Geri Dön

Avrupa Birliği oluşumunda Türkiye'nin yeri: Türkiye-Avrupa ilişkileri

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 36515
  2. Yazar: MURAT TATAR
  3. Danışmanlar: DOÇ.DR. RAUF VERSAN
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Ekonomi, Siyasal Bilimler, Economics, Political Science
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1994
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 230

Özet

viii ÖZET Ssîikrarii, harplerden uzak, mutlu bir yaşamın tesisi arzusu Avrupa'da yaşanan her savaştan döneminden sonra olduğu üzere 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde de Avrupa'yı birleştirerek savaşiara ve çıkar çatışmalarına son verecek, siyasi ve ekonomik açtîardan Avrupa'nın bütünleşmesini hedefleyen Avrupa Birliği fikirlerini yeniden yoğun düzeyde üretilir bale getirmiştir. Ancak Roma İmparatorluğu'ndan bu döneme geliştirilen bu yöndeki fikirlerden farklı olarak, Avrupa'da çıkar çatışmalarını ortadan kaidsrmak için denenen silah gücüyle Avrupa'yı biraraya getirme, dini bir ortak payda oluşturma ve Karolenj Kılıcı İle belirlenmiş daha homojen bir kültür mirasına sahip şoven, fakat gerçekleştirmek için nesnel zemin bulumayan birlik çabalarının aksine 2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'nın içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik çökmüşlüğün sona erdirllebSmesi için bu kez öncekilerden farkh bir şeklide, bir meîod değişimi ile siyasi birlik yerine ekonomik işbirliğinin tesis edilmesi ve bu yoiîa da siyasi işbirliğine gidilmesini hedefleyen bir pian yürürlüğe konulmuştur. Ekonomik düzeyde Avrupalı ülkeler arasında karşılıklı, ginfıî ve vazgeçilemez şekillerde bağların geliştirilmesini ve böylelikle oluşturuiacak çıkar birlikteliğine dayalı, fakat artan ölçülerde işbirliği mekanizmalarının geliştirilmesini ve hayatın her alanına yayılmasını öngören bu yaklaşım sonucu öncelikle 1952 yılında AKÇT oluşturulmuş, ardından da gösterilen basanlar üzerine AET ve AAET'ian hayata geçirilmiştir. Böylelikle Avrupa mevcut politik sorunlarını çözebiimek için ekonomik çıkarcılığın, pragmatizmin getirdiği vazgeçilmesi zor faydalan, imkanları katalizör olarak kullanmayı hedeflemiştir. Emperyalist dünya'ya karşs verdiği savaşa zarar getirmeksizin Avrupa'ya ulaşmayı hedefleyen Türkiye ise Cumhuriyet sonrasi dönemde kendini demokratik, parlamenter sisteminin içerisinde yaşamaya mecbur bir ülke olarak kabul etmiş, bu İtibarla da Cumhuriyetin ilkeleri doğrultusunda Avrupa ile siyasi, ekonomik, sosyal ve her türlü yönden entegre olacak çalışmalara geçilmiştir. Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde Avrupa Konseyi, OECD, NATO gibi kuruluşlarda yer alabilmeyi mevcudiyeti ve hedefleri açısından bir meşruluk sorunu adieden Türkiye, bu bağlamda ülkenin iktisadi, sosyal ve toplumsal gelişmesiyle ilgili düşünülmüş, güçlü bir siyasi destek gören, toplumun önemli unsurlarının yeterli çoğunluğunun consensusunu sağlamış temel bir tercih olarak somutlaşmamasına rağmen, Avrupa'da siyasi çehresiyle ekonomik bütünleşmeye giden entegrasyon çalışmalarına (AET'ye) başvuruda ikinci çabukluğu gösteren ülke olmuştur. Bu dönem için Türkiye'nin diğer bir çok Avrupai! kuruluşa olduğu gibi Avrupa Topluluklarına da yönelişi ağırlıklı şekilde bir güvenlik stratejisi olarak Yunanistan ile birlikte MATO'ya giriimesin- deki gibi, gene bir siyasi güvenlik stratejisi bağlamında Yunanistan ile birlikte Avrupa Topluluğu içinde yer alabilme kaygısından kaynaklanmıştır.ix Batı dünyasının en önemli ekonomik kuruluşu olan Avrupa Ekonomik Topfuluğu'na Roma Andlaşmasının 238. maddesinde düzenlenen şekillerde ortak üye olmak için Türkiye tarafından yapılan 31 Temmuz 1959 tarihli başvurunun ardından, taraflar arasında oluşturulması düşünülen ortaklığın esaslarının belirlenmesine yönelik olarak başlatılan müzakereler, bu dönemde Türkiye'de gelişen 27 Mayıs 1960 askeri darbesi nedeniyle iki kez kesintiye uğramasına rağmen 4 yıl gibi bir süre sonucunda tamamlanmış ve Türkiye ile Avrupa Topluluğu arasında Gümrük Blriiği'ne dayalı bir ortaklık andlaşması olan ve topluluğa îam üyeliğe yönelik Türkiye için 3 dönem öneren Ankara Andlaşması 12 Eylül 1963*de imzalanmış ve onay işlemlerinden sonra 1 Aralık 1964'de yürürlüğe girmiştir. Türkiye - Avrupa Topluluğu ortaklığının bu ilk evresi 1S60 ihtifalinden sonra Türkiye'deki içi siyasi istikrar ortamı ve uluslararası konjonktürün olumlu gelişmesi neticesinde ana hatiarıyia uyumlu sürerken, 1971 yılında Türkiye'nin 2. askeri müdahalesini yaşaması İlişkileri yeniden dal galandırmaya başlatmış, sonraki yıllarda Türkiye'de artan siyasi çalkantılarla birlikte ortaklığın ikinci dönemi olan geçiş döneminin başlatıcs şekilde 1973 yılında yürürlüğe konulan Katma Protokol'ün revizyonuna ilişkin taleplerin oluşturulması ve bunların iç politika malzemesi haline getirilmesi, 1974 yılında Türkiye'nin Kıbrıs'ta askeri bir harekata girişimi, 1973'de Sk şoku yaşanan petrol krizinin aynı yıl içinde üye sayısını altıdan dokuza çıkaran toplulukta 19601 yıllarda yaşanan hızlı entegre gelişmeleri yavaşlatıcı hatta durdurucu etkiler doğurması ve stagflasyon ve ekonomik küçülme kaygılan içindeki topluluk ülkelerinin korumacı, kendilerini koruyucu politikaları benim semeleri ie ilişkilerde bir önceki dönem için geçerli dalgalanmaları sürdürmekle birlikte endişe verici kayıtsızlıklar yaşatmaya başlamıştır. 1978 yılına gelindiğinde ise 1976 yılından itibaren Katma Protokoi'den doğan Gümrük Birliği yükümlülüklerini erteleyen Türkiye iç siyasette kimlik arayışı, dış siyasette bağımsızlık arayışı ve ekonomide de dış kaynak arayışının şekillendirdiği politik çekişmeler sonucu Avrupa Topluluğu ile ilişkilerin 5 yi! süre ile dondurulmasını istemiş, Batı ile entegre olmayı en temel ilkelerinden biri olarak benimseyen Türkiye Devleti'nin bu tavrı, bu.konuda hükümeîlerüstü bir politikanın oluşturulamadığinı ve hala Avrupa Topluluğu'na tam olarak inanılmadığını, gerçekleştirdiği gelişmenin iyi analiz edilmediğini ortaya koymuş, Dünya ikinci petrol krizini yaşarken, 1979 yılında ilişkiSer 5 yıl süre ile karşılıklı olarak dondurulmuştur. 1980'lere gelindiğinde yaklaşık 20 yıi öncesine göre gerek topluluğun bazı bilinçli tutumları, gerekse Türkiye'nin politik kararsızlıkları sonucu ilk günkü canlı ve yaldızlı görüntüsünü yitiren Türkiye ile Avrupa Topluluğu arasındaki ortaklık ilişkisi 1980 yılı içinde yeni bir gelişmeye daha sahne olmuş, 24 Ocak 1980 kararları Re Dünya Ekonomisi'ne entegre olacak, piyasa ekonomisi kurallarım yerleştirecek düzenlemeler getirilirken bir yıl öncekinin tam aksine topluluktan tam üyeliğe yönelik prosedürü hızlandınlmasının istenilmesi toplulukta öncelikle şaşkınlıkla karşılanmıştır. İç siyasette artan baskıları ber taraf etmek için diplomatik bir başarıyla manevra edebilme arzusunun şekillendirdiği bu talebin hemen ardından 12 Eylül 1980'de Türkiye'de 3. askeri dar-benin yapılması 1980 yılının başlarında 1978'den sonra yeniden iyileştirilmeye çalışılan topluluk - Türkiye iişkDerine uzun süreli olacağı beklenilen bir darbe indirilmiştir. Önceleri askeri darbeye rağmen demokrasi, insan haklan» hukuk devleti ve hûr teşebbüs gibi Avrupa Topluluğuna alî teme! değerlerin bir nevi askıya alındığı Türkiye ile topluluk arasındaki ilişkiler olumlu denebilecek bir şekilde devam ederken, 1981 yılının son döneminden İtibaren önce Avrupa Parlamentosu Re ilişkiler bazında başlayan bir şekilde giderek gerginleşmiş ve nihayet gerek Türkiye'deki İç siyasi gelişmeler, gerekse Avrupa Parlamentosunun ve Türkiye aleyh tarı diğer örgütlerin çabalarıyla ile ilişkiler 1982 yılından itibaren askıya alınmıştır. 1983 yılında gerçekleştirilen seçimler Türkiye'de yeniden demokrasiyi kurumiaştırırken, yeni dönemle birlikte hızîı bir şeklide Avrupa Topluluğu ite siki ilişkileri yeniden tesis etmenin yıiiarının aranması çabalarına başlanılmıştır. Bu bağlamda 1986 yılında Türkiye - AT Ortaklık Konseyi toplantısının uzun yıllardan sonra ilk kez yapılabilmiş olması, ilişkilerdeki gerginliğin yumuşamasına ve sorunların çözümüne yönelik diğer adimiann atılmasını beraberinde getirmiş, Yunanistan'ın tam üyelik başvurusunu yapîiğı 1975 yılında kullansîamayan siyasi faktörler ve uygun ortam bu yıllarda Türkiye açısından oluşturulmaya ve etkin bir şeklide kullanılma yoluna gidilmiştir. Bu anlamda^ en uygun zamans buiduğunu inanan Türkiye“Avrupali dostlarının erken bir karar alıyorsunuz”şeklindeki töm uyanlarına rağmen 1987 yılında Belçika'nın Avrupa Topluluğu Or taklık Konseyi dönem başkanlığı fırsatını da değeriedirmek arzusu ilede 1981 yılında Yunanistan'ın katilimi le ona, 1986 yılında ise İspanya ve Portekiz'in katılımı ile üye sayısı onikîye yükselen Av rupa Topfüluğu'na îam üyelik başvurusunda bulunmuştur. usulü gereği Yunan vetosunu aşan bu başvuru komisyona havale edilmiş ve komisyon 1989 ysfmda Türkiye'nin topluluğa üyelik için (Eligible) uygun bir aday olduğunu, ama 1993 yılına kadar Topluluğun iç pazar ve ekonomik parasal birlik çalışmaların! derinleştirmek istediğinden yeni üye kabul edemeyeceğini belirten red kararını açıklamıştır. O tarihten bu güne 1990 yılında Kon seyce bu cevapla birlikte kabul edilen bir siyasi ve ekonomik işbirliği programı (A. Matutes Planı) doğrultusunda ilişkiler Ankara Andlaşmass ve Katma Protokol hükümlerini canlandıracak, ortaklık aksayan taraflarını düzenleyecek ve Türkiye'yi AT'oa tam üyeliğe hazsrîayacak şeklide sürdürülmüştür. Şu an bulunan nokta Ankara Andlaşmass vs Katma Protokol'ün tespit ettiği hedeflerden biri olan ve toplulukla geliştirilen siyasi ve ekonomik işbirliği programs çerçevesinde hızlandırılmaya çalışılan Gümrük Birliği Topluluk Türkiye arasında tesisi aşamasıdır. Gümrük Biriiği'nin Katma Protokol'ün yürürlüğe girdiği 22. yılın sonu olan 1995 yılı içinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu antlaşmalardan doğan bir yükümlülüktür. Türkiye için Gümrük Biriiği'nin tesisi Topluluğa îam üyelik açısından esas adımın atılması demek olacak ve 1975'den sonra bu ikinci fırsatın kaçırılması da Türkiye'nin ATna bugünkü adıyla AB'ne arka kapıdan girişini bile çok rakkamlı şekillerle ifade edilebilecek olasılık hesapları haline getirebilecektir.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Ermenistan dış politikası (1991-2005)

    Armenian foreign policy (1991-2005)

    HATEM CABBARLI

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Uluslararası İlişkilerGazi Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Bölümü

    PROF. DR. HAYDAR ÇAKMAK

  2. Avrupa Birliği güvenlik stratejisi ve Türkiye'nin yeri ve önemi

    The European Union security strategy and position and importance of Turkey

    SERKAN MESUT MAT

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    İşletmeDokuz Eylül Üniversitesi

    İşletme Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. SAİME ORAL

  3. Anadolu basınının (Orta Karadeniz bölgesi yerel basının) sorunları ve çözümleri

    Başlık çevirisi yok

    NURETTİN İMRE

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1988

    Gazetecilikİstanbul Üniversitesi

    Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KAYIHAN İÇEL

  4. Avrupa'nın Güvenlik ve Savunma Politikasında Türkiye'nin yeri

    Turkey?s position in the European Security and Defence Policy

    MEHMET KARA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Uluslararası İlişkilerGazi Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Bölümü

    PROF. DR. HAYDAR ÇAKMAK