Geri Dön

Suç ve Ceza: Yirminci Yüzyıl Amerikan tiyatrosunda kamusal şiddetin birey üzerindeki yansıması

Crime and Punishment: The reflection of public violence on individuals in the Twentieth Century American drama

  1. Tez No: 270763
  2. Yazar: EREN ALKAN
  3. Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. SEÇİL SARAÇLI
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Sahne ve Görüntü Sanatları, Performing and Visual Arts
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2010
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ege Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 227

Özet

Medeniyetin arkasına almış insanın kendi doğasından temellenen şiddetin kamusal iz düşümleri, toplumların yapılanmasında ve uygarlığın şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Tarihin başlangıcından günümüze kadar şiddet hem daima suçlar ve onların cezaları kapsamında çeşitli biçimlerde uygulanmış hem de sorgulanan, irdelenen ve eleştirilen bir kavram olmuştur. Her zaman insana dair, insanın ve hayatın bir parçası olarak kabul edilen şiddet, bu bağlamda, söylemin ve dolayısıyla yazının bir parçası olarak insanlık tarihinin ana temalarından birisini oluşturmuştur. Güç ve baskı uygulanarak insanlara bedensel ya da ruhsal zararlar veren, bireysel ya da toplu hareketlerin tümü olarak adlandırılan şiddet; özel ya da kolektif, dolaylı ya da doğrudan, cürümsel ya da kamusal açılardan incelenebilir. Hepsinin ortak bir alanda buluştuğu nokta ise bir tarafın diğer tarafı ya da bireyi şiddet yoluyla baskı altına alması ve ötekileştirmesidir. Şiddet altındaki birey, her zaman güç dengesinin altta kalan kısmındadır ve baskı altında kalan kendisi olduğu için de merkeze göre kenardadır. Bu noktada ?kamusal şiddet,? bireyi dışarıya iteleyerek onu öteki kılan, yalnızlaştıran ve güçsüzleştirerek savunmasız bırakan bir baskı unsuru olarak şiddetin en geniş açılımlı olanıdır. İçerdiği anlamdan ötürü bir yandan otoritenin birey üzerindeki siyasi ve sosyoekonomik baskısını ifade ederken diğer yandan toplumun bireyin üzerinde uyguladığı sosyopsikolojik, kültürel ve geleneksel baskıları da bünyesine katar. Varlığıyla insana dair, insana özgü -doğuştan ya da sonradan edinilmiş bir dürtü anlamında- olan kamusal şiddet, bu bağlamda, edebiyatın da her zaman doğrudan ya da dolaylı olarak ana malzemelerinden birisi olmuştur. Edebiyat, her daim bireyin üzerinde oluşan şiddeti göz önünde bulundurarak ya da bizzat şiddeti, bireyin şiddetle mücadelesini, zaferini ya da kaybını anlatarak eleştirmiştir. Klasik Grek'ten itibaren yazının ana temalarından biri olan şiddet, özellikle ilk tiyatro eserlerinde sahnelenmiş ve bu oyunlar insanın özündeki şiddet olgusuna bir ayna tutma görevi üstlenmiştir. Elizabeth tiyatrosuna gelindiğinde ise oyunlarda şiddetin pek çok karakteri biçimlendirdiği gözlemlenmiştir; fakat kamusal şiddeti karakterlerin hangi boyutta yansıttıkları sorunsalı ancak absürt tiyatro ile açıklığa kavuşmuş, yazarlar karakterlerine şiddeti sahnede yansıtış biçimi bakımından geniş çapta özgürlük sağlamışlardır. Kamusal şiddetin tiyatroda giderek artan bir şekilde sahnelenmesinin, yansıtılmasının, irdelenip eleştirilmesinin art alanında bireycilik ve aydınlanma hareketinin yüzyıllar boyunca gelişmesi, bununla beraber kamusal düzenin, uyguladığı şiddet seviyesini artırması yer almaktadır. Bu zıt bağıntının, benimsediği disiplinler ve kültürel dokusu nedeniyle özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde görülmesi Amerikan tiyatro sahnesini diğer ulusların şiddeti yansıtış biçiminden farklı kılar. Özellikle modern Amerikan tiyatrosunda kamusal şiddetin birey üzerindeki etkisi yazarların otorite ve kamusal şiddeti tartışan ideolojik söylemleri doğrultusunda çeşitli boyutlarda işlenmiştir. Yirminci yüzyılın önemli Amerikan yazarlarından Eugene O'Neill, T. S. Eliot ve Edward Albee oyunlarında, kullandıkları farklı tiyatro disiplinleri ve tekniklerle kamusal şiddet temasını irdelemişler, bu bağlamda, Amerikan tiyatrosuna dinamik bir yapı da kazandırmışlardır. Özellikle, Amerikan tiyatrosunun önemli temsilleri olarak kabul edilen Eugene O'Neill'ın Lazarus Güldü isimli oyununda Klasik Grek tiyatrosu ile paralellik kurularak, T. S. Eliot'ın Katedralde Cinayet adlı oyununda Shakespeare tiyatrosu ile benzerlik kurularak, Edward Albee'nin Kim Korkar Virginia Woolf'tan? isimli oyununda uyumsuz tiyatro ögeleri kullanılarak ?kamusal şiddetin? birey üzerindeki yansıması ve buna bağlı yabancılaşma teması çarpıcı bir şekilde işlenmiştir. Bu çalışmada; yukarıda bahsedilen oyunlar üzerinden kamusal şiddetin birey üzerindeki etkisi, sosyolojik ve psikolojik açılımları da gündeme getirdiği için Yeni Tarihçilik ve Psikoanalitik kuramları kullanılarak irdelenecektir. Bu tezin ana referansları olarak tasarlanan bu oyunların yazıldıkları dönemin ruhunu, siyasi, kültürel, sosyoekonomik yapısını ne derece yansıttıkları ve bu unsurlardan temellenen kamusal şiddetin bireyin bilincine ve psikolojisine olan etkisini nasıl ele aldıkları tartışılacaktır.Sonuç olarak, Amerikalı tiyatro yazarları her ne kadar farklı tiyatro kollarından beslenseler de kamusal şiddeti bir sistem eleştirisi veya ideal bir düzen önerisi olarak eserlerinde ele almışlardır. Dolayısıyla, Eugene O'Neill, T. S. Eliot ve Edward Albee eserleri bu olgunun açılımı, nedenleri ve sonuçları bağlamında Yeni Tarihçilik ve Psikoanalitik kuramlar doğrultusunda incelenecektir.

Özet (Çeviri)

The public projections of ?violence? which is based on the nature of human beings intending to reach at the peak of civilization have played an important role in the organization of societies and the formation of civilization. Since the beginning of history, violence has been both a concept which has been used in various ways within the scope of crimes and their punishments and a notion which has been questioned, examined, and criticized. Due to the fact that it is accepted to be humanly and a part of human beings and life, violence has formed one of the main themes in the history of humanity as a part of discourse and accordingly literature. Violence, which is named as all the individual or collective actions giving physical or psychological harms to human beings through the application of force and pressure, can be analyzed in terms of its being private or collective, direct or indirect, criminal or public. Yet, the point where all these violence types find a central ground is that a person/a group suppresses and otherizes the other person/group through the use of violence. The individuals in danger of violence are always at the bottom part of balance of power and, since they are under pressure, they are on the border, not in the center. At this point, ?public violence? is the most extensive type of violence because of the fact that it is an element of oppression which otherizes the individuals, isolates them, and leaves them defenseless. Owing to the meaning public violence has, on one hand it reflects the political and socioeconomic pressures of the authority on the individual; on the other hand, it incorporates the socio-psychological, cultural, and traditional pressures of the society on them. These are general and difficult pressures to resist shaped by verbal or written laws which are imbedded in political regimes, systems in economics, neighborhood pressure, traditions and, the cultures and beliefs of societies. At that point, public violence, which means a humanly, natural, or adventitious drive, has always been one of the main direct or indirect themes of literature. Hence, literature has always criticized violence by taking the violence on the individual into consideration or telling about violence, the individuals? struggle against violence, their victory or loss. Violence, one of the main themes of literature since Ancient Greek, was put on the stage especially in the first theatrical works and these plays took on the task of mirroring the concept of violence of the inner person. As for Elizabethan Theater, it was observed that violence shaped lots of characters in the plays. However, the problem of how the characters reflected public violence was clarified through absurd theater, and playwrights set their characters free in terms of reflecting violence on the stage. In the background of the ever-increasing presentation, reflection and analysis of public violence are the development of individualism and enlightenment through centuries. Thus, this opposite correlation is seen especially in the United States of America due to its naturalized disciplines and cultural texture; hence, it makes American theater different in terms of the reflection of violence of the other nations. The effect of public violence on individuals has been analyzed with several dimensions in modern American theater in accordance with the authority and ideological discourse of the playwrights. Eugene O?Neill, T. S. Eliot, and Edward Albee, important American writers of the twentieth century, analyzed the theme of public violence in their plays with different disciplines and techniques they used, and in this sense they gave a dynamic structure to the American theater. Especially, in the plays regarded as important representations of American theater, the reflection of ?public violence? on the individual and alienation stemming from this have been analyzed by drawing a parallelism with Ancient Greek Theater in Lazarus Laughed by Eugene O?Neill, by drawing an analogy between Shakespearean theater and Murder in the Cathedral by T. S. Eliot, and by examining the use of the elements of absurd theater in Who is Afraid of Virginia Woolf? by Edward Albee. In this study, the effect of public violence in the plays mentioned above is going to be analyzed in accordance with New Historicism and Psychoanalytic theories since it brings forward sociological and psychological initiatives. The fact that how much these plays intended to be the main references of this thesis reflect the spirit and political, cultural, and socio-economic structure of the period when they were written and how they tackle with the effect of public violence based upon these elements on individuals are going to be discussed.Consequently, the effect of public violence on individuals has always been used as a theme which directs and develops American theatre and American playwrights tackle with this effect in their plays as a criticism of the whole system or an ideal organization no matter how different their branches of drama are. Accordingly, the plays of the American writers Eugene O?Neill, T. S. Eliot and Edward Albee who mirror public violence best are going to be analyzed in terms of the initiative, causes, and effects of this concept in line with New Historicist and Psychoanalytic theories.

Benzer Tezler

  1. Cezaevi mimarlığı: 21. yüzyıl güncel yarışmalar üzerinden bir değerlendirme

    Prison architecture: An evaluation on current competitions in the 21st century

    İPEK GÜNEY

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    MimarlıkDokuz Eylül Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜL DENİZ DOKGÖZ

  2. The Politics of Punishment, Urbanization, and Izmir Prison in the Late Ottoman Empire

    Son Dönem Osmanlı İmparatorluğu'nda Ceza İnfaz Politikaları, Kentleşme ve İzmir Hapishanesi

    UFUK ADAK

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2015

    TarihUniversity of Cincinnati

    Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ELIZABETH B. FRIERSON

  3. Çocuklara özgü ceza muhakemesine hâkim ilkeler kapsamında suça sürüklenen çocuklar hakkında soruşturma evresi

    Investigation process about juvenile delinquents under the principles governing criminal procedure peculiar to children

    FATIMATÜZZEHRA TULA KOTAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    HukukGalatasaray Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. PINAR MEMİŞ KARTAL

  4. Cezalı çocuk mekanları

    The puni̇shed chi̇ldren spaces

    GEVHER SAYAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    MimarlıkNecmettin Erbakan Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ YAVUZ ARAT

  5. Küreselleşme ve örgütlü suçlar

    Globalization and organized crimes

    OSMAN YASİN BALTACI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    Kamu YönetimiKırıkkale Üniversitesi

    Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. CELALETTİN GÜNGÖR