Geri Dön

Yüksek riskli parsiyel penatran keratoplastide sistemik siklosporin ve takrolimus kullanımı

Systemic cydosporin and tacrolimus in high-risk partial penetrating keratoplasty

  1. Tez No: 164898
  2. Yazar: UMUT ASLI DİNÇ
  3. Danışmanlar: PROF.DR. FİKRET AKA
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Göz Hastalıkları, Eye Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2005
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Gazi Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 50

Özet

38 ÖZET Grefon rejeksiyonu allograft kornea dokusundaki histokompatibilite antijenlerinin alıcının immün sistemi tarafından tanınması ile başlayan, alıcının immün sistemi tarafmdan antikor oluşumu, donor dokunun lokalize edilmesi ve grefonun destruksiyonu ile sonuçlanan bir süreçtir. Grefon rejeksiy onlarının çoğu postoperatif ilk bir yıl içerisinde özellikle ilk altı ayda gelişmektedir. Bu çalışmada yüksek riskli keratoplasti olgularında sistemik siklosporin ve sistemik takrolimus tedavilerinin grefon rejeksiyonunu önlemedeki etkMMerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çeşitli nedenlerle grefon rejeksiy onuna uğramış olan ya da grefon rejeksiyonu açısından yüksek risk taşıyan hastalar PPK sonrasında sistemik siklosporin ve sistemik takrolimus tedavisi açısından değerlendirildiler. PPK sonrasında 6' sı kadın, 16' si erkek toplam 22 hastanın 24 gözü çalışma kapsamına alındı. Sistemik siklosporin grubunda toplam 15 hastanın 16 gözü ortalama 13.8±5.1 ay, sistemik takrolimus grubunda ise toplam 7 hastanın 8 gözü ortalama 13.5±4.5 ay takip edildi. İmmunsupresif tedavi sonrasında ortalama takip süresi sistemik siklosporin ve takrolimus gruplarında sırasıyla 20.1+10.8 ve 12.8±6.4 ay idi. Siklosporin grubunda takiplerde 3 gözde grefon rejeksiyonu gelişirken, takrolimus grubunda donor korneada rejeksiy on saptanmadı. Non-rejeksiyon grefon yetmezliği, CsA grubunda 5 olguda (%31.2), FK506 grubunda ise 1 olguda (12.5) saptandı. Takiplerde ortalama kan CsA düzeyi ilk 6 ayda 314.2 ng/ml, ikinci 6 ayda ise 208.5 ng/ml idi. Takiplerde ortalama kan FK506 düzeyi 1. ayda 17.8 ng/ml, sonraki aylarda ise 8.1 ng/ml olarak bulundu. CsA grubunda %43.7 oranında geçici serum kreatinin yükselmesi (7 olgu), %25 oranında hiperlipidemi (4 olgu), % 6.2 (1 olgu) oranında ise hipertansiyon gelişimi39 gözlendi. FK506 grubunda ise sadece 1 olguda (%12.5) anti-glisemik tedavi gerektirmeyen hiperglisemi gelişimi tespit edildi. iki grup arasında grefon rejeksiyonu ve allograft rejeksiyonu dışındaki sebeplerle gelişen grefon yetmezliği gelişimi açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). İki gruptaki yan etki gelişim oranları karşılaştırıldığında sadece geçici nefrotoksisite gelişimi, CsA kullanan olgularda anlamlı olarak FK506 tedavisi alan olgulara göre daha yüksek olarak bulundu (p=0.030) Grefon rejeksiyonu önlenmesi ve tedavisinde sistemik immunsupresyon özellikle siklosporin ve takrolimus tedavisi son yıllarda yüksek riskli olgularda oldukça tercih edilmektedir. FK506'nm en az CsA kadar grefon rejeksiyonunu etkilediği dikkati çekmektedir. Bu çalışmada, daha az sistemik yan etki özellikle nefrotoksisite gelişimi açısından FK506 tedavisi, CsA tedavisine göre daha avantajlı bulunmuştur. Sonuç olarak oluşturduğu sistemik yan etkilerin azlığı göz önüne alınarak, yüksek riskli keratoplastilerde rejeksiyonun önlenmesi ve tedavisinde sistemik FK506 tedavisi sistemik CsA göre iyi bir alternatif olarak görünmektedir.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Parsiyel kalça protezi uygulanacak yüksek riskli geriyatrik hastalarda kombine psoas kompartman–siyatik sinir bloğu ile unilateral spinal anestezinin karşılaştırılması

    Comparison of combined psoas compartment–sciatic nerve block and unilateral spinal anaesthesia in high-risk geriatric patients with partial hip replacement

    KIYMET CEYHAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Anestezi ve ReanimasyonAdıyaman Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ MEHMET DURAN

  2. Prenatal sonografide saptanan plasenta patolojilerinde obstetrik ve perinatal sonuçlar

    Prenatal ultrasound diagnosis and obstetric and perinatal outcome of placental pathology

    MAHMUT TUNCAY ÖZGÜN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    Kadın Hastalıkları ve Doğumİstanbul Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ATIL YÜKSEL

  3. Travma hastalarında farklı mekanik koruyucu yöntemlerin kullanımının venöz tromboemboli gelişme riskine etkisi

    The effect of different mechanical prevention methods on risk of venous thromboembolism in trauma patients

    DİLEK ARSLAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    HemşirelikMersin Üniversitesi

    Hemşirelik Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLAY ALTUN UĞRAŞ

  4. Transkateter aort kapak replasmanı yapılan hastalarda kantitatif aort kapak kalsifikasyonu derecesi ve lokalizasyonu ile işlem sonrası yeni gelişen kalıcı sol dal bloğu ilişkisinin incelenmesi

    Investigation of the relationship between the degree and localization of quantitative aortic valve calcification and newly developing permanent left bundle branch block after the procedure in patients who underwent transcatheter aortic valve replacement

    SEVİL TUĞRUL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    KardiyolojiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERTUĞRUL OKUYAN

  5. Preoperatif anestezi değerlendirmesi sırasında uygulanan stop-bang ve berlin tarama testlerinin zor entübasyon ve zor maske ventilasyon için spesifite ve sensitivitelerinin karşılaştırılması

    Specificity and sensitivity screening for difficult intubation and difficult mask ventilation of stop-bang and berlin tests performed during preoperative anesthesia evaluation

    ŞEYDA TEMİZYÜREK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Anestezi ve Reanimasyonİstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜNİZ KÖKSAL