Geri Dön

Hak yaratmak: Deleuze felsefesinde hayat ve içtihat

Creating right: Life and jurisprudence in Deleuze's philosophy

  1. Tez No: 391517
  2. Yazar: SİNAN KÜRKCÜ
  3. Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. CEM DOĞAN YAŞAT
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Felsefe, Sosyoloji, Philosophy, Sociology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2015
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Sosyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Genel Sosyoloji ve Metadoloji Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 201

Özet

Gilles Deleuze'ün hukuk üzerine düşüncelerinin toplumsal ve politik bağlamda ele alınmasını içeren bu tez çalışmasında, hukuk, Deleuze düşüncesindeki farklı alanlar arasındaki geçişlilikler sayesinde bu alanlarla ilişkileri içinde düşünülebilir ve sorunsallaştırılabilir olarak ortaya konulmuştur. Bir içkinlik felsefesi olan Deleuze düşüncesinde yaşamın tekil noktaları, yaşama içkin olan noktalardır; ortaya çıkan sorunlar da olaylarla hareket ederler ve tekil olaylar, bir olayın içinde birbirine girerek, sürekli yeniden dağılarak sorunsal bir durumu oluştururlar. Böylece olayın bu niteliği ve sorunsal; vakaların ve yaşamın ele alınmasında farklı bir yol açar. Bu düşünce uyarınca hukuk, belli bir düzen ve belirleme olan bir bütünlük olarak değerlendirilmekteyken, öte yandan hak kavramı ise tekilliği ve sorunsalı işaret etmesiyle aralarında bir ayrım yapılmaktadır. Kavramın ve tekilliğin bir araya geldiği alanda hak sorunsallaştırması, farklılaşmayı ve yaratımı öne çıkaran bir bakış getirmektedir. Bu yaratımın ve farkın ortaya çıkabilmesi için de yapılacak olan mücadele önem kazanmakta ve böylelikle meselenin toplumsal ve politik tarafı da tartışmaya dahil olmaktadır. Dolayısıyla bu tez çalışmasında, Deleuze düşüncesinde hak kavramının, mücadele ile hak yaratmak bağlamında gerçekleştirilebilmesinin olanaklarının, hareketlerinin ve koşullarının sorunsallaştırılabilmesi amaçlanmaktadır. Bu durumda hak yaratmak, hukuk yapmaktan farklı olarak, değişmekte olan tekilliği içinde taşıyan vakalara vurgu yapan, sürekli bir yaratım olarak içtihat kavramına işaret eden ve hayatın kendisinden ayrı olmayan bir kavramsallaştırmayı gündeme getirmektedir. Bu kapsamda Deleuze felsefesinin hem kavramsal temellerini ifade edebilme hem de bu çalışmanın düşünsel olarak taşıyıcılığını tasarladığı ontoloji-etik-pratik çizgisini ele alabilmek üzere, bir olumlama düşüncesi oluşturan bu çizgideki evrelere işaret Bergson, Nietzsche ve Spinoza felsefeleri ile ilişkisi içinde Deleuze felsefesinin gelişimi sunulmaktadır. Bu gelişimin varacağı pratik düzlem, güç mücadelesini de işaret etmeye başlayacağından, güç kavramının biçimleneceği etik düzlemi ile güç istenci kavramı gündeme gelmekte ve bunun da hak kavramıyla ilişkileri üzerinden sorunsallaştırıldığı bir kavrayış ortaya konulmaktadır. Buradan hareketle pratik kuruluş olarak Spinoza düşüncesinin hak ve güç üzerine olan bakışı, Deleuze düşüncesine bağlanarak ontolojinin ve pratiğin ilişkili olarak tartışılabileceği, politika ile hukuk ve kuramsal olan ile toplumsal olan arasındaki bağların kurulması ile toplumsal alan söz konusu edilmektedir. Toplumsal alanda ise arzu kavramı ön plana getirilerek, bilinçdışı ile ilişkisi üzerinden toplumsal alan ile karşılıklı dönüştürücü etkisi, arzu politikası bağlamında ele alınmaktadır. Bu noktada mücadelelerin ve hareketlerin öne çıkarılması sayesinde yeni kurucu güç ve öznellikler ile kurumlaşmalar üzerine bir bakış geliştirilmeye başlanmaktadır. Böylece mücadeleler ya da hareketler olan pratikler, ortaya çıkabilecek olan yeni oluşumları işaret ederek, gündeme pratiklerden hareketle varılacak olan kurum kavramını getirmektedir. Kurum kavramının, Deleuze düşüncesi içinde hareketlerin ya da pratiklerin kolektifliği ile birlikte ele alınmasının farkı gösterilerek, kurumların yaratıcı bir kavramsallaştırılması ortaya konulmaya çalışılmıştır. Böylece hak yaratmak için mücadele etmekten hareketle kurumların bu kavranışının, güncel olana ilişkin bir bakışı harekete geçirip geçiremeyeceği de değerlendirilebilecektir.

Özet (Çeviri)

In this thesis, which Gilles Deleuze's ideas on law are discussed in the social and political context, law is set out conceivable and problematical on behalf of transions among various fields in Deleuze's philosophy by the connections within these fields. As an immanent philosophy, in Deleuze's thought, the singular points of life are immanent to life; so the emergent problems move with the events and singular events get into each other in an event and continuously disperse so that they form a problematic case. Thus this attribution of the event and the problematic cause to a new way of undertaking the events and the life. According to that notion, law is considered as a definite order and establishment as an unity, on the other hand the concept of right means to singularity and problematic so that these two concepts are respected with a difference between them. On a range that concept and singularity assemble, the problematization of right puts forward a vision of differentiation and creation. In order this differentiation and creation to come into action, struggles increase in importance so that the social and the political aspect of the issue is involved in the discussion. Consequently in this study, the concept of right in Deleuze's thought in the context of creating right with struggle is the objective by problematizing its possibilities, movements and conditions. Under these circumstances, other than making law, creating right brings up a conception of stressing the case which has evolutioning singularity in it, indicating jurisprudence as a continuous creation and a conception as being nothing other than life. In this regard, concerning both expressing the conceptual bases of Deleuze's philosophy and handling the ontology-ethics-practice thought line as planned as a shifting idea of this study, through developing a thought of affirmation on this line with its phases on Bergson, Nietzsche and Spinoza philosophies associating the evolution of Deleuze's philosophy is projected. As the practice plane, that this evolution reaches, indicates the struggle of powers also, the ethics plane that the concept of power forming and the concept of the will to power come out, so that these are prolematized as a perception by their connections within the concept of right. At this juncture, the view of Spinoza's philosophy on right and power concerning the constitution of practice is related to Deleuze's philosophy so that ontology and practice is discussed collectively and the connections of politics with law and theoretical with social let the social field to be handled. In the social field by bringing up the concept of desire, via its relation with unconscious, its mutual transformative effect with the social field is taken into consideration in the context of the politics of desire. At this point, through mentioning struggles and movements, a point of view on new constitutive power and subjectivities also with institutions is attempted to develop. In this way, struggles or movements as practices, indicating the new formations that can emerge, bring up the concept of institution which is awaked by practices. By featuring the differentiation of approaching the concept of institution with the collectivity of movements and practices in Deleuze's thought, a creative conception of institutions is handled to express. Consequently through a conception of institutions which comes alive with struggle for creating right, it can be evaluated if a vision on current could be in motion or not.

Benzer Tezler

  1. Türk ve İran medeni hukuklarında vakıf

    Foundation in Turkish and Iran law

    AKBAR BABAZADEH

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    HukukAtatürk Üniversitesi

    Özel Hukuk Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. METİN İKİZLER

  2. Hak temelli STK'lara katılım açısından Endonezya ve Türkiye örneklerinin karşılaştırılması

    Comparison of example Indonesia and Turkey about participation of rights based ngos

    DIDID HARYADI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Sosyolojiİstanbul Üniversitesi

    Sosyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. YUSUF ADIGÜZEL

  3. Engendering citizenship: Autonomous women's movements in Tunisia and Turkey

    Yurttaşlığı yaratmak: Tunus ve Türkiye'deki bağımsız kadın hareketleri

    GİZEM TÜRKARSLAN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    Siyasal BilimlerKoç Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖZLEM ALTAN OLCAY

  4. İnsan kaynakları uygulamalarında yan hak ve menfaatler: Bir havalimanı işletmesi örneği

    Fringe benefits in the human resources practices: An example of airport business

    DİLAN KAYA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Sivil HavacılıkAkdeniz Üniversitesi

    İşletme Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. JANSET AYTEMUR

  5. 'Kuz' fantastik sinemada kadın karakter yaratımı

    'Kuz' creating female character in fantastic genre

    DUYGU KARABAYRAKTAR

    Sanatta Yeterlik

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Sahne ve Görüntü SanatlarıMarmara Üniversitesi

    Film Tasarımı Ana Sanat Dalı

    PROF. SABRİ ÖZAYDIN