Otoimmün epilepsili hastalarda immünoterapinin nöbet sıklığı üzerine etkisi
The effect of immunotherapy on seizure frequency in autoimmune epilepsy patients
- Tez No: 487287
- Danışmanlar: DOÇ. DR. MEHMET FEVZİ ÖZTEKİN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Nöroloji, Neurology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2017
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Nöroloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 57
Özet
ÖZET Bayrak Erden D.(2017) Otooimmün epilepsili hastalarda immünoterapinin nöbet sıklığı üzerine etkisi Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Nöroloji ABD Tıpta Uzmanlık Tezi Otoimmün epilepsi,santral sinir sisteminde hücre içi proteinlerine ve özellikle de hücre yüzey antijenlerine karşı oluşan nöron spesifik antikorlarla ilişkili refrakter nöbetlerle karakterize bir hastalıktır. Antiepileptik ilaçlara dirençli, çok sayıda nöbet tipleri olan ve beraberinde psikiyatrik semptomların da eşlik edebildiği hastalarda otoimmün epilepsiden şüphelenilmesi gerekmektedir. Otoimmün epilepsili hastalarda en sık görülen hücre yüzey antikorları, N-methyl-D-aspartate receptör (NMDA-R) ve voltage gated potasium channel (VGKC) otoantikorlarıdır ve beyin omurilik sıvısında, serumda yüksek titrelerde bulunmaktadırlar.Bu otoantikorların saptanması tanı koydurucudur ancak tanı için mutlaka gerekli değildir.İmmünoterapiye olumlu yanıt alınması da tanıyı desteklemektedir.Hastalığın tedavisinde intravenoz (IV) metilprednizolon,iv immünoglobulin (IVIG), plazmaferez gibi immunoterapiler kullanılmakta olup tedavi rejimleri ile ilgili kesin bir klavuz bulunmamaktadır. Otoimmün epilepsi şüphesi olan hastalara haftalık veya aylık tekrarlanan yüksek dozlarda intravenöz metilprednizolon verilerek yapılan pek çok çalışma olmasına karşın,bu hastalarda tek kür pulse ıv metilprednizolon tedavisi verilerek yapılmış klinik çalışmalar oldukça sınırlı sayıdadır. Bu bulgular ışığında biz çalışmamızda otoimmün epilepsi şüphesi olan hastalarda immünoterapinin nöbet sıklığı üzerine etkisini değerlendirmeyi amaçladık.Bu çalışmaya 15 yaş üzerinde, kompleks parsiyel tipte nöbetleri olan,birden fazla antiepileptik ilaç kullanmasına rağmen 6 aydan daha fazla nöbetsiz dönemi olmayan,otoimmün epilepsi şüpheli 20 hasta alınarak, klinik ve demografik özellikleri değerlendirildi.Hastalara tek bir kür şeklinde 5 gün süreyle IV pulse metilprednizolon tedavisi verildi.Hastalar tedavi öncesinde ve tedavi sonrasında üç ay boyunca takip edildi.Tedavi öncesi ve tedavi sonrası üç aylık dönemlerdeki nöbet sıklıkları ve elektroensefalogram (EEG) bulguları karşılaştırıldı. Tedaviden 3 ay sonra,tedavi öncesine kıyasla nöbet sıklığında %50 den fazla azalma olan hastalar tedaviye olumlu yanıt veren hastalar olarak değerlendirildi.Çalışmanın sonucunda 4 hastada tedaviye olumlu yanıt alındı.Bu 4 hastadan 1'i tamamen nöbetsiz hale geldi.Fakat tedavi öncesi ve tedavi sonrası nöbet sıklıkları arasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Tedavi öncesinde EEG de epileptiform bulguları olan 9 hastanın 4'ünde tedavi sonrası bu bulgular kayboldu. Ancak tedavi öncesi ve tedavi sonrası EEG bulguları arasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Bu sonuçlara göre bizim çalışmamızda tek kür IV metiprednizolon tedavisi ile anlamlı tedavi yanıtının alınamamış olması bize refrakter nöbetleri olan hastalarda altta yatan sebep olarak otoimmün bir patolojinin dışlanamayacağını düşündürdü. Antiepileptik ilaçlara dirençli nöbetleri olan otoimmün epilepsi şüpheli hastalarda kortikosteroid tedavisine tekrarlayan dozlarda devam edilmesi durumunda tedaviye daha etkin bir yanıt alınabileceği kanısına varıldı.
Özet (Çeviri)
ABSTRACT Bayrak Erden D.(2017) The effect of immunotherapy on seizure frequency in autoimmune epilepsy patients Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Neurology Department, Thesis for Specialty in Medicine Autoimmune epilepsy is a disease characterized with refractory seizures associated with neuron-specific antibodies generated against intracellular proteins and particularly cell surface antigens in the central nervous system. In patients resistant to antiepileptic medications, which have a large number of seizure types possibly accompanied by psychiatric symptoms, it is necessary to suspect for autoimmune epilepsy. The most frequent cell surface antibodies in autoimmune epilepsy patients are N-methyl-D-aspartate receptor (NMDA-R) and voltage gated potassium channel (VKGC) auto-antibodies and they are found in cerebrospinal fluid and serum in high titers. Detection of these auto-antibodies is diagnostic, however it is not certainly necessary. Obtaining positive response to immunotherapy also supports the diagnosis. For the treatment of the disease, immunotherapy methods such as intravenous (IV) methylprednisolone, immunoglobulin (IVIG), plasmapheresis are used, where there is no definite guide regarding treatment regimens. Although there are various clinical studies conducted by administering high doses of intravenous methylprednisolone to patients suspected of autoimmune epilepsy, clinical studies performed by providing single cure of IV pulse methylprednisolone therapy in these patients are highly limited. In consideration of these findings, we have intended in our study to evaluate of immunotherapy on seizure frequency in patients suspected for autoimmune epilepsy. 20 patients older than 15 years of age, who had complex partial-type seizures and had not had remission period longer than 6 months in spite of using more than one antiepileptic medications and who were suspected of having autoimmune epilepsy were taken in this study and their clinical as well as demographical features were evaluated. Patients were treated with IV pulse methylprednisolone as one single cure for 5 days. Patients were monitored for three months before and after the treatment. Seizure frequencies and electroencephalogram (EEG) findings of pretreatment and post-treatment periods for three months were compared. Patients who had a decrease in seizure frequency 3 months after the treatment for more than 50% compared to pretreatment period were considered as patients that positively responded. As a result of the study, we had positive response in 4 patients. 1 of these 4 patients has completely recovered from seizures. But, no statistically significant difference between pretreatment and post-treatment seizure frequencies was detected. In 4 of 9 patients with epileptiform findings in EEG before the treatment, these findings have vanished after the treatment. However, no statistically significant difference between pretreatment and post-treatment EEG findings was detected. According to these results, being unable to obtain significant response to treatment by single cure IV methylprednisolone therapy made us think that an autoimmune pathology cannot be excluded as an underlying cause in patients with refractory seizures. It has been surmised that, a more efficient response to treatment would be achieved in case of continuing corticosteroid therapy with repeated doses in patients suspected of having autoimmune epilepsy with seizures resistant to anti-epileptic medications.
Benzer Tezler
- MRI'ları normal olan dirençli epilepsi hastalarının serum otoantikorlarının düzeyinin analizi
The analysis of sera autoantibodies levels in refractory epilepsy patients with normal MRI
ÇİĞDEM ÖZEN AYDIN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
NörolojiKaradeniz Teknik ÜniversitesiNöroloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SİBEL VELİOĞLU
- Otonomik belirtili nöbeti olan olgularda elektrofizyolojik verilerin ve otoantikorların araştırılması
Investigation of electrophysiologic data and autoantibodies in patients with autonomic seizures
LEYLA BAYSAL KIRAÇ
Tıpta Yan Dal Uzmanlık
Türkçe
2015
Nörolojiİstanbul ÜniversitesiNöroloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. BETÜL BAYKAL
- Yeni tanılı epilepsi ve febril konvülziyon hastalarında otoimmünitenin araştırılması
Autoimmunity in patients with newly diagnosed epilepsy and febrile convulsion
ERAY BAŞMAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıAbant İzzet Baysal ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NİMET KABAKUŞ
- Çocuk endokrin polikliniğinde izlenen down sendromu tanılı hastalarda endokrinolojik sorunların retrospektif değerlendirilmesi
A retrospective evaluation of endocrinological problems in patients with down syndrome in pediatric endocrine clinics
AYNUR ABBASOVA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ESRA DENİZ PAPATYA ÇAKIR
- Çocuklarda santral tegmental trakt T2 hı̇perı̇ntensı̇tesı̇nı̇n değerlendı̇rı̇lmesı̇
MRİ evaluation of central tegmental tract hyperintensity in pediatric patients
EMRE UTKAN BÜYÜKCERAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
Radyoloji ve Nükleer TıpAnkara ÜniversitesiRadyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÖMER SUAT FİTOZ