Çocuk kalp damar cerrahisi yoğun bakım ünitesinde postoperatif kavşak kaynaklı ektopik taşikardi; sıklık ve risk faktörleri
Junctional ectopic tachycardia after pediatric cardiac surgery; incidence and outcome
- Tez No: 411872
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ENDER ÖDEMİŞ
- Tez Türü: Tıpta Yan Dal Uzmanlık
- Konular: Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi, Kardiyoloji, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Thoracic and Cardiovascular Surgery, Cardiology, Child Health and Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2013
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bakanlığı
- Enstitü: İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğt. ve Arş. Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 73
Özet
GİRİŞ ve AMAÇ Ritim bozuklukları, konjenital kalp cerrahisi sonrası yoğun bakım ünitesinde izlenen çocuklarda sıklıkla görülür. Aritmiler ameliyat sonrası dönemde önemli bir morbidite ve nadiren mortalite nedenidir. Literatürde doğumsal kalp hastalıkları cerrahisi sonrası çocukluk çağında en sık görülen taşiaritmi tipinin kavşak kaynaklı ektopik taşikardi (JET) olduğu bildirilmiştir. JET, çocukluk çağında nadir görülen, atrioventriküler noda çok yakın bir bölgeden veya otomatisite kazanmış bir odaktan kaynaklanan atrial bir taşikardidir. Literatürde ameliyat sonrası JET sıklığı %1-11 arasında değişmektedir. JET'in patofizyolojisi tam olarak bilinmemektedir. Ancak kalbin ileti sistemini içeren bölgelerine yapılan manipülasyonlar ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. JET en sık Fallot tetralojisi (TOF) ve atrioventriküler septal defekt (AVSD) ameliyatlarından sonra görülür. Postoperatif JET genellikle kendi kendini sınırlayan ve bir hafta içinde düzelen bir taşikardidir. Yüksek kalp hızı ve atiroventriküler (AV) senkronizasyon kaybı nedeniyle yetersiz ventrikül dolumu olur ve JET hemodinamik bozulmaya neden olur. Bu çalışmada, konjenital kalp hastalığı nedeniyle opere edilen çocuk hastalarda JET sıklığının saptanması, JET'in özelliklerinin, morbidite ve mortaliteye etkisinin belirlenmesi, JET gelişimini arttıran risk faktörlerinin araştırılması amaçlandı. GEREÇ ve YÖNTEM İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Ocak 2010-Ağustos 2012 tarihleri arasında konjenital kalp hastalığı nedeniyle opere edilen ve çocuk kardiyolojisi ve kalp damar cerrahisi yoğun bakım ünitesinde postoperatif dönemde izlenen hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı. 614 hasta çalışmaya alındı. Operasyon öncesi gösterilmiş aritmisi olan hastalar, dosyasına ulaşılamayan veya bilgisi eksik olan hastalar, ameliyat sonrası kalıcı AV blok nedeniyle kalıcı pacemaker takılan hastalar, operasyon sonrası yoğun bakım izlemi sırasında başka merkezlere sevk edilen hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Hasta dosyalarından ameliyat sırasındaki yaş, tartı, cinsiyet, ekokardiyografi (EKO) tanısı, heterotaksi varlığı, sendrom varlığı, kaçıncı operasyon olduğu, perioperatif veriler (operasyonun tipi, kardiyopulmoner bypass (KPB) varlığı, süresi, aortik kros klemp varlığı, süresi, derin hipotermi varlığı) ile postoperatif veriler (yoğun bakıma geliş kan gazı, inotropik desteğin varlığı ve miktarı, mekanik ventilasyon süresi, yoğun bakım süresi, hastanede yatış süresi, ekstrakorporeal membran oksijenasyonu (ECMO) varlığı ve süresi, komplikasyon varlığı, mortalite olup olmadığı) kaydedildi. Operatif prosedürler,“Risk Adjustment for Congenital Heart Surgery versiyon 1”(RACHS-1) ile kategorize edildi. İnotropik destek miktarını ölçebilmek için Wernovsky inotrop skoru kullanıldı. Ameliyat odasında başlayıp yoğun bakım ünitesine gelişten sonra devam etmeyen taşiaritmiler çalısmaya alınmadı. JET tanısı aşağıdaki kriterlere göre kondu: 1) 170-240/dk hızda dar QRS kompleksli veya bazal EKG ile aynı morfolojide QRS kompleksi içeren bir taşikardi, 2) AV disosiasyonla birlikte ventriküler hızın atriyal hızdan fazla olması veya 1:1 retrograd ventriküloatriyal iletim var olması, 3) Adenozine, DC kardiyoversiyona veya daha yüksek hızda pil uyarısına yanıtsız olması.. BULGULAR Hastaların 290'ı kız (%47,2), 324'ü erkek (%52.8) idi. JET olan hastaların ise 12'si kız (%36,4), 21'i erkek (%63,6) idi. Hastaların yaş ve tartıları sırasıyla ortalama 32.9±50.2 ay (4 gün ile 264 ay arası) ve 11.7±12.9 kg (1.2 ile 76 kg arası) idi. Hastaların 106'sı (%17) yenidoğan (≥30 gün) idi. Total JET sıklığı 33/614 (%5.4) idi. Hastaların 26 (%4.2) tanesinde heterotaksi vardı. Bunların hiçbirisinde JET yoktu. Hastaların 62' sinde (%10) genetik olarak kanıtlanmış sendrom vardı. Bunların 52'si Down sendromu, 5'i Williams sendromu, 2'si Di-George sendromu, 1'i VACTERL anomalisi, 1'i Marfan sendromu, 1'i Holt Oram sendromu idi. JET olan ve olmayan hastalar heterotaksi ve genetik olarak kanıtlanmış sendromu olup olmamasına göre karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (sırasıyla p=0,389, p=0,997). Hastaların tanıları incelendiğinde, ASD'li 56 (%9.1) hasta olup hiçbirinde JET gelişmemişti. VSD'li 165 (%26) hasta olup 5'inde JET gelişmişti. Bu 5 hastanın hepsinde de VSD'nin yeri perimembranöz outlet bölge idi. Ancak istatistiksel olarak JET gelişen ve gelişmeyen hastalar karşılaştırıldığında VSD yeri açısından anlamlı fark bulunmadı (p=0.811). KAVSD'li 31 hasta olup bunların 5'inde JET gelişmişti. PAVSD'li 12 hastanın 4'ünde JET gelişmiş olup genel olarak AVSD'de JET % 21 sıklıkta görüldü. TOF'da ise 78 hastanın 12'sinde (%15.4) JET görüldü. Trunkus arteriozusta JET gorülme sıklığı %14.3, VSD-PA'li hastalarda %10.7, TAPVD da %5.3 ve aort koarktasyonunda %4.3 ve TGA'da ise %2.6 olarak bulundu. JET en sık AVSD ve TOF ile beraber görüldü. Hastaların operasyon tipleri incelendiğinde JET sıklığının Rastelli operasyonu ve AVSD tamirinden sonra daha fazla olduğu görüldü (sırasıyla %28 ve %20). TOF ve trunkus arteriozus tamirinden sonra sırasıyla %16 ve %14 oranında JET görüldü. Tüm ameliyatların 102 tanesi KPB olmadan yapılmış, 512 adet işlem ise KPB altında gerçekleştirilmişti. Hastaların ortalama ACC süresi 64.16±55 dk (6-290 dk arası), ortalama KPB süresi ise 107±84 dk (23-547 dk arası) idi. JET gelişen hastalardan sadece şant yapılan 1 hastaya KPB, ACC ve derin hipotermi uygulanmamıştı. Hastalar RACHS skoruna göre kategorize edildiğinde, hastaların %9.4'ünün 1. kategoride, %47.5'unun 2. kategoride, %32.2'sinin 3. kategoride, %8.4'ünün 4. ve %2.1'inin 6. kategoride olduğu görüldü. JET olan ve olmayan hastalar karşılaştırıldığında operatif parametrelerden KPB kullanılıp kullanılmaması, KPB süresi ve derin hipotermik arrest açısından her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık vardı. Ancak RACHS skoruna göre her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p=0,225). Ortaya çıkan semptom ve belirtiler açısından JET gelişen hastalar incelendiğinde; hastaların 9'u (%27.3) asemptomatik idi. 23 hastada (%69.7) JET sırasında hipotansiyon görüldü ve 1 hastada da (%3) kardiyak atım hacminde azalma ve dolaşım bozukluğu geliştiği saptandı. JET'in başlangıç zamanı incelendiğinde; 24 (%72) hastanın ilk gün içinde hatta bunların 21'inin (%63) ilk 12 saatte başladığı görüldü. 72 saaten sonra sadece 2 hastada JET gelişti. JET'li hastaların bazal EKG'leri incelendiğinde 6 hastada dal bloğu yoktu. Hastaların 24'ünde sağ dal bloğu, 1 hastada sol dal bloğu vardı. 2 hastada ise inkomplet sağ dal bloğu vardı. Bazal EKG'de sağ dal bloğu oranı JET olan hastalarda istatistiksel olarak anlamlı yüksekti ( p=
Özet (Çeviri)
INTRODUCTION Rhythym disorders are often seen in children who are followed carefully in intensive care unit after the surgery of congenital heart diseases. Arryhtmias are important reason for morbidity and cause rarely mortality. In the literature it was reported that JET is most common seen tachyarryhtmia in childhood after the surgery of congenital heart diseases. JET is characterized by rapid heart rate for a person's age that is driven by a focus with abnormal automaticity within or immediately adjacent to the AV junction of the cardiac conduction system (AV node–His bundle complex). Incidence of JET after surgery varies between %1 - %11. The pathophysiology of JET is unclear. But it is thought to be associated with the manipulations that are made to the areas which include cardiac conduction system. JET is most frequently seen after the repair of TOF and atrioventricular septal defect AVSD. JET is an tachycardia that is self – limited and generally recovered within one week. Due to high rate and loss of AV synchronization there would be insufficient ventricular filling and JET causes hemodynamic deterioration. In this study it was aimed to assessed the incidence and risk factors that increased to development of JET, determine the JET effects on morbidity and mortality, feature and outcomes of JET in children who underwent congenital heart surgery. MATERIALS and METHODS In Istanbul Mehmet Akif Ersoy Cardiovascular Surgery Training and Research Hospital, between January 2010 – August 2012, patients who are followed in the pediatric cardiac intensive care unit in postoperatif period due to congenital heart diseases were examined retrospectively. 614 patients were included in this study. Patients who had documanted arrhythmia before the operation, patients with missing documents or files, patients required permanent pacemaker due to permanent AV block after the operation, patients who were transferred to the other hospitals during follow-up in intensive care unit were not included. From patient's files age, weight, gender, echocardiographic diagnosis, the presence of heterotaxia, how many operations did the patient have, perioperative data (type of operation, the presence and duration of cardiopulmonary bypass, the presence and duration of aortic cross-clamp, the presence of deep hypothermia), postoperatif data (blood gas levels at arrival to intensive care, the presence and amount of inotropic support, duration of mechanical ventilation, duration of intensive care, duration of hospitalization, the presence and duration of extracorporeal membrane oxygenation, the presence of complications, whether it is mortality or not) were recorded. The operative procuders were categorized with“ Risk Adjustment for Congenital Heart Surgery Version ”(RACHS-1). Wernovsky inotropic support was used to measure the amount of inotropic support. Tachyarrhytmias that started in operating room and did not continue after arriving intensive care did not include in the study. JET was diognised according to following criteria: 1) 170-240/minute – speed narrow QRS complex or a tachycardia that was including QRS complex morphology that is similar with the baseline ECG. 2) Ventricular rate is higher than the atrial rate with the presence of AV dissociation. 3) To be unresponsive to adenosine, DC cardioversion or overdrive pacing. RESULTS 290 of patients were female (%47,2), 324 of patients were male (%52,8). 12 of patients with JET were female (%36,4) and 21 of them were male (%63,6). The mean age and weight of patients were 32,9 ±50,2 month (4 day – 264 month ) and 11,7±12,9 kg (1,2 – 76 kg), respectively. 106 of patients (%17) were neonates (≤30 day). JET incidence was 33/614 (%5,4). 26 of patients had heterotaxia. None of them had JET. 62 of patients had proven genetic syndrome (%16). 52 of them had Down syndrome, 5 of them had Williams syndrome, 2 of them had di-George syndrome, 1 of them had VACTERL anomaly, 1 of them had Marfan syndrome, 1 of them had Holt Oram Syndrome. There is no statistically significant difference between the patients with JET and patients who had not JET depending on heterotaxia or genetic syndrome (p=0,389 and p=0,997, respectively) When the diagnosis of patients were examined, there were 56 patient with ASD but none of them had JET. There were 65 patients (%9,1) with VSD and 5 of them had JET. In all 5 patients the place of VSD was perimembranous outlet area. But no statistically significant difference could be found in terms of place of VSD between the patients with JET and patients who had not JET (p=0,811). 31 of patients had KAVSD and 5 of them had JET. There were 12 patients with PAVSD and 4 of them had JET and generally JET frequency was %21 with AVSD. JET was seen 12 of 78 patients with TOF. The incidence of JET in truncus arteriosus was %14,3; in patients with VSD-PA was %10,7; with TAPVD %5,3 and in aortic coarotation was %4,3 and in TGA was %2,6 JET was most often seen AVSD and TOF. We analyzed type of operations that the patients had JET frequency was more often seen after AVSD repair and Rastelli operation (%28 and %20, respectively). JET frequency after the repair of truncus arteriosus and TOF was respectively %16 and %14. 102 of all operations were performed without CPB and 512 of the all surgeons were performed with CPB. The average duration of ACC was 64,16±55 min ( between 6-290 min) the average duration of CPB was 107±84 min (between 23-547 min). Only one patient have JET without CPB, ACC and deep hypothermia during the operation. When patients were categorized according to RACHS-1, we found that most of the our patients in RACHS-1 type two. No differences between both groups in RACHS-1 categorization. When assessed the clinical presentation, 9 of the JET patients were asymptomatic. The median onset of JET was in the first 24 hours after surgery (range, 1–9 days), the median duration of JET was 1 day (range, 1–15). RBBB rate was significantly higher in patients with JET in baseline ECG ( p=
Benzer Tezler
- Yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin kanıta dayalı hemşireliğe yönelik tutumları ve engellerinin belirlenmesi
Determination of the attitudes and obstacles of nurses working in the intensive care unit against evidence-based nursing
YAĞMUR BARMAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
HemşirelikÜsküdar ÜniversitesiHemşirelik Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ HATİCE DEMİRDAĞ
- Fallot tetrolojisi ameliyatından sonra hastaya verilen pozisyonların oksijen satürasyonuna etkisi
The effect of body position change on arterial oxygen saturation after total correction of the tetralogy of fallot
GÜLSÜM SERAP TATLIOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2001
Hemşirelikİstanbul ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ.DR. SUZAN YILDIZ
- Pediyatrik kalp cerrahisinde steroid kullanımının kardiyopulmoner bypass sonrası görülen sistemik inflamatuar yanıta etkisi
The effect of dexamethasone use to systemic inflammatory responce seen after cardiopulmonary bypass in pediatric cardiac surgery
MURAT YANAR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Göğüs Kalp ve Damar CerrahisiUludağ ÜniversitesiKalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. IŞIK ŞENKAYA SIĞNAK
- Konjenital kalp cerrahisi sonrasında gelişen sepsiste risk faktörleri
Risk factors for sepsis following congenital heart surgery
YASEMİN YAVUZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2008
Anestezi ve ReanimasyonSağlık BakanlığıAnesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
UZMAN NURGÜL YURTSEVEN
- Kardiyak cerrahi sonrası yoğun bakım ünitesinde izlenen hastalarda akut böbrek hasarının değerlendirilmesi
Assessment of acute kidney injury (AKI) in children after cardiac surgery in intensive care units
MURAT TANYILDIZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2012
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıAnkara ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. MESİHA EKİM