Papiller tiroid kanserlerinin riske göre değerlendirilmesi, izlem ve tedavide bunun ve serum tiroglobulin düzeyinin önemi
Risk assessment in papillary thyroid cancer, significance of risk and serum thyroglobulin level for treatment and follow-up
- Tez No: 399114
- Danışmanlar: PROF. DR. NURİ ÇAKIR
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2015
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Gazi Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 102
Özet
Papiller tiroid kanseri en sık görülen endokrin kanser olup tedaviye yanıtı ve prognozu hastalık ilişkili birçok faktörden etkilenmektedir. Bu çalışmada 1998-2014 tarihlerinde papiller tiroid kanseri tanısı ile Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı'nda takip edilen 426 hasta retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Hastalara ait demografik, histopatolojik özellikler ve laboratuvar bulguları incelenerek hastalar ATA ve TEMD risk belirleme kriterlerine göre sınıflandırılmıştır. Hasta özelliklerinin tedaviye yanıt ve prognozu üzerine etkisi analiz edilmiştir. Risk belirleme kriterlerinin tedaviye yanıtı ve hastalıksız durumu öngörmedeki etkinliği incelenmiştir. Çalışmaya dahil hastaların ortalama tanı yaşı 45, ortalama takip süresi 50 aydı. Kadın erkek oranı 5.98'di. En sık görülen patolojik tip %63 ile klasik varyanttı. Yaş, cinsiyet ve tümörün multifokal olma durumunun tedavi yanıtı ve takipte son durumla ilişkisi olmadığı görüldü. 10 mm'den küçük, çevre/damar invazyonu olmayan tümörler ve lenf nodu negatif hastaların tedaviye daha yüksek oranda çok iyi yanıt verdiği görüldü. Tümör çapı 40 mm ve büyük, çevre/damar invazyonu olan, lenf nodu pozitif olan hastaların tedaviye daha yüksek oranda eksik yanıt verdiği görüldü. Bu özelliklerin hiçbirisi ile takipte son durum arasında anlamlı ilişki saptanmadı. ATA ve TEMD risk sınıflandırma sistemlerine düşük riskli hastaların tedaviye daha yüksek oranda çok iyi yanıt verdiği görüldü. Her iki risk sınıflaması ile takipte son durum arasında ilişki saptanmadı. Tedaviye çok iyi yanıt veren hastaların takipte hastalıksız olma oranı diğer yanıt gruplarına göre daha yüksekti. Düşük risk grubundaki RAI almayan hastaların tedaviye çok iyi yanıt oranı alan gruba göre daha yüksek ancak takipte hastalıksız olma oranı daha düşük bulundu. Persistan veya nüks hastalığı öngören cut-off post-op serum TG düzeyi %72 sensitivite ve %67 spesifisite ile 0.29 ng/mL, stimüle TG değeri ise %54 sensitivite ve %77 spesifisite ile 6.10 ng/mL olarak hesaplandı. Sonuç olarak risk sınıflama sistemleri tedavi yanıtını öngörmede değerli olduğu görülmüştür ancak başlangıçtaki risk tahminlerinin üzerine tedaviye yanıt değerlendirmeleri eklendiğinde, uzun dönem takipte her hasta için daha güvenilir ve özelleştirilmiş risk belirlemeleri tespit edilebilir.
Özet (Çeviri)
Papillary thyroid cancer is the most common cancer of endocrine system. The response to therapy and prognosis is influenced by many disease-related factors. In the study, we retrospectively reviewed 426 patients diagnosed as papillary thyroid cancer and followed up at Department of Endocrinology and Metabolism in Gazi University School of Medicine between 1998 and 2014. We evaluated demographics, histopathological and laboratory features of all patients and classified patients according to ATA and TEMD risk classification criteria. We analyzed the impact of these features on treatment response and prognosis. We also evaluated the efficiency of risk classification criteria on treatment response on estimating disease free status. The average age of patients was 45 and the mean follow up time interval was 50 months. Female to male ratio was 5.98. The most common pathological variant was classic variant (%63). Age, gender and multifocality of tumor had no effect either treatment response or last status on follow-up. Tumors smaller than 10 mm or without extrathyroidal/vascular invasion and negative lymph nodes were associated with excellent response.Tumors with more than 40 mm width or extrathyroidal/vascular invasion and positive lymph nodes were associated with incomplete response. Any of these features showed significant relationship in terms of the last status on follow-up. Low risk patients according to ATA or TEMD were assaciated with excellent response but they were not related to better or worse status on follow-up. The excellent responders to treatment at first tended to be disease-free status in follow-up. Low-risk patients who had no RAI ablation therapy had better excellent response but less disease-free status compared with positive RAI ablation history. Post-op cut-off value predicting persistant or recurrent disease was 0.29 ng/mL for serum TG with 72% sensitivity and 67% specificity, and 6.10 ng/mL for stimulated TG with 54% sensitivity ve 77% specificity. In conclusion it was seen that risk classification systems were valuable in terms of predicting the response of therapy. More reliable and personalised risk identification should be made regarding the combination of both initial risk scoring and treatment response.
Benzer Tezler
- Diferansiye tiroid kanserli hastaların klinik ve kardiyovasküler risk faktörlerinin retrospektif olarak değerlendirilmesi
Retrospective analysis of clinical and cardiovascular risk factors in patients with differentiated thyroid cancer
SAFİYE ARIK
Tıpta Yan Dal Uzmanlık
Türkçe
2014
Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıAkdeniz Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUSTAFA KEMAL BALCI
- Papiller tiroid kanserinde, primer tedavi ile remisyon sağlanan hastalarda, uzun dönem takipte, nüksü belirleyici faktörlerin retrospektif değerlendirilmesi
Retrospective analysis of predictive factors for recurrence in papillary thyroid cancer patients who are in remission after primary treatment
ÖZLEM SOYLUK SELÇUKBİRİCİK
Tıpta Yan Dal Uzmanlık
Türkçe
2010
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıİstanbul Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NEŞE ÇOLAK
- Nodüler tiroid hastalığı nedeniyle KTÜ Farabi Hastanesi'nde 2013-2018 yılları arasında tiroidektomi olan hastalarda preoperatif TSH değerleri ve otoantikor düzeylerinin tiroid kanseri üzerine etkisinin retrospektif değerlendirilmesi
Retrospective evaluation of the effect of preoperative TSH values and thyroid autoantibody levels on the development of thyroid cancer in patients with thyroidectomy between 2013-2018 in KTU Farabi Hospital DUE to noduler thyroid disease
CANSU AKGÜN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıKaradeniz Teknik Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MUSTAFA KOÇAK
- Servikal lenf nodu metastazı olan diferansiye tiroid kanserlerinde prognostik faktörler
Başlık çevirisi yok
YILMAZ ÖZDEMİR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Genel CerrahiSağlık BakanlığıGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MEHMET ALİ GÜLÇELİK
- Papiller tiroid kanserlerinde BRAF V600E mutasyonu Ve CYP2D6 polimorfizminin araştırılması ve histopatolojik ilişkilerinin değerlendirilmesi
Investigation of BRAF V600E mutation and CYP2D6 polymorphism in papillary thyroid cancer and evaluation of their histopathological associations
AYNUR DAĞLAR ADAY