Geri Dön

The Dutch, the un-Dutch, and the semi-Dutch: the politics of multiculturalism and muslim minorities in the netherlands

Hollandalı, yarı-Hollandalı ve Hollandalı olmayan: Hollanda'da çokkültürcülük ve müslüman azınlıklara yönelik politikalar

  1. Tez No: 262328
  2. Yazar: EDİP ASAF BEKAROĞLU
  3. Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. DİLEK CİNDOĞLU
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Siyasal Bilimler, Sosyoloji, Political Science, Sociology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2010
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi
  10. Enstitü: Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü
  12. Bilim Dalı: Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 353

Özet

Avrupa'da Müslümanların tarihi aynı zamanda krizlerin de tarihidir. Bu bir ölçüde liberal demokrasinin de krizidir. Gerçekten de son zamanlarda liberal demokrasilerde, farklılıklara tahammülün, ifade özgürlüğünün ve dini özgürlüğün sınırları Müslümanların Avrupa'daki varlıkları üzerinden tartışılmaktadır. Dahası, 11 Mart 2004'teki Madrid bombalamaları, Theo van Gogh'un 2 Kasım 2004'te Amsterdam'da öldürülmesi ve 7 Temmuz 2005 tarihli Londra bombalamalarının ardından birçok analist, gözlemci, entelektüel ve kamuoyu oluşturan kimseler tarafından sadece çokkültürcülüğün sonu ilan edilmemiş, ayrıca bombalamalardan ve cinayetten de kısmen çokkültürcülük sorumlu tutulmuştur. Çokkültürcülüğü direk olarak suçlamayanlar bile bir revizyon ihtiyacından söz etmişler ve terimin zaman zaman ?asimilasyon? ile eş anlamlı olarak kullanılan ?entegrasyon? ile yer değiştirmesi gerektiğini söylemişlerdir.Bu söylemleri incelemek için en iyi örneklerden biri de Hollanda'dır. Homoseksüellik, uyuşturucu, fuhuş ve ötenazi gibi konularda halen bir liberal öncü olan Hollanda, çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu göçmenlere dönük toleranslı politikalardan en keskin u-dönüşünün yaşandığı ülkelerden biri olarak kabul edilir. Bu u-dönüşü ile birlikte sadece Batılı olmayan ülkelerden gelen göçmenlerin girişleri zorlaştırılmamış, aynı zamanda ikinci ve üçüncü nesil göçmenlerin? özellikle de Müslümanların? entegrasyonuna dönük politikalara ağırlık verilmiştir. Bu süreçte, entegrasyonun olumlu ve olumsuz bazı örnekleri öne çıkmış ve ?iyi? ve ?kötü? Müslüman olmaya dair prototipler belirmiştir.Birinci ve ikinci el kaynaklar ve 2008 yılında Hollanda'da yapılan 43 derinlemesine mülakat incelendikten sonra bu çalışmada dört ana sonuca ulaşıldı. Birinci olarak, Müslümanların olumsuz bir şekilde tasvirinin tarihi 11 Eylül sonrasındaki ?teröre karşı savaş? söyleminden daha eskiye dayanıyor. İkinci olarak, (mensubu oldukları din ne olursa olsun) dindar insanlar dini argümanlarını kamusal alana taşıdıkları anda genel olarak ?rahatsız edici? bulunuyorlar. Müslümanlar ise yeni talepleri, çoğalan nüfusları ve büyük şehirlerde gün geçtikçe artan görünürlükleri ile muhafazakâr Hıristiyanlara göre daha rahatsız edici bulunuyorlar. Üçüncü olarak, çokkültürcü politikalardan el çekmek hemen hemen Müslümanların cemaat bazında hakları talep etmeleri ile aynı zamanlara denk düşüyor. Ve son olarak, gündelik hayata dair bazı pratiklere dönük söylemler Batılı liberal demokrasilerde var olmaya uygun Müslüman öznellikleri oluşturmak ve liberal demokrasiye tehdit olarak algılanan diğer bazı modelleri de kötülemeyi amaçlamaktadır.

Özet (Çeviri)

The history of Muslim existence in Europe has also been a history of crises. The crisis is partially of the liberal democracy. Indeed, in Europe, the limits of toleration, the limits of freedom of speech, and the limits of religious freedom are being discussed especially regarding the new Muslim presence. Moreover, after the Madrid bombings on 11 March 2004, the murder of Theo van Gogh in Amsterdam on 2 November 2004, and the London bombings on 7 July 2005, many analysts, observers, intellectuals and opinion formers not only concluded that multiculturalism had failed but also accused it of being responsible for the bombings and the murder. Even those who do not directly blame multiculturalism tend to believe that multiculturalism needs to be reconsidered, and may be replaced by ?integration,? which is very frequently used interchangeably with ?assimilation.?The Dutch case is one of the best cases to study the above discourses. Although the Netherlands is still a liberal frontrunner when it comes to issues like homosexuality, soft-drugs, prostitution and euthanasia, it is also considered as one of the sharpest u-turns from hospitable and tolerant policies towards immigrants. With this u-turn, not only the entrance of new immigrants and refugees from non-Western countries is complicated, but also the focus turned towards the integration of the second and third generation immigrants, especially the Muslims. Not surprisingly, some positive and negative examples of integration have come into prominence, and some good and bad Muslim subjectivities have been formed.After analyzing primary and secondary sources on Muslim integration and 44 in-depth interviews conducted in the Netherlands in 2008, this dissertation has four major conclusions. First of all, the history of a negative portrayal of Muslims in the Netherlands is much older than the post-September 11th discourse of the ?war on terror.? Secondly, while the religious people in general are found ?irritating? as soon as they carry their religious reasoning into the public sphere, Muslim people, for their new demands, increasing populations and public appearances in the big cities, are found more irritating than the conservative Christians. Thirdly, the retreat from multicultural policies has simultaneously taken place with the increasing Muslim determination to make use of community level rights and the growing visibility of Muslims in the public spheres of major Dutch cities. And finally, the debates about everyday-life practices aimed at either forming some acceptable models of Muslim subjectivity that coexist with Western liberal democracy or denigrating some other models that are perceived (or presented) as threats to liberal democracy.

Benzer Tezler

  1. Avrupa'da aşırı sağ ve Türk göçmenler: Hollanda örneği

    Extreme right in Europe and Turkish immigrants: The dutch case

    AYSUN BAŞTÜRK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Siyasal BilimlerMarmara Üniversitesi

    Avrupa Birliği Siyaseti ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. NEDİME ASLI ŞİRİN

  2. Türkçe ve Türk kültürü ders programı kazanımları ile Felemenkçe ders programı kazanımlarının incelenmesi ve değerlendirilmesi

    Examining and evaluation Turkish culture curriculum outcomes and dutch course curriculum outcomes

    TUĞBA DENİZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Eğitim ve ÖğretimGazi Üniversitesi

    Türkçe ve Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FATMA AÇIK

  3. Osmanlı-Felemenk ilişkileri(1795-1814)

    Ottoman-Dutch relations(1795-1814)

    NUHAN KABACA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    TarihSinop Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ TUĞBA KARA

  4. Design in creative industries and creative cities: The case of Istanbul with particular reference to Dutch design operations

    Yaratıcı endüstri ve şehirlerde tasarım: İstanbul'daki Hollanda tasarım faaliyetlerine ilşkin vaka analizi

    FEYZA BALTACI

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2013

    Endüstri Ürünleri Tasarımıİstanbul Teknik Üniversitesi

    Endüstri Ürünleri Tasarımı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HAMİT ALPAY ER

  5. Bir araç olarak uluslararası hukuk: Karşılaştırmalı bir çalışma (Santa Catarina Vakası (1603), İngiliz-Felemenk konferansları (1613, 1615) ve Hugo Grotius (1583-1645))

    International law as an instrument: A comparative analysis (The incident of Santa Catarina (1603), anglo-dutch conferences (1613, 1615) and Hugo Grotius (1583-1645)

    KAMİL TAHA RAMAZAN TÖRE

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Uluslararası İlişkilerAnkara Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BİLAL ERDEM DENK