Kan komponentlerinde bakteriyel kontaminasyon oranlarının araştırılması
Bacterial contamination ratios in blood components
- Tez No: 164407
- Danışmanlar: PROF.DR. SABRİ KEMAHLI
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
- Anahtar Kelimeler: Bakteriyel kontaminasyon, kan komponentleri, donasyon, kan kültürü, cilt florası, Bacterial contamination, blood components, donation, blood culture, skin flora
- Yıl: 2005
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sağlık Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 103
Özet
79 ÖZET Kan Komponentlerinde Bakteriye! Kontaminasyon Oranlarının Araştırılması Bu çalışmanın amacı kan komponentlerinde bakteriyel kontaminasyonun sıklığını ve olası kaynaklarını ekonomik olarak araştırmaktır. Günümüz kan bankacılığında, kan komponentlerinde viral kontaminasyon riskinin azalması, aslında her zaman var olan ancak gölgede kalan diğer bir etken olan bakterileri ön plana çıkartmıştır. Bu çalışma Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Serpil Akdağ Kan Merkezi'ne Haziran 2003 ile Mart 2004 tarihleri arasında gelen gönüllü kan bağışçılarının verdiği kanlardan hazırlanan kan komponentlerinden alınan örneklerin kan kültürü yapılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmada daha önce kan kültürü yapılmış, üreme saptanmamış ve son kullanım tarihi geçmemiş kültür şişeleri kullanılmıştır. Doğrulama kültürleri daha önce kullanılmamış (yeni) aerobik kan kültür şişelerine ekim yapılarak gerçekleştirilmiştir. Örnekler, donör tarama test (Anti-HIV 1/2, Anti HBs-Ag, Anti-HCV ve RPR) sonuçları negatif olan kan komponentlerinden random yöntemle seçilmiştir. Araştırmada toplam 996 örnek üzerinde çalışılmıştır. Örneklerin 642'si (%64,5) eritrosit süspansiyonu (ES), 299'u (%30) tam kandan elde edilen trombosit süspansiyonu (TK-TS) ve 55'i (%5,5) aferez yöntemi ile elde edilen trombosit süspansiyonlarından (A-TS) alınarak kültür ekimi yapılmıştır. 996 kültürün 25'inde (%2,5) üreme görülürken 971 kültürde (%97,5) üreme gözlenmemiştir. Üreme görülen 25 kültürde Koagülaz negatif Staphylococcus en sık görülen bakteri olmuştur (16 üreme, %64). İkinci sıklıkta 5 üreme (%20) ile Bacillus izlemektedir. Üreyen diğer mikroorganizmalar ise Gram (+) coccus (1, %4), Micrococcus (1, %4) ve Staphylococcus epidermidis (2, %8) olmuştur. Flebotomi öncesinde cilt dezenfeksiyonu, kan merkezinin dezenfeksiyon protokolünde değişiklik yapması nedeniyle iki farklı dezenfektan ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada 819 örnek, %70 etil alkol ile cilt dezenfeksiyonudan sonra alınan kanlardan elde edilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde, 177 örnek, %10 Polyvinylpyrolidone-iode ile cilt dezenfeksiyonudan sonra alınan kanlardan elde edilmiştir. Dezanfaktan olarak alkol kullanıldığında 819 örneğin 25'inde (%3,1) kültür pozitifliği saptanırken Polyvinylpyrolidone-iode kullanılan 177 örneğin hiç birinde üreme görülmemiştir. Alkol ve Polyvinylpyrolidone-iode kullanımından sonra elde edilen komponentlerden alınan örneklerden hazırlanan kültürlerdeki üreme oranları karşılaştırıldığında iki dezenfeksiyon yöntemi arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu görülmektedir (p=0,007). TK-TS'larmdan hazırlanan 299 kültürün 9'unda (%3) üreme gözlenmiştir. TK- TS'larından hazırlanan ve üreme saptanan 13 kültürde en sık Koagülaz negatif Staphylococcus en fazla üreme yapan bakteri olmuştur (6 üreme, %66,66). ikinci sıklıkta 2 üreme (%22,22) ile Staphylococcus epidermidis izlemektedir. Ayrıca Bacillus (1, %11,11) Üreyen diğer mikroorganizma olmuştur. A-TS'larından hazırlanan 55 kültürün 3'ünde (%5,5) üreme gözlenmiştir. A-TS'larından hazırlanan ve üreme saptanan 3 kültürün 2'sinde (%66,66) Koagülaz negatif Staphylococcus ve birinde Bacillus (%33,33) üremesi gözlenmiştir. Kültür sonuçları açısından iki farklı yöntemle elde edilen TS ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p=0,281). ES'lanndan hazırlanan 642 kültürün 1 3'ünde (%2) üreme gözlenmiştir. Üreme saptanan 13 kültürde en sık Koagülaz negatif Staphylococcus en fazla üreme yapan bakteri olmuştur (8 üreme, %61,53). ikinci sıklıkta 3 üreme (%22,07) ile Bacillus izlemektedir. Üreyen diğer mikroorganizmalar ise Gram (+) coccus (1, %7,69) ve Micrococcus (1, %7,69) (2, %8) olmuştur.80 Kültür üremesi saptanan 25 komponentten doğrulama amacıyla 14'ünde tekrar kültür yapılabilmiş ve ikinci kez kültür yapılanlardan sadece birinde Koagülaz negatif Staphylococcus üremesi olmuştur. Gerek TK-TS'da ve gerekse A-TS'da en sık rastlanan kontaminat Staphylococcus türleri olmuştur. Bu sonuçlar TS için kontaminasyon kaynağının ağırlıklı olarak donörün cildi olduğunu göstermektedir. Bu araştırmada mevcut veriler ışığında A-TS kontaminasyon sıklığı ile TK-TS kontamisayon sıklığı karşılaştırıldığında anlamlı bir farklılık görülmediği saptanmıştır. Yapılacak yeni çalışmalarda daha geniş örnek sayısının kullanılması yararlı olacaktır. Araştırmada kültür pozitiflikleri kontaminasyon kaynağının cilt florasından kaynaklandığını göstermesi flebotomi öncesi etkili dezenfeksiyon yöntemlerinin kullanılmasını ve bu kaynağa yönelik olarak kanın ilk kısmının ayrı torbacığa alınmasını sağlayan diversiyon modüllü kan torbalarının kullanılmasının yararlı olacağını göstermektedir. Çalışmamızda pozitif sonuçların doğrulamalarının yeterli yapılamamış olması nedeniyle, bundan sonraki konuyla ilgili araştırmaların“ürün serbest bırakma protokolü”ve kan izlem sisteminin uygulanarak yapılmasının gerekliliğini göstermektedir. İlk kültürde görülen pozitiflik oranlarının doğrulamada çok düşük oranda kalmış olması; araştırmada daha önce kullanılmış ve üreme gözlenmemiş kültür şişelerinin kullanılmış olmasına bağlanmıştır. Konuyla ilgili yapılacak yeni araştırmalarda sağlıklı bir takip ve ürün serbest bırakma protokolü oluşturulması, daha önceden kullanılmamış kültür şişeleri ile ve doğrulamalı olarak daha sağlıklı verilerin elde edileceği görülmüştür. Daha önce kullanılmış ve üreme saptanmamış kültür şişelerinin kullanımı ekonomik görünmekle birlikte tanı açısından yararlı bulunmamıştır. Sonuç olarak; kan komponentlerinin bakteriyel kontaminasyonu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kan yolu ile bulaşan viral etkenlere göre daha yüksek risk içermektedir. Kontaminasyon kaynaklarına yönelik önlemlerin öncelikle ele alınması ve bu takiben dünyadaki gelişmelere paralel olarak tanı yöntemlerinin rutin uygulamalara geçişinin planlanması sağlanmalıdır
Özet (Çeviri)
81 SUMMARY Bacterial Contamination Ratios in Blood Components The main aim of this study was to find out of frequency of bacterial contamination in blood components and to survey possible sources of it by a cost-effective method. Although the risk of viral contamination in blood components is decreasing another factor which remains in its shadow is emerging: bacteria. This study was carried out at Serpil Akdağ Blood Center of the Faculty of Medicine, Ankara University in cultures of blood samples obtained from voluntary blood donors between June 2003 and March 2004. Previously used culture- negative blood culture bottles were used. The samples were chosen randomly from the ones which were negative in donor screening tests (Anti-HIV 1/2, Anti HBs-Ag, Anti-HCV and RPR). A total of 996 samples were cultured in this study. 642 (64,5 %) of them were red blood cell concentrates (RBC), 299 (30 %) single platelet concentrates (SPC) obtained from random whole blood donation and 55 (5,5 %) apheresis platelet Concentrates (APC). Positive cultures were detected 25 (2,5 %) samples. Staphylococcus was the most frequently observed species in 16 cultures (64 %) among the 25 positive cultures. Bacillus followed it with 5 contaminated cultures (20 %). The other microorganisms seen were Gram (+) coccus (1, 4%), Micrococcus (1, 4%) and Staphylococcus epidermidis (2, 8%). Because of the change in the skin disinfection protocol of the blood center during the study, two different skin disenfectants were used. There were 25 (3.1 %) contaminated cultures among 819 samples in which alcohol was used as disenfectant; on the other hand there were no contaminated samples where Polyvinylpyrolidone-iode was used as disinfectant. The comparison of these two disenfectants was statistically significant (p=0.007). Bacterial growth was observed in 9 (3 %) samples of 299 cultures prepared from SPC. Staphylococcus was the most frequently observed bacteria in 6 cultures (66.66 %) prepared from SPC among the 13 contaminated cultures. Staphylococcus epidermidis had the second frequency with 2 cultures (22.22 %). Bacillus was another microorganism that was observed (1, 11.11 %). Positive-cultures were observed in 3 (5,5 %) of 55 cultures prepared from APC. There were Staphylococcus in two (66.66 %) and Bacillus in one (33.33 %) of them. The comparision of two different methods for obtaining platelet concentrates in relation to contamination was not statistically significant (p=0,281). Bacterial contamination was observed in 13 (2 %) samples in which 642 cultures prepared from RBC. Staphylococcus was the most frequently observed bacteria with 8 cultures (61.53 %). Bacillus had the second frequency with 3 cultures (22.07 %). The other contaminating microorganisms were Gram (+) coccus (1, 7,69%) and Micrococcus (1, 7,69%) (2,8%). For confirmation of positive results, 14 of the culture-positive components were cultured in previously unused bottles. Only one sample was positive for Staphylococcus.82 Both in SPC and in APC the most frequently observed contaminants were Staphylococcus species. These results showed that the main source of contamimation was the skin of the donor. This study showed that the contamination source was the skin flora. So, it is recommended to use efficient disenfection methods before phlebotomy and blood bags with diversion pouch. The confirmation of positive test results was inadequate in this study. It is useful the fact that the forthcoming studies should be done by the application of“Product Release Protocol”and“clinical follow-up”. The rate of positive results observed in the first blood cultures were not confirmed, except one sample. This situation is attributed to the use of previously used culture bottles. Although the use of previously used blood culture bottles was seen as cost-effective at the first sight, it gives rise to false-positive results. As a result, bacterial contamination of blood components has higher risk than viral factors in our country, as in the other parts of the world. It is suggested that the measures to prevent contamination and the use of methods to detect bacterial contamination in routine practice should be considered
Benzer Tezler
- Plasental kandan santrifüj yöntemi ve delikli fiber filtrasyon sistemi ile elde edilen eritrosit süspansiyonlarının neonatal otolog transfüzyon için uygunluğunun değerlendirilmesi
Assesment the suitability of erithtrocyte suspension for neonatal autologous transfusion by using hollow fiber filter system and classical centrifuge system obtained from placental whool blood
AHMET ANIK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıEge ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. YEŞİM AYDINOK
- Siroza bağlı asiti olan hastalarda spontan asit infeksiyonu
Spontaneous ascites infection in patients with ascites secondary to cirrhosis
EMİN TAMER ELKIRAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
1998
Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıÇukurova Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF.DR. SALİH ÇOLAKOĞLU
- Kolesterol ve malondialdehit arasındaki ilişki
The Relationship between cholesterol and malondialdehyde
TÜRKAY UĞURLUAY
- Koroner arter cerrahisinde yüksek doz opioid ve total intravenöz anestezi yöntemlerinin kompleman ve immünglobülin değişikliklerine etkileri
Effect of high dose opioid and total intravenous anaesthesia techniques on complement and immunglobulin changes in coronary artery surgery
ZELİHA KOÇAK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
1998
Anestezi ve ReanimasyonÇukurova ÜniversitesiAnesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. TAYFUN GÜLER
- Farklı kumaşlar üzerindeki kan lekelerinde sıcaklığa ve zamana bağlı içeriksel değişimlerin Fourier dönüşüm kızılötesi spektroskopisi (FT-IR) ve kemometrik analizler ile belirlenmesi
Determination of temperature and time dependent alterations in the content of blood stain on different fabrics via Fourier transform infrared spectroscopy (FT-IR) and chemometric analysis
ŞEYMA GÖZDE BAKIŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
Adli TıpAtatürk ÜniversitesiKriminalistik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖZKAN AKSAKAL