Geri Dön

Erken puberte hastalarında tedavi alan ve almayan grubun antropometrik ve klinik olarak karşılaştırılması

The clinical and anthropometric comparison of treated and untreated patients with precocious puberty

  1. Tez No: 437555
  2. Yazar: ZEYNEP HIZLI
  3. Danışmanlar: PROF. DR. FATMA FEYZA DARENDELİLER
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Sınırda erken puberte, GnRH analog tedavisi, erişkin final boy, Borderline precocious puberty, GnRH analog treatment, AFH
  7. Yıl: 2016
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 117

Özet

Santral erken puberte spektrumunun en sık varyantlarından biri, pubertal başlangıcın normalden hafif öne kaydığı durumdur. Puberte başlangıç yaşının normal dağılımı temelinde, çocukların önemli bir kısmı“erkene kaymış puberte ya da sınırda erken puberte”grubuna girer. Sınırda erken puberte ve normal başlangıçlı puberte, yavaş veya hızlı seyirli olabilir. Pubertal temponun yavaş seyrettiği çocuklarda; büyüme veya kemik olgunlaşmasında ciddi bir ivmelenme yoktur, ÖEB'da etkilenme olmaz ve GnRH analog tedavisine ihtiyaç göstermez. Pubertal bulguların hızlı seyretmesi ise, hızlanmış büyüme ve kemik olgunlaşmasına neden olarak EFB'da azalma ile sonuçlanabilir. Çalışmamızda, sınırda erken puberte ve normal başlangıçlı puberte tanılı vakaların; hızlı ilerleyen pubertal bulguları nedeni ile tedavi edilen grup (Grup I) ile pubertal bulguların normal temposunda gittiği tedavi edilmeyen grubun (Grup II) EFB'ları başta olmak üzere, başvuru ve izlem sürecindeki antropometrik, laboratuvar ve klinik verilerinin karşılaştırılması amaçlandı. Çalışmaya Çocuk Endokrinoloji polikliniğimizden takipli; pubertal bulguları 7-10 yaş arasında başlayan, klinik ve hormonal değerlendirme ile sınırda erken puberte veya fizyolojik puberte tanısı alan ve son poliklinik kontrolünde kemik yaşı en az 14 yaşa ulaşan kız hastalar alındı. Olgular tedavi verilen ve verilmeyen olarak 2 gruba ayrıldı. Olguların başvuru ve izlem verileri dosyalarından kaydedildi. SPSS 21 paket programı ile istatistiksel hesaplamalar yapıldı. Çalışmamızda, başvuru sırasında her iki grubun KY'ları açısından anlamlı farklılık yoktu (p=0,564). Tedavi başlandığı sırada ise KY, Grup I'de anlamlı olarak ileriydi (p=0,003). Başvuru anında ÖEB SDS-HB SDS değeri için iki grup arasında anlamlı fark görülmedi (p=0,081). Tedavi başlandığı sırada ise ÖEB SDS-HB SDS Grup I'de anlamlı olarak azalmıştı (p=0,025). Başvuru sırasında standart IV GnRH testi ile uyarılmış LH, bazal LH ve E2 düzeyleri Grup I'de anlamlı olarak yüksekti (sırası ile p=0,037, p=0,000, p=0,042). Meme evresi başlangıçta ve tedavi başlandığı sırada Grup I'de anlamlı olarak daha ileri saptandı (sırası ile p=0,017 ve p=0,026). Grupların HB SDS değerleri arasında anlamlı farklılık yoktu (p=0,150). GnRH analoğu, ortalama 120,75±29,13 µg/kg/28 gün dozda başlanmış olup hastalar ortalama 2,22 ±0,85 yıl tedavi edilmişlerdi. GnRH analog tedavisi verilen vakaların VKİ'nde başlangıç değerine göre, tedavi sırasında ve sonrasında anlamlı değişiklik görülmedi. İzlemin 2. ve 3. yıllarında, Grup I'de ÖEB'da tedavi ile ilerleme gözlenmiştir. EFB, %87,3 vakada HB sınırları içerisinde sonlanmıştır. Grup II'de hastaların ÖEB'larında başvuruda, Grup I'e tedavi başlandığı anda ve izlemin 2. yıllarında belirgin değişiklik gözlenmemiştir. ÖEB, izlemin 3. yılında azalma göstermiştir ve vakaların %86,5'nin EFB'ları HB sınırları içerisinde sonlanmıştır. İki grup arasında EFB SDS ve EFB SDS-HB SDS değerlerinde anlamlı fark saptanmamıştır (sırası ile p=0,923 ve p=0,131). Her iki grupta da EFB'un HB limitleri içinde kalmasında KY ve ÖEB SDS-HB SDS değerleri etkili gibi durmaktadır. KY hızlı ilerleyen ve ÖEB kazanımında düşme olan hastalar tedavi açısından değerlendirilmelidir.

Özet (Çeviri)

One of the most common variants of central precocious puberty spectrum is the condition that normal pubertal development inclines towards earlier time. A substantial proportion of the children constitute the group of“borderline precocious puberty”in terms of onset of puberty. Borderline precocious puberty and normal-onset puberty can show slow or fast course. In children with slow pubertal tempo, there is no serious acceleration in growth and bone maturation, predicted adult height (PAH) is not effected and GnRH analog treatment is not necessary. The fast development of pubertal signs can be resulted in decrease in adult final height (AFH) via accelerated growth and bone maturation. In this study, we aimed to compare the anthropometric, laboratory and clinical data of treated Group I (because of rapidly progressive pubertal sign) and untreated Group II (of normal pubertal tempo) in children diagnosed with borderline precocious puberty and normal-onset puberty. We enrolled the female patients diagnosed with borderline precocious puberty or physiological puberty followed by Istanbul Medical Faculty Department of Pediatric Endocrinology. The inclusion criteria were starting of pubertal sign at the age of 7 and 10, reaching of bone age (BA) to 14 year old in last policlinic admission. Patients were divided into two groups as treated and untreated. The patients' files were screened retrospectively. The statistical analysis was done by SPSS 21st edition. There were no significant differences between two groups in terms of BA, PAH SDS, target height (TH) SDS on admission. During starting of treatment, BA was significantly advanced (p=0,003) and PAH SDS- TH SDS were significantly decreased in group 1 (p=0,025). On admission, the evoked LH level by standart IV GnRH test, basal LH level and E2 level were significantly high in Group I (p=0,037, p=0,000, p=0,042 respectively). The thelarche stage was significantly advanced in both on admission and during starting of treatment p=0,017 and p=0,026, respectively). GnRH analog treatment was administered to the patients with a dosage of 120,75±29,13 µg/kg/28 days and approximately 2,22 ±0,85 years. There was no significant differences in body mass index (BMI) of patients treated with GnRH analogs when compared to admission level, during and after treatment level. On the second and third year of follow up, improvement in PAH has been observed in Group I. The AFH has been resulted in TH borders in 87% of patients. On admission and second year of follow up, there was no significant change in PAH in Group II. However, PAH decreased on third year of follow up and the AFH has been resulted in TH borders in 86,5% of patients in Group II. Between two groups, there was no significant differences in terms of AFH SDS and AFD SDS-TH SDS. Conclusion: It might be speculated that BA and PAH SDS-TH SDS values were efficient to keep the AFH in TH borders. The patients with advanced bone ages and decreased PAH velocity should be evaluated in terms of treatment.

Benzer Tezler

  1. Puberte Prekoks tanılı kız çocuklarında paraoksonaz enzim aktivitesinin değerlendirilmesi

    Evaluation of paraoxonase enzyme activity in girls diagnosed with Puberty Precox

    TUĞÇE ŞEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıBalıkesir Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ALİ ATAŞ

  2. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı'nda 1990 - 2002 arasında büyüme hormonu tedavisi alan olguların tedavi sonuçları ve tedaviyi etkileyen faktörler

    The Results of the patients treated with recombinant growth hormone between 1990 and 2002 in Dokuz Eylül University, Deparment of Pediatric Endocrinology and Metabolism and factors affecting response to growth hormone therapy

    BUMİN NURİ DÜNDAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıDokuz Eylül Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ATİLLA BÜYÜKGEBİZ

  3. Boy kısalığının değerlendirilmesinde insüline benzer büyüme faktörü-1 ve insülüne benzer büyüme faktörü bağlayıcı protein-3 jenerasyon testinin yeri

    Evaluation of IGF-1 and IGFBP3 generation test in the diagnosis of short stature

    HÜSEYİN CEM ÖCAL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarıİstanbul Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FEYZA DARENDELİLER

  4. Çocuk onkoloji hastalarında tedavi sonrası büyüme ve kemik sağlığının zaman içindeki değişimi

    The alteration of growth and bone health in the course of post-treatment periods in pediatric oncology patients

    METİN DEMİRKAYA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    OnkolojiUludağ Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BETÜL BERRİN SEVİNİR

  5. Puberte prekoks şikayetleri ile gelen hastaların klinik ve laboratuvar bulguları ile retrospektif olarak değerlendirilmesi

    Patients with puberty precoccious retrospective evaluation with clinical and laboratory findings

    ELİF EVİZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ESRA DENİZ PAPATYA ÇAKIR