Geri Dön

Doğu Anadolu bölgesi tek odalı kaya mezarları: Kökeni, gelişimi ve mimari tipolojisi

Single-roomed rock cut tombs in Eastern Anatolia: The origin, development and architectural typology

  1. Tez No: 459673
  2. Yazar: SABAHATTİN ERDOĞAN
  3. Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. HANİFİ BİBER
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Arkeoloji, Archeology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2017
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Yüzüncü Yıl Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Arkeoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 687

Özet

Bu çalışmada Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki tek odalı kaya mezarları çeşitli açılardan değerlendirilmektedir. Doğu Anadolu Bölgesinde tespit edilen 259 adet kaya mezarının tarafımızdan yapılan incelemeler ve değerlendirmeleri, bazı araştırmacılar tarafından iddia edildiği gibi bu mezarların tek odalı ya da çok odalı olmasının dönemsel bir sınıflamadan kaynaklanmadığını göstermektedir. Bu nedenle mezarların tarihlendirilmesinde başka özelliklerin dikkate alınması gerektiğini düşünmekteyiz. Bölgede karşılaştığımız tek odalı kaya mezar tipleri oda mezar ve arcosolium mezarlardır. Her iki mezar içinde onların bir alt birimi olan ve aynı zamanda açık alanda bağımsız bir mezar olarak da karşımıza çıkan khamosorion tipi mezarlarda tek odalı mezar tipleri arasında sayılabilmektedir. Gömü sayısının azalmasına bağlı olarak boyutları küçülen tek odalı kaya mezarları küçük bir giriş açıklığı ile arkasındaki tek odadan oluşan mimari bir yapıya sahiptirler. Mezar girişlerinin farklılığından kaynaklanan yer altı ve yer üstü olarak başlıca iki mezar mimarisi ile karşılaşılmaktadır. Yer altı kaya mezarları, yukarıdan, kuyu biçimli bir ön giriş (dromos) aracılığıyla girilen mezarlardır. Mezar girişleri dışarıdan bakıldığında fark edilmemektedir. Yer üstü kaya mezarlarında ise küçük bir kapı aracılığıyla doğrudan giriş yapılmaktadır. Girişleri belirgin bu mezarlarda cephe vurgusu söz konusudur. Yukarıdan girilen, tek odalı yer altı kaya mezarları belirleyici olarak kuyu biçimli bir ön giriş ile küçük bir giriş açıklığı ile ona bağlanan çoğunlukla dikdörtgen bir mezar odası düzenlemesine sahiptir. Bu mezarlar yalın planlı olabildikleri gibi içlerinde niş, seki ve ölü yataklarına yer verilebilmektedir. Yer altında bulunmalarından dolayı yer üstü mezarlarında olduğu gibi büyük mimari değişimler söz konusu değildir. Belirgin olarak Urartu ve Helenistik/Roma dönemlerine ait mezarlar ile karşılaşılmaktadır. Urartu yer altı kaya mezarları Van ve Ağrı illerinde daha çok karşımıza çıkmaktadır. Başkent Tuşpa'dan uzaklaştıkça bu mezarların sayıları azalmaktadır. Aynı şekilde Helenistik/Roma mezarlarının da daha çok Van Gölü Havzasının batısında Muş ve çevresinde yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Yer üstü kaya mezarları ayırt edici olarak cepheleri dışarıdan görülebilen, bir ön giriş veya doğrudan giriş açıklığına sahip tek odalı mezarlardır. Planları birbirine benzemektedir. Cepheler düz veya kemer (tonoz) cephelidir. Kabartma ve anıtsal cepheli mezar sayısı azdır. Mezarlarda gömü sayısına bağlı olarak bir veya daha fazla sayıda niş, seki, ölü yatağı\kline, oygu tekne/khamosorion ve arcosoliumlar bulunmaktadır. Anadolu'da ilk olarak Urartu ve Frig'den bildiğimiz bu türden kaya mezarları, Helenistik ve Roma dönemlerinde yaygınlaşarak Erken Bizans dönemine kadar olan geniş zaman aralığında Anadolu'nun tamamında yaygınlaşmıştır. Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki tek odalı mezarları dönemlerine ayırmak oldukça zordur. Çoğu daha antik dönemde soyulan mezar ayrımları, daha çok mezar içi ve dışındaki mimari öğelerin ortaya çıkması veya kaybolması ya da azalıp çoğalmasına göre yapılabilmektedir. Urartu ve Roma mezarlarını belirlemek kısmen kolaydır. Zorluk daha çok Urartu sonrası dönemlere ait mezarlarda yaşanmaktadır. Urartu mezar örnekleri öne sürüldüğü gibi tek odalı yer üstü kaya mezarlarının daha çok Helenistik Roma dönemleri ile özdeşleştirilemeyeceğini göstermektedir. Kronolojik olarak Doğu Anadolu Bölgesi'nin Geç Demir Çağlarına denk gelen Med/Akhaimenid mezarlarına bu bölgede rastlanılmamaktadır. Ancak Urartu karakterleri daha baskın bazı mezarlarda bu dönem etkileri kısmen görülmektedir. Helenistik/Roma mezarları hem kolay hem de zor ulaşımlı olabilmektedir. Zor ulaşımlı Urartu mezarları zor ulaşımlı mezarların salt Helenistik/Roma mezarları ile ilişkilendirilemeyeceğini göstermektedir. Bu dönem mezarlarında dikkat çeken detay sekilerin yerini alan ölü yataklarının artmaya başlamasıdır. Roma mezarları genelde tonoz cepheli, dikdörtgen planlı ve üst örtüleri de tonozludur. Mezar odalarında arcosol içi ölü yatağı/kline ve oygu teknelere yer verilmektedir. Bu özelliklere sahip mezarlar daha çok Muş Elazığ, Tunceli ve özellikle de Malatya bölgesinde yoğunlaşmaktadır. Fırat'ın batısına doğru gidildikçe mezarların yoğunluğu artmaktadır.

Özet (Çeviri)

This study intends to discuss single-roomed rock cut tombs in the Eastern Anatolia Region from various aspects. Our investigations and assessments about the 262 rock cut tombs in the Eastern Anatolia Region have shown that identifying these tombs as single- roomed or multi-roomed may not solely be explained by periodic classifications, contrary to what some researchers suggest. For this reason, we think that other characteristics should be taken into consideration when the tombs are dated. Single-roomed rock cut tomb types we see in the district are chamber tombs and arcosolium tombs. Khamosorion-type tombs, which are a sub-unit in both tombs and also independent tombs in the open area, are considered among single-roomed tomb types, as well. The single-roomed rock cut tombs reducing in size due to the decrease in the number of burials have an architectural structure composed of a small entrance mouth and a single room behind it. There are two main tomb architectures, underground and above ground, which depend on the difference of the entrance to tombs in the region. The underground rock cut tombs are the tombs that are entered from above through a well-shaped dromos. Tomb entrances are not noticeable from the outside. As for the above ground rock tombs, they are accessed directly through a small door. For such tombs with visible entrances, fronts are of significance. The single-roomed underground rock tombs with entrance from above have a predominantly well-shaped dromos and a small entrance mouth attached to it with a mostly rectangular burial chamber. As well as being plainly planned, these tombs have inside niche, bench and dead beds. Because they are located underground, they have no major architectural changes compared to those of above ground. The tombs belonging to Urartu and Hellenistic / Roman periods are clearly encountered. The Urartian underground rock cut tombs are more visible in Van and Agri provinces. They become less in number off the capital Tushpa. Likewise, the Hellenistic / Roman tombs increase in number in Mus and its surroundings, in the west of the Van Lake Basin. Above ground rock tombs are predominantly single-roomed tombs fronts of which are visible from outside, and which have a front entrance or a direct dromos. Their plans are similar. The facades are flat, or vaulted. There are few tombs with embossed and monumental fronts. There are one or more niches, stables, dead matresses (bed) / kline, yogg boat / khamosorion and arcosoliums, depending on the number of the burials in the tombs.This kind of rock tombs, first examples of which in Anatolia belong to Urartu and Phrygia, spread throughout the Hellenistic and Roman periods up to the Early Byzantine period and became widespread in the entire Anatolia. It is very difficult to separate the single-roomed tombs in the Eastern Anatolia Region into periods. Most of the grave distinctions in the ancient period can be made according to the emergence or disappearance or multiplication of the architectural items inside and outside the tomb. The Urartian and Roman tombs are partly easy to identify. The difficulty is mostly for the post-Urartu period tombs. Urartian tomb examples indicate that, contrary to assumptions, single-roomed above ground rock tombs are not likely to be identified mostly with the tombs of Hellenistic period. Chronologically, Med/Akhaimenid tombs with the same period of the Late Iron Age of the Eastern Anatolia Region are not found in this area. However, in some of the Urartian character dominant tombs, the effects of this period are partly seen. Hellenistic/Roman tombs can be both easy and difficult to access. Difficult-access Urartian tombs indicate that difficult-access tombs cannot be only correlated with Hellenistic/Roman tombs. The striking detail in the tombs of this period is the increase of the dead beds replacing benches. The Roman tombs are generally vaulted, rectangular, and their top covers are vaulted. In the tomb chambers are arcosol dead bed / kline and ogg boats. Such tombs are mostly concentrated in Mus, Elazığ, Tunceli and especially Malatya region. The density of the tombs increases as headed for the west of Euphrates.

Benzer Tezler

  1. Paphlagonia Bölgesi kaya mezarları ve kaya tapınakları

    Paphlagonia Region rock-cut tombs and rock -cut temples

    FEYZULLAH ERAY DÖKÜ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    ArkeolojiAkdeniz Üniversitesi

    Arkeoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FAHRİ IŞIK

  2. Eczacılık fakülteleri ve Türk ilaç sanayi açısından üniversite-sanayi iş birliğinin değerlendirilmesi

    Evaluation of university-industry collaboration from the perspective of faculties of pharmacy and the turkish pharmaceutical industry

    MUAMMER ÇALIKUŞU

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Eczacılık ve FarmakolojiAnkara Üniversitesi

    Eczacılık İşletmeciliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜLBİN ÖZÇELİKAY

  3. 1919-1923 yılları arasında muhalif kimliğiyle Trabzon

    Between 1919 and 1923 the city of Trebizond in its adverseial position

    İSMAİL AKBAL

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    Kamu YönetimiAnkara Üniversitesi

    Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SİNA AKŞİN

  4. Determination of Fusarium species associated with crown rot of wheat in Turkey and assessment of resistance status of some wheat genotypes to Fusarium culmorum

    Türkiye'de buğdayda kök boğazı çürüklüğü ile ilişkili Fusarium türlerinin tespiti ve bazı buğday genotiplerinin Fusarium culmorum'a dayanıklılık durumlarının belirlenmesi

    ELFINESH SHIKUR GEBREMARIAM

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2015

    PatolojiAnkara Üniversitesi

    Bitki Koruma Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AZİZ KARAKAYA

  5. Analysis of the crustal deformation caused by the 1999 Izmıt Düzce earthquakes using synthetic alperture radar interferomentry

    1999 İzmit ve Düzce depremlerinin neden olduğu kabuk deformasyonunun sentetikaçıklık radar interferometrisi ile incelenmesi

    ZİYADİN ÇAKIR

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2003

    Jeoloji Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Jeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SERDAR AKYÜZ