Geri Dön

Yüksek riskli KOAH hastalarında IREB2 düzeyi ve hastaların klinik özellikleri arasındaki ilişki

Serum IREP2 levels' assosiation with clinical fatures of high risk COPD patients

  1. Tez No: 429004
  2. Yazar: NİLÜFER AYLİN ACET ÖZTÜRK
  3. Danışmanlar: PROF. DR. AYŞE ESRA UZASLAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Göğüs Hastalıkları, Chest Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: KOAH, alevlenme riski, İREB2, COPD, exacerbation risk, IREB2
  7. Yıl: 2016
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Uludağ Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 80

Özet

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) kronik morbidite ve mortalitenin başlıca nedenlerinden biri olan önlenebilir, tedavi edilebilir bir hastalıktır. KOAH'ın doğal seyri, tekrarlayıcı semptomlar ve alevlenmeler ile karakterizedir. Her bir alevlenme KOAH hastasında artan solunum fonksiyonları kaybı ve mortalite ile ilişkilidir. Alevlenmeyi öngörebilecek veya alevlenme fenotipi hastalarını diğer KOAH hastalarından ayırabilecek bir biyobelirteç henüz gösterilememiştir. Çalışmamızda alevlenme öyküsü ile serum iron responsive element binding protein 2 (İREB2) düzeyi arasında bir ilişkinin varlığının gösterilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada, stabil dönemde başvuran, yüksek alevlenme riski taşıyan, GOLD birleşik değerlendirme sisteminde grup C veya D popülasyonunda olan KOAH hastaları dahil edildi. Hastaların solunum fonksiyonları, yaşam kalitesi indeksleri, enflamasyon belirteçleri ve İREB2 düzeyleri değerlendirildi. Böylece, alevlenme sayıları nedeniyle yüksek riskli gruba dahil edilen hastalar ve geçmiş yıldaki alevlenme sayıları ile kriterleri karşılamadığı halde solunum fonksiyonları nedeniyle yüksek riskli gruba giren hastalar arasında ayırım yapılmasında ve alevlenmelerin ön görülmesinde İREB2 düzeyinin bir biyobelirteç olabilirliği sınandı. Ayrıca, yüksek riskli bu KOAH populasyonunun kendi içinde akciğer fonksiyonları, yaşam kalitesi ölçümleri ve enflamasyon belirteçleri açısından farklılıkları da değerlendirildi. Çalışmamızda, olguların alevlenme sayısı ile serum İREB2 düzeyi arasında ilişki saptamadık. Bu nedenle İREB2'nin sık alevlenen KOAH fenotipini önceden tahmin etmeyi sağlayacak bir biyobelirteç olmadığını gösterdik. Ancak çalışma popülasyonumuzda İREB2 düzeyi ile FEV1 mL ve % FEV1'e göre GOLD grubu arasında istatistiksel anlamlı bir ilişki belirledik. Olguların akciğer fonksiyonları ne kadar kötü ve FEV1 mL düzeyleri ne kadar düşük ise serum İREB2 düzeyi o kadar yüksekti. Yüksek alevlenme riskli KOAH hastaları alevlenme öyküsü ve FEV1 % değerlerine göre 2 gruba ayrıldı. Hastaların klinik ve laboratuar özellikleri karşılaştırıldığında ise alevlenme öyküleri nedeniyle risk grubuna giren hastalarda FEV1 mL, FEV1 %, FVC mL ve FVC % değerlerinde, FEV1 % değerleri nedeniyle risk grubuna giren hastalara göre istatistiksel anlamlılık düzeyinde düşüklük saptadık. Yine alevlenme öyküleri nedeniyle yüksek risk grubuna giren bu populasyonda dispnenin değerlendirildiği bütün ölçeklerde ve St George solunum anketi skorlarında istatistik anlamlı yükseklik saptandı. Araştırmamız sonucunda, serum İREB2 düzeyinin bir önceki yılda geçirilen alevlenme sayısı ile korelasyon göstermediğini ancak KOAH hastalarında prognozu öngörmede önemli bir fonksiyonel belirteç olan FEV1 mL değerleri ile korelasyonu olduğu gösterdik.

Özet (Çeviri)

Chronic Obstructive Pulmonary Disease (COPD) is a major cause of chronic morbidity and mortality. COPD is a both preventable and treatable disease. Natural course of COPD is characterized by repetative symptoms and exacerbations. Every exacerbation is assosiated with mortality increase and pulmonary function loss. Researchs until now were unable to identify a single biomarker which can predict an exacerbation or can differentiate frequent exacerbator phenotype. We aimed to evaluate an assosiation between plasma levels of iron-responsive element-binding protein 2 (IREB2) and COPD exacerbations. We included stable COPD patients with high exacerbation risk which are patients in GOLD group C and D in combined COPD Assessment. Pulmonary functions, symptoms, quality of life, markers of inflammation and IREB2 levels were evaluated. High risk COPD patients were divided into two groups as, patients who had two or more exacerbations in the preceding year or had a history of hospitalization due to an exacerbation in the preceding year and patients who did not met the criteria of exacerbations but belong to group C and D according to spirometric classification. We aimed to assess IREB's power of discrimination between individuals at high risk of exacerbations and predictive value for exacerbations. We evaluated differences of pulmonary functions, quality of life and inflammatıry markers between subgroups of high risk COPD patients. We could not detect a relation between exacerbation history and plasma IREB2 levels. Thus we demonstrated that IREB2 can not be used as an indicator for frequent exacerbator phenotype. We found an assosiation between IREB2 levels with FEV1 mL and GOLD spirometric classification of the patients. IREB2 was negatively correlated with FEV1 mL indicating that the patients with worse pulmonary functions had higher IREB2 levels. High risk COPD patients were divided into two groups according to their exacerbation history and FEV1 % levels. Between there groups, patients who are in the high risk COPD group according to their exacerbation history had worse FEV1 mL, FEV1 % and FVC % values. In addition to that, quality of life which is assesed by St George Respiratory Questionnaire (SGRQ) and symptoms which are assesed by Modified British Medical Research Council (mMRC) Questionnaire and COPD Assessment Test (CAT) were all worse in group of patients who are in the high risk COPD group according to their exacerbation history. In conclusion, Plasma IREB2 level is not correlated with exacerbation history but it is negatively correlated with FEV1 mL which is an important functional determiner for prognosis in COPD patients.

Benzer Tezler

  1. Bronşektazi KOAH ve KOAH şiddetinde risk faktörü müdür?

    Is bronchiectasis A risk factor in COPD and COPD severity?

    ARMAĞAN YILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Göğüs HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    UZMAN MEHMET BAHADIR BERKTAŞ

  2. KOAH'ta solunum mekaniğindeki değişimlerin semptomlara ve hastalık şiddetine etkisi

    Changes in respiratory mechanics in copd effect on symptoms and disease severity

    YAĞMUR GİZEM TİMURHAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Göğüs HastalıklarıAnkara Üniversitesi

    Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEVGİ BEHİYE SARYAL

  3. Kronik obstrüktif akciğer hastalarında entegre pulmoner indeks, ottawa KOAH risk skalası ve erken uyarı- oksijen skorunun kısa dönem sonuçlarının karşılaştırılması

    Comparison of integrated pulmonary index, ottawa copd risk scale and early warning scoreo₂ of short term serious outcomes in COPD patients

    KEZBAN ŞEKER YAŞAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    İlk ve Acil YardımAdnan Menderes Üniversitesi

    Acil Tıp Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ALİ DUMAN

  4. Akut pulmoner emboli hastalarında CHA2DS2-vasc skorunun pesi, ekokardiyografik parametreler ve mortalite ile ilişkisi

    Relationship between CHA2DS2-VASC score and echocardiographic parameters,pesi, mortality in patients with acute pulmonary embolism

    PELİN ALADAĞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    KardiyolojiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. DURSUN ARAS

  5. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı alevlenmesi ile hospitalize edilen hastalarda serum biyobelirteçlerinin prognostik rolü ve kor pulmonale ile ilişkisi

    The prognostic role of serum biomarkers and their relationship with cor pulmonale in patients hospitalized with chronic obstructive lung disease

    ESMA YILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Göğüs HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. İBRAHİM HİKMET FIRAT