers to questions about how the art museum culture is formed, what it really means, and how the audience experiences and reproduces this culture. While focusing on the Pera Museum, the research also includes other art museums in Istanbul. It involves the interpretation of data from semi-structured in-depth interviews with 20 people to find answers to the questions. The research has found museums to be used as space of consumption, socializing and interaction but regarded as elitist institutions. Although this elitism generates a difference in experience enjoyed by different cultural classes among museum audiences, the audience can also blur the distinctions with certain tactics they develop. A theoretical perspective from general to specific has been adopted in the study. First (main chapter 2), it takes arts as a cultural system by addressing culture and the relationship between culture and visual culture. Afterwards, it describes a perspective on the experience of art in daily life, which will then constitute the theoretical basis of the research. Then (main chapter 3) it presents a historical account of museums and art museums, in particular, evaluating how museums produce a culture, mostly from a critical perspective. Finally, the data from in-depth interviews is interpreted to find answers to research questions. The research seeks answers to mainly two questions:  How does the museum culture take shape in the context of the city, museum space and digital mediums?  What kind of cultural distinctions and tactics are there between museums and their audiences? The first chapter is titled“Culture, Visual Culture and Art Experience in Everyday Life”. The chapter consists of the evaluation of the concepts in the main chapter under three sub-chapters. First, the concept of culture is discussed. Culture is the process of understanding and sense-making. However, individuals' perspective on the world is limited by the surrounding material world, traditions, customs and linguistic codes. And culture draws closer to the concept of education in this sense; it teaches individuals how to behave, what to like, and how to react to encounters. However, each member of the society can also criticize the culture they live in and engage in activities that will go beyond these limitations. Today, we see our cultural accumulation mostly shaped by the visual world in all areas of our lives. We can learn, make sense of, criticize, adopt and reapply what we see. The second sub-chapter addresses visual culture. The increasing prevalence of visuality in the everyday life is actually a cultural history. With the Renaissance and the following modernization process, a model of seeing, integrated with technology, has found itself a place at the center of everyday life. And this model has given rise to the concept of the observer integrated with urban life. These new observers of the public space see, interpret and reproduce the world around them. According to Mirrzoef (1995), visual culture today has become the“everyday life itself”. The world

Benzer Tezler

  1. Türkiye'de su hakkı

    The right to water in Turkey

    YILDIZ AKEL ÜNAL

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    HukukGalatasaray Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERDOĞAN BÜLBÜL

  2. Uluslararası yatırım hukukunda meşru beklentiler

    Legitimate expectations in international investment law

    ÖZGÜR OCAKHAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    HukukGalatasaray Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BERK DEMİRKOL

  3. Le rapport des droits de l'homme au politique: Lefort et Rancière

    İnsan haklarının politik-olan bağlantısı: Lefort ve Rancière

    EYLEM YOLSAL MURTEZA

    Doktora

    Fransızca

    Fransızca

    2022

    FelsefeGalatasaray Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİYE KARABÜK KOVANLIKAYA

  4. Hannah Arendt'in haklara sahip olma hakkı ve mülteci krizi

    Hannah Arendt's right to have rights and the crisis of refugees

    IRMAK KEPENEK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    HukukGalatasaray Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BİRDEN GÜNGÖREN BULGAN

  5. Legitimacy challenges against the International Criminal Court: An evaluation on the legitimacy dialogue of the ICC

    Uluslararası Ceza Mahkemesine yönelik meşruiyet itirazları: UCM'nin meşruiyet diyaloğu üzerine bir değerlendirme

    YUNUS KESKİN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2022

    HukukGalatasaray Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ BLEDA R. KURTDARCAN