Geri Dön

Multinodüler guatr hastalarında anksiyete ve depresyon

Anxiety and depression in multinodular goiter patients

  1. Tez No: 461627
  2. Yazar: ABDULMUTTALİP BAYSAL
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. BEYZA ÖZÇINAR
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Genel Cerrahi, General Surgery
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2017
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 58

Özet

Amaç : Tiroid nodülleri toplumda çok sık görülmekte ve tüm tiroid nodüllerinin yaklaşık %5 -10'unda kanser saptanmaktadır. Bu yüzden tüm tiroid nodüllerinin kanser varlığını belirlemek amacıyla araştırılması gerekmektedir. Tiroid hastalıkları nedeni ile yapılan cerrahi yöntemler, ameliyat sonrası komplikasyonlar ve uzun dönem takip sonuçları ile hasta yaşam kalitesi arasındaki ilişkiye yönelik literatürde yapılmış çalışmalar bulunmaktadır. Ancak, kanser şüphesi taşıyan bir nodülden biyopsi yapılması sonrası takibe alınmasının hastaların anksiyete ve depresyon düzeyleri üzerine etkilerini araştıran bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmanın amacı, tekrarlayan tiroid ultrasonografileri ve tiroid biyopsileri ile takip edilen hastaların anksiyete ve depresyon düzeylerini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem : 1 Ocak 2016-31 Aralık 2016 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı polikliniğine başvuran Multinodüler Guatr (MNG) tanısı ile ultrasonografi (USG) ve biyopsi/biyopsiler yapılmış olan 66 hastaya yarı yapılandırılmış bir görüşme formu ile birlikte Beck depresyon ölçeği ve State-Trait Anxiety Inventory (STAI) anksiyete değerlendirme anketi uygulandı. Hastaların psikolojik durumunu değerlendirmeye yönelik değerlendirme Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi (KLP) Bilim Dalı'ndan görüş alınarak gerçekleştirildi. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken istatistiksel analizler için SPSS 21.0 programı kullanıldı. Verilerin sayı ve yüzde dağılımları yapıldı. Grup farklılıkları; kategorik değişkenler için ki-kare, sürekli değişkenler için Mann-Whitney U testi kullanılarak değerlendirildi. Anksiyete ve depresyon puanlarının karşılaştırılmasında Spearman korelasyonu uygulandı. İkiden fazla grup arasındaki farklar one-way ANOVA kullanılarak bulundu. Sonuçlar % 95'lik güven aralığında değerlendirilirken, anlamlılık p < 0,05 düzeyinde kabul edildi. Bulgular : 66 hastanın ortalama yaşı 44,59±13,56 (18-72), hastaların 5 (%7,6)'i erkek, 61 (%92,4)'i kadındı. Onyedi (%25,8) hastada boyunda şişlik, 7 (%10,6) hastada boyunda ağrı, 5 (%7,6) hastada çarpıntı, 4 (%6,1) hastada nefes darlığı, 1 (%1,5) hastada yutma güçlüğü olduğu tespit edildi. Kırk hasta (%60,6) genel cerrahi tarafından, 26 hasta (%39,4) diğer branşlar (dahiliye veya aile hekimi) tarafından takip edilmekteydi. Hastaların ortalama nodül çapları 17,6 ± 7,6 mm (6-37), ortalama takip süresi 46,8 ay (3-240), ortalama takip sıklığı 7,2 ay (3-12), ortalama biyopsi sayısı 1,8 (1-4) olarak saptandı. Hastaların takip süresi arttıkça ve biyopsi sıklığı arttıkça Beck depresyon puanlarının arttığı tespit edildi (p=0,001 ve p=0,021). Hastaların ilaç kullanımı ile Beck depresyon puanları arasında istatistiksel anlamlı ilişki saptandı (p=0,009). Kadın olmak, ek hastalığı bulunmamak STAI durumluk kaygı puanı ile ilişkili bulunurken, ek hastalığı olmak ile STAI sürekli kaygı puanı arasında sınırda anlamlı bir ilişki saptandı (p=0,035, p= 0,039 ve p=0,059). Yapılan logistik regresyon analizlerinde ilaç kullanımı ile Beck depresyon puanı arasında bağımsız ilişki saptanırken, ek hastalık olmaması ile STAI durumluk kaygı puanı arasında bağımsız ilişki tespit edildi. Sonuç : Bu çalışma bize sürekli ilaç kullanımının depresif bulguları arttırdığını, hastaların takip süresi ve biyopsi sıklığı arttıkça depresyon puanlarının arttığını göstermektedir. Çalışmada depresif bulgular nedeni ile Psikiyatri konsültasyonu gereken hastaların hiç birinin erkek olmaması, literatürdeki çalışmalarla da kıyaslandığında kadın olmanın depresif semptomları arttırdığını, anksiyetenin kadınlarda daha fazla olduğunu göstermektedir. Ayrıca, hiç ek hastalığı olmayan hastaların bir şikayet ile hastaneye başvurmaları sonucunda durumluk kaygılarının ek hastalığı olanlardan daha fazla olduğu görülmektedir. Mevcut ek hastalık nedeni ile yıllardır takip altında olan hastaların durumluk kaygı puanları daha düşük bulunurken, sürekli kaygı puanlarının daha yüksek olduğu görülmektedir. Bütün bu sonuçlar bize multinodüler guatr tanısı ile takip edilen hastaların depresyon ve anksiyete düzeylerinin toplumda görülen diğer hastalıklardan farklı olmadığını ve bu hastaların hastalıkları nedeni ile özel bir psikiyatrik takibe gereksinimleri olmadığını göstermektedir.

Özet (Çeviri)

Objective: The incidence of thyroid nodules in a population is so high and %5-10 of all nodules are malignant. For that reason the management of thyroid nodules to detect the thyroid cancer is so important. Even though there are many studies related to quality of life and surgical techniques, post operative complications and long term follow up for thyroid nodules, there is no data about the follow up patients in multinodular goiter. The aim of this study is to investigate the level of anxiety and depression in the group of patients' who are biopsied for thyroid malignancy but not operated on. Materials and Methods: 66 patients addmitted to outpatient clinic and biopsied for multinodular goiter between dates January 1st 2016 and December 31st 2016 had been selected. They had been given a semi-constructed questionnaire accompained with BECK depression scale and STAI anxiety assessment questionnaire. Liason Psychiatry Department had been consulted for assessment of psychological state of patients. SPSS 21.0 had been used for statistical analysis. We used chi square for categorical variables and Mann-Whitney U for continuous variables. Spearman correlation test had been used for the comparison of anxiety and depression scores. Differences between more than two groups had been assessed by one-way ANOVA. p value lower than 0,05 had been accepted as a statistically significant. Results: Mean age of 66 patients was 44,59, there were 5 males and 61 females. Seventeen (%25.8) patients had a neck mass, 7 (%10.6) patiens had neck pain, 5 (%7.6) patiens had heart palpitations, 4 (%6.1) patients had dsypnea, 1 (%1.5) patient had trouble swallowing. Forty (%60.6) patients were followed-up in general surgery outpatient clinic and 26 (%39.4) by other clinics (internal medicine, family medicine etc.) Mean diameter of thyroid nodules was 17,6 ± 7,6 mm (6-37), mean follow-up period was 46,8 months (3-240), mean follow-up frequency was 7,2 months (3-12), mean number of biopsies was 1,8 (1-4). There was a statistically significant relationship between scores in Beck depression scale and medication usage. There was a positive correlation between follow up time and biopsy interval with Beck depression scale scores. Sex and not having comorbidites had a statistically meaningfull impact on STAI state anxiety score but there was limited statistically meaningfull relationship between having a comorbidity and STAI trait anxiety score. In logistic regression analysis we found out an independent significance between medication and Beck depression score and an independent relationship between not having comorbidites and STAI state anxiety score. Conclusion: As a result, medication usage has adverse effect on Beck depression score. There was a positive correlation between the Beck depression scores and longer follow up and shorter interval of biopsies. The patients needed a psychiatric evaluation and consultation were all women, furthermore looking at recent literature one can see that depressive mood disorders are more common among women. This shows that women have more tendency to feeling anxious. We also found that patients consulting a doctor without any comorbidites have a higher state anxiety score than patients with comorbidities. Patients with long-term follow-ups for a comorbidity have lower state anxiety scores and higher trait anxiety scores. All these results show us ratio of having anxiety or depression in patients with multinoodular thyroid disease is not any different than patients with other chronic diseases. Therefore patients with multinodular goiter do not need a special protocol for investigating mood disorders.

Benzer Tezler

  1. Tiroid hastalarında yaşam kalitesi ölçeğinin türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması

    Turkish validity and reliability study of the quality of life scale in patients with thyroid

    NESLİHAN ILKAZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    HemşirelikGATA

    Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Bilim Dalı

    DOÇ. DR. EMİNE İYİGÜN

  2. Selim ve malign tiroid hastalarında tiroidektomi öncesi anksiyetenin değerlendirilmesi: STAI-STATE, APAIS ve Smıley-VAS skorlarının karşılaştırılması

    Evaluation of anxiety before thyroidektomi in patients with benign and malignant: comparison of scores of STAI-STATE, APAIS and Smiley-VAS

    ÖMÜR GÜLER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    Anestezi ve Reanimasyonİstanbul Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. TÜLAY ÖZKAN SEYHAN

  3. Multinodüler guatr hastalarının mizaç ve karakter özellikleri ile anksiyete düzeyleri ve hasta eğitiminin ameliyat sonrası ağrı algılamasına etkileri

    Temperament and character features multi-nodular goiter patients and anxiety levels and effects of patient education on perception of post operative pain

    NİLAY KARAGÜL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    HemşirelikCelal Bayar Üniversitesi

    Hemşirelik Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. ADALET KOCA KUTLU

  4. Perianal hastalıklar ve tuvalet alışkanlıkları ilişkisi

    Relationship between perianal diseases and toilet habits

    BURAK MUSTAFA DURNA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Aile HekimliğiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ İSMAİL HASIRCI

  5. Multinodüler guatr hastalarında non-diyagnostik tiroid ince iğne aspirasyon biyopsilerinin malignite riski açısından değerlendirilmesi

    Evaluation of non-diagnostic thyroid fine needle aspiration biopsy in multinodular guatr patients for the risk of malignancy

    ÖZGÜR AKGÜL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Genel CerrahiSağlık Bakanlığı

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MESUT TEZ