Geçicilik ve süreksizlik penceresinden kent, kentleşme ve mülteciler: İstanbul'da kent-kamp-kent
The city, urbanism and refugees within the context of temporality and ephemerality: City-camp-city in Istanbul
- Tez No: 512829
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ZEYNEP GÜNAY
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2018
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 113
Özet
Bu araştırma, süreksiz şehirciliğin, kentsel alanın esnekliği ve dönüştürülebilirliği bağlamında hızla değişen koşullar için geçici bir organizasyon aracı olarak nasıl işlev gördüğünü sorgular. Suriyeli mültecilerin İstanbul'da, süreksiz şehircilik bağlamında devlet yardımlarının ötesinde kendi kendilerini organize etme yolları üzerine bir anlatım sunmaktadır. Etnografik anlatım, kentsel alan ve sakinler arasındaki kısa ömürlü ilişkileri, alanın subjektif niteliklerini, günlük yaşam uygulamalarını, kişisel deneyimlerini ve hikâyelerini belirleme ve keşfetme konusunda değiştirilebilir perspektifler için ortak bir zemin oluşturmak adına bir yöntem olarak kullanılmıştır. Bu sayede, süreksiz yaşam biçimlerine dayalı kolektif anılar üzerine bir öykü sunması ve araştırmanın sonuçlarının, kalıcı sosyo-mekânsal çözümler için bir ortam yaratmada rehberlik etmesi umulmaktadır. Kentlerimiz, eşi görülmemiş güçlü siyasi, ekonomik, dinsel ve etnik çatışmalardan ötürü büyük bir hareketliliğe sahipken, süreksiz şehircilik, kentsel planlama ve tasarım alanlarında önem kazanmıştır. Geçici şehircilik konusundaki geleneksel ortodoks görüş ile ilgili olarak, dini yerleşim yerlerinden mülteci topluluklarına ve kamplara kadar çeşitli alanlarda kamplar, karmaşıklığı ve organizasyonu özerk olarak geliştiren geçici şehirler olarak faaliyet göstermektedir. Süreksiz şehirciliğin bu tür doğrudan biçimleri, zamansallığı paylaşırken mekân ve sosyal etkileşimlerin yeniden yapılandırılmasına izin verir. Öte yandan şehirler, giderek artan bir geçicilik kazanırken, eski göçmenler ve yeni mülteciler arasındaki diyalektiğin bir parçası olarak, kentler, birer kamp gibi işlev kazanmaktadırlar. Radikal kentsel dönüşüm projelerine dayanan deplasmanlardan Suriyeliler'in muazzam göç dalgalarına kadar bugün İstanbul, şehir içi kentsel alanın dönüştürülebilirliği bağlamında kalıcı süreksizlik dinamiklerini keşfetmek için önemli bir örnek oluşturmaktadır. Türkiye, resmi mülteci statüsü başvurularını engelleyen 1951 Cenevre Sözleşmesi - Birleşmiş Milletler Mültecilerin Statüsüyle İlgili Sözleşmesi'ne coğrafi bir sınırlama getirmektedir, bu nedenle Türkiye'deki Suriyeli mülteciler 'misafir' olarak adlandırılmaktadır. 2011'de Suriyeliler için ev sahipliği ve acil yardımı ile başlayan durum, Suriyeliler'in geçici olarak korunması ve ülkenin farklı yerlerine dağılması şeklinde gelişmiştir. Mülteci krizini ve dünya çapında artış gösteren insan akışını ve göç olgusunu istatistiklere indirgemek krizin boyutlarını sadece matematiksel olarak algılamamıza yardımcı olmaktadır. İstatistikler, anlamları, günlük dinamikleri ve ötesindeki hikâyeleri anlamakta yetersiz kalmaktadır. 'Konuklar' ya da 'ev sahipleri' açısından ciddi sorunlar, anlatıları anlamanın bir gereğini doğurmaktadır. Araştırma iki aşamadan oluşmaktadır: Araştırmanın 'Geçici Kent, Süreksizlik ve Süreksiz Şehircilik' başlıklı ikinci bölümünde sunulan birinci aşaması geçicilik ve süreksiz şehirciliğe ilişkin kavramsal ve kuramsal çerçeve sunmaktadır. İlk olarak, 'Geçici kent, Süreksizlik ve Süreksiz Şehircilik' başlığı altında, geçicilik kavramına ilişkin uluslararası akademik çalışmalar ve kavramsal çerçeve yer almaktadır. Bu bölümde, süreksizlik (i) zaman; (ii) hareketlilik; (iii) eylem ve (iv) belirsizlik kavramları ile irdelenmektedir. İkinci olarak, 'Geçici Mekândan Süreksiz Şehirciliğe: Kent-Kamplar' başlığı altında, süreksiz şehircilik ekseninde kavramsal çerçeve ve uygulama alanlarına ilişkin örnekler sunulmaktadır. Bu bölümde süreksiz şehirciliğin (i) kutlamalar; (ii) festivaller; (iii) alışveriş-pazarlar; (iv) madenler; (v) askeriye; (vi) doğal afetler ve (vii) iltica olmak üzere farklı formları sunulmaktadır. Araştırmanın üçüncü bölümünde sunulan ikinci aşaması 'Süreksiz Şehircilik ve Mülteciler: Kent-Kamp-Kent'i İstanbul Üzerinden Okumak'; (i) Mülteciler, Mülteci Politikaları ve İstanbul'da Geçicilik; (ii) Vefa ve Yarımburgaz'da Mülteciler; (iii) Bölüm Sonucu: Kent-Kamp-Kent Üzerine Bir Tartışma alt başlıklarında Vefa ve Yarımburgaz'daki bulgular sunulmakta ve irdelenmektedir. İkinci aşamada, ilk olarak süreksiz kentleşmenin kamp yerleşimleri hakkında kavramsal çerçeve ve uygulama alanlarına ilişkin örnekler sunulmuştur. Dünya genelinde ve Türkiye özelinde, göç ve mültecilik genel kapsamıyla, mülteci politikaları, istatistikler ve süreçte yer alan aktörlere ilişkin verilerle birlikte yer almaktadır. 2011'de başlayan Suriye iç savaşından kaçan ve İstanbul'da yaşayan mülteciler hakkında kronolojik bir çerçeve çizilmektedir. İkinci olarak, Yarımburgaz ve Vefa semtlerinde yapılan görüşmelerle elde edilen anlatıları, günlük pratiklere ilişkin hikâyeleri, görsel materyelleri ve gözlemleri kapsayan bulguları içermektedir. Araştırma bu yönüyle, Suriyeli mültecilerin İstanbul'da devletten öte, kendilerini organize etme yolları üzerine etnografik bir anlatı sağlamaktadır. Kentsel alan ve sakinler arasındaki kısa ömürlü ilişkileri, alanın subjektif niteliklerini ve günlük yaşamın uygulamalarını tanımlamak ve keşfetmek için değiştirilebilir perspektifler için ortak bir zemin, kişisel deneyimler ve hikâyeler sunmaktadır. Araştırmanın devamında, Yarımburgaz ve Vefa çalışma alanlarında yapılan görüşmelerden elde edilen bulgular, araştırmanın kavramsal çerçevesi içerisinde çerçevesinde değerlendirilmekte ve kent-kamp-kent olgusu tartışılmaktadır. Araştırma süreksiz şehirciliğin ani mekânsal ve sosyal değişiklikleri organize eden hızlı bir araç olarak nasıl işlev kazandığını, etnografik bir anlatımla sunarken, politik muğlaklığın süreksiz olma fikrini güçlendirdiğini ve bunun kent mekânına farklı yollarla yansıdığını savunmaktadır. Bu anlamda, araştırmanın sosyo-mekânsal çözümler için ortak bir anlayış yaratmada rehberlik etmesi umulmaktadır. Bugün mülteci kampları, süreksiz yerleşimler olarak sınıflandırılmalarına rağmen, yarım asırı aşkın bir süre boyunca varlığını sürdürebilen, kendine ait metabolizması, sosyal çeşitliliği ve farklı mekânsal formları olan, kentsel donatılara sahip, politik söylem üretebilen mekânlardır. Kamplar, materyalin doğasından çok daha öte, sosyal ağların ve kent paradigmasının ortaya çıktığı mekânlardır. Kent-kamp tartışmasına itafen, kamplar sadece, ne içeride ne dışarıda olabilen, biyolojik varlığı sürdürmeye yönelik yerler değildir, sadece başka bir yerdir. Öte yandan, kentler de mekânsal ayrışmanın ortaya çıktığı, ne içeride ne dışarıda olabilen topluluklar için başka yerler yaratır. Kentteki bu başka yerlerde de tıpkı kamplarda olduğu gibi, zaman gündelik, sınırlar görünmez, eylem kısıtlı ve belirsizlik kalıcıdır. Kamplar, bir amaç doğrultusunda inşa edilen mekânlar olarak tanımlanabilir fakat emeğin, işi ve eylemi boyunduruğu altına aldığı, sadece yaşamayı sürdürebilme çabasının var olduğu mekânlar, bir amaca yönelik olmasa dahi kamp paradigmasını ortaya koymaktadır. Süreksiz şehircilik üzerinden okunduğunda, kent ve kamp, günümüzde keskin çizgilerle birbirinden ayrılamaz, kent-kamp-kent diyalektiği birbirini üreten ve biribirine dönüşen süreçler bütünüdür.
Özet (Çeviri)
This research questions how ephemeral urbanism functions as a temporary organizing tool for rapidly changing conditions in the context of time, mobility, action and uncertainty. It provides a narrative on the ways Syrian refugees self-organize themselves in Istanbul beyond state provisions in the context of ephemeral urbanism. Ethnographic narrative is used as a methodology to present a common ground for interchangeable perspectives in identifying and exploring the ephemeral relations between urban space and inhabitants, the subjective qualities of the space and the practices of everyday life, and the personal experiences and stories. In doing so, it is expected to present a narrative on collective memories based on ephemeral ways of living. It is hoped that the results of the research provides guidance in creating a medium for permanent socio-spatial solutions. As our cities witness a massive flux of mobility due to unprecedentedly vigorous political, economic, religious and ethnic conflict, ephemeral urbanism becomes a major topic in the field of urban planning and design. Regarding the conventional orthodoxy on ephemeral urbanism, with a range from religious outposts to refugee clusters and camps, camps operate as temporary cities that autonomously develop complexity and organization. Such direct forms of ephemeral urbanism allow the reconfiguration of space and social interactions while sharing the temporality. The cities, on the other hand, are increasingly gaining a new ephemerality and operating as camps themselves in dialectic between cities and camps. From the displacements based on radical urban transformation projects to the massive immigration flux of the Syrians, Istanbul, today, constitutes an important example to explore the dynamics of permanent ephemerality of urban space. In this case, the city treated as ephemeral. Registered Syrians in Turkey, 90% of whom are living outside camps. Istanbul is the city that received Syrian refugees that have settled mostly at the former migrant neighborhoods. The situation that started in 2011 with the hosting and emergency assistance for Syrians in Turkey evolved in a way that Syrians were temporarily protected and dispersed to different parts of the country. The concept of 'temporary permanence' has been introduced in 2015 reflecting the ambiguity of the government's approach to the issue and the difficulties it faces in producing comprehensive strategies. The majority of 'guests' in the city face severe problems with limited access to basic services and social exclusion. NGOs have established solidarity platforms for the provision of temporary protection, but the number of unregistered Syrians, who don't know how to connect with these relief organizations cannot be underestimated. Reducing the problematic of the refugee crisis and uncertain flux of human beings into 'statistics' only helps us to perceive the dimension of the crisis mathematically. Statistics do not mention about who these people are, where they come from, why the fled or die. It comes short of understanding the meanings, everyday dynamics, the stories within and beyond. Thus, this research provides an ethnographic narrative on the ways Syrian refugees self-organize themselves in Istanbul beyond state provisions in the context of ephemeral urbanism. The research focuses on two different presence of ephemerality in İstanbul: The first focuses on ephemerality in the peripheral neighborhood of Yarimburgaz in Küçükçekmece district that had constituted a 'community' and been able to partially benefit from temporary protection. The second, on the other hand, focuses on a historic inner-city neighborhood of Vefa in Fatih district, which has significant urban dynamics such as history, culture, and spatial qualities. In order to establish a fiduciary relationship with the families and accelerate the research process, a local relief and solidarity organization was reached out in the neighborhood of Yarımburgaz. Several visits to related migration management state offices and other solidarity networks in Istanbul took place to get more detailed information about the scope of works on expanding the migrant network, the bureaucratic processes and problem solving tools. The lifestyle, habits of spatial use, needs, and relationships dynamics were examined primarily via observation and interviews, and secondarily via previous documentation and visual materials. Same families were visited once in a week and the visits were based on partially unstructured interviews as they lead the conversations, which were recorded as much as the community allowed. Here the main aim was to transfer their point of view directly without any comment of researchers. The success of the interviews was also subject to the permissions from projected interviewees that negotiations could be made at regular intervals throughout the process with the same families or groups. Such a research has presented its own research limitations including access, language and visual materials. Since the study depends on having access to people, the interviews especially in Vefa neighborhood cannot be practiced due to lack of safety in neighborhood, avoidance of study group and language. Vefa has been transformed as an inner city ghetto with poor living conditions and high crime rate of drug selling. The mobilizing of refugee people varies from time to time. Physical structure is completely different than Yarimburgaz. There are many ruined, abandoned, partially collapsed buildings, which are still in use. It is clear that, the integration programs or help of NGOs are not discussible at this area. Within this scope, a number of specific remarks can be drawn out to enlighten the findings of the research: (i) Vefa and Yarimburgaz neighborhoods showcase diverse narratives on the experiences of ephemerality. Living conditions are directly related with how Syrians experience and build their stories on ephemerality. (ii) Both neighborhoods, as examples of inner-city slum and peripheral city, are enclosed and invisibly isolated urban systems. (iii) Spontaneous moments strengthen emotions of joy, unity and solidarity even Syrians living in Istanbul have tragic background and poor living conditions. (iv) The state's control mechanisms, social borders or political tensions, as well as insufficient integration policies, affect the mobility of Syrians refugees in the city. (v) Restriction of mobility causes isolated places and social groups as well as in means of social fractionation. The Syrians living in Istanbul often point out that their habits of life and their rituals cannot be performed in the city, and that there is no 'place' here for them. Action cannot manifest its existence in means of producing a political discourse. (vi)While uncertainty prevents to make long-term plans, in this ambiguous environment, organizing, solidarity, improvisation and short-term plans present the effectiveness of ephemeral urbanism. As a conclusion, ephemeral urbanism is a rapid organizing tool in emergency spatial changes, it simulates itself and creates unusual atmosphere by spatial and social matters. While the political ambiguousness reinforces the idea of being ephemeral on human, it reflects different ways on urban space. Regarding the two case study areas, Yarimburgaz's settled, steady spatial and social conditions give the impression of temporality for a permanent period, in contrast to Vefa's ephemerality and uncertainty in both spatial and social dimensions. In both cases show that perception of time ephemeral itself based on spontaneous moments. Mobility of refugees living in the city is limited by invisible borders and the action has no place to perform itself. Hence the uncertainty is continuous and temporality is permanent. In this sense it can be said that the life in Yarımburgaz and Vefa have very similar human conditions as camps which are based on surviving in daily life. In other words, the camps operate as cities when they acquire a political discourse with critical, social, economic processes. On the other hand, the camp paradigm emerges in cities when the cities create limited, closed systems where the 'others' are governed, and only the 'labor' exists.
Benzer Tezler
- Modernitenin sonu postmodernitenin başlangıcı üzerine bir inceleme
A study on the modernism and the beginning of postmodernism
SELDA TAŞDEMİR
Yüksek Lisans
Türkçe
2004
SosyolojiHacettepe ÜniversitesiSosyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. BEYLÜ DİKEÇLİGİL
- Zygmunt Bauman perspektifinden post-modern dönemde kimlikler
Identites in the post-modern era from Zygmun Bauman's perspective
MUHAMMED EMİN ÇELİK
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
SosyolojiPamukkale ÜniversitesiSosyoloji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ZUHAL ÇİÇEK
- Konvansiyon ve moda kapsamı içinde müzeler
Museums with regard to conventions and fashion
NİHAN CANBAKAL
Yüksek Lisans
Türkçe
2002
MimarlıkKaradeniz Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ŞENGÜL ÖYMEN GÜR
- Kosova'da ulusun inşası ve karşı-kamusallaşma mekanlarının üretimi
Nation-building and making spaces of counterpublics in Kosovo
ATTİLA BEKSAÇ
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Mimarlıkİstanbul Bilgi ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ABDULLAH UĞUR TANYELİ
- 20. yüzyıl figüratif Amerikan resminden yenifigürasyona figür-mekân ilişkisi
From 20th century figurative American painting to neo-figuration:Figure-space relationship
GÖKSU YURTSEVEN