Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin İran'da Cihad-ı Ekber faaliyetleri
Ottoman Empire's jihad-ı akbar activities in İran During The First World War
- Tez No: 428598
- Danışmanlar: DOÇ. DR. İLYAS TOPSAKAL
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Tarih, History
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2016
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: İslam Tarihi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 385
Özet
Birinci Dünya Savaşında İtilaf Devletleri'ne karşı Avrupa cephelerinde savaşa tutuşan Almanya, Fransa cephesindeki Marne'de durdurulduktan sonra, 2 Ağustos 1914'te yaptığı gizli anlaşma ile yedeğe aldığı Osmanlı'yı müttefiki olarak savaşa sokmaya karar vermişti. Osmanlı, dönemin en güçlü Müslüman devleti olması hasebiyle Halifeliği elinde bulundurduğundan, İtilaf Devletleri'nin sömürgelerindeki Müslümanlar, halifenin çağrısı ile cihada davet edilerek ayaklandırılmak istendi. Böylece İtilaf devletleri Avrupa cephelerine sömürgelerinden asker takviyesi yapamayacak ya da Avrupa cephelerindeki askerlerini sömürgelerinde çıkan isyanları bastırmak üzere oralara kaydırarak, Almanlara Avrupa'da kilitlenen cepheleri kendi lehlerine açma imkânı vereceklerdi. Osmanlı da İtilaf Devletleri'ne ittifak teklif etmesine rağmen aldığı olumsuz cevabı, İtilaf Devletleri'nin kendisini aralarında savaş sonrası paylaşacakları şeklinde yorumlayarak, Almanya'nın yanında savaşa dâhil olmuştu. Kaybettiği toprakları da geri alabilme ümidiyle Cihad-ı Ekber ilan etti. Cihad-ı Ekber'in asıl hedeflerinden birisi İngiliz sömürgesindeki Hindistan Müslümanlarını ayaklandırmak olduğundan, oraya ulaşabilmek için İran'a girmek bir zaruret olmuştu. Osmanlı ve Almanya etkili kuvvetlerle İran'ı geçememesine rağmen karadan ulaşabildiği tek müslüman komşusu olması, diğer Müslüman ülkelere ulaşım için gerekli olan donanmasının da zayıf olması ve sahada aktif olarak, sefir başta olmak üzere ataşemiliteri ve subayları ile çalışabilme imkânı bulduğu için Cihad-ı Ekber faaliyetleri İran'da yoğun olarak etkin oldu. Osmanlı sınırına yakın Kürt ve Türk aşiretlerinden mücahid topladı ve Ruslara karşı küçük müfrezelerle zaman zaman etkili savaşlar verdi. Halife ve cihad gibi İslam dinine ait kavramları dünya çapında siyaseten kullanıp, dünyanın en güçlü ordularına sahip Almanya ile müttefik olarak ondan destek alsa bile, müslim ve gayrimüslim bütün insanoğlunun eylemlerinin altında yatan sonsuzluk ve ebedi iktidar iddiasına Allah dışındaki bütün varlıklar gibi Osmanlı Devleti de yenik düştü.
Özet (Çeviri)
Germany, which was conducting a war against the Entente Powers in several European fronts during the First World War, decided to include Ottoman Empire, which they had been holding as a back-up with a secret agreement signed on 2 August 1914, to the war after being halted by France in Marne front. Ottoman Empire was holding the caliphate by being the most powerful Muslim state of the era and it was intended to revolt Muslims living in the Entente Powers` colonies by the caliph`s declaration of Jihad. By doing so, the Entente Powers would not have been able to provide reinforcement troops from their colonies or by sliding additional troops to suppress rebellions in their colonies would provide Germans to open the locked fronts in Europe. The negative reply provided by the Entente Powers to the proposal of Ottoman Empire to join in war on the Entente Powers` side was interpreted by the Ottoman Empire as a sign of the Entente Powers` plans to share the Empire after the war and it was decided on taking sides with Germany. With the hope of gaining back the lost territories Jihad-i Akbar was declared. Since one of the main goals of Jihad-i Akbar was to create rebellions in the Indian Muslims living in the British colonies, it became a necessity to enter Iran to get there. Due to poor naval facilities required for access to other Muslim countries and though Ottoman and German forces were unable to pass Iran, which was the only Muslim neighbor reacheable through land, with efficient forces, the Jihad-ı Akbar activities were intensively active in Iran since there was an ambassador in the field who was able to cooperate actively with military attachéand other officers. Ottomans were able to gather mujahideen from Turkish and Kurdish tribes who were living near the border and from time to time these groups were able to fight effectively as small detachments against the Russians. Though being an ally with Germany and supported by the world's most powerful German armies and even using the Islamic concepts such as Khalifa and Jihad in the world politics, they succumbed like all beings other than Allah in the claim of power which underlies infinitely and eternaly of all Muslim and non-Muslim actions.
Benzer Tezler
- Birinci Dünya Savaşı'nda İran coğrafyasında etnik, dini ve siyasi nüfuz mücadeleleri
Etnical, religinal and political ascendancy struggles in Persian Area During First World War
BARIŞ METİN
Doktora
Türkçe
2007
TarihGazi ÜniversitesiTarih Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. VAHDET KELEŞYILMAZ
PROF. DR. HALE ŞIVGIN
PROF. DR. ADNAN ŞİŞMAN
- Birinci Dünya Savaşı'nda cihat ilanı ve Orta Doğu
The proclaiming jihad in the World War I and the Middle East
YUSUF AYDIN
Doktora
Türkçe
2015
TarihAnkara ÜniversitesiAtatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HAKAN UZUN
- Birinci dünya savaşı'nda İran cephesi'ndeki psikolojik harp faaliyetleri
The psychological warfare operations in Iranian front during first world war
MEHMET MERT ÇAM
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
TarihHarp Akademileri KomutanlığıStrateji ve Stratejik Araştırmalar Ana Bilim Dalı
DOÇ. GÜLTEKİN YILDIZ
- Birinci Dünya Savaşı'nda Türk-İngiliz ilişkileri (1914-1918)
Turkish-British relations during the First World War (1914-1918)
DURDU MEHMET BURAK
- I.Dünya Savaşı sürecinde Basra Körfezi'nde Osmanlı-İngiliz nüfûz mücadelesi
Ottoman-English struggle for influence in the Basra Gulf during the First World War
SEZAİ DUMLUPINAR