Geri Dön

İstihbarat analizinde belirsizlik faktörüyle çalışma yöntemleri ve bilimselliğin önemi

Methods of working with uncertainty in intelligence analysis and the importance of adopting a scientific approach

  1. Tez No: 348939
  2. Yazar: MEHMET EFE TUZCU
  3. Danışmanlar: PROF. DR. SIDDIK BİNBOĞA YARMAN
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2013
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Harp Akademileri Komutanlığı
  10. Enstitü: Stratejik Araştırmalar Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 149

Özet

Bu tezde istihbarat analizinde belirsizlik faktörü ile çalışma yöntemleri çerçevesinde bilimselliğin önemi incelenmiştir. Birinci bölümde bilim, bilimsel yöntem ve belirsizlik kavramları ele alınmıştır. Bilginin tanımı ve doğasına ilişkin epistemoloji tartışması, tarihsel süreçte ortaya çıkmış temel felsefi yaklaşımlar üzerinden değerlendirilerek bugünkü anlayış özetlenmiştir. Sonrasında, bir bilgi kaynağı olarak bilimin tanımı ve gelişimi incelenmiş, diğer kaynaklardan farkını ortaya koymak için bilimsel yöntemin esasları anlatıldıktan sonra bunların belirsizlik ve olasılık kavramlarıyla ilişkisi ele alınmıştır. Bilimsel yöntemin diğer bilgi edinme biçimlerine kıyasla neden daha güvenilir olduğu, olasılık kuramının prensipleriyle olan uyumu çerçevesinde açıklanmıştır. İkinci bölümde“istihbarat analizi bilim midir sanat mıdır”tartışmasının temellerine inilmiştir. İstihbarat ve istihbarat analizinin bugüne kadar nasıl evrildiğine ve giderek artan önemine değinildikten sonra bilim ile olan benzerlik ve farkları ele alınmıştır. İstihbarat analizinde bilimselleşme atılımını başlatan Sherman Kent ve onu takip eden uzmanların icraatları özetlenerek bu sürece karşı gelişen muhafazakâr refleks, temel argümanları üzerinden tahlil edilmiştir. Bu argümanların çoğunlukla, bilim hakkındaki eksik ve yanlış kanaatlerden ya da ön yargılardan beslendiği gösterilmiştir. Üçüncü bölümde istihbarat analizinde çağdaş bilimselleşme çalışmaları mercek altına alınmıştır. Öncelikle bu çalışmaların bilimsel gerekçeleri olarak, Richards Heuer başta olmak üzere, istihbarat analizinde bilimselleşmeyi savunan uzmanların saptamaları ışığında, insan zihninin bireysel ve kolektif süreçlerdeki hata payını arttıran çeşitli zaaf ve eğilimleri incelenmiştir. Geçmiş deneyimler, eğitim, kültürel değerler gibi dış etkenlerle birlikte bu zaaf ve eğilimler, algı ve belleğin çalışma mekanizmalarını etkileyerek kişinin düşünsel süreçlerini yönlendirmekte, gerçeklikle arasında bir filtre oluşturan zihinsel yapı ve modellerinin nasıl oluşacağını etkilemektedir. Analitik süreçleri olumsuz yönde etkileyen bilişsel eğilimler, delillerin değerlendirilmesinde, nedensellik ilişkilerinin algılanmasında, olasılık tahmininde ve geçmişe yönelik değerlendirmelerde ortaya çıkanlar olmak üzere dört kategoride ele alınmıştır. Uzmanlaşmanın insan zihninden kaynaklanan olumsuzluklara çare olmadığı, hatta artan belirsizlik ile paralel olarak bazılarının etkisini arttırabildiği ve yenilerine sebebiyet verebildiği olgusu, uzmanlığın paradoksu başlığı altında incelenmiştir. Sonrasında, kolektif süreçlerde ortaya çıkan eğilimler değerlendirilmiştir. Bu eğilimlerin istihbarat teşkilatlarında kurum içi dinamikler, karar ii alıcılardan gelen siyasi baskılar veya kurumlar arası rekabet nedeniyle ortaya çıkarak istihbarat analizindeki hata payını arttırdığı görülmektedir. İstihbarat analizinde bilimselleşmenin bilimsel gerekçeleri ortaya konulduktan sonra, büyük istihbarat başarısızlıklarındaki analitik hatalarda bu gerekçelerin ne şekilde somutlaştığı tartışılmıştır. Çeşitli uzmanların araştırmalarına ve resmî raporlardaki ifadelere dayanarak, tarihe geçmiş bu başarısızlıkların arkasındaki süreçlere yönelik tespit ve tavsiyelere yer verilmiştir. Bu tespit ve tavsiyelerin stratejik istihbaratın önemine ve istihbarat analizinde bilimselleşmenin gerekliliğine işaret ettiği saptanmıştır. Bilimselliğin gerektirdiği şeffaflığın, güvenlik için gereken asgari gizlilik koşulları ile nasıl dengelenebileceği tartışılmaktadır zira Soğuk Savaş döneminden kalan güvenlik ağırlıklı uygulamaların analitik süreçleri sekteye uğrattığı görüşü hâkimdir. Son olarak, istihbarat analizi için önerilen bilimsel yaklaşım ve bilimsel tabanlı teknikler ele alınmıştır. İstihbarattaki analitik hataların büyük başarısızlıklarda önemli rolü olduğundan hareketle bu hataları asgariye indirmek için önerilenlerin bilimsel yöntemin esaslarıyla tamamen örtüştüğü görülmektedir. Ancak gerekli zihinsel ve kurumsal reformların kalıcı olarak hayata geçirilebilmesi için istihbarat analizinin bir sanat olarak kalmayıp tıp veya hukuk gibi, belirli standartları, örgütleri ve gelişkin bir literatürü olan bir mesleğe dönüştürülmesi gerektiği düşünülmektedir. Bugünün koşullarında analitik başarı düzeyini mümkün mertebe arttırmak üzere çeşitli uzmanlar tarafından geliştirilen bilimsel tabanlı tekniklere de bu bölüm kapsamında yer verilmiştir. Bu tekniklerin belirli standartlara göre kategorize edilmesi ve hangi koşullarda ne kadar etkili olduklarının anlaşılabilmesi için de istihbarat analizinin bir meslek olma yönünde evrilmesi gerektiği görülmektedir. Özetle, günümüzde istihbarat analizinde bilimselleşmenin gerekliliği konusunda önemli ölçüde konsensüs sağlanmış gözükmektedir.“İstihbarat analizi bilim midir sanat mıdır”tartışması, yerini bu disiplinin bir sanattan ibaret olmakla kalmayıp bilimsel tabanlı bir meslek hâline getirilmesinin yolları hakkındaki tartışmalara bırakmaktadır. İstihbarat analizi ancak tıp veya hukuk gibi, sağlam bir epistemolojik formasyona sahip olacak şekilde geliştirildiği ölçüde çağın koşullarına yanıt verebilir hâle gelecektir.

Özet (Çeviri)

This dissertation examines the ways of dealing with uncertainty in intelligence analysis, and the importance of adopting an approach based on the scientific method. The first chapter introduces the concepts of science, scientific method and uncertainty. The epistemological debate over the definition and nature of knowledge is explained through the lenses of the main historical schools of thought, and the current understanding is summarized. Next, science as a source of knowledge is examined as to its definition and progress. The main principles of the scientific method and their relation with the concepts of uncertainty and probability are discussed in order to emphasize the difference of science as a superior source of reliable knowledge. The second chapter deals with the question of intelligence analysis being“a science or an art.”The historical evolution and the increasing importance of modern intelligence and intelligence analysis are explained, giving way to a comparison with science as regards their main similarities and differences. The contributions of analysts starting with Sherman Kent, who first emphasized the importance of scientification of the analytical process is summarized, and the conservative reaction against the movement is analyzed on the basis of their key arguments. It is seen that those arguments mostly spring from misunderstandings about or prejudices towards science. The third chapter closely examines the recent efforts for scientification of intelligence analysis. First, the scientific reasons for those efforts are elucidated in the light of the works of expert analysts, particularly that of Richards Heuer. The reasons comprise the mental pitfalls encountered in the analytical process, both when working alone or in a collaborative environment. By affecting the perception and memory processes and in combination with the external factors such as past experiences, educational background, cultural values etc., some ingrained properties of the human mind form the basis of the mind-sets and mental models, which in turn function as a filter between the reality and the observer. Among these properties which have a negative impact on the analytical process, are the cognitive biases that emerge in evaluation of evidence, perception of cause and effect, estimating probabilities, and finally, the hindsight biases in evaluation of intelligence reporting. Next, the phenomenon known as the paradox of expertise is examined. It is seen that being an expert does not make one immune to the effects of cognitive iv biases. On the contrary, expertise may actually magnify the effect of some biases and can cause other complications such as overconfidence when dealing with high levels of uncertainty. Lastly, the specific tendencies that emerge when working in a collaborative environment are considered as yet another factor influencing the analytic process in a negative way. Tendencies such as“group think”encountered within the agencies, politicization of intelligence when working too closely with decision makers, and over-secrecy caused by inter-agency rivalries, are all dealt with in the concerning section. Next, in order to provide examples of the above mentioned phenomena, big intelligence failures are explained case by case, drawing on the findings in official and non-official sources. Investigations indicate that analytic errors are an important factor in these failures. The commenters emphasize the increasing significance of strategic intelligence and the negative consequences of the lack thereof, implying the need for a more scientific intelligence analysis. It is stated that the existent security paradigm based upon the Cold War mentality harms the analytical process by impeding effective intelligence sharing. The much needed scientific transparency and the equally vital concept of security must be delicately balanced for a better analysis. Finally, the recommended scientific approach and structured techniques as attempts to improve intelligence analysis are discussed. These are considered as significant but preliminary recommendations. A lasting improvement in intelligence analysis can only be achieved through the full professionalization of the“tradecraft”along the lines of medicine or law. It is understood that this requires a sound epistemological foundation, formal standards of practice, and the existence of professional associations. To conclude, it can be said that the focus of the debate concerning the“science vs. art”dichotomy in intelligence analysis is shifting towards the subject of professionalization. After the big intelligence failures of recent times, especially 9/11 and the non-existent Iraqi WMD, there seems to be a consensus on the need for a more scientific intelligence analysis, which in turn, requires a full professionalization of the craft. Only then can the analysts meet the expectations of the 21st century.

Benzer Tezler

  1. İstihbarat analizinde bulanık mantık tabanlı yaklaşım: Devlet dışı silahlı gruplar üzerine bir araştırma

    Fuzzy logic based approach in intelligence analysis: A study on non-state armed groups

    ERDEM ÖZKAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Uluslararası İlişkilerHarp Akademileri Komutanlığı

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BEKİR SIDDIK BİNBOĞA YARMAN

  2. Algılanan çevresel belirsizliğin, rekabet stratejilerinin seçimi üzerine etkisinde, rekabetçi istihbaratın düzenleyici rolü: Konaklama işletmelerinde bir uygulama

    The moderating role of competitive intelligence on the effect of perceived environmental uncertainty on the choice of competitive strategies: A case study in hospitality businesses

    ARİF NİHAT SAMUR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    TurizmNevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi

    Turizm İşletmeciliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. İBRAHİM YILMAZ

  3. Günümüz çatışmalarında sosyal ağ analizinin istihbarattaki önemi

    Significance of social network analysis for intelligence in todays world conflicts

    HÜLYA İPEKCİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Kamu YönetimiKara Harp Okulu Komutanlığı

    Güvenlik Bilimleri Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. LEVENT KUŞOĞLU

  4. Kısa süreli banka kredileri ve Türkiye uygulaması

    Başlık çevirisi yok

    KEMAL AKTAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    BankacılıkDokuz Eylül Üniversitesi

    İşletme Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BERNA TANER

  5. Zaman baskısı altında ve belirsiz ortamda karar vermek: Doktorlar üzerine bir araştırma

    Decision making under time pressure and uncertainty: A research on the doctors

    MUSTAFA ÇAĞATAY YAZICI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Bilgi ve Belge YönetimiMilli Savunma Üniversitesi

    İstihbarat Çalışmaları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. OKAN YAŞAR