Geri Dön

Les Monemes prepositionnels du français actuel et les difficultes qu'eprouvent les etudiants dans leurs traductions du français au Fure

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 25481
  2. Yazar: METE ÇAMDERELİ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. NÜKET GÜZ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Fransız Dili ve Edebiyatı, French Linguistics and Literature
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1993
  8. Dil: Fransızca
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 98

Özet

birikimi, öğrencilerin bu işlemin nasıl yapılacağına ilişkin tutumsal yönelimlerinde belirleyici bir özellik taşır. Çalışmamızın sonunda, öğrencilerin yaptıkları yanlışların genellikle her iki dili -türkçe ve fransızca- bilme ve kavramadaki eksikliklerden kaynaklandığını ortaya çıkarmış olduk ve diğer sözdizimsel unsurlarda olduğu gibi ilgeçsel anlambirimlerin de öğretiminde, onların /cenc//7/7derinden çok, sözdizimsel işlevlerinin göz önünde bulundurulmasının daha yararlı bir öğretim akışı sağlayacağını önerdik. Çeviri incelemelerinin çeviri işlemleri kadar yaygın ve süratli olduğunu savlayamıyoruz. Dileğimiz, çevirmenlerin kuramsal bilgi eksikliklerini gidermesi ve kuram üretme gayreti içinde olanların da çeviriye uygulamada katılmaları. Günümüzde çeviri, insan etkinliklerinin geçişimlerinde önemli bir yer tutan iletişimin temel bileşenlerinden biridir. Çevirmen ya da çeviri işlemi yapan öğrenci, dillerin kültürel alanlarını dikkate alarak, yapacağı işlemi dil-kültür/dil-dünya bağlamında kurmalıdır. Çeviride en temel gereklilik, iki dilin ve onların anlatım olanaklarının iyi bilinmesidir kuşkusuz; ancak bu bilgi işlemin yalnızca ilk basamağıdır ve yalnızca çıkış noktasıdır. Bir dilde üretilen bir bildirinin diğer dilde nasıl yansıtılabilceğini iyi kestirebilmek ve bilgi yitimini bir ölçüde engelleyebilmek için, çalışmamız süresince vurguladığımız ve zaman zaman da eleştirdiğimiz tutumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Yaptığımız türden çalışmalar, çeviri sorunlarının ortaya çıkarılması, kısmen de olsa çözümlenmesi, dil ve dil olgularının kavranması açısından büyük önem taşımaktadır. 95ayrımlar, dildışı gerçeklik düzleminde de olsa, o zaman çevirinin olanaksızlığından söz edilebilirdi. Bu bağlamda çevirinin yöneşmeyen iki dilde üretilmiş iki söylem arasındaki dengeleri kurmaya çalışan bir işlem olduğu söylenebilir. Özelde ilgeçsel anlambirimlerin, genelde bütün sözdizimsel unsurların çevirilmesinde karşılaşılan sorunları irdelemek üzere oluşturduğumuz“Soruştum Çözümlemesi”başlıklı bölümümüz, sözcelerin Fransızcadan Türkçeye ve Türkçeden Fransızcaya sözcüğü sözcüğüne çevrilmesiyle işe koyuldu. Bunu yapmaktaki amaç, sözdizim içindeki her birimin ayrı ayrı tanıtılmasıydı. Bu işlem her sözcenin başlangıç şemasını oluşturdu. Ayrıca, işlevsel dilbilgisi yöntemine uygun olarak hazırladığımız görselleştirme, özgün sözceyle onun türkçedeki karşılığını kapsadı. Kurallar koymak yerine işlevleri belirlemeye çalışan çağdaş dilbilgisinde yapılan son değişiklikler bu şemalara yansıtıldı. Örneğin geleneksel dilbilimde alışageldiğimiz prâsent (şimdiki zaman) bizim şemalarımızda bütün zamanların buluşma ve ayrılma noktası, bir başka deyişle bütün zamanların dilimlenmesinde çıkış noknası olarak kabul edildi ve bu zamansal görünüş, 'moneme verbal' (eylem anlambirimi) biçiminde ele alındı. Her sözcede geçen işlevsel anlambirimlerin işlevsel dilbilgisindeki yeri ve bulunduğu dil içindeki işlevleri ayrı ayrı dile getirildi. Daha sonra öğrencilerin yaptıkları çeviriler değerlendirilip, düşülen yanılgılara her sözce ve çevirisi altında yer verildi. Bu yaynılgıların türleri saptandı; anlamsal/biçemsel yanlışlarla, tersanlam, karşıanlam, anlamsızlık gibi büyük çeviri kusurları gözler önüne serildi. Yapılan yanlışlıkların, genellikle bu paralelde yoğunlaştığı görüldü. Çağdaş öğretim yöntemleri ışığında ele alınması gereken çeviri eğitimi, öncelikle öğrencinin neye gereksinim duyduğunu belirlemekle işe başlamalı. Yani bir açıdan, öğrenci, neye gereksinim duyduğunu kendi kendisinin görmesi gerektiğini sezmeli. Öğreticiye de, ona, yalnızca kılavuzluk etmek düşmeli. Zira öğreticinin çeviri eğitiminde nesnel davranamayacağı kesindir. Verilen bir metnin öğrenciler tarafından değişik biçimlerde çevrildiği bu alanda emek sarfedenlerce iyi bilinmektedir. Bu durumda öğretici, kaçınılmaz olarak, ideal çevirmen konumuna düşmektedir. Yapılan çeviriler arasında, en azından, uzlaştırıcı ya da orta yolu bulucu bir rol oynar. Onun işleme yaklaşımı ve bilgi 94birikimi, öğrencilerin bu işlemin nasıl yapılacağına ilişkin tutumsal yönelimlerinde belirleyici bir özellik taşır. Çalışmamızın sonunda, öğrencilerin yaptıkları yanlışların genellikle her iki dili -türkçe ve fransızca- bilme ve kavramadaki eksikliklerden kaynaklandığını ortaya çıkarmış olduk ve diğer sözdizimsel unsurlarda olduğu gibi ilgeçsel anlambirimlerin de öğretiminde, onların /cenc//7/7derinden çok, sözdizimsel işlevlerinin göz önünde bulundurulmasının daha yararlı bir öğretim akışı sağlayacağını önerdik. Çeviri incelemelerinin çeviri işlemleri kadar yaygın ve süratli olduğunu savlayamıyoruz. Dileğimiz, çevirmenlerin kuramsal bilgi eksikliklerini gidermesi ve kuram üretme gayreti içinde olanların da çeviriye uygulamada katılmaları. Günümüzde çeviri, insan etkinliklerinin geçişimlerinde önemli bir yer tutan iletişimin temel bileşenlerinden biridir. Çevirmen ya da çeviri işlemi yapan öğrenci, dillerin kültürel alanlarını dikkate alarak, yapacağı işlemi dil-kültür/dil-dünya bağlamında kurmalıdır. Çeviride en temel gereklilik, iki dilin ve onların anlatım olanaklarının iyi bilinmesidir kuşkusuz; ancak bu bilgi işlemin yalnızca ilk basamağıdır ve yalnızca çıkış noktasıdır. Bir dilde üretilen bir bildirinin diğer dilde nasıl yansıtılabilceğini iyi kestirebilmek ve bilgi yitimini bir ölçüde engelleyebilmek için, çalışmamız süresince vurguladığımız ve zaman zaman da eleştirdiğimiz tutumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Yaptığımız türden çalışmalar, çeviri sorunlarının ortaya çıkarılması, kısmen de olsa çözümlenmesi, dil ve dil olgularının kavranması açısından büyük önem taşımaktadır. 95ayrımlar, dildışı gerçeklik düzleminde de olsa, o zaman çevirinin olanaksızlığından söz edilebilirdi. Bu bağlamda çevirinin yöneşmeyen iki dilde üretilmiş iki söylem arasındaki dengeleri kurmaya çalışan bir işlem olduğu söylenebilir. Özelde ilgeçsel anlambirimlerin, genelde bütün sözdizimsel unsurların çevirilmesinde karşılaşılan sorunları irdelemek üzere oluşturduğumuz“Soruştum Çözümlemesi”başlıklı bölümümüz, sözcelerin Fransızcadan Türkçeye ve Türkçeden Fransızcaya sözcüğü sözcüğüne çevrilmesiyle işe koyuldu. Bunu yapmaktaki amaç, sözdizim içindeki her birimin ayrı ayrı tanıtılmasıydı. Bu işlem her sözcenin başlangıç şemasını oluşturdu. Ayrıca, işlevsel dilbilgisi yöntemine uygun olarak hazırladığımız görselleştirme, özgün sözceyle onun türkçedeki karşılığını kapsadı. Kurallar koymak yerine işlevleri belirlemeye çalışan çağdaş dilbilgisinde yapılan son değişiklikler bu şemalara yansıtıldı. Örneğin geleneksel dilbilimde alışageldiğimiz prâsent (şimdiki zaman) bizim şemalarımızda bütün zamanların buluşma ve ayrılma noktası, bir başka deyişle bütün zamanların dilimlenmesinde çıkış noknası olarak kabul edildi ve bu zamansal görünüş, 'moneme verbal' (eylem anlambirimi) biçiminde ele alındı. Her sözcede geçen işlevsel anlambirimlerin işlevsel dilbilgisindeki yeri ve bulunduğu dil içindeki işlevleri ayrı ayrı dile getirildi. Daha sonra öğrencilerin yaptıkları çeviriler değerlendirilip, düşülen yanılgılara her sözce ve çevirisi altında yer verildi. Bu yaynılgıların türleri saptandı; anlamsal/biçemsel yanlışlarla, tersanlam, karşıanlam, anlamsızlık gibi büyük çeviri kusurları gözler önüne serildi. Yapılan yanlışlıkların, genellikle bu paralelde yoğunlaştığı görüldü. Çağdaş öğretim yöntemleri ışığında ele alınması gereken çeviri eğitimi, öncelikle öğrencinin neye gereksinim duyduğunu belirlemekle işe başlamalı. Yani bir açıdan, öğrenci, neye gereksinim duyduğunu kendi kendisinin görmesi gerektiğini sezmeli. Öğreticiye de, ona, yalnızca kılavuzluk etmek düşmeli. Zira öğreticinin çeviri eğitiminde nesnel davranamayacağı kesindir. Verilen bir metnin öğrenciler tarafından değişik biçimlerde çevrildiği bu alanda emek sarfedenlerce iyi bilinmektedir. Bu durumda öğretici, kaçınılmaz olarak, ideal çevirmen konumuna düşmektedir. Yapılan çeviriler arasında, en azından, uzlaştırıcı ya da orta yolu bulucu bir rol oynar. Onun işleme yaklaşımı ve bilgi 94birikimi, öğrencilerin bu işlemin nasıl yapılacağına ilişkin tutumsal yönelimlerinde belirleyici bir özellik taşır. Çalışmamızın sonunda, öğrencilerin yaptıkları yanlışların genellikle her iki dili -türkçe ve fransızca- bilme ve kavramadaki eksikliklerden kaynaklandığını ortaya çıkarmış olduk ve diğer sözdizimsel unsurlarda olduğu gibi ilgeçsel anlambirimlerin de öğretiminde, onların /cenc//7/7derinden çok, sözdizimsel işlevlerinin göz önünde bulundurulmasının daha yararlı bir öğretim akışı sağlayacağını önerdik. Çeviri incelemelerinin çeviri işlemleri kadar yaygın ve süratli olduğunu savlayamıyoruz. Dileğimiz, çevirmenlerin kuramsal bilgi eksikliklerini gidermesi ve kuram üretme gayreti içinde olanların da çeviriye uygulamada katılmaları. Günümüzde çeviri, insan etkinliklerinin geçişimlerinde önemli bir yer tutan iletişimin temel bileşenlerinden biridir. Çevirmen ya da çeviri işlemi yapan öğrenci, dillerin kültürel alanlarını dikkate alarak, yapacağı işlemi dil-kültür/dil-dünya bağlamında kurmalıdır. Çeviride en temel gereklilik, iki dilin ve onların anlatım olanaklarının iyi bilinmesidir kuşkusuz; ancak bu bilgi işlemin yalnızca ilk basamağıdır ve yalnızca çıkış noktasıdır. Bir dilde üretilen bir bildirinin diğer dilde nasıl yansıtılabilceğini iyi kestirebilmek ve bilgi yitimini bir ölçüde engelleyebilmek için, çalışmamız süresince vurguladığımız ve zaman zaman da eleştirdiğimiz tutumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Yaptığımız türden çalışmalar, çeviri sorunlarının ortaya çıkarılması, kısmen de olsa çözümlenmesi, dil ve dil olgularının kavranması açısından büyük önem taşımaktadır. 95

Özet (Çeviri)

birikimi, öğrencilerin bu işlemin nasıl yapılacağına ilişkin tutumsal yönelimlerinde belirleyici bir özellik taşır. Çalışmamızın sonunda, öğrencilerin yaptıkları yanlışların genellikle her iki dili -türkçe ve fransızca- bilme ve kavramadaki eksikliklerden kaynaklandığını ortaya çıkarmış olduk ve diğer sözdizimsel unsurlarda olduğu gibi ilgeçsel anlambirimlerin de öğretiminde, onların /cenc//7/7derinden çok, sözdizimsel işlevlerinin göz önünde bulundurulmasının daha yararlı bir öğretim akışı sağlayacağını önerdik. Çeviri incelemelerinin çeviri işlemleri kadar yaygın ve süratli olduğunu savlayamıyoruz. Dileğimiz, çevirmenlerin kuramsal bilgi eksikliklerini gidermesi ve kuram üretme gayreti içinde olanların da çeviriye uygulamada katılmaları. Günümüzde çeviri, insan etkinliklerinin geçişimlerinde önemli bir yer tutan iletişimin temel bileşenlerinden biridir. Çevirmen ya da çeviri işlemi yapan öğrenci, dillerin kültürel alanlarını dikkate alarak, yapacağı işlemi dil-kültür/dil-dünya bağlamında kurmalıdır. Çeviride en temel gereklilik, iki dilin ve onların anlatım olanaklarının iyi bilinmesidir kuşkusuz; ancak bu bilgi işlemin yalnızca ilk basamağıdır ve yalnızca çıkış noktasıdır. Bir dilde üretilen bir bildirinin diğer dilde nasıl yansıtılabilceğini iyi kestirebilmek ve bilgi yitimini bir ölçüde engelleyebilmek için, çalışmamız süresince vurguladığımız ve zaman zaman da eleştirdiğimiz tutumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Yaptığımız türden çalışmalar, çeviri sorunlarının ortaya çıkarılması, kısmen de olsa çözümlenmesi, dil ve dil olgularının kavranması açısından büyük önem taşımaktadır. 95ayrımlar, dildışı gerçeklik düzleminde de olsa, o zaman çevirinin olanaksızlığından söz edilebilirdi. Bu bağlamda çevirinin yöneşmeyen iki dilde üretilmiş iki söylem arasındaki dengeleri kurmaya çalışan bir işlem olduğu söylenebilir. Özelde ilgeçsel anlambirimlerin, genelde bütün sözdizimsel unsurların çevirilmesinde karşılaşılan sorunları irdelemek üzere oluşturduğumuz“Soruştum Çözümlemesi”başlıklı bölümümüz, sözcelerin Fransızcadan Türkçeye ve Türkçeden Fransızcaya sözcüğü sözcüğüne çevrilmesiyle işe koyuldu. Bunu yapmaktaki amaç, sözdizim içindeki her birimin ayrı ayrı tanıtılmasıydı. Bu işlem her sözcenin başlangıç şemasını oluşturdu. Ayrıca, işlevsel dilbilgisi yöntemine uygun olarak hazırladığımız görselleştirme, özgün sözceyle onun türkçedeki karşılığını kapsadı. Kurallar koymak yerine işlevleri belirlemeye çalışan çağdaş dilbilgisinde yapılan son değişiklikler bu şemalara yansıtıldı. Örneğin geleneksel dilbilimde alışageldiğimiz prâsent (şimdiki zaman) bizim şemalarımızda bütün zamanların buluşma ve ayrılma noktası, bir başka deyişle bütün zamanların dilimlenmesinde çıkış noknası olarak kabul edildi ve bu zamansal görünüş, 'moneme verbal' (eylem anlambirimi) biçiminde ele alındı. Her sözcede geçen işlevsel anlambirimlerin işlevsel dilbilgisindeki yeri ve bulunduğu dil içindeki işlevleri ayrı ayrı dile getirildi. Daha sonra öğrencilerin yaptıkları çeviriler değerlendirilip, düşülen yanılgılara her sözce ve çevirisi altında yer verildi. Bu yaynılgıların türleri saptandı; anlamsal/biçemsel yanlışlarla, tersanlam, karşıanlam, anlamsızlık gibi büyük çeviri kusurları gözler önüne serildi. Yapılan yanlışlıkların, genellikle bu paralelde yoğunlaştığı görüldü. Çağdaş öğretim yöntemleri ışığında ele alınması gereken çeviri eğitimi, öncelikle öğrencinin neye gereksinim duyduğunu belirlemekle işe başlamalı. Yani bir açıdan, öğrenci, neye gereksinim duyduğunu kendi kendisinin görmesi gerektiğini sezmeli. Öğreticiye de, ona, yalnızca kılavuzluk etmek düşmeli. Zira öğreticinin çeviri eğitiminde nesnel davranamayacağı kesindir. Verilen bir metnin öğrenciler tarafından değişik biçimlerde çevrildiği bu alanda emek sarfedenlerce iyi bilinmektedir. Bu durumda öğretici, kaçınılmaz olarak, ideal çevirmen konumuna düşmektedir. Yapılan çeviriler arasında, en azından, uzlaştırıcı ya da orta yolu bulucu bir rol oynar. Onun işleme yaklaşımı ve bilgi 94birikimi, öğrencilerin bu işlemin nasıl yapılacağına ilişkin tutumsal yönelimlerinde belirleyici bir özellik taşır. Çalışmamızın sonunda, öğrencilerin yaptıkları yanlışların genellikle her iki dili -türkçe ve fransızca- bilme ve kavramadaki eksikliklerden kaynaklandığını ortaya çıkarmış olduk ve diğer sözdizimsel unsurlarda olduğu gibi ilgeçsel anlambirimlerin de öğretiminde, onların /cenc//7/7derinden çok, sözdizimsel işlevlerinin göz önünde bulundurulmasının daha yararlı bir öğretim akışı sağlayacağını önerdik. Çeviri incelemelerinin çeviri işlemleri kadar yaygın ve süratli olduğunu savlayamıyoruz. Dileğimiz, çevirmenlerin kuramsal bilgi eksikliklerini gidermesi ve kuram üretme gayreti içinde olanların da çeviriye uygulamada katılmaları. Günümüzde çeviri, insan etkinliklerinin geçişimlerinde önemli bir yer tutan iletişimin temel bileşenlerinden biridir. Çevirmen ya da çeviri işlemi yapan öğrenci, dillerin kültürel alanlarını dikkate alarak, yapacağı işlemi dil-kültür/dil-dünya bağlamında kurmalıdır. Çeviride en temel gereklilik, iki dilin ve onların anlatım olanaklarının iyi bilinmesidir kuşkusuz; ancak bu bilgi işlemin yalnızca ilk basamağıdır ve yalnızca çıkış noktasıdır. Bir dilde üretilen bir bildirinin diğer dilde nasıl yansıtılabilceğini iyi kestirebilmek ve bilgi yitimini bir ölçüde engelleyebilmek için, çalışmamız süresince vurguladığımız ve zaman zaman da eleştirdiğimiz tutumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Yaptığımız türden çalışmalar, çeviri sorunlarının ortaya çıkarılması, kısmen de olsa çözümlenmesi, dil ve dil olgularının kavranması açısından büyük önem taşımaktadır. 95ayrımlar, dildışı gerçeklik düzleminde de olsa, o zaman çevirinin olanaksızlığından söz edilebilirdi. Bu bağlamda çevirinin yöneşmeyen iki dilde üretilmiş iki söylem arasındaki dengeleri kurmaya çalışan bir işlem olduğu söylenebilir. Özelde ilgeçsel anlambirimlerin, genelde bütün sözdizimsel unsurların çevirilmesinde karşılaşılan sorunları irdelemek üzere oluşturduğumuz“Soruştum Çözümlemesi”başlıklı bölümümüz, sözcelerin Fransızcadan Türkçeye ve Türkçeden Fransızcaya sözcüğü sözcüğüne çevrilmesiyle işe koyuldu. Bunu yapmaktaki amaç, sözdizim içindeki her birimin ayrı ayrı tanıtılmasıydı. Bu işlem her sözcenin başlangıç şemasını oluşturdu. Ayrıca, işlevsel dilbilgisi yöntemine uygun olarak hazırladığımız görselleştirme, özgün sözceyle onun türkçedeki karşılığını kapsadı. Kurallar koymak yerine işlevleri belirlemeye çalışan çağdaş dilbilgisinde yapılan son değişiklikler bu şemalara yansıtıldı. Örneğin geleneksel dilbilimde alışageldiğimiz prâsent (şimdiki zaman) bizim şemalarımızda bütün zamanların buluşma ve ayrılma noktası, bir başka deyişle bütün zamanların dilimlenmesinde çıkış noknası olarak kabul edildi ve bu zamansal görünüş, 'moneme verbal' (eylem anlambirimi) biçiminde ele alındı. Her sözcede geçen işlevsel anlambirimlerin işlevsel dilbilgisindeki yeri ve bulunduğu dil içindeki işlevleri ayrı ayrı dile getirildi. Daha sonra öğrencilerin yaptıkları çeviriler değerlendirilip, düşülen yanılgılara her sözce ve çevirisi altında yer verildi. Bu yaynılgıların türleri saptandı; anlamsal/biçemsel yanlışlarla, tersanlam, karşıanlam, anlamsızlık gibi büyük çeviri kusurları gözler önüne serildi. Yapılan yanlışlıkların, genellikle bu paralelde yoğunlaştığı görüldü. Çağdaş öğretim yöntemleri ışığında ele alınması gereken çeviri eğitimi, öncelikle öğrencinin neye gereksinim duyduğunu belirlemekle işe başlamalı. Yani bir açıdan, öğrenci, neye gereksinim duyduğunu kendi kendisinin görmesi gerektiğini sezmeli. Öğreticiye de, ona, yalnızca kılavuzluk etmek düşmeli. Zira öğreticinin çeviri eğitiminde nesnel davranamayacağı kesindir. Verilen bir metnin öğrenciler tarafından değişik biçimlerde çevrildiği bu alanda emek sarfedenlerce iyi bilinmektedir. Bu durumda öğretici, kaçınılmaz olarak, ideal çevirmen konumuna düşmektedir. Yapılan çeviriler arasında, en azından, uzlaştırıcı ya da orta yolu bulucu bir rol oynar. Onun işleme yaklaşımı ve bilgi 94birikimi, öğrencilerin bu işlemin nasıl yapılacağına ilişkin tutumsal yönelimlerinde belirleyici bir özellik taşır. Çalışmamızın sonunda, öğrencilerin yaptıkları yanlışların genellikle her iki dili -türkçe ve fransızca- bilme ve kavramadaki eksikliklerden kaynaklandığını ortaya çıkarmış olduk ve diğer sözdizimsel unsurlarda olduğu gibi ilgeçsel anlambirimlerin de öğretiminde, onların /cenc//7/7derinden çok, sözdizimsel işlevlerinin göz önünde bulundurulmasının daha yararlı bir öğretim akışı sağlayacağını önerdik. Çeviri incelemelerinin çeviri işlemleri kadar yaygın ve süratli olduğunu savlayamıyoruz. Dileğimiz, çevirmenlerin kuramsal bilgi eksikliklerini gidermesi ve kuram üretme gayreti içinde olanların da çeviriye uygulamada katılmaları. Günümüzde çeviri, insan etkinliklerinin geçişimlerinde önemli bir yer tutan iletişimin temel bileşenlerinden biridir. Çevirmen ya da çeviri işlemi yapan öğrenci, dillerin kültürel alanlarını dikkate alarak, yapacağı işlemi dil-kültür/dil-dünya bağlamında kurmalıdır. Çeviride en temel gereklilik, iki dilin ve onların anlatım olanaklarının iyi bilinmesidir kuşkusuz; ancak bu bilgi işlemin yalnızca ilk basamağıdır ve yalnızca çıkış noktasıdır. Bir dilde üretilen bir bildirinin diğer dilde nasıl yansıtılabilceğini iyi kestirebilmek ve bilgi yitimini bir ölçüde engelleyebilmek için, çalışmamız süresince vurguladığımız ve zaman zaman da eleştirdiğimiz tutumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Yaptığımız türden çalışmalar, çeviri sorunlarının ortaya çıkarılması, kısmen de olsa çözümlenmesi, dil ve dil olgularının kavranması açısından büyük önem taşımaktadır. 95ayrımlar, dildışı gerçeklik düzleminde de olsa, o zaman çevirinin olanaksızlığından söz edilebilirdi. Bu bağlamda çevirinin yöneşmeyen iki dilde üretilmiş iki söylem arasındaki dengeleri kurmaya çalışan bir işlem olduğu söylenebilir. Özelde ilgeçsel anlambirimlerin, genelde bütün sözdizimsel unsurların çevirilmesinde karşılaşılan sorunları irdelemek üzere oluşturduğumuz“Soruştum Çözümlemesi”başlıklı bölümümüz, sözcelerin Fransızcadan Türkçeye ve Türkçeden Fransızcaya sözcüğü sözcüğüne çevrilmesiyle işe koyuldu. Bunu yapmaktaki amaç, sözdizim içindeki her birimin ayrı ayrı tanıtılmasıydı. Bu işlem her sözcenin başlangıç şemasını oluşturdu. Ayrıca, işlevsel dilbilgisi yöntemine uygun olarak hazırladığımız görselleştirme, özgün sözceyle onun türkçedeki karşılığını kapsadı. Kurallar koymak yerine işlevleri belirlemeye çalışan çağdaş dilbilgisinde yapılan son değişiklikler bu şemalara yansıtıldı. Örneğin geleneksel dilbilimde alışageldiğimiz prâsent (şimdiki zaman) bizim şemalarımızda bütün zamanların buluşma ve ayrılma noktası, bir başka deyişle bütün zamanların dilimlenmesinde çıkış noknası olarak kabul edildi ve bu zamansal görünüş, 'moneme verbal' (eylem anlambirimi) biçiminde ele alındı. Her sözcede geçen işlevsel anlambirimlerin işlevsel dilbilgisindeki yeri ve bulunduğu dil içindeki işlevleri ayrı ayrı dile getirildi. Daha sonra öğrencilerin yaptıkları çeviriler değerlendirilip, düşülen yanılgılara her sözce ve çevirisi altında yer verildi. Bu yaynılgıların türleri saptandı; anlamsal/biçemsel yanlışlarla, tersanlam, karşıanlam, anlamsızlık gibi büyük çeviri kusurları gözler önüne serildi. Yapılan yanlışlıkların, genellikle bu paralelde yoğunlaştığı görüldü. Çağdaş öğretim yöntemleri ışığında ele alınması gereken çeviri eğitimi, öncelikle öğrencinin neye gereksinim duyduğunu belirlemekle işe başlamalı. Yani bir açıdan, öğrenci, neye gereksinim duyduğunu kendi kendisinin görmesi gerektiğini sezmeli. Öğreticiye de, ona, yalnızca kılavuzluk etmek düşmeli. Zira öğreticinin çeviri eğitiminde nesnel davranamayacağı kesindir. Verilen bir metnin öğrenciler tarafından değişik biçimlerde çevrildiği bu alanda emek sarfedenlerce iyi bilinmektedir. Bu durumda öğretici, kaçınılmaz olarak, ideal çevirmen konumuna düşmektedir. Yapılan çeviriler arasında, en azından, uzlaştırıcı ya da orta yolu bulucu bir rol oynar. Onun işleme yaklaşımı ve bilgi 94

Benzer Tezler

  1. Kastamonu kent tarihi (Fiziksel gelişimi, anıtsal yapıları ve konutları)

    L'evolution de la structure urbanie de Kastamonu

    KEMAL KUTGÜN EYÜPGİLLER

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1995

    İnşaat Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    PROF.DR. DOĞAN KUBAN

  2. Erken Dönem Osmanlı mihrabları: XIV - XV. yüzyıl

    Mihrabs in Early Ottoman: 14. - 15. century

    MEHMET TOP

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    Sanat TarihiYüzüncü Yıl Üniversitesi

    Arkeoloji ve Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ABDÜSSELAM ULUÇAM

  3. L'enseignement des locutions concernant les parties du corps aux apprenants Turcs

    Bedenin parçalarını içeren Fransızca deyimlerin Türk öğrencilere öğretilmesi

    İREM ONURSAL

    Yüksek Lisans

    Fransızca

    Fransızca

    1999

    DilbilimHacettepe Üniversitesi

    Fransız Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYŞE KIRAN

  4. Les Elements fantastiques dans les contes et nouvelles de Guy de Maupassant

    Maupassant'ın öykülerinde fantastik ögeler

    AHMET YILMAZ

    Doktora

    Fransızca

    Fransızca

    1999

    Fransız Dili ve EdebiyatıHacettepe Üniversitesi

    Fransız Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. JALE ERLAT

  5. Les Images des femmes dans les oeuvres de Saint Exupery

    Antoine de Saint Exupery'nin eserlerinde kadın imgeleri

    TÜLAY TÜTÜNCÜ

    Yüksek Lisans

    Fransızca

    Fransızca

    1999

    Fransız Dili ve EdebiyatıOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Yabancı Diller Eğitimi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. MEHMET ATALAR