Geri Dön

Deneysel temas tipi yanıklarda acil uygulanan tedavi yöntemlerinin yara iyileşmesi üzerine etkilerinin alpinia officinarum (Havlıcan) topikal tedavisi ile karşılaştırılması

Comparison of the topical alpinia officinarum (Galangal) treatment and the effects of emergency treatment methods on the wound healing in experimental contact burns

  1. Tez No: 365869
  2. Yazar: KORAY KADAM
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. GÜÇLÜ SELAHATTİN KIYAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Eczacılık ve Farmakoloji, Histoloji ve Embriyoloji, İlk ve Acil Yardım, Pharmacy and Pharmacology, Histology and Embryology, Emergency and First Aid
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2014
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ege Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Dahili Tıp Bilimleri Bölümü
  12. Bilim Dalı: Acil Tıp Ana Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 143

Özet

AMAÇ: Efektif topikal antimikrobiyal ajanın yaygın şekilde uygulanması açık yanık yarası üzerindeki mikrobiyal yükü ve enfeksiyon riskini azaltır. Yanık iyileşme hızını arttırır [1-3]. Tedavide etkin ve ortak bir yöntem olarak belirlenmiş bir ajan veya uygulama yöntemi görülmemektedir. Alpinia officinarum (havlıcan), halk arasında pek çok rahatsızlığın tedavisinde uzun yıllardır kullanılmaktadır. Yanık tedavisinde de etkili olabileceğini düşündürecek pek çok özelliği mevcuttur [4-6]. Yapılan literatür taramasında yanık hastalarında veya deneysel yanık modellerinde Alpinia officinarum'un etkileri üzerine klinik ve deneysel çalışmaların az olduğu dikkat çekmektedir. Acil uygulanan tedavi yöntemlerinden olan yanığa topikal gümüş sülfadiazin (GSD) uygulamasını, topikal Alpinia officinarum tedavisi ile kıyaslayan bir çalışmaya da rastlamadık. Bu nedenle uzun zamandır yanık ve yara iyileşmesi üzerine etkili olduğu düşünülen Alpinia officinarum'un deneysel temas tipi yanıklarda yara iyileşmesi üzerine etkili olup olmadığının belirlenmesi ve etkilerinin acil uygulanan tedavi yöntemlerinden topikal GSD uygulaması ile karşılaştırılması amaçlandı. YÖNTEM: Çalışmada Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Deney Hayvanları Yetiştirme Merkezi'nden temin edilen, seksüel olgunluğa erişmiş, ağırlıkları 195-245 gr arasında değişen, sadece dişi eşeyden, 35 adet sağlıklı Wistar albino cinsi sıçan kullanıldı. Sıçanlar beş gruba ayrıldı. İntraperitoneal ksilazin ve ketamin anestezisi sonrası bütün deneklerin sol torakodorsalinde iki, sağ torakodorsalinde bir olmak üzere toplamda üç adet, aralarında sağlam cilt dokusu bırakacak şekilde 1x1 cm'lik kare alanlar traşlanarak kıllardan arındırıldı. Yanık modeli oluşturmak amacıyla tasarlanan cihazın sabit 100°C sıcaklıkta tutulan, 1x1 cm'lik kare şeklindeki bakır ucu traşlanan alanlara 10 saniye boyunca ekstra basınç uygulanmadan temas ettirilerek yanık oluşturuldu. Daha sonra gruplarda planlanan işlemler her bir gruba ayrı ayrı sırası ile gerçekleştirildi. Grup I'e (kontrol grubu) herhangi bir işlem veya tedavi uygulanmadı. Grup II'ye (yanık kontrol grubu) yanık uygulaması sonrası sadece 100 cc serum fizyolojik (SF) ile iki dakika irrigasyon sağlanıp ilaçsız pansuman ile kapatıldı. Grup III'e (GSD grubu) yanık oluşturulması sonrası topikal GSD tedavisi altı saat ara ile toplamda dört kez (0, 6, 12 ve 18. saatlerde) uygulandı. Grup IV'e (havlıcan grubu) yanık oluşturulması sonrası Alpinia officinarum'dan yapılan jel altı saat ara ile toplamda dört kez uygulandı. Grup V'e (jel grubu) ise yanıktan sonra altı saat ara ile toplamda dört kez boş jel uygulandı. Sıçanlarda yanık oluşturulan üç bölgeden 4, 8 ve 24. saatlerde tam kat deri biyopsileri alınarak ışık mikroskobu altında, hematoksilen eozin (H&E) boyama ile histolojik olarak incelendi. Elde edilen veriler SPSS (Statistical Package For Social Sciences) 15.0 programında oluşturulan veri tabanına girildi ve istatistiksel analizler aynı program ile yapıldı. BULGULAR: Deneklerin genel sıvı kayıplarını anlamak için kuru-yaş ağırlıkları olan 0. (yanık öncesi) ve 24. saat (yanık sonrası) ağırlıkları ölçülerek değerlendirildi. Sonuçta gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı ağırlık farkı saptanmadı (p>0.05). Damar hasarı tüm gruplarda 4. saatte en yüksek, 24. saatte en düşük düzeyde saptandı. Kontrol grubu dışındaki grupların; yanık kontrol-GSD, yanık kontrol-havlıcan, yanık kontrol-jel, GSD-havlıcan, GSD-jel, havlıcan-jel arasında yapılan karşılaştırmalar sonucunda istatistiksel olarak anlamlı bir değer elde edilmedi (p>0.05). Ödem miktarının değerlendirilmesinde kontrol grubu dışındaki grupların birbirleri arasında yapılan karşılaştırmalar sonucunda; yalnızca yanık kontrol-havlıcan kıyaslamasında 4. saatte istatistiksel olarak anlamlı bir değer elde edildi (p0.05). Glandula sebasea hasarı açısından, havlıcan grubunun; yanık kontrol, GSD ve jel gruplarıyla karşılaştırılmasında oluşturduğu olumlu etkileri 4., 8. ve 24. saatlerde istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p0.05). Yanık kontrol-GSD, yanık kontrol-jel ve GSD-jel karşılaştırmalarında glandula sebasea hasarı açısından anlamlı farklılık saptanmadı (p>0.05). PMNL infiltrasyonunun havlıcan grubu haricindeki diğer tüm gruplarda ilk 8 saat içerisinde artarak devam ettiği gözlemlendi. Yine havlıcan dışındaki gruplarda en yüksek PMNL değerleri 8. saatte izlenirken havlıcan grubunda en yoğun PMNL hakimiyeti 4. saatte görüldü ve 8 ile 24. saatlerde neredeyse sabit kaldığı dikkat çekti. Kontrol grubu dışındaki diğer grupların birbirleri arasında yapılan karşılaştırmalar sonucunda anlamlı değerler elde edilmedi (p>0.05). Kontrol grubu ve havlıcan grubu arasında yapılan kıyaslamada 8. saatte istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (p>0.05). Kollajen diskolorizasyonu, yanık kontrol ve GSD gruplarında 4. saatte en yüksek değerlerde izlenirken 8. saatte azalarak en düşük değerlere 24. saatte ulaştı. Havlıcan grubunda ise diğer üç gruba kıyasla diskolorizasyondaki azalma 4. saatte belirgindi. 8. ve 24. saatlerde ise diskolorizasyon azalmasında progresyon gözlenmedi. Kontrol grubu dışındaki grupların birbirleri arasında yapılan karşılaştırmalar sonucunda istatistiksel olarak anlamlı bir değer elde edilmedi (p>0.05). Kontrol-GSD ve kontrol-havlıcan kıyaslamasında ise 24. saatte istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmaması dikkat çekti (p>0.05). Toplam kıl kökü sayısı ikili karşılaştırmalar sonrası 4., 8. ve 24. saatlerde; havlıcan-yanık kontrol, jel-yanık kontrol ve GSD-yanık kontrol gruplarının karşılaştırılması sonrası anlamlı farklılık göstermemiştir (p>0.05). Havlıcanın hem GSD hem de jel grubuyla karşılaştırılmasında ise 4. ve 24. saatlerde anlamlı farklılık göstermezken (p>0.05), 8. saatte havlıcan lehine anlamlı değer (p0.05). Dejenere kıl kökü sayısı analizi için yapılan ikili karşılaştırmalar sonrası havlıcan tedavisi alan grup 4. , 8. ve 24. saatlerde, diğer tüm gruplarla arasında anlamlı farklılık (p0.05) saptanmamıştır. Kendi süreci içinde istatistiksel olarak dejenere kıl kökü sayısında anlamlı farkı (p0.05) göstermemiştir. Jel ile GSD karşılaştırılmasında da anlamlı fark (p>0.05) saptanmamıştır. Grupların kendi süreçleri içinde yapılan kıyaslamada sadece havlıcan grubunda istatistiksel olarak anlamlı bir değer saptandı (p0.05) göstermemiştir. GSD-havlıcan karşılaştırılması sonrası 4. , 8. ve 24. saatlerde havlıcan lehine anlamlı farklılık (p0.05) göstermemiştir. Epidermis kalınlığı grupların kendi süreçleri içinde; yanık kontrol, GSD, havlıcan ve jel grubunda anlamlı farklılık göstermiştir (p

Özet (Çeviri)

PURPOSE: Common application of effective topical antimicrobial agent reduces the microbial load and infection risk on the open burn wound and increases the burn healing speed [1-3]. There has not been any agent or application method in the treatment that adopted as an effective and common method. Alpinia officinarum (galangal) has been used for the treatment of numerous disorders for many years. This plant possesses many properties that cause to think that it can be effective in burn treatment [4-6]. In the literature, it is conspicuous that clinical and experimental studies have been few about the effects of Alpinia officinarum in patients with burns and experimental burn models. Additionally, we did not find any collaborative study about comparison of topical Alpinia officinarum application and topical silver sulfadiazine (SSD) treatment, which is one of the emergency treatment methods in burn wounds. Therefore, it was aimed to determine whether Alpinia officinarum, which has been regarded to be effective on burn and wound healing, is effective on experimental contact burns in terms of wound healing, or not and compare its effects with SSD that is one of the emergency treatment methods. METHOD: 35 healthy albino Wistar rats, which were obtained from Experimental Animal Breeding Center of Dokuz Eylul University Faculty of Medicine, and were of sexual maturity, of weight 195-245 gr, of female sex, were subjected to the study. Rats were separated into 5 groups. After intraperitoneal xylazine and ketamine anaesthesia, areas of 1x1 cm were cleaned of hair by shaving in a manner that leaved total three areas being one area on left thoracodorsal and two areas on right thoracodorsal of all subjects, and solid skin texture between those areas. Burns were formed by contacting the 1x1 cm copper end, which was kept at 100°C constant temperature, of the device designed with the aim of forming burn model to the shaved areas for 10 seconds without applying extra pressure. Then, the procedures planned were performed respectively for each group. Any procedure or treatment was not applied to Group I. In Group II, burns were only irrigated with 100 cc normal salin (NS) for two minutes and covered only with drug-free dressing after burn application. In Group III, the topical SSD was applied for four times with six-hour intervals after burn application (at the hours 0, 6, 12 and 18). In Group IV, the gel prepared from Alpinia officinarum was applied for four times with six-hour intervals after burn application. In Group V, plain gel was applied for four times with six-hour intervals after burn application. Full-thickness skin biopsies, which are taken from three burned areas of the rats at the hours 4, 8 and 24 were examined under a light microscope with hematoxylin and eosin (H&E) staining. The resulting data entered into the database created in SPSS (Statistical Package For Social Sciences) 15.0 and statistical analyzes were performed with the same program. FINDINGS: In order to understand the general fluid loss of the subjects, dry-wet weights i.e. hour 0 (before burn) and hour 24 (after burn) weights were measured and assessed. In conclusion, any meaningful weight difference was not determined among the groups (p>0.05). Vessel damage was determines to be highest at hour 4 and lowest at hour 24. Except control group; in the burn control-SSD, burn control-galangal, burn control-gel, SSD galangal, SSD-gel, galangal-gel comparisons conducted among the groups, any meaningful value could not be obtained (p>0.05). As a result of the comparison among the experimental groups except the control for the evaluation of edema amount, meaningful value was only found at hour 4 following the comparison only between burn control and galangal (p0.05). In terms of glandula sebacea damage, galangal group compared to burn control, SSD and gel groups, that create positive effects were statistically significant at hours 4, 8 and 24 (p0.05). In comparisons of burn control-SSD, burn control-gel and SSD-gel, there were no significant differences in terms of glandula sebacea damage (p>0.05). In all other groups except galangal group, it was observed that PMNL infiltration continued to increase within the first 8 hours. Also the highest PMNL values in all groups except group galangal was observed at hour 8, while the most intense PMNL dominance was observed at hour 4 in the group of galangal and remains nearly constant at hours 8 and 24. As a result of the comparison among the experimental groups except control, any meaningful value could not be obtained (p>0.05). In the comparison of control and galangal groups, there was no statistically significant difference at hour 8 (p>0.05). The highest value of collagen discoloration were observed at hour 4, while decreased at hour 8 and reached to the lowest value at hour 24 in the burn control and SSD groups. The reduction of discoloration was evident at hour 4 in the galangal group compared to the other three groups. There was no progression in the reduction of discoloration at hours 8 and 24. As a result of the comparison among the experimental groups except control, any meaningful value could not be obtained (p>0.05). In comparisons of control-SSD and control-galangal groups, no statistically significant difference at hour 24 was noted (p>0.05). Total hair root number in pairwise comparisons had no significant difference at hours 4, 8 and 24 after the comparisons of the groups galangal-burn control, gel-burn control and SSD-burn control (p>0.05). When galangal was compared with both SSD and the gel groups, there was no significant difference at hours 4 and 24 (p>0.05), while significant values were found in favor of galangal at hour 8 (p0.05) within the groups' own processes. Galangal treated group showed significant difference (p0.05) in all other comparisons remaining. There was only SSD group which had a statistically significant difference (p0.05). No significant difference (p>0.05) was found when the gel and SSD groups compared. In the comparisons within the groups' own process, only the galangal group showed a statistically significant value (p0.05) with the SSD-burn control after the pairwise comparisons. It showed significant difference (p0.05) at hour 24 after the gel-SSD comparison. Epidermal thickness showed significant difference in the groups of burn control, SSD, galangal and gel within their own process (p

Benzer Tezler

  1. Deneysel temas tipi yanıklarda acil uygulanan tedavi yöntemlerinin yara iyileşmesi üzerine etkilerinin momordica charantia (kudret narı)topikal tedavisi ile karşılaştırılması

    Comparison of the topical momordica charantia (bitter melon)treatment and the effects of emergency treatment methods on the wound healing in experimental contact burns

    FATİH TEPE

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    İlk ve Acil YardımEge Üniversitesi

    Acil Tıp Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MURAT ERSEL

  2. Deneysel temas tipi yanıklarda acil uygulanan tedavi yöntemlerinin yara iyileşmesi üzerine etkilerinin Hypericum perforatum (Sarı kantaron) tedavisi ile karşılaştırılması

    Comparison of emergency treatment for contact type of burns treated with Hypericum perforatum (Sari kantaron)

    DERYA CABBAROĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    İlk ve Acil YardımEge Üniversitesi

    Acil Tıp Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GÜÇLÜ SELAHATTİN KIYAN

  3. Deneysel temas tipi yanıklarda, acil uygulanan tedavi yöntemlerinin yara iyileşmesi üzerine etkilerinin ipek proteini serisinin(ipek böceği kozasından elde edilen saf molekül) topikal tedavisi ile karşılaştırılması

    Comparison of the topical sericine(pure molecule derived from silkworm cocoons) treatment and the effects of emergency treatment methods on the wound healing in experimental contact burns

    DERYA ÜNLÜ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    İlk ve Acil YardımEge Üniversitesi

    Acil Tıp Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MURAT ERSEL

  4. Deneysel temas tipi yanıklarda Hyperıcum perforatum (Sarı kantaron) tedavisi ile Alpına offıcınarum ( Havlıcan) tedavisinin yara iyileşmesi üzerine etkilerinin karşılaştırılması

    Comparison of the effects of Hypericum perforatum (St john's wort) treatment and Alpina officinarum (Galangal) treatment on the wound healing in experimental contact burns

    HALİL UĞUR SAVAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    İlk ve Acil YardımEge Üniversitesi

    Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü

    DOÇ. DR. GÜÇLÜ SELAHATTİN KIYAN

  5. Mekanik sistemlerde temas problemlerinin incelenmesi

    The investigation of contact problems in mechanical systems

    İSMAİL KAYA

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Makine Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CEMAL BAYKARA