Geri Dön

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi tıbbi patoloji kliniğinde tanı alan deri eki tümörlerinin klinikopatolojik incelenmesi

The clinicopathological eveluati̇on of the skin adnexal tumors diagnosed in İzmir Katip Çelebi University Ataturk Training and Research Hospital

  1. Tez No: 422793
  2. Yazar: AHMET EMRE YENİPAZAR
  3. Danışmanlar: PROF. DR. FULYA ÇAKALAĞAOĞLU
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Patoloji, Pathology
  6. Anahtar Kelimeler: apokrin, deri eki, ekrin, kıl folikülü, sebase, apocrine, skin adnex, eccrine, hair follicle, sebaceous
  7. Yıl: 2016
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İzmir Katip Çelebi Üniversitesi
  10. Enstitü: İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 68

Özet

Deri eki tümörleri benign ve malign neoplazilerden oluşan çok farklı çeşitte ve oldukça geniş bir tümör grubudur. Normal deride izlenen ekrin bez, apokrin bez ve pilosebase ünite gibi deri eklerinden farklılaşma gösterirler. Rutin cerrahi patoloji pratiğinde nadiren karşılaşılabilen tümörlerdir. Deri eki tümörlerinin çoğu benign olup basit eksizyon tedavide yeterlidir. Ancak Cowden sendromlu olgularda trikilemmoma veya Muir Torre sendromlu olgularda sebase tümörler sık olup bu tümörlerin saptandığı olgularda sendromların varlığı ve eşlik eden malignite varlığı klinik açıdan öneme sahiptir. Malign deri eki tümörleri oldukça nadir tümörler olup genelde lokal agresif tümörlerdir ancak lenf nodu metastazı veya uzak metastaz yaparak kötü prognoz da gösterebilmektedirler. Bu çalışmada 3. basamak bir merkezde retrospektif olarak 9.5 yıllık tanı alan 625 adet deri eki tümörü lokalizasyon, yaş ve cinsiyet açısından araştırılmıştır. 593 adet benign (%94.88) ve 32 adet malign tümör (%5.12) saptanmıştır. Olguların 358'i kadın, 267'si ise erkektir. Tümörler orijini açısından değerlendirildiğinde sırasıyla 293 adet (%46.88) ter bezi tümörü, 290 adet (%46.4) kıl kökü yönünde farklılaşma gösteren tümör ve 31 adet (%4.96) sebase bez yönünde farklılaşma gösteren tümör saptanmıştır. Ayrıca 11 adet (%1.76) sınıflandırılamayan deri eki tümörü tanısı alan olgu saptanmıştır. Olgular en sık baş boyun yerleşimli olarak saptanmıştır. Saptanan tümörler içinde en sık tümör Pilomatrikoma olmuştur (195 olgu %31.2), ardından sırasıyla Hidradenoma (70 olgu %11.2) ve Trikoblastoma ( 62 olgu % 9.92) saptanmıştır. En sık sebase tümör ise Sebase karsinom olarak dikkat çekmiştir (14 olgu %2.24). Çalışmamızın amacı rutin pratikte sık karşılaşılmayan deri eki tümörlerinin sıklığını, yerleşim yerini, yaş ve cinsiyet özelliklerini araştırmaktı. Bu açıdan çalışmamız ülkemize ait ve İngilizce literatürde en geniş olgu serili deri eki tümörleri çalışması olacak ve önemli bir kaynak olabilecektir.

Özet (Çeviri)

ABSTRACT Skin adnexal tumours (SAT) are a large and diverse group of benign and malignant neoplasms which exhibit morphological differentiation towards one of the different types of adnexal epithelium present in normal skin: pilosebaceous unit, eccrine and apocrine. They are not commonly encountered in the routine surgical pathology practice. Most SATs are benign, and local complete surgical excision is curative. However, diagnosing some of these tumours has important implications, as they might be markers for syndromes associated with internal malignancies, such as trichilemmomas in Cowden disease and sebaceous tumours in Muir–Torre syndrome. Benign adnexal tumours are more common whereas malignant SATs are rare, locally aggressive and have the potential for nodal involvement and distant metastasis with a poor clinical outcome. This study is a retrospective study done in a tertiary care hospital over a period of nine and a half years. All the SATs reported during this period are analysed for their clinical localization, age, sex incidence and their diagnosis. The total number of SATs reported during this period were 625. There were 593 (94.88%) benign tumors and32 (5.12%) malignant tumors. There were 267 male patients and 358 female patients. Tumours of sweat gland origin were 293 (46.88%); followed by 290 (46.4%) hair follicular differentiation and 31 (4.96%). There were 11 (1.76%) tumors of unclassified origin. Head and neck location was themost common site to be affected. Pilomatricoma constituted the most common tumor (195 cases 31.2%); followed by hidradenoma (70 cases 11.2 %) and trichoblastoma (62 cases 9.92% ). The most common sebaceous tumor is sebaceous carcinoma (14 cases 2.24 % ). The aim of our study was to determine the frequency of various types of cutaneous appendage tumors encountered in our practice, to delineate the anatomical location, age and sex incidence. To our knowledge, no significant data regarding neoplasms of cutaneous appendages in the local literature is available; therefore clinicopathologic features of SATs are valuable for research.

Benzer Tezler

  1. Uyuşturucu madde analizlerinde ölçüm belirsizliği ve test performansının değerlendirilmesi

    Evaluation of measurement uncertainty and test performance in drug substance analyzes

    GÜL ZAKİRE SARAÇ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Biyokimyaİzmir Katip Çelebi Üniversitesi

    Tıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. SALİHA AKSUN

  2. Gastroenteropankreatik sistem nöroendokrin karsinomlarında klinikopatolojik özelliklerin prognostik parametrelerle birlikte incelenmesi

    Clinicopathologic features and prognostic parameters of gastroenteropancreatic system neuroendorocrine carcinomas

    EMEL TEKİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Patolojiİzmir Katip Çelebi Üniversitesi

    Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ARZU AVCI

  3. Prostat kanseri tanılı hastalarda ürotensin 2 plazma düzeyinin klinik önemi

    Clinical significance of urotensin 2 plasma level in patients diagnosed with prostate cancer

    ÇİĞDEM DİNÇKAL

    Tıpta Yan Dal Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Onkolojiİzmir Katip Çelebi Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YÜKSEL KÜÇÜKZEYBEK

    DOÇ. DR. ZEYNEP GÜLSÜM GÜÇ

  4. İleri evre mesane kanserlerinde nötrofil/lenfosit ve platelet/lenfosit oranının prognostik önemi

    The prognostic signifiance of neutrophil/lymphocyte and platelet/lymphocyte ratio in advanced stage bladder cancer

    ŞEHRİBAN TEKEL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Onkolojiİzmir Katip Çelebi Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. TARIK SALMAN

  5. Testis malign neoplazmlarında nötrofil/lenfosit ve de-ritis oranının prognoza etkisi

    The effect of neutrophil/lymphocyte ratio and de-ritis ratio on prognosis in testicular malign neoplasms

    SEMRA DAĞDELEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Onkolojiİzmir Katip Çelebi Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YÜKSEL KÜÇÜKZEYBEK

    UZMAN UTKU OFLAZOĞLU