Karaciğerinde sebebi bilinmeyen kitle tanısıyla gastroenteroloji polikliniğine başvuran olguların prospektif izlenmesi
Follow-up of the patients admitted with liver masses of unknown origin to Gastroenterology clinic: A prospective study
- Tez No: 412531
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ELMAS KASAP
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Gastroenteroloji, Gastroenterology
- Anahtar Kelimeler: İnflamatuar markırlar, karaciğerin benign kitleleri, karaciğerin malign kitleleri, prognoz, sağkalım, Inflammatory markers, benign masses of liver, malignant masses of liver, prognosis, survival
- Yıl: 2015
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Celal Bayar Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 101
Özet
Bizim çalışmamızda karaciğerinde sebebi bilinmeyen kitle tanısıyla Gastroenteroloji polikliniğine başvuran, tanı alan ve alamayan tüm olguların 33 ay prospektif izlenmesi, surveyinin belirlenmesi; ayrıca sağkalıma etki edebilecek faktörlerin değerlendirilmesi amaçlandı. Hastanemiz Gastroenteroloji polikliniğine sevk edilen karaciğerde kitle tanısıyla ilk defa başvuran 18 yaş ve üstü erkek ve kadın olgular çalışma grubuna dahil edildi. Daha önce tanı konulmuş ve/veya tedavi görenler çalışmaya alınmadı. Çalışmaya alınan hastaların demografik bilgileri kayıt edildi. Karaciğerdeki kitlelerin etyolojisinin tespitine yönelik Gastroenteroloji kliniği tarafından ve hasta kliniğimiz tarafından eğer başka bölüme sevk edildi ise o bölümde yapılan işlemler (laboratuvar, radyoloji, patoloji) kayıt edildi. Etyolojisi tespit edilen olguların takibinde yapılacak olan gereğinde operasyon, onkolojik (kemoterapi ve/veya radyoterapi) tedavi ile hastaların sağkalım süreleri (ay) ve durumları (sağ, ex) kayıt edildi. İzlem süresi içerisinde hastalara tetkik, tedavi yönünden hiçbir müdahalede bulunulmadı; yalnızca hastaların verileri kaydedilip değerlendirildi. Çalışmaya dahil edilen hastalar, tetkikler sonucunda tanılarına göre 3 ana gruba ayrıldı: 1) Karaciğerin benign kitleleri, 2) karaciğerin primer malign kitleleri, 3) metastatik kitleler. Çalışmamıza 45'i (%49,9) kadın, 51'i (%53,1) erkek olmak üzere toplam 96 kişi alındı. Çalışmamızın sonunda hastaların 69'u (%71,9) exitus oldu, 27'si (%28,1) sağdı. Hastaların %18,75'inde benign, %81,25'inde malign kitle saptandı. Benign kitlesi olan hastaların 8'inde benign tümör, bunların da 6'sında hemanijom saptandı. Benign kitlelerin prognozunun iyi olduğu ve genellikle tedavi gerektirmedikleri gösterildi. İzlem süresinin sonuna kadar hiçbir hastada komplikasyon gelişmedi ve hepsi sağdı. Malign kitlelerin %43,5'i primer (%55,8'i HCC, %44,2'si kolanjiosellüler karsinom), %56,5'i metastatikti. Metastatik kitlesi olanların %43,3'ünde primer odak bulunamadı. Çalışmamızda karaciğerde malign kitlesi olan olguların sağkalımını etkileyen prognostik faktörler değerlendirildiğinde; erkek cinsiyeti, sigara kullanımı, vki< 25 kg/m2 olması, portal trombüs varlığı, kitle max. çapı> 50 mm olması, multipl olması, metastatik olması, total bilirubin değeri> 3 mg/dl olması, GPS 1-2 olması, CRP> 10 mg/l, CRP/albumin> 2, nötrofil/lenfosit> 5, CA 19-9> 100 U/ml, CEA> 10 ng/ml olması kötü prognoz göstergesi olduğu ve sağkalımın azaldığı görüldü. Albumin düzeyi ve plt/lenfosit oranının sağkalımla ilişkisine bakıldığında istatistiksel olarak anlamlılığa yakın saptandı. Albumin değeri< 3,5 gr/dl ve plt/lenfosit> 200 olanlarda sağkalımın kötü olduğu görüldü. Prognoz ve sağkalımı etkileyen faktörlerden inflamatuar belirteçler ile karaciğer rezervini gösteren albumin ve total bilirubin düzeyleri, rutin hemogram ve biyomkimya tetkikleriyle kolayca saptanabilmekte ve hesaplanabilmektedir. Prognostik faktörlerin belirlenmesi ile malign tümörü olanların sağkalımı ve prognozları öngörülebilmektedir.
Özet (Çeviri)
Our study concentrated on the follow-up of all the patients who have admitted to Gastroenterology clinic with liver mass of unknown origin. We have followed the patients for 33 months with or without diagnosis, to evaluate the survival and factors that can affect the survival. Female and male patients with 18 years of age and above who have presented with liver masses for the first time to Gastroenterology clinic were included in this study. The patients who have diagnosed before and/or got treatment were excluded. Demographic features of the patients were recorded. Findings (laboratory, radiological and pathological) to determine the diagnosis of the mass, in Gastroenterology clinic and referred clinic which were referred from Gastroenterology, were recorded. Operations and oncologic treatment (chemotherapy/radiotherapy) if needed, survival time (month) and status (alive, dead) were recorded in patients with spesific etiology. During follow-up period, there weren't any intervention to diagnostic tests or treatments, only the datas were recorded and evaluated. Patients were categorized into three groups according to their diagnosis: 1) Benign masses of the liver, 2) primary malignant masses of the liver, 3) metastatic masses. Ninety six patients, 45 women (49,9%) and 51 men (53,1%), were included in our study. In the end of follow-up, 27 patients were alive (28,1%), and 69 patients (71,9%) were dead. 18,75% of the patients had benign masses and 81,25% of them had malignant masses. 8 of the patients with benign masses had good prognosis and did not require any therapies. In the end of the follow-up, all of the patients were alive and there weren't any complications. 43,5% of the malignant masses were primary (55,8% HCC, 44,2% cholangiocellular carcinoma) and 56,5% of them were metastatic tumours. In 44,3% of the patients with metastatic masses, origin of the masses were not found. When prognostic factors affecting survival were evaluated in malignant masses; being male, smoking, patients with BMI below 25 kg/m2, portal venous thrombosis, diameter of the mass> 50 mm, multipl masses, metastatic masses, total bilirubin level> 3 mg/dl, GPS 1-2, CRP> 10 mg/dl, CRP/albumin> 2, neutrofil/lymphocyte> 5, CA 19-9> 100 U/ml, CEA> 10 ng/ml were associated with poor prognosis and survival rates were lower. Relationship between survival rate and serum albumin level, plt/lymphocyte ratio was almost statistically significant. The survival rate of the patients with albumin below 3,5 gr/dl and plt/lymphocyte above> 200 were lower. nflammatory markers showing prognosis and survival rate, can be easily evaluated through laboratory tests like albumin, total bilirubin, complete blood count and biochemistry which show liver reserve capacity. Prognosis and survival rate of malignant tumours can be predicted with evaluation of prognosis factors.
Benzer Tezler
- İntraserebroventriküler spexin infüzyonunun hipotalamus-hipofiz-testis aksı üzerine etkileri
Effects of intracerebroventricular spexin infusion on the hypothalamuspituitary-testicular axis
RIDA ZAHIRALDIN IBRAHIM YASIN
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
AnatomiKarabük ÜniversitesiAnatomi Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ NESİBE YILMAZ
- Multi - capsule endoscopy: Demonstrations of inter - capsular control and (tactile) sensing
Çoklu - kapsül endoskopi: Kapsüller arası kontrol ve (dokunsal) algılama yöntemleri
FURKAN PEKER
Doktora
İngilizce
2023
Elektrik ve Elektronik Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiElektronik ve Haberleşme Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ONUR FERHANOĞLU
- Effects of benzene on liver, kidney and lung CYP1A, CYP2B4, CYP2E1 and CYP3A6 mRNA, protein level, and drug metabolizing enzyme activities and toxicity in diabetic rabbits
Diyabetli tavşanlarda benzen?in karaciğer, böbrek ve akciğer CYP1A, CYP2B4, CYP2E1 ve CYP3A6 mRNA, protein seviyesi ve ilaç metabolize eden enzim aktiviteleri ve toksisite üzerine etkileri
ŞEVKİ ARSLAN
Doktora
İngilizce
2008
BiyokimyaOrta Doğu Teknik ÜniversitesiBiyokimya Ana Bilim Dalı
PROF. DR. EMEL ARINÇ
PROF. DR. ORHAN ADALI
- The relationship of polymorphism with patients with diabetic retinopathy in the Turkish community
Angptl8 rs2278426 (C/T) ve rs892066 (C/G) polimorfizmlerinin Türk toplumundaki diyabetik retinopati hastalarıyla ilişkisi
KÜRŞAT KARGÜN
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
Moleküler TıpTokat Gaziosmanpaşa ÜniversitesiTıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ NİHAN BOZKURT
- Hepatosteatozun renal fonksiyonlar ve kan basıncı ile ilişkisi
The relationship between renal function and blood pressure with nafld
MEHMET YAŞAR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
FizyopatolojiGazi Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUSA BALİ