Geri Dön

Anabilim dalımızda tedavi edilen üriner sistem taşlarının bölgesel dağılım, demografik özellikler, intrensek ve ekstrensek etyolojik faktörler yönünden incelenmesi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 22918
  2. Yazar: SABAHATTİN AYDIN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. OSMAN İNCİ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Üroloji, Urology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1992
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Trakya Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Üroloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 74

Özet

Trakya bölgesinde üriner taş hastalığının özelliklerini araştırmak için Üroloji Anabilim Dalına baş vuran hastalar çeşitli yönlerden incelen ve elde edilen taşların kristal yapıları kimyasal analizle belirlendi. Taş türleri ile taşların üriner sistemdeki yerleşim yeri ve yöresel dağılım arasındaki ilişkiler irdelendi. Bölgemizdeki içme suları, yöre halkının demografik özellikleri ve sosyoekonomik yapıları gözden geçirilerek üriner taşlarla bağlantısı araştırıdı. Kısaca aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir: 1- ister doğumsal defekt olsun, isterse ortak yaşama koşullarını paylaşmaktan kaynaklansın, üriner taşlarda familyal eğilim oldukça yüksek bulundu (% 18.7 ). Ayrıca % 10.6 oranında ikinci kez taş oluştuğu gözlendi. 2- Taşlı hasta kan grupları ile kontrol grubu karşılaştırılınca anlamlı bir fark görülmedi. 3- Taşların erkek ve kadınlarda görülme oranı 2.2/1 bulundu. Çocuklarda bu oran 1/1 dir. Genelde taşların erkeklerde çok görülmesinin yanında, üst üriner sistem taşlarında fark az iken, a İt üriner taşlarında çok belirgindir. 4- Genel nüfus dağılımı ile kıyaslandığında çocuklarda az olan üriner sistem taşları 30-39 yaş grubunda zirve yapmakta ve 40 yaşından sonra yaşa Özgün özellik taşımamaktadır. Yapılan diğer çalışmalarla kıyaslandığında sık görülme yaşı, bölgemizde gelişmiş ülkelerle aynı olmasına karşın, ülkemizde doğuya gidildikçe gençleşen nüfusla birlikte düşmektedir. 655- Taşların üriner sistemde en çok böbrekte yerleştiği görülmüş olup, yerleşim oranı aşağıya doğru gidildikçe azalmaktadır. Bu durum Eckstein' in Türkiye için bildirdiği oranlara uymamaktadır. 6- Taşla birlikte görülen üriner sistem patolojilerinin başında ureteropelvik darlık ve BPH gibi obstrüksiyon yapan nedenler gelmektedir. 7- üriner enfeksiyonlu olgumuz enfeksiyon taşından daha çok sayıdadır. Bu durum, sadece struvit taşlarında değil, her cins taşla birlikte enfeksiyon olabileceği görüşünü desteklemektedir.. 8- Struvit taşları alt üriner sistemde üstten daha sık görülmektedir. Yurdumuzda yapılan diğer yayınlarla birlikte bu çalışmada da struvit taşları kaynaklarda yazılandan yüksek oranda bulunmuştur. Kadınlarda erkeklerden iki kat daha fazla görüldüğü bildirilmesine rağmen bizim bulgularımız farklıdır. 9- Bölgemizde kalsiyum taşıları % 90 in üzerinde görülmüş olup diğer bölgelerdeki çalışma sonuçlarının üzerindedir. Tarım ve hayvancılığın yaygın olması ve bu yüzden süt ve süt ürünlerinin tüketiminin yüksek olmasının bu sonuçta etkili olduğunu sanıyoruz. 10- Taşların yapısal özelliği açısından, ürik asit taşlarının az sayıda görülmesi ve enfeksiyon taşlarının beklenenden yüksek olması gelişmiş ülkelerdeki taş yapılarından ayrılan özelliklerdir, ürik asidin az oluşu protein tüketiminin gelişmiş ülkelere göre az oluşuna, struvit taşlarının çokluğu ise üriner enfeksiyonun sıklığına bağlıdır. 11- Ülkemizin endemik taş bölgesi olduğu yolundaki görüşler, 50 - 60 lı yılların klinik verilerine dayanmaktadır. Günümüzde çocuk taşlarının az olması, çocuklarda kız / erkek oranının eşit olması, mesane taşlarının düşük oranda olması, alt üriner taşlarda ürik asidin az görülmesi, ileri sürüldüğü gibi Türkiye'nin endemik taş bölgesi olduğu görüşü ile bağdaşmamaktadır. 12- Taş hastalarının hastaneye başvurusu, sanıldığı gibi yaz aylarında olmaktan çok, sonbahar ve kış aylarına rastlamaktadır. Genelde ısının yüksek olduğu günlerde ürinar taş hastalığının arttığı ve başvurunun yılın en sıcak 66aylarında toplandığın m ileri sürülmesine ragmen, bizde esas yönlendirici faktörün, hastaların sosyoekonomik durumu olduğu görülmüştür. 13- Sıcak ortamda çalışaalarda taş oluşum riskinin yüksek olduğu kabul edilmesine rağmen, ısıdan çok hareketsizlik taş oluşumuna yol açmaktadır. Eğitimle ilgili meslekler ve masa başı işi yapanlarda taş hastalığı yüksek oranda görülmektedir. Bunun aksine işçi ve çiftçilerde az görülmesi ortam ısısından çok, fiziksel aktivitenin taş oluşumu üzerine etkili olduğunu göstermektedir. 14- üriner taşların yoğun bulunduğu yerleşim birimlerinde içme suları genellikle sert sulardır. 15- Uygulanan girişimlerin seçiminde taşın büyüklüğü, lokalizasyonu, obstruksiyon yapıp yapmaması ve düzeltilebilir ilave patolojilerin olması gibi esas faktörlerin yanısıra, klinikteki olanaklarımız da rol oynamıştır. Endoskopi aletlerinin sınırlı olması, fuloroskopi ile PCNL ve ESWL olanağını bulamayışımız», beklenenin üzerinde açık cerrahi girişimlerin yapılması zorunluluğunu doğurmuştur. Ameliyatlar içinde nefrektominin önemli bir yer tutması, böbrek fonksiyonları tamamen yitirilinceye kadar tedavisini ihmal eden insanlarımızın sosyokültürel durumu ile ilgilidir. 16- Anabilim dalımızda poliklinik verilerinin aksine, taş ameliyatlarının diğer ameliyatlara oranında azalma gözlenmiştir. Bu durum üriner sistem taş hastalığının azalmadığını, fakat özellikle enstrumental yöntemlerden ESWL nin açık cerrahiye tercih edilmeye başlandığını göstermektedir. 67

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Hastane kaynaklı stafilokok suşlarının metisilin' e dirençlerinin tesbiti

    The Determination of the methicillin resistance of staphylococcus which are one of the cause of nosocomial infections

    MELTEM MENTEŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1995

    MikrobiyolojiÇukurova Üniversitesi

    Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. SAİT YİĞİT

  2. Prostat adenokarsinomlarında psa değerlerinin gleason skor ve klinik evre ile ilişkisi

    The relation between psa and gleason score and clinical phase in prostate adenocarsinoma

    HACI HASAN ESEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    PatolojiSelçuk Üniversitesi

    Patoloji Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. MUSTAFA CİHAT AVUNDUK

  3. Anabilim dalımızda iyot-131 ile tedavi edilen hipertiroidi hastalarına ait klinik ve laboratuvar verilerinin değerlendirilmesi

    The evaluation of laboratory and clinical data of patients with hyperthyroidism treated with iodine-131 in our department

    MUSTAFA BAŞIBÜYÜK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Radyoloji ve Nükleer TıpGaziantep Üniversitesi

    Nükleer Tıp Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YUSUF ZEKİ ÇELEN

  4. Yumuşak doku sarkomlu hastalarda radyoterapi sonuçları ve prognostik faktörler

    Results and prognostic factors in radiotherapy for soft tissue sarcomas

    ÖZGÜR ALTMIŞDÖRTOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    OnkolojiAnkara Üniversitesi

    Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SERAP AKYÜREK

  5. Pankreas kanserlerinde preoperatif rezektabilitede yaş, ASA skoru, albumin ve bilirubin değerleri, CA 19-9 ve görüntüleme yöntemlerinin rolü

    The role of age, ASA score, albumin and bilirubin value, CA 19-9 and radiological imaging modalities in predicting resectability in pancreas cancer

    ŞAFAK ÖZTÜRK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Genel CerrahiEge Üniversitesi

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AHMET ÇOKER