Mimarlık dağarcığının çözünümü
Dissolution of the vocabulary of architecture
- Tez No: 384903
- Danışmanlar: PROF. DR. ARZU ERDEM
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Mimarlık, Architecture
- Anahtar Kelimeler: vocabulary of architecture, Kwinter, Deleuze, codes, tanscoding, immanence plane, deterritorialization
- Yıl: 2014
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Mimari Tasarım Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 127
Özet
Çalışmanın amacı, mimarlık kuram ve pratiğinin zamanın üretim esaslarına içkinlik düzlemi ile rezonans halinde kalarak bir karşılık verebilme yetisinin var olup olmadığını ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda heterojen pratikler alanındaki toplumsal pratiklerden biri olan mimarlığın, modern-sonrası dönemin modernliğe içkin olan, kaosu olumlayan, güç ekseni dahilinde pratikler üretimine olanak sağlayan ortamında, sürekli olarak yitirilip yeniden-kurulan karşıtlıklar arası kıvrımların sürekliliğiyle oluşan içkinlik düzlemi aracılığıyla, zamanın yeniden düzenleme, dağıtma ve değerlendirme esaslarına verdiği karşılık, kuramsal bir çerçevede incelenmiştir. Çalışmanın odağını, eksenlerin, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşanan, dünya algılayışı ve kavrayışında büyük değişimlerle sonuçlanan içkinleştirici/dünyevileştirici modern süreçlerde mimarlık dağarcığındaki izi, ve modern-sonrası dönemin -modernliğin aşkınlık tanımlayan yanlarına olan- eğilimi ile paralellikler gösteren güç ekseninin bu dağarcık üzerinden şekillenecek kuramsal karşılığı oluşturmuştur. Bu bağlamda, içinde bulunulan güncel durumu Deleuzeyen içkinlik düzlemini işaret ederek ele alan Kwinter'ın izinden gidilmiş ve mimarlık dağarcığının dönüşümü Deleuze'e başvurularak incelenmiştir. Modern mimarlık dağarcığında yer alan kavramlar, özellikle zamansal ve mekânsal eksenlerin dünyevî aşkınlık arayışları –mimarlık ideolojisi, söylemi ve üretimi- bağlamında yerli-yurdlulaştırılarak birer kod olarak işlev görürken, söz konusu kodların, içkinlik düzlemi ile rezonans halinde kalan bir mimarlığın dağarcığında, -içkinlik düzleminde- birbirleri arasında bir çok bağıntıya olanak verdiği için önemsenen tekilliklerin aşkınlaştırılmalarını ifade etmeleri nedeniyle çözündükleri/yersiz-yurdsuzlaştıkları ve böylelikle aralarında tekrar karşılıklı bağlantılar kurarak melez üretimlere olanak sağladıkları söylenebilir. Modern mimarlık dağarcığında yerli-yurdlulaşmış her kavramın, her kodun zaman ve mekân eksenlerinde, özne ya da nesneyi aşkınlaştırmak amacıyla aracı olarak mimarlık dağarcığına dahil edildiği ve kodların her birinin ancak diğerinin lehine ve onun üzerindeki hegemonyası ile varlık gösterdiğini söylemek mümkündür. Ancak, güç ekseni dahilindeki üretimlerin yaygınlaştığı, özellikle kuramsal bir çerçevede yoğun olarak tartışıldığı günümüzde, söz konusu kodların, üretimlerini sürekli değişim halindeki kuvvet ilişkilerine içkin olarak ortaya çıkarma arayışındaki mimarlıkların dağarcığında yerli-yurdlu ve ayrı ayrı bulunması, bununla birlikte bir sentez olarak düşünülmeleri de olanaksızlaşmıştır. Bu durum, iki kod arasında herhangi bir hiyerarşi tanımlamazken, kodlar arasında rizomatik bağlantılar üreterek, her kodun bir diğeriyle yorumlanmasına, açıklanmasına imkân tanır. Kodların melez okumalarına, her birinin yeni bir yorumuna imkan tanıyan kodlar arası bağlantılanma işlemini Fredric Jameson kaşılıklı kodlandırma (transcoding) işlemiyle açıklar.Söz konusu işlem ile, -Deleuzeyen ifadeyle- tıpkı bir köksap gibi yayılarak genişleyen mimarlık dağarcığının kavramları, birbirleri aralarında kurmuş oldukları bağlantılar nedeniyle hem birbirlerini anıştırırcasına birbirine benzer, hem de tek başlarına bir anlam ifade etmezler. Özellikle, Forty'nin modern mimarlık dağarcığına dahil olmalarının aynı tarihsel koşullar ile olduğunu belirttiği, zamansal ve mekânsal eğilimlerin mimarlık alanında dünyevî aşkınlıklar bağlamında temel kodlar olarak işe koşulan tasarım, mekân, form ve onlarla ilişkide olan bağlam, şeffaflık, tip gibi kavramlar, güç ekseni dahilindeki pratiklerde birbirleri arasına net bir sınırın çekilemediği, kavramların birbiri içinde bulanıklaştığı, birbirleri ile yorumlanabilecekleri, yersiz-yurdsuz bir halde bulunur. Söz konusu bulanıklaşma durumunun, mimarlık dağarcığının, modernliğin aşkınlık barındırmayan içkinlik düzlemine yakın algı ve kavrayışına doğru olan eğilimini; zaman ve mekân eksenlerinin kodlarının karşılıklı kodlandırma (transcoding) işlemine tabi kalarak çözünümünü ifade ettiği söylenebilir.
Özet (Çeviri)
The purpose of the study is to present whether architecture has an ability to respond to the production principles of the postmodern period by staying in resonance with the immanence plane, or not. For this purpose, the response of architecture, one of the social practice in the field of heterogeneous practices, to re-arrangement, re-distrubution and re-consideration of the period through the immanence plane which occurs with the continuum of the folds – that they are always deconstructed and re-constructed between oppositions- is researched in a theoretical framework. The axises' trace (time, space, and force axises' trace) on the vocabulary of architecture in the secularizing modern processes that has caused radical changes on the perception and cognition of the world since the second half of the 19th century, and the theoretical response of the postmodern period which presents parallelism with force axis with the tendency to the side of modernity which does not identify any transcendency, constitutes the focus of the study. In this context, the transformation of the vocabulary of architecture, by following Kwinter who considers the current situation by implying Deleuzian immanence plane, are analized by referring to Deleuze. Vocabulary of architecture are served as a code by the territorialization of them in the context of –particularly- temporal and spatial axises' secular transcendency – the ideology, discourse and production of architecture. These codes are deterritorialized through the vocabulary of architecture that stays resonance with the immanence plane, by the reason of they represents the transcendentalization of singularities which are attributed importance in the immanence plane to enable multiple correlation between each other. It can be said that, each code territorialized in the vocabulary of modern architecture, were incorporated to the vocabulary as a mediator to make transcendent the subject or the object within the time and space axises. But in the current situation which productions within the force axis has been became widespread, and especially has been discussed in a theoretical framework, it is imposible to exist these codes seperately and territorialized in the vocabulary of architecture that occurs inherent to the constantly changing vectors relations. While this situation does not identify any hierarchy between codes, it enables the codes to interpret and explain with each other, by producing new rhizomatic connections between them. Frederic Jameson explain this situation which let the hyrid reading of codes, and intrepreting them, with the process of 'transcoding'. With the process of transcoding, in Deleuzian context- the concepts of vocabulary of architecture spread like a rhizom. By the reason of the rhizomatic connections between them, both they remind each other and they do not denote anything alone. Thus, design, space, form what Forty remarked that they were incorporated the vocabulary of modern architecture in the same historical conditions and context, transparency, type which they are in relation with them and were employed as fundamental codes in the context of temporal and spatial tendencies' secular transcendencies, are existed in a blurred situation that not taken a clear boundary between the concepts, in the practices of the force axis. It can be said that this blurred situation denotes the transformation towards perception and cognition of the world that close to the immanence plane which does not involve any transcendence, in other words, the dissolution of vocabulary of architecture in the postmodern period.
Benzer Tezler
- Günışığı öncelikli fiziksel çevre tasarım destek modeli
Daylight oriented environment design support model
ÜMİT TURGAY ARPACIOĞLU
Doktora
Türkçe
2010
Bilim ve TeknolojiMimar Sinan Güzel Sanatlar ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HALİT YAŞA ERSOY
- Simpoez: Mimari nesne üzerine mereolojik bir yaklaşım
Simpoiesis: A mereological approach on architectural object
ERHAN SEVİNÇ
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiBilişim Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SEMA ALAÇAM
- Arkitektonik kavramının yerel ve çağdaş mimari arakesitinde geçişkenlikler üzerinden incelenmesi
Analyzing the concept of architectonics through transitions at the intersection of local and contemporary architecture
ÖZNUR AKYOL
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. OZAN ÖNDER ÖZENER
- Peyzaj tasarım kavramlarının disiplinlerarası etkileşimler çerçevesinde değerlendirilmesi
The evaluation of landscape design concepts within the framework of interdisciplinary interactions
EBRU ERBAŞ GÜRLER
Doktora
Türkçe
2012
Peyzaj Mimarlığıİstanbul Teknik ÜniversitesiPeyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AHMET CENGİZ YILDIZCI
- Лингво-стилистические особенности ложныхдрузей переводчика
Tuzak kelimelerin çevirisinde dilbilimsel ve üslupbilimselözellikler
ŞUHEDA RENGİN ÖZTÜRK
Yüksek Lisans
Rusça
2024
Mütercim-TercümanlıkKırgızistan-Türkiye Manas ÜniversitesiMütercim Tercümanlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SALTANAT MAMBAYEVA