Papiller tiroid kanserlerinde radyoakyif iyot tedavisi ve remisyon-nüks göstergeleri
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 164515
- Danışmanlar: DOÇ.DR. HARİKA BOZTEPE
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Onkoloji, Endocrinology and Metabolic Diseases, Oncology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2005
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 78
Özet
SONUÇLAR VE ÖZET Bu çalışma İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim dalı, Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı, Tiroid Kanseri polikliniğinde izlenen 118 papiller tiroid kanseri olgusundan elde edilen bulgular incelenerek yapılmıştır. Elde edilen sonuçlan şu şekilde özetleyebiliriz: 1-Yüz on sekiz (118) papiller tiroid kanserli hastanın 70'i ( % 59,3) foliküler tip, 23'ü ( % 19,5) yüksek silindirik tip, 15'i ( % 12,7) diffüz sklerozan tip, 10'u ( % 8,5) klasik tip olarak saptanmıştır. Foliküler tip oranı belirgin olarak yüksektir. Histolojik tip ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. 2- Hasta grubunun 29'u ( % 24,6) erkek, 89'u ( % 75,4) kadın hastalardan oluşmaktadır. Kadın / erkek oram 3,06 olarak hesaplanmıştır. Remisyona girme ve nüks gelişimi ile cinsiyet arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. 3- Hastaların tam sırasındaki yaş ortalaması 38,79±12,04 olarak bulunmuştur. Remisyona girme ve nüks gelişimi ile yaş arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. 4- Hastalarda ortalama tümör çapı 3,02±1,09 cm olarak bulunmuştur. Tümörün çapı ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır. 5- Hasta grubunun(118) 39'unda ( % 33,1) başlangıç lenf nodu metastazı varken, 79'unda ( % 66,9) yoktur. Başlangıç lenf nodu metastazı ile nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. 6- Tam sırasında hastaların 53 'ü ( % 44,9) evre 2, 62'si ( % 52,5) evre 3, 3'ü ( % 2,5) evre 4 olarak saptanmıştır. Remisyona girme ve nüks gelişimi ile evre arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. 647- Hastaların ilk tanı yıllan 5 yıllık peryodlarla sınıflandırıldığında; 1 1 8 olgunun 10'u (% 8,4) 1980-1985 yılları arasında, 10'u (%8,4) 1986-1990 yıllan arasında, 29'u (% 24,5) 1991-1995 yıllan arasında, 53'ü (% 44,9) 1996-2000 yıllan arasında, 16'sı (%13,8) 2001-2002 yıllan arasında saptanmıştır. 1996-2000 ve 2001-2002 yıllarında tanı konulan tiroid kanseri vakası anlamlı olarak daha fazladır. Bu durumun son yıllarda tiroid nodulu tespitindeki ve histopatolojik değerlendirme tekniklerindeki gelişmelere ve/veya 1986 yılında meydana gelen“Chernobyl”kazasının etkilerine bağlı olabileceği düşünülmüştür. 8- 01gulann(118) 60'mda ( % 50,8) damar invazyonu var iken, 58'inde ( % 49,2) olmadığı görülmüştür. Damar invazyonunun remisyona girme ve nüks gelişimi ile anlamlı ilişkisi saptanmamıştır. 9- Elli bir vakada ( % 43,2) tiroid kapsül invazyonu var iken, 67 vakada ( % 56,8) saptanmamıştır. Tiroid kapsül invazyonu ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. 10- Altmış dört vakada ( % 54,2) tümör kapsül invazyonu var iken, 54 vakada ( % 45,8) tümör kapsül invazyonu saptanmamıştır. Tümör kapsül invazyonu ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. 11- Olguların (118) 55'inde ( % 46,4) tiroid içi yayılrm var iken, 63 'ünde ( % 53,4) yoktur. Tiroid içi yayılım ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. 12- Olguların (118) 58'inde ( % 49,2) tiroid dışı yayılım var iken 60'mda ( % 50,8) tiroid dışı yayılım saptanmamıştır. Tiroid dışı yayılım ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. 13- Üç vakada ( % 2,5) başlangıç uzak metastaz var iken ( 1 akciğer, 1 kemik ve akciğer, 1 maksilla ve paranazal sinüs) 115 vakada ( % 97,5) başlangıç uzak metastaz saptanmamıştır. Uzak metastaz ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. 6514- Altmış bir vakada ( % 51,7) multifokalite pozitif iken, 57 vakada ( % 48,3) negatif olarak bulunmuştur. Multifokalite ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. 15- Elli bir vakada ( % 43,2) bilateralite pozitif iken, 67 vakada ( % 56,8) negatif olarak bulunmuştur. Tümörün bilateral olması ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. 16- Olguların (118) 75'inde ( % 63,6) otoimmun tiroidit var iken 43 'ünde ( % 36,4) yoktur. Otoimmun tiroidit varlığı ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. 17-Olguların (118) 100'ünde ( % 84,7) total tiroidektomi, 11 'inde ( % 9,3) totale yakın tiroidektomi, 7 'sinde ( % 5,9) bilateral subtotal tiroidektomi uygulanmıştır. Uygulanan cerrahi tipi ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. 18- Seksen yedi vakada ( % 73,7) bir kez, 26 vakada ( % 22) iki kez, 5 vakada ( % 4,3) üç kez cerrahi uygulanmıştır. Cerrahi sayısı ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. 19- Hastalara uygulanan ilk RAİ tedavisinin ortalama dozu 115,43±21,07 mCi, toplam RAİ tedavisinin ortalama dozu ise 158,48±88,52 mCi'dir. Nüks eden ( 110,0±21,08 mCi) ve etmeyen ( 119,93±21,10 mCi ) iki grup karşılaştırıldığında nüks eden grupta uygulanan ilk RAİ dozlarının anlamlı olarak düşük olduğu gözlenmiştir. 20- Seksen yedi vakada ( % 73,7) RAİ tedavisi komplikasyonu saptanmamıştır. 24 vakada ( % 20,3) tiroidit, 7 vakada ( % 5,9 ) bulantı-kusma saptanmıştır. RAİ komlikasyonu ile remisyona girme ve nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. 21- Nüks eden grupta RAİ tedavisi sırasında, 5 mCi RAİ ile yapılan TVS ile eş zamanlı ve tedavi sonrası takip sırasında bakılan serum hTg düzeyleri remisyon grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Yüksek serum hTg düzeyi ile nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. 6622- Nüks eden grup ile remisyona giren grup arasında serum TSH düzeyleri açısından anlamlı fark saptanmamıştır. 23- Hastaların tümünde RAİ tedavisi sırasında, 5 mCi RAİ ile yapılan TVS ile eş zamanlı ve tedaviden sonra takip sırasında bakılan serum anti Tg düzeyleri negatif saptanmıştır. 24- Olguların (118) 10'unda ( % 8,4) nüks saptanmıştır. Bunların 4'ü lokal nüks ( % 40), 5 'i uzak metastaz ( % 50), l'i lenf nodu metastazı ( % 10) şeklindedir. Nüks eden hastaların hepsinde serum hTg ve anti Tg düzeyleri ölçülmüş, hepsine tüm vücut sintigrafisi incelemesi yapılmıştır. Nüks edenlerin 4'ünde ( % 40) serum hTg düzeyi yüksek olmasına rağmen tüm vücut sintigrafisi incelemesinde tutulum saptanmamıştır. Ayrıca nüks edenlerin Tinde ( % 10) serum hTg seviyesi negatif olup 5 mCi RAİ ile yapılan TVS'de tutulum saptanmıştır. 27- Çalışmamızda takip sırasında 2 hastada hastalığa bağlı ölüm saptanmıştır. 28- Nüks eden 10 olgu ve etmeyen 108 olgu prognostik faktörler açısından karşılaştırılmıştır. Nüks sayısı az olduğu için uzak metastaz, lokal nüks ve lenf nodu metastazı ayrı ayrı değerlendirilmemiştir. Bu karşılaştırmada yaş, cinsiyet, histolojik alt tip, yapılan cerrahi girişim ve sayısı, tümörün multifokal olması, bilateral olması, damar invazyonu, tümör kapsül invazyonu, tiroid kapsül invazyonu, tiroid içi yaydım, tiroid dışı yayılım varlığı gibi değişkenler açısından iki grup arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Ancak tümörün çapı, başlangıçta lenf nodu metastazı varlığı, uygulanan ilk ve toplam RAİ dozu, uzak metastaz varlığı, tanıda evre, otoimmun tiroidit varlığı, tüm vücut sintigrafisi incelemesinde tutulum varlığı, serum hTg düzeyi gibi değişkenler açısından iki grup arasında anlamlı fark saptanmıştır. 29- Çalışmamızda remisyon oram % 91,6 olarak saptanmıştır. 30- Sonuç olarak çalışmamızda başlangıç lenf nodu metastazı varlığı, büyük tümör çapı, ileri evre, uzak metastaz varlığı, yüksek serum hTg seviyeleri ve başlangıç RAİ dozunun düşük olmasının ablasyon oranını olumsuz etkilediği ve nüksü istatistiksel olarak anlamlı derecede arttırdığı saptanmıştır. Tüm bu sonuçlara göre papiller tiroid kanserleri oldukça iyi seyirli malignitelerdir. Ancak bazı prognostik faktörleri taşıyan papiller tiroid kanserlerinde nüks gelişebilmekte ve 67böylece morbidite ve/veya mortaliteye yol açmaktadır. Bu özellikleri taşıyan papiller tiroid kanseri olgularının başlangıçta belirlenmesi; uygulanacak olan tedavinin planlanması ve dolayısı ile de morbidite ve mortalitenin azalmasını sağlaması açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle bağımsız prognostik faktörlerin daha iyi anlaşılması hasta takibi ve tedavisinde olumlu gelişmelere ışık tutacaktır. 68
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Diferansiye tiroid kanserli hastaların klinik ve kardiyovasküler risk faktörlerinin retrospektif olarak değerlendirilmesi
Retrospective analysis of clinical and cardiovascular risk factors in patients with differentiated thyroid cancer
SAFİYE ARIK
Tıpta Yan Dal Uzmanlık
Türkçe
2014
Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıAkdeniz Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUSTAFA KEMAL BALCI
- Servikal lenf nodu metastazı olan diferansiye tiroid kanserlerinde prognostik faktörler
Başlık çevirisi yok
YILMAZ ÖZDEMİR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Genel CerrahiSağlık BakanlığıGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MEHMET ALİ GÜLÇELİK
- Diferansiye tiroid kanserlerinde boyun ultrasonografide tespit edilen kalın korteksli lenf nodlarının önemi
The importance of thick cortex lymph node detected in neck ultrasonography in differential thyroid cancers
İSMAİL BODRUM
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. YASİN ŞİMŞEK
- İyi diferansiye tiroid kanserlerinde prognostik faktörler
Prognostic Factors for well-differentiated thyroid carcinoma
SERCAN AKSOY
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıHacettepe Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NİLÜFER GÜLER
DOÇ. DR. EVREN ÖZDEMİR
- Düşük-orta riskli papiller tiroit kanserlerinde prognostik faktörlerin incelenmesi
Investigation of prognostic factors in LOw-medium risk papillary thyroid cancers
SEÇKİN BİLGİÇ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Radyoloji ve Nükleer Tıpİstanbul Üniversitesi-CerrahpaşaNükleer Tıp Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MUHAMMET SAİT SAĞER