Deneysel temas tipi yanıklarda Hyperıcum perforatum (Sarı kantaron) tedavisi ile Alpına offıcınarum ( Havlıcan) tedavisinin yara iyileşmesi üzerine etkilerinin karşılaştırılması
Comparison of the effects of Hypericum perforatum (St john's wort) treatment and Alpina officinarum (Galangal) treatment on the wound healing in experimental contact burns
- Tez No: 360361
- Danışmanlar: DOÇ. DR. GÜÇLÜ SELAHATTİN KIYAN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: İlk ve Acil Yardım, Emergency and First Aid
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2014
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ege Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü
- Bilim Dalı: Acil Tıp Ana Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 216
Özet
AMAÇ: Yanık, travmalar içinde önemli bir mortalite ve morbidite nedeni olmaya devam eden ve sıklıkla karşılaşılan bir travmadır. Termal nedenler daha sık görülmekle beraber, termal nedenler dışında elektrik yanıkları, radyasyon ve kimyasal yanıklar da bulunmaktadır. Deri, primer etkilenen organ olmasına karşın, yanığın sitemik etkilerine bağlı olarak diğer tüm organ ve sistenlerde de komplikasyonlar oluşabilmektedir. Yanık hasarının büyüklüğüne bağlı olarak oluşabilecek komplikasyon ve ölüm riski o kadar yüksek olmaktadır (1,2). Amerikan Yanık Derneği'nin verilerine göre U.S. de yılda 500.000 birey yanık nedeniyle tedavi görmektedir. Bunlardan 45.000 birey hastaneye yatış gerektirmektedir, yani hastaların büyük bir bölümünün tedavisi acil serviste yapılmıştır ve hastaların %85'i yanık merkezinden evine taburcu edilmiştir (3). Topikal ajanlar yanık tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Çeşitli çalışmalarda topikal antimikrobiyal ajanların kullanımının parsiyel veya tam kat kalınlıktaki major yanık yaralanmalarında morbidite ve mortaliteyi azaltmadaki rolü gösterilmiştir. Effektif topikal antimikrobiyal ajanın yaygın şekilde uygulanması açık yanık yarası üzerindeki mikrobiyal yükü ve enfeksiyon riskini azaltır ve yanık iyileşme hızını artırır (4-6). Tedavide etkin ve ortak bir yöntem olarak belirlenmiş bir ajan veya uygulama yöntemi görülmemektedir. Sarı kantaron otu ve havlıcan otu halk arasında pek çok rahatsızlığın tedavisinde uzun yıllardır kullanılmaktadır. Yanık tedavisinde de etkili olabileceklerini düşündürecek pek çok özellikleri mevcuttur (7-15). xii Alpinia officinarum Hance (Havlıcan otu, Lesser galangal, smaller galangal) bitkisi Çin kökenlidir fakat daha çok Batı Bengal, Assam ve Doğu Himalayalar'ın düzlüklerinde, Hindistan'da yetiştirilmektedir. Havlıcan, Ayurvedik ve Çin Tıbbında çok eski zamanlardan beri (MS 500. yıl), Avrupa'da ise Orta Çağ'dan beri kullanılmaktadır (7). Rizomların (köksapı) esas olarak sindirim sistemi üzerinde etkiyen çok etkili bir bitki olduğu bildirilmiştir; aynı zamanda ağrıyı azaltır, ateşi düşürür, bakteriyel ve fungal enfeksiyonları kontrol altına alır. Havlıcanın önemli iki biyoaktif bileşenden biri; havlıcan rizomlarında yüksek konsantrasyonlarda bulunan ve flavonoidlerin flavonol sınıfının bir üyesi, galangindir (8,9). Alpinia officinarum rizomunun bileşiminde bulunan diarilheptanoidler ve de flavonoidler; biyolojik, anti-oksidan ve serbest radikal temizleyici özelliklerinden dolayı yanık yarası iyileştirmede etkili olabilir. Türkiye'de yöresel olarak binbirdelik otu, kan otu, kılıç otu, mayasıl otu, yara otu, kuzu kıran ve ingilizcede St. John's wort adıyla bilinen Hypericum perforatum L., Hypericaceae familyasına dahil ve Avrupa, Asya, Kuzey Afrika ve Amerika Birleşik Devletlerinde yetişen çok yıllıklı bir ottur (10). Bir kaç çalışmada, sistemik uygulamayı takiben in-vivo anti- inflamatuar özellikleri belgelenmiştir (11, 12). İn-vitro çalışmalar H. perforatum ekstresi ya da içeriklerinin inflamatuar reaksiyon sürecindeki bazı basamakları inhibe ettiğini göstermiştir. Özellikle H. perforatum ekstresi serbest radikal üretimini, myeloperoksidaz, siklooksijenaz-1, 5-lipoksijenaz ve indüklenebilir siklooksijenaz ve nitrik oksit sentaz basamaklarını inhibe eder (13-15). Yapılan literatür taramasında yanık hastalarında veya deneysel yanık modellerinde gerek H. perforatum' un gerekse Alpinia officinarum etkileri üzerine klinik ve deneysel çalışmaların oldukça az ve yetersiz olduğu dikkat çekmektedir.Ayrıca bu konuda beraber yapılmış çalışmanın da olmadığını gördük.Bu nedenle uzun zamandır yanık ve yara iyileşmesi üzerine etkili olduğu düşünülen H.Perforatum'un ve Alpinia officinarum deneysel temas tipi yanıklarda yara iyileşmesi üzerine etkili olup olmadığının belirlenmesi ve etkilerinin birbirleriyle karşılaştırılması amaçlandı. xiii YÖNTEM: Çalışmada DEÜ Tıp Fakültesi Deney Hayvanları Yetiştirme Merkezi'nden temin edilen, seksüel olgunluğa erişmiş, ağırlıkları 180-250 gr. arasında değişen, sadece dişi eşeyden, 35 adet sağlıklı Wistar albino cinsi sıçan kullanıldı. Sıçanlar 5 gruba ayrıldı. İntraperitoneal ksilazin ve ketamin anestezisi sonrası bütün deneklerin sol torakodorsalinde iki, sağ torakodorsalinde bir olmak üzere toplamda üç adet, aralarında sağlam cilt dokusu bırakacak şekilde 1x1'lik alanlar traşlanarak kıllardan arındırıldı. Yanık modeli oluşturmak amacıyla tasarlanan cihazın (Şekil 28) sabit 100°C sıcaklıkta tutulan 1x1 cm'lik kare şeklindeki bakır ucu traşlanan alanlara 10 saniye boyunca ekstra basınç uygulanmadan temas ettirilerek yanık oluşturuldu. Daha sonra gruplarda planlanan işlemler her bir gruba ayrı ayrı sırası ile gerçekleştirildi. Grup 1 'e herhangi bir işlem veya tedavi uygulanmadı. Grup 2 'ye yanık uygulaması sonrası sadece 100cc SF ile 2 dakika irrigasyon sağlanıp ilaçsız pansuman ile kapatılarak herhangi başka bir tedavi uygulanmadı. Grup 3'e yanık uygulaması sonrası havlıcan otundan hazırlanan jel uygulaması tek sefer yapıldı. Grup 4'e yanık uygulaması sonrası kantaron otundan yapılan jel tek sefer uygulandı. Grup 5'e ise yanıktan sonra tek sefer boş jel uygulandı. BULGULAR: Deneklerin genel sıvı kayıplarını anlamak için kuru-yaş ağırlıkları olan 0. (yanık öncesi) ve 24. Saat (yanık sonrası) ağırlıkları ölçülerek değerlendirildi. Sonuçta gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı ağırlık farkı saptanmadı. Yanık uygulaması sonrası tedavi almayan grupta ödem, kollajen diskolorizasyonu, damar hasarına ait en yüksek değerler 4. saatte elde edilip, 8. saatte azalmakta olduğu ve en düşük değerlerine 24. saatte ulaştığı izlendi.Kıl kökü hasarı ve PNL infiltrasyonu yanık kontrol grubunda en yüksek değerine 8.saatte ulaştı ve 24. saatte en düşük değeri elde edildi.Gl.sebacea hasarına ait en yüksek değer ise 24. saatte elde edildi. Bakılan diğer parametreler ise damar sayısı, dejenere kıl kökü sayısı, toplam kıl kökü sayısı, epidermis kalınlığıydı. Damar hasarı tüm gruplarda 4.saatte enyüksek, 24. saatte en düşük saptandı. Grupların birbirleri arasında yapılan havlıcan – yanık kontrol, kantaron - yanık kontrol, jel - yanık kontrol kantaron-jel, havlıcan – kantaron, havlıcan – jel karşılaştırmalarında anlamlı değer elde edilmedi.(p>0.05) xiv Tüm gruplarda zaman içerisinde ödem miktarının azaldığı görüldü.Grupların birbirleri arasında yapılan karşılaştırmalar sonucunda ; havlıcan ve kantaronun yanık kontrol grubu ile değerlendirilmesi sonrası 4.saatte anlamlı değer (p0.05) . Kıl kökü hasarında grupların birbirleri arasında yapılan karşılaştırmaları sonrasında ; Havlıcan-yanık kontrol, havlıcan – kantaron, havlıcan-jel, yanık kontrol – jel karşılaştırmalarında anlamlı değer elde edilmezken (p>0.05), kantaron-yanık kontrol ve kantaron-jel karşılaştırılmasında ise 24.saatte anlamlı farklılık (p0.05) Bu çalışmada her gruba ait her bir hayvandan elde edilen preperatların tamamında damar, kıl kökü ve dejenere kıl kökü sayım işlemi gerçekleştirildi. Toplam kıl kökü sayısı yanık kontrol, havlıcan ve jel grubunda 4.,8., 24. saatlerde giderek düşerken kantaron grubunda korunmuş olarak izlendi ve istatistiksel olarak anlamlı (p0.05). Kantaron-yanık kontrol grubunun karşılaştırılmasında 4 ve 8. saatlerde anlamlı farklılık göstermezken (p>0.05), 24. saatte anlamlı değer (p
Özet (Çeviri)
PURPOSE: Burn is a trauma that continues to be a significant mortality and morbidity cause and it is frequently encountered. While the thermal causes are seen more often, there are also electricity burns, radiation and chemical burns. Although the skin is the primarily affected organ, complications may occur in all other organs and systems depending on the cytemc effects of the burn. The larger is the burn damage, the higher is the complication and death risk that may occur (1,2). According to the data from the American Burn Association, annually 500.000 individual receive treatment due to burns. Hospitalization was required for 45.000 of them, i.e. most of the patients were treated in emergency service and %85 of the patients was discharged from burn centers to their homes (3). Topical agents are commonly used for burn treatment. Several studies have shown that the usage of topical antimicrobial agents plays role in reducing morbidity and mortality in partial or full-thickness burn injuries. Common application of effective topical antimicrobial agent reduces the microbial load and infection risk on the open burn wound and increases the burn healing speed (4-6). There is not any agent or application method in the treatment that adopted as an effective and common method. St. John's wort and galangal has been used for the treatment of numerous disorders for many years by the society. These plants have many properties that cause to think that they can be effective in burn treatment (7-15). xviii Alpinia officinarum Hance (Lesser galangal, smaller galangal) plant is of China origin, however, it is mostly cultivated in West Bengal, Assam, plains of East Himalayas, and India. Galangal has been used in Ayurveda and Chinese Medicine since the first age (500 A.D.), and in Europe since the Medieval period (7). It was reported that it is a quite effective plant whose rhizomes (rootstock) act basically on digestive system; at the same time it relieves pain, reduces fever, and controls bacterial and fungal infections. One of the two important bioactive components of galangal is galangin which is present in galangal rhizomes in high concentrations and a member of the flavonol class of flavonoids (8,9). Diarilheptanoids and flavonoids available in Alpinia officinarum rhizome composition can be effective in the healing of burn injuries owing to their antioxidant and free radical scavenging properties. Hypericum perforatum L. which is known as binbirdelik otu, kan otu, kılıç otu, mayasıl otu, yara otu, kuzu kıran in Turkish and St. John's wort in English is a perennial plant that is included in Hypericaceae family and grown in Europe, Asia, North Africa and United States of America (10). Some studies documented its in-vivo anti-inflammatory properties following the systemic application (11, 12). In-vitro studies have shown that extracts or contents of H. perforatum inhibit some steps in the inflammatory reaction process. Especially, H. perforatum extract inhibits free radical formation, myeloperoxidase, cyclooxygenase-1, 5-lipoxygenase and inducible cyclooxygenase and nitric oxide synthase steps (13-15). In the literature scan, it is conspicuous that clinical and experimental studies are too few and insufficient about the effects of both H. perforatum and Alpinia officinarum in patients with burns and experimental burn models. Additionally, we saw that there is not any collaborative study performed on this subject. Therefore, it was aimed to determine whether H.Perforatum and Alpinia officinarum which have been regarded to be effective on burn and wound healing since long times are effective on experimental contact type burns in terms of wound healing, or not and compare their effects with each other. xix METHOD: 35 healthy albino Wistar rats, which were obtained from Experimental Animal Breeding Center of DEU Faculty of Medicine, and were of sexual maturity, of weight 180-250 gr., of female sex, were subjected to the study. Rats were separated into 5 groups. After intraperitoneal xylazine and ketamine anaesthesia, areas of 1x1 were cleaned of hair by shaving in a manner that leaved total three areas being one area on left thoracodorsal and two areas on right thoracodorsal of all subjects, and solid skin texture between whose areas. Burns were formed by contacting the 1x1 cm copper end (Figure 28), which was kept at 100°C constant temperature, of the device designed with the aim of forming burn model to the shaved areas for 10 seconds without applying extra pressure. Then, the procedures planned for the groups were performed respectively for each group. Any procedure or treatment was not applied to Group 1. In Group 2, burns were only irrigated with 100cc SF for 2 minutes and covered with drug-free dressing after burn application and any other treatment was not applied. In Group 3, the gel prepared from galangal plant was applied for one time after burn application. In Group 4, the gel prepared from St John's wort was applied for one time after burn application. In Group 5, plain gel was applied for one time after burn application. FINDINGS: In order to understand the general fluid loss of the subjects, dry-wet weights i.e. hour 0 (before burn) and hour 24 (after burn) weights were measured and assessed. In conclusion, any meaningful weight difference was not determined among the groups. In the non-treated group, it was monitored that the highest values of edema, collagen discoloration and vein damage obtained at hour 4 and these values began to lower at hour 8 and reached the lowest values at hour 24.Hair root damage and PNL infiltration reached to highest levels at hour 8 and the lowest value was obtained at hour 24 in the burn control group. Highest values of Gl. sebacea damage was obtained at hour 24. Other examined parameters were vein number, degenerated hair root number, total hair root number and epidermis thickness. Vein damage was determines to be highest at hour 4 and lowest at hour 24. In the galangal - burn control, St John's wort - burn control, gel - burn control, galangal - St John's wort, galangal - gel comparisons conducted among the groups, any meaningful value could not be obtained.(p>0.05) xx Edema amount was seen to be reduce in all groups with time. As a result of the comparisons conducted among the groups a meaningful value (p0.05). After the comparison among the groups in terms of hair root damage; while any meaningful value (p>0.05) could not be obtained from the comparisons of galangal - burn control, galangal - St John's wort, galangal - gel, burn control - gel, a meaningful difference (p0.05). In this study, the procedures of vein, hair root and degenerated hair root count were performed on all preparates obtained from each animal of each group. Total hair root number was increasingly reduced in burn control, galangal and gel group at hours 4, 8 and 24, however this number was observed in St John's wort group to be preserved and it was found statistically meaningful (p0.05). In the comparison of St John's wort - burn control group, there was not any meaningful differences at hours 4 and 8 (p>0.05), a meaningful value (p
Benzer Tezler
- Deneysel temas tipi yanıklarda acil uygulanan tedavi yöntemlerinin yara iyileşmesi üzerine etkilerinin Hypericum perforatum (Sarı kantaron) tedavisi ile karşılaştırılması
Comparison of emergency treatment for contact type of burns treated with Hypericum perforatum (Sari kantaron)
DERYA CABBAROĞLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2013
İlk ve Acil YardımEge ÜniversitesiAcil Tıp Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. GÜÇLÜ SELAHATTİN KIYAN
- Deneysel temas tipi yanıklarda acil uygulanan tedavi yöntemlerinin yara iyileşmesi üzerine etkilerinin momordica charantia (kudret narı)topikal tedavisi ile karşılaştırılması
Comparison of the topical momordica charantia (bitter melon)treatment and the effects of emergency treatment methods on the wound healing in experimental contact burns
FATİH TEPE
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2016
İlk ve Acil YardımEge ÜniversitesiAcil Tıp Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MURAT ERSEL
- Deneysel temas tipi yanıklarda, acil uygulanan tedavi yöntemlerinin yara iyileşmesi üzerine etkilerinin ipek proteini serisinin(ipek böceği kozasından elde edilen saf molekül) topikal tedavisi ile karşılaştırılması
Comparison of the topical sericine(pure molecule derived from silkworm cocoons) treatment and the effects of emergency treatment methods on the wound healing in experimental contact burns
DERYA ÜNLÜ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2015
İlk ve Acil YardımEge ÜniversitesiAcil Tıp Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MURAT ERSEL
- Deneysel temas tipi yanıklarda acil uygulanan tedavi yöntemlerinin yara iyileşmesi üzerine etkilerinin alpinia officinarum (Havlıcan) topikal tedavisi ile karşılaştırılması
Comparison of the topical alpinia officinarum (Galangal) treatment and the effects of emergency treatment methods on the wound healing in experimental contact burns
KORAY KADAM
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2014
Eczacılık ve FarmakolojiEge ÜniversitesiDahili Tıp Bilimleri Bölümü
DOÇ. DR. GÜÇLÜ SELAHATTİN KIYAN
- Mekanik sistemlerde temas problemlerinin incelenmesi
The investigation of contact problems in mechanical systems
İSMAİL KAYA
Doktora
Türkçe
2024
Makine Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiMakine Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. CEMAL BAYKARA