Osmanlı Devleti'nin çözülmesi ve Cumhuriyet ideolojisinin oluşumu sürecinde bir etken olarak milliyetçiliğin değerlendirilmesi
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 4526
- Danışmanlar: DOÇ. DR. M. CİHAT ÖZÖNDER
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Sosyoloji, Sociology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1988
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 346
Özet
ÖZET Sosyolojik bir olgu olarak bakıldığında mil liyetçilik, Batı Avrupa'da sanayi devrimini önceleyen süreç içinde meydana gelmiş bir fenomendir. Bu olgu nun ortaya çıkışına doğru ilerleyen yolda öncelikle ulus-devletlerin doğuşu yer alır. Ulus-devletlerin, 16, yüzyıldan itibaren dünya ekonomisi halinde kademe- lenmeye başlaması, ulusal burjuvazilerin ulusal bütün leşme ve uluslararası alanda öne geçme mücadelesinin ön plana çıkmasına işaret etmektedir. Milliyetçilik, ulusal bütünleşme ve uluslararası alanda siyasal ve ekonomik hegemonya için bir araç haline geldiğinde, ulusal sınırlar içinde kalan azınlıklar veya koloni- yal bir konumu işgal eden topluluklar, bir karşıt mil liyetçilik geliştirmiştir. Bir üçüncü tür milliyetçi lik; Osmanlı Devleti, Avustury.a-Macaristan ve Rusya'ya özgü olmak üzere, Batı1 da ortaya çıkan milliyetçi fi kir akımlarının etkisinin öncülük ettiği ve mevcut toplumsal yapılarla bu akımların meydana getirdikle ri çeşitli kombinasyonların bir ürünü olarak karşı mıza çıkar. Osmanlı Devleti, çözülme sürecinde çok yönlü bir milliyetçilikler anaforu içinde kalmıştır. Bun larda hareket verici güç olarak yerel burjuvazilerin katkısı olmakla birlikte, genelde köylü ekonomilerihalinde dünya ekonomisine eklemlenmiş bu ülkelerde mil liyetçilik,“bir aydın hareketi şeklinde zuhur etmiştir. Ancak bâzı faktörler bu ”milliyetçi uyanma“ya orta köy lülüğün katılmasını sağlamıştı. Arap vilâyetlerinde, varolan daha geri ekonomilerle Suriye kıyıları gibi uzmanlaşarak dünya ekonomisine katılmış yöreler ara sındaki bariz çelişki, milliyetçi hareketin gelişimini de şekillendirmiştir. Hristiyan Arap burjuvazinin ön derlik ettiği Arap milliyetçiliği, sonraları bu sını fın cılızlığı, Batı koloniyalizmi ve islâm faktörleri nin beraberce verdikleri momentle bir ulus-devletin laik milliyetçiliği olmaktan çıkarak, islâmî ve ire- dentist bir renk almıştır. İran, ulus-devletin laik milliyetçiliği yolunda, 20. yüzyılın başında Arap dünyası ve Türkiye ile paralel adımlar atmasına kar şılık, yüzyılın sonlarına doğru toplumsal yapısının bu biçimi dönüştürücü etkisine yenik düşmüştür. Türkiye'de milliyetçilik, sözü edilen ülkeler den daha geç ve karışık bir görüntü içinde başlamakla birlikte, onlardan daha kararlı görünmektedir. Osmanlı vat anı Mnm sınırları, Türklerin milliyetçi duygularıy la örtüştüğü sürece,, laik ve Türklük esasına dayalı bir milliyetçi anlayışa geçilememiştir. Bu anlayışa geçişin ilk belgesi Yusuf Akçura'nm Üç Tarz-ı Siya set 'i ve Türk Yurdu dergisi olmuştur. Bütün Orta Do ğu' da olduğu gibi Türkiye'de de, Batı düşüncesinin islâmî düşünce motiflerinin içinde yedirildiği islâmî moderni zm hareketi, varolan milliyetçiliğin temelidir. Fakat bir ”Batı fenomeni“ olan laik milliyetçiliği bu esasa dayanarak yürütmenin imkânsızlığı, Cumhuriyetinvii kuruluşuna doğru ilerleyen yıllarda, gerek kurucuların ve gerekse Akçura gibi bu ayrına ”tefrik“ edebilen ay dınların temel düşüncesi olmuştur. Oysa G-ökalp milli yetçiliği islâmî modernizmin Türkiye'ye ve zamana uy durulmuş biçimiydi. Bu nedenle Cumhuriyet ideolojisi, Akçura' nm düşüncelerinde aksini bulan laik milliyet çilik temelinde yükselmiştir. Ulus-devlet gerçeğini odak noktası yapan bütün Üçüncü Dünya ülkeleri için de hedef bu tür bir milliyetçilik olmuştur. Modemleş- meciliğin ulusal rengi olan laik milliyetçilik, İran' da ve Arap ülkelerinde tutmamıştır. İran'da Şiîliğin gücü ve dinin devletten bağımsız oluşu bu sonuca götürür ken, Arap ülkelerinde islâmm bir ”Arap dini" olarak görülmesi ve irredentizmin ancak bu temel üzerinde in şa edilebileceği fikrinin yaygınlık kazanması laik mil liyetçiliğin, islâm-öncesine yaslanan tasavvurlarının çarçabuk ihmal edilmesi demek olmuştur.
Özet (Çeviri)
viii SUMMARY Nationalism is a phenomenon which arose in Western Europe in the age of the., beginning of Industrial Revolution, from the sociological point of view. Previously, in Western Europe, the nation-state formation has occured parallel to that phenomenon. When nationalism“became an apparatus for national integration and for political and economic hegemony in the international area, minorities in the national borders and the colonized communities of Europeans developed an anti- nationalism versus hegemonies as a specific form of national ism. The other form of nationalism which was peculiar to Ottomans, Russia and Austria-Hungary, was the combination of the effects of Western thought, and the existing social form ation of these countries. The Ottoman State has fallen down to the eddy of ”. multi- directed nationalism in the dissolution period. Generally, nationalism occured as an intellectual movement in the Ottoman countries which was articulated to the capitalist World-System as peasant economies, however in some part of the State, the local bourgeoisie also contributed to the own nationalism. But some factors assured the participation of the peasantry in the“national awakening”as in the Balkans. In Arab countries, nationalism was a result of a dialectical contradiction between more-developed economies like in Syria and less-developed areas. The weakness of the pioneer Christian Arab bourgeois in Syria which led to Arab secular nationalism, caused to encourage more populistic and islamic movements in the Arab nationalism,IX then retiring to a distance to the secular one of that bourgeoisie. In spite of processing the same way with Turkey and Arab modernization and nation-building, Iran has been defeated to upheavel effects of her social structure towards the end of the 20th Century. In Turkey there was no pioneer bourgeoisie which could lead to nationalistic movements, therefore nationalism started late and in a more complex way than the above mentioned countries, but in a more stable case. In this manner Ottoman vatan and the Ottoman nationality had a reciprocality, it couldn't pass to secular nationalism as a requisite of the nation-state. The modern meaning of nationalism has been brought by the Russian Turks to the multi-national Ottoman country, especially by Yusuf Akçura. While Ziya Gökalp was following islamic modernism and transforming the form to an appropriate place and time, Akçura defended a form of nation alism which was necessary for a modern nation-state. But, established nation-states in the Third World had no conditions similar or resembling these and impetus like the one in Western Europe. So nation-state formation in the Third World was not succesful. Therefore as can be clearly seen in the Middle East, the proeess of nation-state has lead to chronic problems. From the beginning of the Republican Age, this problem has existed as an identification crises in Turkey. This thesis has been prepared to examine and to discuss the problem.
Benzer Tezler
- Türkiye ve Kore'de milliyetçilik anlayışlarının gelişme süreçlerinin mukayesesi (1910-1945)
The comparative study over the development of nationalism in Turkey and Korea(1910-1945)
EUN KYUNG JEONG
- Köy Enstitüleri bağlamında eğitim ve ideolojinin toplumsal değişme etkisinin incelenmesi: Köy Enstitüleri dergisi (1945-1947)
Investigation of the effects of social changes by education and ideology in the context of Village Institutes: Journal of Village Institutes (1945-1947)
BURCU DEMİRKAYA GÜLER
Doktora
Türkçe
2015
Eğitim ve ÖğretimMaltepe Üniversitesiİletişim Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İCLAL GÜL BATUŞ
- Türkiye'de milliyetçilik düşüncesi bağlamında Fedai dergisi
Fedai magazine in the context of nationalism thought in Turkey
KÜBRA ASLAN UĞAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
GazetecilikAtatürk ÜniversitesiGazetecilik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖMER ALANKA
- The origins of conservatism in the nineteenth century Ottoman Empire: Social and political thought of Ziya Paşa
Ondokuzuncu yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu?nda muhafazakârlığın kökenleri: Ziya Paşa?nın toplumsal ve siyasal düşünceleri
FERHAT MEŞHUR
Yüksek Lisans
İngilizce
2010
Sosyolojiİstanbul Bilgi ÜniversitesiTarih Ana Bilim Dalı
PROF. DR. METE TUNÇAY