The legal, political and sociological roots of tutelary regime in single-party period
Tek parti dönemi vesayet rejiminin yasal, siyasal ve sosyolojik kökleri
- Tez No: 321287
- Danışmanlar: DOÇ. DR. CEYLAN TOKLUOĞLU
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Siyasal Bilimler, Sosyoloji, Political Science, Sociology
- Anahtar Kelimeler: vesayet, öncü kadrolar, ulus-inşa süreci, Tutelage, Avant-garde elite, nation-building process
- Yıl: 2012
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Orta Doğu Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Sosyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 420
Özet
Bu çalışma, 1923-1950 yılları arasında Türkiye'de hüküm süren tek parti iktidarının siyasal rejimini vesayet kavramı çerçevesinde ele almaktadır. Çalışma, vesayetçi eğilimlerin, Kemalist tarih yazımının varsaydığının aksine, demokratik rejime geçişi kolaylaştırmak yerine zorlaştırdığını hatta zaman zaman imkânsızlaştırdığını savunmaktadır. Bu çerçevede çalışma, vesayet eğiliminin elitlerin Osmanlı-Cumhuriyet modernleşme sürecinde edindikleri kurtarıcılık misyonunun bir yansıması olduğunu ortaya koymaktadır.Elinizdeki çalışmada, vesayetçiliğin demokratik rejime geçişi kolaylaştırdığı iddiasını sınamak üzere Kemalist ulus inşa sürecine bakılmıştır. Hayata geçirilmek istenen ulus inşa sürecinin dönemin toplumsal dokusunu hesaba katmaması, dahası mevcut toplumsal dokuya radikal müdahaleler öngörmesi, projenin toplumsal dirençle karşılaşmasına yol açmış, öncü kadrolar, direnci bastırmak için rejimi otoriterleştirmişlerdir. Öncü kadrolar, toplum için öngördükleri hedefe varmak için otoriter bir rejime ihtiyaç duymuşlardır. Otoriter rejim, bu hedefler için gerekli ve meşru görülmüştür. Böylece, ulus inşa süreci otoriter rejime gerekçe kılınmış, rejimin demokratikleşmesi bu sürecin tamamlanması koşuluna bağlanmıştır.Kemalist seçkinler, toplum adına `doğru' ve `gerekli' olanın ne olduğuna karar verme hakkını kendilerinde görmüşlerdir. Hedefe varılıp varılmadığı veya koşulların geçersiz hale gelip gelmediği kararının, öncü kadroların tekelinde olması, vesayetçiliğin demokratik öngörüsünün gerçekleşmemesine, otoriter rejimin kalıcılığını sürdürmesine yol açmıştır. Öncü kadrolar, iktidarı ellerinde tutmak ve alternatif kadrolarla paylaşmamak için sürekli yeni misyonlar edinmiş ve demokratik geçişi bu misyonların başarılması koşuluna bağlamışlardır. Bu döngü, demokratik rejimin geciktirilmesine ve otoriter rejimin süreklileşmesine yol açmıştır. Sonuç olarak, bu çalışma, öncü kadroların vesayetçi eğilimlerinin demokratik siyasetin önündeki en güçlü engel olduğunu ortaya koymaktadır.
Özet (Çeviri)
This dissertation examines the political regime during the single party rule in Turkey between the years of 1923-1950 in relation to the concept of tutelage. The main argument supported in this work is that tutelary tendencies, contrary to the assumptions of Kemalist historicization, do not serve as segue to democracy, but rather make consolidation of democracy difficult, even impossible. In support, this dissertation provides a close examination of the Kemalist nation building process beginning from the Ottoman modernization process extending to the demographic engineering projects of the Republic.The examination reveals that tutelary tendencies are a reflection of the savior mission undertaken by the elite during the Ottoman-Republican modernization process. The political elite, in their mission to save and build the nation, not only ignored the political and social fabric of the time, but they insisted on radical interventions to the demographic fabric of the society in order to transform it to the nation they envisioned. During the execution of the nation-building project increasingly more authoritarian measures were legitimized by declared target of democracy. The social resistance to the radical interventions was suppressed by more authoritarian measures that were perceived as the cost of achieving democracy.The elite perceived themselves uniquely fit for deciding what is in the best interest of the people. Whether the aim of democratization was reached or not was also decided by the tutelary elite. Not wanting to let go of the power, they continuously invented new prerequisites to democracy. This cycle resulted in the persistence of the authoritarian regime. In the final analysis, this dissertation reveals that the tutelary tendencies of the avant-garde elite are the biggest obstacle on the path to democracy.
Benzer Tezler
- Nationalism and European identity in the frame of European citizenship
Başlık çevirisi yok
TUĞBA AYDIN
Doktora
İngilizce
2016
Siyasal BilimlerLUISS Guido Carli UniversityDR. MARZIA BASILI
DR. SERENA CICCARELLI
- Tanzimat Dönemi Osmanlı siyasal hayatında bürokrasinin değişen konumu
The changing position of bureaucracy in Ottoman political life in the Period of Tanzimat
SATUK BUĞRA ÇETİNKAYA
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
Siyasal BilimlerGazi ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÇİĞDEM ERDEM
- IŞID terör örgütünün doğmasında ve gelişmesinde etkili olan faktörler
Main reasons for the emergence and the rise of the terror organization ISIS
İBRAHİM UZDİLLİ
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Kamu YönetimiAydın Adnan Menderes ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. UTKU YAPICI
- Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin tarihsel gelişimi ve bugünkü durumu
Diachronic relations between Turkey and European Union and present state of affairs
TÜRKAN FIRINCI
Doktora
Türkçe
2013
TarihGazi ÜniversitesiOrtaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İBRAHİM ARSLANOĞLU
- Düşük yoğunluklu çatışma konseptinde PKK'nın siyasallaşma hareketleri ve kent faaliyetleri
Politization movements and city activities of PKK in the concept of low intensity conflict
ALAATTİN KASIMOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2011
Uluslararası İlişkilerBeykent ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. SEFER GÜMÜŞ