Geri Dön

Kültürel peyzajın yaya yoğunluğu üzerindeki etkisinin değerlendirilmesine yönelik bir yöntem önerisi: İstanbul Tarihi yarımada-Hanlar bölgesi örneği

A method proposal for evaluation of the effect of cultural landscape on pedestrian density: The case of Istanbul Historical peninsula-Hanlar district

  1. Tez No: 332981
  2. Yazar: ZERRİN HOŞGÖR
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. YÜKSEL DEMİR
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Peyzaj Mimarlığı, Landscape Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2012
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Peyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 340

Özet

Tarihi kent merkezleri, kent kültürü ve yerel kimliğini oluşturan mekânlar olmaları nedeniyle önemli kültürel peyzajlardır. Zaman içerisinde hızlı kentleşme, nüfus artışı ve yanlış planlamalar nedeniyle sosyal ve fiziksel yapısındaki değişime rağmen kent merkezleri, sahip oldukları doğal ve kültürel varlıkları ile her zaman önemli çekim noktası olmuşlardır. Coğrafi konumu, eşsiz doğal güzellikleri ve silueti, tarih boyunca ev sahipliği yaptığı medeniyetlere ait koruduğu tarihi ve kültürel yapıları ile İstanbul Tarihi Yarımada, zaman içerisinde bu değişimlerden en fazla etkilenen kent merkezlerinden biri olmuştur. Tarihi Yarımada'daki bozulmanın en önemli nedenlerinden biri, bölgenin doğal ve kültürel özellikleri düşünülmeden yapılmış olan planlama çalışmalarıdır. Tarihi kent merkezinde erişim ile ilgili çözümlerin tüm dünya ülkelerindeki gelişime paralel olarak motorlu araç odaklı gelişmesi, aslında yayaların hareketi için biçimlenmiş kentsel dokuda önemli tahribatlara neden olmuştur. Özellikle yangın planları ve 1950'li yıllardaki imar çalışmaları ile kent dokusuna uygun olmayan geniş bulvarların açılması ve motorlu araçların kent içine sokulması, eski çağlardan beri korunmuş olan kültürel peyzaj dokusunda tahribata neden olmuştur. Motorlu araç odaklı planlama yaklaşımları, doğal ve kültürel değerlerin korunamaması, yaya kullanımlarının olanaksızlaşması ve yaya alanlarının nitelik ve niceliklerinde bozulmalar gibi problemleri de beraberinde getirmiştir.İstanbul Tarihi Yarımada'nın güncel durumu ve kullanım potansiyeli dikkate alındığında sadece korumaya yönelik çalışmalar ve önlemlerin kültürel peyzaj üzerindeki baskıları azaltmada yetersiz kalacağı, güncel kullanımların tarihi dokuya en az zarar verecek şekilde biçimlendirilmesi yönündeki çalışmalara da önem verilmesi gerektiği görülmektedir.Çalışmanın amacı, sürdürülebilir gelişme gözetilerek tarihi kent sokaklarında kültürel peyzaj ve yaya yoğunluğu arasındaki ilişkinin irdelenmesidir. Bu amaçla, kültürel peyzajın sokaklardaki tercih yoğunluğu ve yayaların çevresel algıları üzerindeki etkisini değerlendirilmeye yönelik bir yöntem geliştirilmiş ve yaya yoğunluğunu dolaylı olarak etkileyen sokak ölçeğinde kültürel peyzaj değişkenleri araştırılmıştır. Tarihi kent sokaklarında kültürel peyzaj ve yaya yoğunluğu arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi için geliştirilen yöntem doğrultusunda incelemeler yapılarak bu ilişkiyi tanımlayan, bölgeye özgü saptamalar ortaya koyulmuştur.Tez kapsamında kültürel peyzaj, tarih boyunca farklı medeniyetlerin doğal yapının gerektirdiği koşullar doğrultusunda biçimlendirdiği, insan etkisi ile oluşmuş çevre görünümü olarak ele alınmış ve sadece turistik değerler olarak değil, güncel yaşantıdaki kültürel unsurlar açısından değerlendirilmiştir. Kültürel peyzaj üzerinde tahribata neden olan motorlu araç odaklı erişime alternatif olarak kent merkezinde yaya kullanımlarının arttırılması ve yaya odaklı erişilebilirliğin desteklenmesi ile sürdürülebilir kentsel gelişmeyi sağlayan kullanımlar oluşturulabilmektedir. Bu nedenle tez kapsamında yaya yoğunluğunu etkileyen unsurlardan biri olarak erişilebilirlik konusuna yer verilmiş, yaya erişilebilirliğinin yaşanabilir kentler oluşturulmasındaki önemine değinilerek daha önce planlama ve ulaşım alanında yapılmış çalışmalar açıklanarak bu alanlar dışında ?tasarım disiplininin? yaya mekanı yaratılmasındaki yeri ifade edilmeye çalışılmıştır.Bu çalışma kapsamında, kültürel peyzaj ve yaya yoğunluğu arasındaki ilişkinin incelenmesi için kavramsal açıklamaların yapıldığı literatür araştırması ve bu açıklamalar doğrultusunda yapılan alan araştırması adımlarını içeren bir yöntem önerisi geliştirilmiştir. Geliştirilen yöntem üç adımdan oluşmaktadır. Birinci adımda, Tarihi Yarımada'nın kültürel peyzaj dokusu ve önemine değinilmiş, kültürel peyzajdaki değişim tarihsel süreç içerisinde irdelenmiştir. Daha sonra bölge genelinde yaya yoğunluğunu etkileyen unsurlar ifade edilerek kentsel çekim noktalarının yoğun olarak bulunduğu bölge belirlenmiş ve analizler sonucunda Tarihi Yarımada'da yoğun yaya kullanım potansiyeline sahip olan bölgenin Süleymaniye-Hanlar bölgesi olduğu saptanmıştır. İkinci adımda, Süleymaniye-Hanlar bölgesinde yapılan tarihsel inceleme ve mevcut durum değerlendirmesi sonucunda; sokak dokusunun 100 yıldan fazla zamandır korunduğu, tescilli yapı sayısının toplam yapı sayısının % 75'ini oluşturduğu ve geleneksel ticaret fonksiyonunun sürdürüldüğü, diğer bir ifade ile kültürel peyzaj dokusunun korunduğu bölgenin Hanlar bölgesi olduğu saptanmıştır. Bu nedenle kültürel peyzaj-yaya yoğunluğu ilişkisinin sokak ölçeğinde inceleneceği çalışma alanı olarak Hanlar bölgesi tercih edilmiştir.Üçüncü adımda, Hanlar bölgesinde sokak ölçeğinde kültürel peyzaj ve yaya yoğunluğu arasındaki ilişkinin incelenmesine yönelik analizler yapılmıştır. Beş aşamada yapılmış olan analizler sonucunda elde edilen veriler, karşılaştırmalı değerlendirilerek yorumlanmıştır. Birinci aşamada, Hanlar bölgesindeki sokaklarda yaya yoğunluğu saptanmış ve yaya yoğunluğunu etkileyen fiziksel çevre özellikleri analiz edilmiş, bu amaçla bölgedeki kültürel unsurlar ve erişilebilirlik durumu incelenmiştir. İkinci aşamada, çalışma alanındaki tercih yoğunluğunun saptanması için Hanlar bölgesindeki 8 mahalleyi temsil eden 394 sürekli kullanıcı ile anket yapılmıştır. Anket çalışması ile kullanıcıların bölgeye erişimde kullandıkları ulaşım biçimleri, sosyoekonomik özellikleri ve iş yerlerine gidiş-gelişlerinde bölge içerisinde kullandıkları yaya güzergâhları saptanarak bölge genelindeki hareketin dağılımı ve tercih yoğunluğunun arttığı sokaklar belirlenmiştir. Üçüncü aşamada, yayaların yürüdükleri güzergâha ilişkin algısal değerlendirmelerinin ölçülmesi için anket çalışması yapılmış, memnuniyet, güvenlik, canlılık ve kültürel farkındalık başlıkları altında ifade edilen 8 algısal bileşen ile ilgili değerlendirmeleri elde edilmiştir. Dördüncü aşamada, konu ile ilgili ve çalışma alanına özgü yapılan literatür analizi ve yerinde gözlem sonucunda sokak ölçeğinde incelenecek 28 kültürel peyzaj değişkeni belirlenmiş ve bu değişkenler, literatürde tarihi kenti ifade eden insan ölçeği, kapalılık, çeşitlilik, bağlantı ve kültürel kimlik karakteristikleri altında sınıflandırılmıştır. Beşinci adımda, tercih yoğunluğunun en fazla olduğu 141 sokak segmentinde 28 kültürel peyzaj değişkeni, yapılan mekânsal analizler ile incelenmiş ve segmentler her bir değişken ve karakteristik altında sınıflandırılmıştır. Segment düzeyinde elde edilen veriler, güzergâh ölçeğinde verilere dönüştürülmüş ve bu veriler kültürel peyzajın yaya yoğunluğu üzerindeki etkisinin değerlendirilmesinde kullanılmıştır.Yapılan mekânsal analizler, davranış analizi ve fiziksel çevre analizi sonucunda elde edilen kentsel mekana ait veriler ve anket sonuçları, kültürel peyzaj-yaya yoğunluğu ilişkisinin ifade edilmesi için birlikte değerlendirilmiştir. Hanlar bölgesinde kültürel peyzaj-yaya yoğunluğu ilişkisinin modellenmesi için tez kapsamında 3 ilişki sorgulanmıştır: kültürel peyzaj-segment tercih durumu, kültürel peyzaj-yürüme deneyimi ve güzergâh beğeni derecesi, kültürel peyzaj-yaya çevresel algı değerlendirmeleri. Hanlar bölgesi sokaklarında yapılan analizlerin değerlendirilmesi sonucunda; sokakların insan ölçeğinde olduğu, tarihi kent sokaklarına özgü kapalılık oranı ile mekân hissi yarattığı, görsel ve fonksiyonel çeşitlilik ve canlılık sunduğu, bağlantı özelliğinin yüksek olduğu ve kültürel kimliği yansıtan çok fazla unsur barındırdığı saptanmıştır. İlk ilişkinin incelenmesi için yapılan regresyon analizi sonucunda beş kültürel peyzaj karakteristiğinden ikisinin ?çeşitlilik ve bağlantı- sokak segmentindeki tercih yoğunluğu ile ilişkili olduğu saptanmıştır. İkinci aşamada, 141 segmenti kullanan 173 kişinin güzergâhına ait ölçülen kültürel peyzaj değişkenleri ile bu kullanıcıların güzergâh ile ilgili yürüme deneyimleri ve beğeni düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiş ve bu ilişkileri tanımlayan iki model oluşturulmuştur. Yapılan lojistik regresyon analizi sonucunda, güzergâh beğeni ve yürüme deneyimini açıklayan değişkenlerin güzergâh ölçeğinde ölçülen ölçek ve kapalılık, kültürel kimlik, sokak ile etkileşim, bina yüksekliği, kullanım çeşitliliği ve özgün dokuya uygun döşeme varlığı olduğu saptanmıştır. Son olarak, kültürel peyzaj?çevresel algı arasındaki istatistik ilişkinin değerlendirilmesi için 173 kişinin yürüdüğü güzergâha ilişkin ölçülen kültürel peyzaj değişkenleri ile bu güzergâhtaki yürüme deneyimini ifade eden 8 algısal bileşene ait skorları arasındaki istatistik ilişki analiz edilmiş ve 8 algısal bileşeni açıklayan regresyon modelleri elde edilmiştir.Kültürel peyzaj-yaya yoğunluğu ilişkisinin irdelenmesi için geliştirilen yöntem doğrultusunda Tarihi Yarımada ve Hanlar bölgesine ilişkin sonuçlar elde edilmiştir. Tarihi Yarımada'daki motorlu araç odaklı planlama yaklaşımının kültürel peyzaj dokusunda tahribata neden olduğu, Hanlar bölgesinin yayalar tarafından yoğun olarak kullanılan ve aynı zamanda kültürel süreklilikten söz edilebilen kültürel bir imaj sunduğu saptanmıştır. Hanlar bölgesindeki analizler sonucunda elde edilen verilere dayalı olarak kültürel peyzaj ve yaya yoğunluğu ilişkisini açıklayan değişkenler saptanmıştır. Buna göre, fiziksel çevre özellikleri ve kent formu dışında sokak ölçeğindeki kültürel peyzaj karakteristiklerinin yaya tercih yoğunluğu üzerinde etkili olduğu saptanmıştır. Kültürel peyzaj değişkenlerinin, aynı zamanda yayaların kentsel mekânı kullanma deneyimleri ve algısal tercihlerinde etkisi olduğu saptanmıştır. Çalışma, Hanlar bölgesine özgü anlamlı ve yorumlanabilir sonuçlar ortaya koymasına rağmen konuya kentsel tasarım bakış açısıyla yaklaşarak ileriki çalışmalar için önemli katkılar sunmaktadır.

Özet (Çeviri)

Historical city centers are significant cultural landscapes where the urban culture and local identities are created. In spite of changing social and physical structure due to rapid urbanization, population growth and wrong planning practices over time, city centers have been always an important attraction points with their natural and cultural assets. Historical peninsula of Istanbul, having strategic geographic location, offering unique natural beauties, silhouettes, historical and cultural structures remaining from three empires, has become one of the most affected city centers from these changings. One of the most important reasons for the deterioration in the historical peninsula is planning practices, which is made without considering the natural and cultural features of the site. In line with the improvements in world cities, auto-oriented transportation solutions in historic city center have been developed in Istanbul. This situation caused destruction in urban fabric formed for the pedestrian movement. Especially fire plans and reconstruction efforts in 1950 transformed the old city from a pattern of labyrinth like narrow streets into a grid pattern with wide streets and avenues, like those of European cities. The results of these practices caused disturbances in urban landscape, which has been preserved since ancient times. The encountered problems are destruction of the natural and cultural values, reduction in pedestrian usage and deterioration of pedestrian areas in quality and quantities.The historical city center with its historical and cultural attributes and heritage sites meet the needs of global and local users. Besides, with urban facility areas it meets the social needs such as commercial, educational, health, administrative and recreational of the local residence. Therefore, while the Istanbul historical peninsula presents a historical city view with its cultural values, it has the potential to be used densely by citizens.Considering to the current situation and usage potential of the historical city center, the studies only for conservation and the taken measures for decreasing of the pressures on the cultural landscape is not enough to avoid it. Additionally it is also necessary to care of the spatial arrangements regarding to the forming of the usage of the area. In context, that the historical peninsula is being both conserved and living center of the city, it has to be pointed to the studies that support daily usages minimizing damage on historical and cultural values.The aim of the study is to evaluate the relationship between cultural landscape and pedestrian density in historical city streets. With this aim, a method was developed to assess the effect of cultural landscape on pedestrian preference density in street segments and pedestrian perceptual evaluation. According to the method developed, analyses have been made to assess the relationship between cultural landscape and pedestrian density. It was presented site-specific determinations.Within the scope of the thesis, cultural landscape is discussed as landscape created by human culture throughout the history in accordance with the natural conditions and it was evaluated not only as touristic values, but also in terms of cultural elements in current life. Therefore, all the elements and qualities which people are within the interaction in historic city centers are evaluated as an element of cultural landscape. Today, the focus is to take measures against the automobile-oriented accessibility problems that occur in the historical cities. The spatial arrangements in the historical cities emphasize the restriction of automobile usage in the city center and supporting the increasing of the pedestrian movement. On the other hand, it emphasizes that the pedestrian movement is the less damaging usage during the sustainable development. Therefore, the subject of accessibility was explained as one of the factors affecting pedestrian density within the scope of the thesis. It was tried to describe the role of the pedestrian accessibility in creating livable cities, previous studies constructed in planning and transportation field and the importance of design disciplines to create pedestrian space.Within the scope of this study, it was developed a method proposal including literature review and field research. The method developed consists of three steps. In the first step, cultural landscape of Historical Peninsula is identified and it was mentioned the changings on cultural landscape throughout the history. Then, it was expressed factors affecting the pedestrian density. The area where the urban attraction points densely located is determined. After the analysis, Süleymaniye-Hanlar district was determined as densely used area in Historical Peninsula. In the second step, current and historical data about Süleymaniye-Hanlar district were analyzed. The results of the analyses present that the traditional street pattern and the many historical buildings have been preserved in Hanlar districts. The traditional commercial function is also sustained in the area. Hanlar district is the area where cultural landscape character is conserved. Therefore, this area was selected as study area to evaluate the relationship between cultural landscape and pedestrian density in street scale.Third step includes literature survey, spatial analysis, survey analyses conducted in five stages. In the first stage, the pedestrian density is measured in streets in Hanlar district and it was analyzed the physical environmental characteristics affecting pedestrian density in the area. With this purpose, it was evaluated cultural features and the accessibility. In the second stage, pedestrian survey was conducted with 394 permanent users to determine the preference density in street segments. In the survey questionnaire, a map was presented for pedestrians to draw their walking routes between trip origins (station or parking area) and their working space on the map. The walking routes data drawn by 394 users were superposed and the pedestrian frequencies in each segment were determined. In the third stage, a survey study was conducted to obtain pedestrian experiences in the walking routes. The survey measured pedestrian perceptions about each of eight perceptual components along their everyday walking routes. Perceptual evaluation part of the survey includes questions asking respondents to score their experiences of walking, based on scaled answers to question related to each eight perceptual components. In the fourth stage, as a result of the literature survey about subject and observation and determination on site 28 cultural landscape variables to be analyzed in the street scale were specified. In the last stage, identified variables were analyzed in 141 street segments having the preference density higher than average. For each segment, 28 variables were measured by street survey form. These 28 variables were classified under the human-scale, enclosure, diversity, linkage and cultural identity representing the characteristics of the cultural landscape in the historic cities. Then collected segment-level street data were combined into route-level data and cultural landscape variables were recalculated for each integrated route.After the analysis conducted, upon the evaluation of the pedestrian surveys and spatial data relevant to street together, the relationship between cultural landscape and pedestrian density was assessed in Hanlar district. Three relationships were examined to model the relationship between cultural landscape and pedestrian density. These are the relationship between cultural landscape and segment preference density, the relationships between cultural landscape and pedestrian?s walking experience and route likability evaluation on individual routes, the relationship between cultural landscape and pedestrian perceptual evaluation scores of 8 components. The results of the analysis conducted in street-level present that streets are in human scale, conserve the characteristics of enclosure, presents visual and functional diversity, presents high linkage opportunities and have lots of features reflecting cultural identity. To evaluate the first relationship, regression analysis was conducted. Firstly, it was investigated the effects of the physical features of the street segments on segment preference density, so distance from station and slope of the segment were examined as independent variables for regression analysis. In this analysis, distance from station entered the regression model with the negative sign. It means that pedestrian?s usage preference is increased when the distance from station is decreased. Slope has not statistically significant correlation with the pedestrian density. After the analysis of the physical features, cultural landscape variables were tested as independent variables. As a result, it was obtained that two cultural landscape characteristics -diversity and linkage- are related with the pedestrian frequency in the street segments. After the second analysis, it was seen that cultural landscape variables affect walking experience and route likability of pedestrians. Two models were defined to present these relationships. As a result of logistic regression analysis, it was found that the variables explaining walking experience and route likability are street scale and enclosure, cultural identity, interaction between building and street, average building height, functional diversity and the presence of paving fitting original one. After the third analysis 8 perceptual evaluation models were defined. It was revealed statistical association between surveyed perception scores of the 8 perceptual components and measured cultural landscape variables extracted from their routes. Cultural landscape variables effecting each perceptual component were identified in regression models.In accordance with the method developed, the results related with Historical Peninsula and Hanlar district were acquired. It was seen that the auto-oriented planning approach caused destruction on cultural landscape in Historical Peninsula. As a result of the analysis conducted in Hanlar district, the variables describing the relationship between cultural landscape and pedestrian density have been determined. According to this, it has been ascertained that cultural landscape characteristics have effect on pedestrian density. It has been also determined that cultural landscape variables have effect on the pedestrians? urban space usages and perceptual preferences. Research findings are intituitively and logically interpretable. Although the results are based on Hanlar district, it provides contributions for future studies by its urban design approach.

Benzer Tezler

  1. Assessment of urbanization history of Addis Ababa city, Ethiopia

    Addıs Ababa cıty, Ethıopıa'nın kentleşme tarihinin değerlendirilmesi

    ABDURAHMAN HUSSEN YIMER

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Şehircilik ve Bölge PlanlamaMersin Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ALİ CENAP YOLOĞLU

  2. Beşiktaş Dolmabahçe-Ortaköy kıyı şeridinde kültürel mirasın algılanması ve sunumu

    Interpretation and presentation of cultural heritage in Beşiktaş Dolmabahçe-Ortaköy coastline

    RUMEYSA ZEYNEP KURTULUŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    MimarlıkYıldız Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ELVAN EBRU OMAY POLAT

  3. Bartın kenti örneğinde cadde peyzajı tasarımı üzerinde bir araştırma

    A research on the streetscape desing in Bartın city

    BAYRAM KAYA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Peyzaj MimarlığıBartın Üniversitesi

    Peyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BÜLENT CENGİZ

  4. Mekansal kimliğin sürdürülmesinde tarihi kent merkezlerinin kamusal gücünün kentsel tasarım bağlamında değerlendirilmesi: İstiklal Caddesi aksı ve Taksim Meydanı (İstanbul) örneği

    Public power of historical city centers in sustaining spatial identity through implications of urban design: The case of Istiklal Street and Taksim Square (Istanbul)

    SELİN SARGUT GELEN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Şehircilik ve Bölge PlanlamaDokuz Eylül Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİYE EMEL GÖKSU

  5. Kültürel peyzajın korunmasında bellek süreci: Validebağ Korusu örneği

    Memory process in the preservation of cultural landscape: The case of Validebag Grove

    DİLAN AZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Şehircilik ve Bölge PlanlamaMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SEHER DEMET YÜCEL