Geri Dön

Depresif belirtilerin cinsiyete özgü farklılıkları

Gender-specific differences in depressive symptoms

  1. Tez No: 260217
  2. Yazar: BİLGE AŞKAN PARLAKOĞLU
  3. Danışmanlar: DR. NESRİN BUKET TOMRUK
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Psikiyatri, Psychiatry
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2010
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bakanlığı
  10. Enstitü: İstanbul Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Has. Eğt. ve Arş. Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Psikiyatri Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 108

Özet

Ayaktan Tedavi Ünitesi'ne başvuran ve araştırma kriterlerini karşılayan, ilk kez Depresyon ve depresif belirtilerin kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğü kabul edilmektedir. Depresyona özgü cinsiyet farklılığı birçok nedenle açıklanmaya çalışılmıştır; örneğin, strese daha fazla maruz kalma, daha fazla yardım arama, depresif duygudurumla başa çıkma mekanizmaları, depresif semptom profilleri, menstrüel siklus, menopoz ve doğum sonrası gibi dönemlerde hormonların etkileri. Ancak, bu farklılığı açıklayacak nedenler netlik kazanmamıştır.Bu çalışmada, unipolar depresyon tanısı almış kadın ve erkek hastaların sosyodemografik özellikler ve semptom profilleri açısından karşılaştırılması amaçlanmıştır.Araştırma, Ocak 2010- Nisan 2010 tarihleri arasında, Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi psikiyatrik başvuruda bulunan ardışık 96 kadın ve 65 erkek depresyon olgusuyla yapılmıştır.Erkek olguların yaşları kadın olgulara oranla anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Toplam eğitim süreleri açısından cinsiyetler açısından anlamlı farklılık saptanmamıştır.Çalışma oranları, gelir düzeyleri ve sosyal güvence durumları açısından kadın ve erkek olgular arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır.Cinsiyete göre evlilik süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık mevcuttur; erkek olguların evlilik süreleri kadın olgulardan anlamlı derecede uzundur.Erkek olguların alkol kullanma oranı kadın olgulardan yüksektir. Psikoaktif madde kullanımı, intihar girişimi varlığı, ailede depresyon, ailede intihar öyküsü ve 2. derece akrabada psikiyatrik hastalık görülme durumları açısından cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamaktadır.Kadın ve erkek olguların Durumluk Kaygı Ölçeği, Sürekli Kaygı Ölçeği ve Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği puanları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır.Cinsiyete göre Beck Depresyon Envanteri toplam puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmaktadır; kadın olguların toplam Beck Depresyon Envanteri puanları erkek olgulardan anlamlı derecede yüksektir.Sonuç olarak, bu çalışmada ilk kez psikiyatrik başvuruda bulunmuş kadın ve erkek depresyon olgularının yaş, ortalama gelir düzeyi, çalışma, sosyal güvence durumu, ortalama evlilik süreleri, alkol kullanımı açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır.Klinisyen tarafından ölçülen depresyon şiddeti ile olguların kendi bildirimlerine göre puanlanan depresyon şiddeti arasındaki istatistiksel olarak anlamlı farklılık kadın olguların kendi depresyonlarının derecesini, erkek olgulara oranla daha yüksek olarak algıladıklarını düşündürmektedir.

Özet (Çeviri)

It?s well documented that both depression and depressive symptoms are more prevalent among women than men. Gender-specific differences for depression were explained with a number of factors; for example, more exposure to stressors, help-seeking behaviours, coping mechanisms with depressive mood, depressive symptom profiles, the effects of hormones in menstruel cycle, menopause and postpartum period. Unfortunately the reasons that explain this difference are still not clear.In this study, it?s aimed to compare the sociodemographic features and symptom profiles of male and female depressive patients.The participants in the study were patients who had been seeking help for their depressive symptoms between January 2010 and April 2010 at Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Research and Training Hospital for Psychiatry, Neurology and Neurosurgery, fulfilling the criteria for the study.The mean age in male subjects is found statistically higher when compared to female subjects. There was no difference between male and female subjects for total education period.It `s found that there are statistically significant differences in the rates of employment, income and social insurance between the two groups.It?s found that there is a statistically significant difference in the duration of marriage; the duration of marriage in male subjects is significantly longer than female subjects.The rates of alcohol consumption is higher in male subjects compared to female subjects. The differences in drug abuse, suicidal behaviour, family history of depression and suicidality and psychiatric disease in second degree relatives between the two groups are not statistically significant.There?s no difference between male and female subjects` State Anxiety Inventory, Trait Anxiety Inventory and Hamilton Depression Rating Scale total scores. There?s a statisticially significant difference in Beck Depression Inventory total scores between male and female subjects; the total Beck Depression Inventory scores of female subjects are higher than male subjects.As a result, in this study, it?s found that there?s statistically significant differences between male and female subjects for age, income, imployment, social insurance, mean duration of marriage and alcohol consumption.The statistically significant difference of severity of depressive symptoms in female subjects between self rating depression scale and clinician rating depression scale shows that female subjects conceive their depressive situation more severe than male subjects.

Benzer Tezler

  1. Conceptions of parental authority and the roles of parent-adolescent conflict and parental control behaviors on adolescent adjustment

    Ebeveyn otoritesinin kavramsallaştırılmasının, ebeveyn-ergen çatışmasının ve ebeveyn kontrol davranışlarının ergenin uyumu üzerindeki rolü

    AYLİN EVRANKAYA

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2020

    PsikolojiTED Üniversitesi

    Psikoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MELİKE SAYIL

  2. Bipolar I bozukluklu annebaba çocuklarının yıkıcı davranış bozuklukları ve duygudurum bozuklukları yönünden değerlendirilmesi

    Assessment of children and adolescents of with bipolar I parents regarding disruptive behavioral disorders and mood disorders

    F. NESLİHAN İNAL EMİROĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2001

    PsikiyatriDokuz Eylül Üniversitesi

    Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. AYŞEN BAYKARA

  3. Şizofreni tanılı hastalarda semptomatolojinin sosyal işlevsellik üzerine etkisi

    The effect of symptomatology on social functioning in patients with schizophrenia

    ELİF TATLIDİL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    PsikiyatriAnkara Üniversitesi

    Psikiyatri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİ KEMAL GÖĞÜŞ

  4. Depresyon hastalarinda elektrokonvulsif terapinin inflamasyon belirteçleri ve klinik belirtiler üzerine etkisi

    The effect of electroconvulsive therapy on inflammation markers and clinical symptoms in depression patients

    MERVE CEYLAN ÇÖREK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    PsikiyatriAtatürk Üniversitesi

    Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. HALİL ÖZCAN

  5. Bedensel belirti bozukluğu riskinin klinik sağlık psikolojisi perspektifinden incelenmesine yönelik bir ölçek geliştirme çalışması

    A scale development study on the investigation of the risk of somatic symptom disorder from a clinical health psychology perspective

    BURAK DURUK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Psikolojiİstanbul Üniversitesi

    Psikoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HANİFE ÖZLEM SERTEL BERK