Çeşitli bitki ekstraktlarının bazı ambar zararlısı böcek türlerine insektisit ve repellent etkisi üzerine araştırmalar
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 28087
- Danışmanlar: PROF. DR. İRFAN TUNÇ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Ziraat, Agriculture
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1993
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Akdeniz Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Bitki Koruma Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 69
Özet
2. LİTERATÜR özetleri DESPANDE ve ARK. (1974), Hindistan'ın iki tıbbi bitkisi, Nigella sativa ve Pogostemon heyneanus ekstraktlarının depolanmış ürün zararlıları, Sitophilus oryzae (L.), Stegobium paniceum (L.), Tribolium castaneum (Hbst.) ve Cal losobruchus (Bruchus) chinensis (L.)'e karşı koruyucu insektisi tier olarak laboratuvarda denendiğini ve her iki ekstraktın zararlılara toksik olduğunu bildirmektedirler. TEOTIA ve PANDEY (1979), azakyeri (Acorus calamus) köklerinin alkol, petrol-eter, eter ekstraktlarının başlıca zararlı S. oryzae'ye karşı test edildiğinde; üç ekstrakt ve standart bir insektisit (malathion) ' in LC§q değerinin analiz edildiğini ve azalan sırayla toksisi tenin, malathion, A. calamus petrol-eter ekstraktı, A. calamus eter ekstraktı, A. calamus alkol ekstrakt ı olduğunu, dört gün sonra toksisi tedeki azalmanın malathionda A. calamus ekstraklarındakinden daha az olduğunu, fakat sekiz gündeki azalma yüzdesinin hemen hemen tüm maddelerde aynı olduğunu, ekstrakt ların tümü ve malathion'un uygulamadan sekiz gün sonra toksisi tesinin tamamen kaybolduğunu bildirmektedirler. AKOU-EDI (1983), laboratuvarlarda cam kavanozlarda tutulan mısır danelerinin A. indica'nm tohum tozu ve yağı ile muamele edildiğini, ve bu denemelerde T. confusum J. du V. ve S. zeamais Motsch. da repellent bir etkiye sebep olduğunu, kural olarak A. indica yağı ve tozunun etkisinin yüksek konsantrasyonlar ile arttığını fakat konsantrasyonlar arasındaki farkın her test böceğinde önemli olmadığını, aynı zamanda A. indica uygulamalarının sebep olduğu larva ölümlerinden dolayı muhtemelen T. confusum çıkış sayısının uygulama süresince azaldığını bildirmektedir.- 4 - CHANDER ve AHMAD (1983), Hindi s tandaki 11 yöresel bitkinin çeşitli bölümlerinden elde edilen tozların, depolanmış tahıllardaki S. oryzae, Trogoderma granariura (E. ) ve C. chinensis'e karşı koruyucu olarak laboratuvarda %1, 2 ve 5 oranında test edildiğini, A. calamus kökünün çok düşük konsantrasyonlarda dahi devamlı üç zararlıya karşı oldukça iyi koruduğunu, %5 oranında Clerodendrum inerse ve Cestrum nokturnum yapraklarının S. oryzae ve T. granarium'a karşı etkili olduğunu, fakat C. chinenesis'e karşı oldukça az etkili olduğunu, %5 oranındaki Carum roxburghianum tohumlarının her zaman üç zararlıya karşı eşit şekilde etkili olduğunu, %5'lik Curcuma zeodaria köklerinin C. chinensis ve T. granarium'a karşı iyi koruduğunu, fakat S. oryzae' ye fazla etkili olmadığını, yüksek konsantrasyonlarda diğer bitki tozlarının bir çoğunun T. granarium larvalarına karşı etkili olduğunu, fakat S. oryzae ve C. chinensis'e karşı az etkili olduğunu bildirmektedirler. İSLAM (1983), A. indica, Melia azedarach Linn., Amoora ruhi tuka Wright Arn. ve Annona reticula Linn. yağının ve yaprak, tohum ekstrakt larının çeltikte zararlı çeşitli böceklere antifeeding olarak etki gösterdiğini, açık havada kurutulmuş yaprak ve tohumların öğütülüp hexane, diethyl-ether, %95 ethanol, aseton ve distile edilmiş suda ekstrakte edildiğini bildirmektedir. Ayrıca hexane ekstrakt larmın(%0. 1 ve %2) çeltik zararlısı üç böcek türünün beslenmesini önemli bir şekilde engellediğini, ether ve ethanol ekstrakt larının bir başka zararlının larva ve erginlerine repellent etki gösterdiğini, A. indica, M. azedarach ve A. ruhi tuka hexane ve aseton tohum ekstraktları ile uygulanan çeltik fideleri üzerindeki aynı zararlının erginlerinin beslenme akt ivi telerinin azaldığını, ham ve emilsüye edilmiş %8- 12'lik A. indica yağı pükürtülerek genç çeltik fidelerinin iki cicadellid türü tarafından yenmesinin, A. indica yağının yüksek konsantrasyonlarıyla erginlerin- 5 - ömür uzunluğu ve döl verimliliğinin azaldığını bi ldirmektedir. KLINGAUF ve ARK. (1983), iki depo zararlısı Sitotroga cerealella 01., Acanthoscel ides obtectus Say., ve bir af i t Metopolophium dirhodum Walk. 'a karşı, 16 uçucu yağın etkisi ve ana bileşiklerinin test edildiğini, çalışılan kimyasalların çoğunluğunun buharının yüksek derecede toksik olabileceğini, S. cerealel la'ya karşı karabiber, kekik ve tarçın yağlarının (6 JUl/1 de 3 saat de %90*ın üzerinde ölüm) oldukça etkili olduğunu bi ldirmektedir ler. MURER (1983), Ephestia kühniella Zell. larvalarına A. indica *nın methanol ekstrakt lan, ezilmiş taneleri ve kuru ekstrakt inin 4 ppm veya daha fazla konsantrasyonlarının %100 ölüm meydana getirdiğini, böceklerin erginlerini çıkmadan önce öldürdüğünü, pupalardan çıkan erginlerin sayısının daha düşük dozlarda ekstrakt konsantrasyonlarıyla ters orantılı olduğunu, metamorf ozisinin A. indica tohum tanelerinin ekstraktı ile muamelesinden sonra uzadığını ve A. indica tohum tanelerinin ekstraktının 4 ppm veya daha yüksek konsantrasyonlarda ölümler meydana getirdiğini, beslenmeyi engellediğini gözlemiştir. SHARMA ve ARK. (1983), A. indica'nın farklı bölümlerinin solvent ekstrakt larının Mythimna separata'nın 1. ve 3. dönem larvalarına karşı ant i feeding etkileri için denendiğini, gölgede kurutulmuş tohumlarının bir ethanolik ekstraktından elde edilmiş «G» maddesinin tarlada sınırlandırılmış bir alanda, sera ve laboratuvar koşulları altında son derece patojen engelleyici olduğunu, bu maddelerle ve «G» ve «M» ekstrakt lan ile muamele edilmiş yaprak diskleri üzerinde beslenen larvalardan hiç birinin pupa olamadığını bi ldirmektedir ler.- 6 - NAWROT ve ARK. (1984), bitkilerden izole edilmiş üç sesquiterpen lakton'un depolanmış ürün zararlısı, T. confusum ve T. granarium larva, pupa ve erginlerine, S. granarius (L«) erginlerine lokal olarak uygulandığını, helenalin (Helenium aramaticum' dan izole edilmiş) ve bi sabo lange lone (Angelica sylvestris tohumlarından izole edilmişinin larvalara toksik ve pupada morfogenetik değişmelere sebep olduğunu, bu bileşiklerle muamele edilen erginlerin çok az yumurta bıraktığını ve ömürlerinin daha kısaldığını, bakkenol ide-A (Homogyne alpina'dan izole edilmiş)*nin test böceklerine etkisiz olduğunu bildirmektedirler. SU (1984), depolanmış ürün zararlılarından C. maculatus, S. oryzae, Lasioderma serricorne F. ve T. confusum erginlerine karşı dikenli diş budak [ Zanthoxsylum alatum (Z. planispinum) ] meyve perikarplarının biyolojik etkisi ile ilgili araştırmalarında ağırlık olarak %0. 5, 1 ve 2 oranında buğday tanelerine uygulanan kül ve toz haline getirilmiş perikarpın S. oryzae'ye önemli bir repellent etki gösterdiğini, aseton ekstraktının bir eşya yüzeyine muamele olarak uygulandığında S. oryzae erginlerine ve C. maculatus larvalarına oral toksisite göstermediğini, bu ekstraktın aynı zamanda C. maculatus ve T. confusum erginlerine çok az kontak etki göstermesine rağmen, 50 Mg/böcek dozunda S. oryzae ve L. serricorne erginlerine biraz toksik etki gösterdiğini, toksisitenin muamele konsantrasyonuyla doğru orantılı olarak azaldığını, 340 jug/cm2 dozunda kurutma kağıdına uygulandığında, ekstraktın iki ay süresince T. confusum' a %52.04 ortalama bir repellent etkiye sahip olduğunu laboratuvar çalışmalarında saptandığını bildirmektedir. HELEN (1985), Anethum graveolens L. tohum ve meyvesinin C. maculatus, S. oryzae, L. serricorne ve T. confusum erginlerine biyolojik etkisi üzerinde çalışıldığını, asetonla ekstrakte edilmiş tohumların C.- 7 - maculatus'a kontak toksisite göstermediğini, fakat S. oryzae'ye toksik olduğunu, bununla beraber L. serricorne ? e* ve T. confusum'a az toksik olduğunu, ayrıca hem püskürtülmüş toz, hem de aseton ekstraktının %2 ve %0.5 oranında buğday danelerine uygulandığında S. oryzae'ye yüksek repellent etkili olduğunu, 85-680 ug/cm* dozlarında kağıda uygulandığında ekstraktın T. confusum'a oldukça repellent etkili olduğunu bildirmektedir. SALAŞ (1985), mısır tohumlarına 10 ml /kg oranında soya fasulyesi, Ricinus communis, büyük hindistan cevizi, yerfıstığı, susam ve zeytin yağları uygulandığında üç saat sonra S. oryzae erginlerine %100 ölüm verdiğini, yağların üreme ve bulaşma işlemlerini önlediğini, tohum çimlenmesi ve canlılığı üzerinde bazı ters etkiler yaptığını bildirmektedir. SALAŞ ve HERNANDEZ (1985), soya fasulyesi, R. communis, büyük hindistan cevizi, yerfıstığı, susam ve zeytin yağları 10 ml/kg tohuma uygulandığında, bruchidlerde yüksek ergin ölümüne sebep olduğunu (1 saat sonra %76.25-100), tohum çimlenmesi ve canlılığı üzerine ters etki yapmadığını bildirmektedirler. MORALLO-REJESUS (1987), Filipinlerde pestisit etkili bitkiler ve botaniksel pest isi t leri ; herbisit bitkiler(169 tür), nematisit bitkiler(22 tür), insektisit bitki ler(46 tür) ve böceklere karşı repellent veya antifeeding özelliklere sahip olan bitkiler(9 tür) başlığı altında araştırıldığını, bu bitkilerin liste halinde hedef organizmalara karşı etkinliklerinin gösterildiğini, Tagetes erecta ve T. patula'nın ekstraktları Brassica campestris etrafına yerleştirildiğinde Plutella xylostella tarafından bulaşmayı azalttığını, Piper nigrum ve Capsicum f rutescens» in depolanmış pirinç'i 2 ay süresince korurken, S. zeamais ve T. ca s tane um gibi depolanmış ürün böceklerine karşı yöresel uygulanan ekstraktlar kadar- 8 - etkili olduğunu, Tinospora rumphii ekstraktlarının iki cicadel 1 id'e karşı çeltik tarlalarına veya fidelerine uygulandığında toksik olduğunu, bu uygulamalardan birçoğunun standart insekt isi t ler kadar etkili olduğunu bi İdirmektedir. SAXSENA (1987), A. indica, M. azedarach ve Warburgia spp. gibi bitkilerin, insektisit ve gelişmeyi düzenleyen özelliklere sahip diğer bitkilere ilaveten böceklere karşı repellent ve antifeeding özellikleri olduğunu bi İdirmektedir. JILANI ve ARK. (1988), 100, 500 ve 1000 ppm dozlarında Curcuma long (L.), A. calamus ya da A. indica'nın yağları ve Margosan-o ile muamele edilmiş pirinç danelerine bırakılmış T. castaneum erginlerinin muamele edilmiş danelerde kontrollere göre besin tercih bölümünde daha az olduğunu, Margosan ve yağların artan konsantrasyonlarıyla repellent etkinin arttığını, diğer bir tercih testinde, 200, 400 ve 800 JJg/cm2 dozlarında C. long ve A. calamus yağıyla muamele edilmiş filtre kağıdı bölümleri ilk iki hafta süresince böceklere repellent etkili olduğunu, 200 ppm test materyali ile muamele edilen T. castaneum erginlerinin kontrollerle kıyaslandığında larva, pupa ve erginlerinin ağırlıklarının normalden daha az olduğunu ve daha az çoğalma gösterdiğini bildirmişlerdir. KISMALI ve MADANLAR (1988), A. indica'nın son yıllarda bitkisel bir insektisit olarak oldukça ümi tvar görüldüğünü, böcekler üzerinde çok sayıda araştırıcının yaptığı denemelerde beslenmeyi, büyümeyi ve gelişmeyi engellediğini, üreme davrani şiarı ve yumurta olgunlaşmasını olumsuz yönde etkilediğini ve ayrıca toksik etkide bulunduğunu, bu etkilerin başlıca Orthoptera, Homoptera, Heteroptera, Lepidoptera, Coleoptera, Diptera, Hymenoptera takımlarına bağlı bir çok türde gözlendiğini bildirmektedirler.- 9 - OSBORN ve ARK. (1988), Phased us vulgaris de keşfedilmiş başlıca bir tohum proteini, arcelin'in önemli bir fasulye zararlısı bruchid, Zabrotes subfasciatus'a toksik olduğunu, suni tohumlara, sadeleştirilmiş arcelin'in ilavesi ve fasulye kültürlerine arcelin-1 allele'nin naklinin böceğe dayanıklılığı yüksek düzeylere getirdiğini bildirmektedirler. RANPAL ve ARK. (1988), 10 çeşit bitki tohumundan mekanik ve kimyasal yolla çıkarılan bitkisel yağların, depolanmış buğdaya bulaşan S. oryzae'ye karşı 1 ve 3 ml /kg oranında tohuma uygulandığını, R. communis, susam, hardal, soya fasulyesi, Eruca sativa ve Raphanus sativus'dan mekaniksel olarak ekstrakte edilmiş yağların böcek populasyonlarının neden olduğu zararın kontrolünde çok etkili olduğunu, 3 ml /kg olarak tohuma uygulandığında R. sativus yağının böcek popu lasy onunun azalmasında çok ümit verici olduğunu bildirmektedirler. BABU ve ARK. (1989), C. chinensis bulaşması üzerine her bir 2.5, 5.0 ve 10.0 ml/kg oranında tohumda A. indica, Pogomia glabra, hardal, yerfıstığı ve R. communis yağlarıyla Vigna radiata'nın PS-16 çeşidinin depolama öncesi mumelesinin etkisi üzerine Mayıs 1985'den Ağustos 1987'ye kadar çalışıldığını, P. glabra yağı (5 ve 10 ml/kg) ve R. communis yağı (10 ml/kg) muamelelerini çevreleyen koşullar altında tam 18 ay depolama süresince çimlenme yüksek düzeyde kalırken, yapay bulaşma koşulları altında bruchid tarafından ovipozisyonun etkili bir şekilde azaldığını, depolamadan 24 ay sonra A. indica yağıyla muamele edilmiş tohum veriminin önemli bir şekilde azaldığını bildirmektedirler. EL-NAHAL ve RISHA (1989), bazı depolanmış ürün zararlılarının erginleri üzerinde Hindistandaki A. calamus köklerinden elde edilen uçucu yağların buhar toksisi teleri denendiğinde, hassasiyetin azalan sırayla;- 10 - C. chinensis, S. granarius ve S. oryzae olduğunu, bununla birlikte T. confusum ve Ehizoperta dominica (F.)'nın bu çalışmada tüm dozlara ve maruz bırakılan sürelere toleranslı olduklarını, maruz bırakma süresinin dozdan daha fazla buhar etkinliğini etkileyen çok önemli bir faktör olduğunu belirtmektedirler. SINGH ve ARK. (1989), bitki kaynaklı (asetonda 1000 ppm) 31 doğal olan uçucu yağının, S. oryzae'ye karşı fumigant toksisitesi, taneleri koruma gücü ve üremeyi engelleyici etkisinin laboratuvar koşulları altında çalışıldığını, Pinus longifolia Roxburgh. »dan elde edilen buharlaşabilen yağın uygulamadan 30, 60 ve 90 gün sonra kontroller ile kıyaslandığında yağın güçlü çoğalmayı engelleyici özelliğinin S. oryzae'de %37.51, %71.21 ve %86.82 oranında populasyonu azalttığını, Cali i çarpa macrophylla Vahi. ve Zanthoxylum alatum Roxburgh, uçucu yağlarının 90 günde kontrollerden 1. 5 ve 2 kat daha fazla böcek populasyonunu arttırdığını, bununla birlikte buğday tanelerini Amonum subu latum Roxburgh., Artemisia maritima L., Cedrus deodara (Roxburgh) Loudon ve Z. alatum yağlarının 30 gün ve P. longifolia yağının 60 gün zarardan koruduğunu bildirmektedirler. MISHRA ve ARK. (1989), Callistemon lanceolatus (L.) ve Eupatorium capi 1 1 i fol ium (L. ) »un uçucu yağlarının C. maculatus'a toksik bulunduğunu, her iki yağın LC50 değeri *nin uygulama süresindeki artışla azaldığını bi ldirmektedirler. PETERSON ve ARK. (1989), Chenopodium ambrosioides L., Conyza dioscorides, Convolvulus arvensis ve 11 bitkinin saf bitki ekstrakt larından elde edilen çeşitli damıtık maddelerin depolanmış hububat zararlılarına karşı etkisi olduğunu bildirmektedirler.- 11 - BLOSZYK ve ARK. (1990), yüksek beslenme engelleyici etkili, bitki kaynaklı 6 doğal bileşiğin, R. dominica ve S. granarius'a karşı besin maddelerini korumak için, üç tip paketleme materyalini doyurmada kullanıldığını, rotenone ve H. aromaticum' dan elde edilen helenal in' in, paket kağıdı ve parşömen kağıtları ve poli-etilen kılıfların R. dominica tarafından delinmesini önlediğini, Juglone ve gelgeri(H. aromaticum' dan elde edilen) 'nin S. granarius'a karşı en etkili olduğunu bildirmektedirler. MUSLIMA ve ARK. (1990), Vitex negundo ve Polygonum hydropiper yaprakları ve Aphanamixis polystachya'nm tohum kabuğunun methanol ekstrakt larının T. confusum'un çeşitli dönemlerindeki larvalarına karşı test edildiğini, tüm bu bitki ekstrakt larının T. confusum larvalarını güçlü bir şekilde kontrol ettiğini ve toksisi telerinin sırasıyla: V. negundo > P. hydropiper > A. polystachya olduğunu bildirmektedirler. YILMAZ ve KANSU (1990), bazı bitkisel yağların (ayçiçek, aspir, haşhaş ve kolza yağları) S. granarius'a karşı biyolojik etkinlikleri ve koruyucu olarak kullanım olanaklarının araştırıldığını; tüm yağların doğrudan ve buğday tanelerine uygulandıktan sonra buğday biti erginlerine karşı özellikle yüksek dozlarda (5 mg/petri'de %89.84 ve 7-10 ml/kg tane dozunda ise %90'ın üzerinde) çok etkili bulunduğunu; yağ uygulanmış tanelere bırakılan erginlerin yeni döl veriminin, 7 mi yağ/kg tane dozunda ise %100 önlediğini bildirmektedirler. Ayrıca yağ uygulamasından 60 gün sonra bu tanelere bırakılan ergin böceklere öldürücü etkinin oldukça düşük olduğunu ve Fj çıkışının ise özellikle kolza yağında önemli oranda (%94.14) engellendiğini bildirmişlerdir. HELEN (1991), C. ambrosioides uçucu yağının C. maculatus, S. oryzae, L. serricorne ve T. confusum erginlerine repellent ve toksisi tesinin incelendiğini,- 12 - yağın topikal uygulamasının C. maculatus'a toksik olduğunu (40 /ig/böcek te %100 ölüm) ve L. serricorne (50 Jil/böcek te %92.5 Ölüm) 'ye oldukça toksik, S. oryzae'ye orta derecede toksik (50 jil/böcek te %52.5 ölüm) ve 50 jil/böcek te T. confusum'a sadece çok az toksik olduğunu bildirmektedirler. Ayrıca yağın buğday yüzeyine uygulandığında S. oryzae'ye çok yüksek repellent etkili olduğunu, buğday ve bezelyeye sırasıyla 2000 ve 1000 ppm dozlarında uygulandığında S. oryzae ve C. maculatus bulaşmalarını azalttığını bildirmiştir. SHAAYA ve ARK. (1991), çeşitli baharat ve şifalı bitkilerden ekstrakte edilen 28 uçucu yağın fumigant toksisi tesinin ergin R. dominica, Oryzaephilus surinamensis (L.), T. castaneum ve S. oryzae için tayin edildiğini, etkili maddelerin üç grup altında toplanıp: (1) Terpinen 4-ol, 1.8-cineole bileşikleri ve üç loblu adaçayı, adaçayı, defne ağacı, biberye ve lavanta çiçeği uçucu yağlarının R. dominica'ya karşı son derece etkili olduğunu, (2) Linalool, a-terpineol bileşikleri, ve carvacrol ve fare kulağı, fesleğen, Syrian marjoram ve kekik uçucu yağlarının O. surinamensis 'e karşı son derece etkili olduğunu; ve (3) 1.8-cineole bileşiği ve anason, karabiber uçucu yağlarının T. castaneum 'a karşı etkili olduğunu bildirmektedirler.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Su ürünleri işleme teknolojisinde katkı maddesi olarak kullanılabilecek bazı bitki ekstraktlarının antioksidan, antimikrobiyal ve fenolik madde içeriklerinin belirlenmesi
Determination of antioxidant, antimicrobial and phenolic substances of some plant extracts that can be used as additives in aquatic products processing technology
BÜŞRA KARA
Yüksek Lisans
Türkçe
2020
Su ÜrünleriRecep Tayyip Erdoğan ÜniversitesiSu Ürünleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. EMRE ÇAĞLAK
- Antimicrobial activity of various plant extracts against bacterial pathogens isolated from urinary tract infection patients
İdrar yolu enfeksiyonu hastalarından izole edilen bakteriyel patojenlere karşı çeşitli bitki ekstraktlarının antimikrobiyal aktivitesi
KIFAH BURHAN FARIS SHAHIL
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
BiyolojiÇankırı Karatekin ÜniversitesiBiyoloji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ SONGÜL ŞAHİN
DR. ÖĞR. ÜYESİ NADİA IBRAHİM SALAH
- Growth and immune response of Nile tilapia (Oreochromis niloticus) to the dietary clove basil (Ocimum gratissimum) leaf extract
Nil Tilapyasında (Oreochromis niloticus) Diyetsel Karanfil Fesleğeni (Ocimum gratissimum) Yaprak Ekstraktının Büyüme ve Bağışıklık Parametrelerine Etkisi
MORLAI ALPHA SESAY
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
Su ÜrünleriAtatürk ÜniversitesiSu Ürünleri Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MURAT ARSLAN
- Influence of dietary siam weed (Chromolaena odorata) leaf extract on growth, body composition and thermal stress resistance in Nile tilapia (Oreochromis niloticus)
Diyetsel Siyam Otu (Chromolaena odorata) Yaprak Ekstraktının Nil Tilapyasında (Oreochromis niloticus) Büyüme, Vücut Kompozisyonu ve Termal Stres Direnci Üzerindeki Etkisi
VERONICA A. KABIA
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
Su ÜrünleriAtatürk ÜniversitesiSu Ürünleri Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MURAT ARSLAN
- Toplumumuzda çay olarak tüketilen bazı bitki ekstraktlarının antioksidan ve antimikrobiyal etkilerinin araştırılması
Research on the antioxidant and antimicrobial effects of some plant extracts consumed as tea in our society
MEHMET DAĞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
BiyokimyaAtatürk ÜniversitesiBiyokimya (Ecz) Ana Bilim Dalı
DR. HAYRUNİSA HANCI