Geri Dön

Oküler yüzey skuamöz hücreli neoplazmlarında vitamin D reseptör polimorfizmlerinin araştırılması

Investigation of vitamin D receptor polymorphisms in ocular surface squamous cell neoplasms

  1. Tez No: 497599
  2. Yazar: NARGIZ ISMAYILOVA
  3. Danışmanlar: DOÇ. MELİS PALAMAR ONAY
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Göz Hastalıkları, Eye Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2017
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ege Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 163

Özet

Amaç: Oküler yüzey skuamöz hücreli neoplazmlarında (OYSHN) vitamin D reseptör (VDR) polimorfizmlerinin araştırılması, saptanan polimorfizmlerle OYSHN gelişimine yatkınlık ve klinik gidiş arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: OYSHN tanısı almış 70 hasta, yaşa ve cinsiyete göre eşleştirilmiş 75 sağlıklı birey çalışmaya dahil edildi. Genetik analiz için tüm gönüllü ve hasta bireylerden 2 cc EDTA'lı kan alınarak VDR FokI ve BsmI polimorfizmleri çalışıldı. Saptanan polimorfizmlerle histopatolojik tanı, nüks oranları, tümör evresi ilişkisi araştırıldı. Polimorfizm araştırılması yanı sıra OYSHN`li olgularda literatürde ilk olarak speküler mikroskop ile kornea endotel hücre sayımı, Scheimmpflug kamera sistemi ile kornea topografisi ve Ocular Response Analyser (ORA) cihazı ile kornea biyomekanik özellikleri değerlendirildi. Bulgular: Histopatolojik olarak 43 olgu skuamöz hücreli karsinom (SHK), 27 olgu konjonktival intraepitelyal neoplazi (KİN) idi. VDR geni FokI polimorfizmi genotip (FF, Ff, ff) ve BsmI polimorfizmi genotip (BB, Bb, bb) sıklıkları çalışma ve kontrol grubunda benzer bulundu. FokI için polimorfizmi taşıma açısından (heterozigot (Ff) veya homozigot (ff) ) gruplar arasında fark saptanmazken, BsmI için çalışma grubunda polimorfizm sıklığı (Bb ve bb) istatistiksel olarak anlamlı derecede artmış bulundu (p=0,046). f allel sıklığı açısından gruplar arasında fark bulunmazken, b allel sıklığı çalışma grubunda fazla bulunmakla beraber istatistiksel olarak anlamlılık sınırına erişmedi (p=0,07). Tümör evresi, nüks - polimorfizm sıklığı ve hasta yaşı - polimorfizm sıklığı arasında ilişki saptanmadı. Ayrıca çalışmamızda speküler mikroskopi ile tümörün kornea invazyonunun endotel hücre sayısını etkilediği gösterildi. Tümör eksizyonu sonrası endotel hücre sayısında ve varyasyon katsayısında anlamlı azalma bulundu. Korneal histerezis OYSHN`li gözlerde anlamlı olarak düşük saptandı, korneal rezistans faktör değeri ise bu gözlerde daha düşük izlense de istatistiksel anlamlılık sınırına erişmedi. Tümör eksizyonu öncesinde Pentacam ile değerlendirilen kornea hacmi ve santral kornea kalınlığı hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek saptandı. Sonuç: Aktif D vitamininin VDR`ye bağlanıp hücre proliferasyonundan sorumlu genlerin regülasyonu ile kanser hücrelerinin büyümesini inhibe ettiği bilinmektedir. Bazı SHK'lerde VDR polimorfizmleri saptanmış olmakla birlikte OYSHN için bu araştırma bir ilktir. VDR genindeki BsmI polimorfizmi, özellikle bb genotipi ve b allelinin varlığı OYSHN yatkınlığı ile ilişkili gözükmektedir. VDR FokI ve BsmI gen polimorfizmlerinin OYSHN seyrinde etkili olabileceği düşünülebilir.

Özet (Çeviri)

Objective: The purpose of this study is to investigate vitamine D receptor (VDR) polymorphisms in ocular surface squamous cell neoplasms (OSSN), and to evaluate the relationship between the identified polymorphisms and susceptibility to OSSN and clinical course. Materials and Methods: Seventy patients with OSSN and 75 healthy age and gender matched individuals were included in the study. For genetic analysis, 2 cc blood containing EDTA was drawn from all volunteers and patient subjects and VDR FokI and BsmI polymorphisms were examined. The relationships between histopathological diagnosis, recurrence rates, tumor stage, and identified polymorphisms were investigated. In addition to polymorphisms, corneal endothelial cell count with specular microscope, corneal topography with Scheimmpflug camera system and corneal biomechanical properties with ORA (Ocular response analyzer) device were assessed in OSSN cases for the first time in the literature. Findings: Histopathologically, 43 of the cases were squamous cell carcinoma (SCC) and 27 of the cases were conjunctival intraepithelial neoplasia (CIN). The frequency of FokI (FF, Ff, ff) and BsmI (BB, Bb, bb) polymorphism genotype of VDR gene were similar in the study and control groups. The frequency of polymorphism (Bs and bb) for BsmI increased significantly (p = 0.046) in the study group, while no difference was found between the groups in terms of polymorphic carriers (heterozygous or homozygous) for FokI. While there was no difference between the groups in terms of frequency of f allele, the frequency of b allele was higher in the study group, however it did not reach the statistical significance limit (p = 0.07). There was no correlation between tumor stage, recurrence-polymorphism frequency and patient age-polymorphism frequency. In addition, the present study showed that corneal invasion of OSSN affected the number of endothelial cells as measured with specular microscopy and coefficient of variation was significantly higher in the patient group compared to the control group. There was a significant decrease in endothelial cell count and coefficient of variation after the excision of tumor. Corneal hysteresis was significantly lower in eyes with OSSN and corneal resistance factor value was lower and not statistically significant in these eyes. Corneal volume and central corneal thickness assessed by Pentacam before tumor excision were significantly higher in the patient group compared to the control group. Conclusion: It is known that active vitamin D inhibits the growth of cancer cells by binding to VDR with regulation of genes responsible for cell proliferation. Even though VDR polymorphisms were identified in some SCCs this study is the first for OSSN. The presence of BsmI polymorphism in VDR, in particular bb genotype and b allele, appears to be associated with the susceptibility of OSSN. FokI and BsmI gene polymorphisms of VDR have been shown to be effective in the course of OSSN.

Benzer Tezler

  1. Yumuşak kontakt lenslerin konjonktiva yüzeyine etkisinin impresyon sitoloji ile gösterilmesi

    Demostration of the effect of sort contact lenses on conjunctiva surface impression citology

    CANDAN KARACA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2001

    Göz HastalıklarıDicle Üniversitesi

    Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ.DR. M. KAAN ÜNLÜ

  2. Oküler yüzey hastalıklarında amniyotik membran transplantasyonu

    Amniotic membrane transplantation in ocular surface diseases

    BİLGEHAN SEZGİN ASENA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    Göz HastalıklarıSağlık Bakanlığı

    Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DR. ENGİN TOPALOĞLU

  3. Oküler yüzey hastalıklarının tanısında impresyon sitolojisi

    Başlık çevirisi yok

    AYŞEN TOPALKARA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1994

    Göz HastalıklarıCumhuriyet Üniversitesi

    Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı

  4. Oküler yüzey toksisitesi nedeniyle otolog serum ya da suni gözyaşi kullanan glokom hastalarinda oküler yüzey özelliklerinin multiparametrik karşilaştirilmasi

    Multiparametric comparison of ocular surface properties in glaucoma patients using autologous serum or artificial tears due to ocular surface toxicity

    MELEK KÖROĞLU CANLI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Göz HastalıklarıBalıkesir Üniversitesi

    Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GÖZDE ŞAHİN VURAL

  5. Oküler yüzey hastalıklarında otolog serum tedavisi

    Autologous serum treatment in ocular surface diseases'

    NİLAY AKAGÜN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    Göz HastalıklarıSağlık Bakanlığı

    Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GÜLTEN SUNGUR