Ratlara dietilnitrozamin ve fenobarbital verilerek oluşturulan deneysel karaciğer hasarına karşı oleuropein'in koruyucu etkisi
The protective effects of oleuropein on diethylnitrosamine (den) and phenobarbital (FB) induced liver demage in rats
- Tez No: 513432
- Danışmanlar: PROF. DR. PENBE SEMA TEMİZER OZAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Biyokimya, Biochemistry
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2018
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Fırat Üniversitesi
- Enstitü: Sağlık Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Biyokimya Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 79
Özet
Kanser; belli bir doku veya organdaki hücrelerin kontrolsüz biçimde bölünerek bir kitle veya tümör oluşturması, tümörden ayrılan kanserli hücrelerin kan veya lenf dolaşımı aracılığı ile vücudun diğer bölgelerine ulaşıp yeni tümör kolonileri meydana getirmesi ve tedavi edilmez ise ölümle sonuçlanan ciddi bir hastalıktır. Kansere genetik hassasiyetin yanında beslenmenin de etkisi büyüktür. Hava, su, toprak kirliliği ve bu şartlarda yetişen, işlem gören, depolanan ve tüketime sokulan bitkisel ve hayvansal gıdaların tüketilmesi de kansere neden olan çevresel etkenlerin başında sayılabilir. Oldukça tanınmış karsinojenik bileşikler nitrozaminlerdir. Dietilnitrozamin (DEN) de hepatikkarsinomaya sebep olan bir nitrozamin bileşiğidir. DEN' in metabolitleri, DNA'ya bir ve ya iki oksidasyon sağlayan elektron ile kovalent bağlanarak tümör geliştiricilerinin bağlanmasına aracılık etmektedir. Fenobarbital, generalize ve parsiyel epilepsilerin kontrolünde kullanılan genel merkezi sinir sistemi baskılayıcısı olarak bilinmektedir. Kanda yaklaşık %50 oranında proteinlere bağlı olarak dolaşır. Fenobarbital'in farmakokinetiğini belirgin şekilde etkileyen ilaç etkileşimleri daha az olduğu halde fenobarbital hepatik sitokromP450 enzim sistemini indükleyerek pek çok ilacın farmakokinetiği üzerine metabolizmalarını hızlandırıcı yönde etki yapmaktadır. Oleuropein, zeytin meyvesi ve zeytin yaprağında önemli biyolojik özelliklere sahip fenolik maddelerce zengin bir bileşiktir. Besinlerde yer alan ve sağlımız için olumlu etkileri bulunan bileşikler, fenolik bileşiklerdir. Oleuropein'in antimikrobiyal, antiviral ve antifungal etkilerinin olduğu, yapılan çalışmalar sonucu görülmüştür. Oleuropein maddesi zeytin ağacı veya yaprağından elde edilen toksik özellikte olmayan, kansere engel olan bir etkiye sahiptir. Oleuropein, kanserli hücrelerin çevresini geri dönüşümsüz olarak sarar. Böylece çoğalmalarını, yayılmalarını ve başka bölgelere sıçramalarını engeller. Belirli bir miktarda ilaç halinde alımıyla da, ileri derecedeki kanserli hücrelerin kas liflerini bölerek çoğalmalarını önlemektedir. Yapılan bu çalışmada, ratlara karsinojenik bir madde olan Dietilnitrozamin (DEN) ve Fenobarbital (FB) verilerek oluşturulacak karaciğer hasarına karşı Oleuropein' in herhangi bir koruyucu etkisinin olup olmayacağının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmada, 220±20gr ağırlığında Sprague-Dawley cinsi 50 adet erkek rat denek olarak kullanılmıştır. Denekler; Kontrol Grubu, Dietilnitrozamin (DEN) grubu, Dietilnitrozamin (DEN) ve Fenobarbital (FB) Grubu, DEN+FB+Oleuropein(OLE ) grubu ve Oleuropein(OLE) grubu olmak üzere 5 gruba ayrılmıştır. Deney sonunda tüm gruplardaki ratlara ketamin 75 mg/kg+xylazine 10mg/kg intraperiteneal (ip) uygulanmış ve ratlar dekapite edilmiştir. 8 haftalık deney süresi sonunda dekapite edilen ratların kan ve karaciğer dokuları alınmıştır. Kan ve karaciğer dokularında Malondialdehit (MDA), Katalaz (CAT), Süperoksit dismutaz (SOD), Glutatyon (GSH), protein ve kan dokuda da aynı parametrelerin tayinleri yapılmıştır. İstatistik metodları kullanılarak gruplar arası farklılık olup olmayacağı saptanmıştır. Karaciğer ve kanda ki değişikler histolojik olarak da incelenmiştir. Karaciğer MDA düzeyleri kıyaslandığında, tüm gruplarda kontrol grubuna göre artma olduğu gözlenmiştir. DEN+FB grubuyla kıyaslandığında DEN+FB+OLE grubunda anlamlı azalma saptanmıştır. Karaciğer CAT düzeyleri kıyaslandığında, OLE grubu DEN, DEN+FB ve DEN+FB+OLE gruplarına göre anlamlı azalma göstermiştir. Tüm gruplar arasındaki karaciğer GSH düzeyleri kıyaslandığında, DEN ve DEN+FB gruplarında kontrol grubuna göre anlamlı bir azalma gözlenirken, OLE ve DEN+FB+OLE grubunun kontrol grubu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Karaciğer SOD düzeyleri kıyaslandığında ise gruplar arasında fark tespit edilememiştir. Kan MDA düzeylerine bakıldığında, DEN+FB grubunda kontrol grubuna göre anlamlı bir artma gözlenirken, OLE grubunda anlamlı bir azalma gözlenmiştir. DEN+FB+OLE grubunda ise değerler kontrol değerine yaklaşmış, DEN+FB grubuna kıyasda ise anlamlı bir düşüşe geçmiştir. Kan CAT düzeyleri kıyaslandığında OLE grubunda DEN+FB grubuna göre anlamlı bir artış göstermiştir. DEN+FB+OLE grubunda da DEN+FB grubuna göre yine anlamlı bir artış görülmüştür. Tüm gruplar arasındaki kan GSH düzeyleri kıyaslandığında da OLE grubunda kontrol grubuna göre anlamlı bir artış gözlenirken, DEN ve DEN+FB gruplarında kontrole göre anlamlı bir azalma gözlenmiştir. DEN+FB+OLE grubu ile kontrol gubu arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Kan SOD düzeyleri kıyaslandığında ise DEN+FB grubunda kontrol grubuna göre anlamlı bir azalma olduğu görülmektedir. DEN+FB+OLE ve OLE gruplarında SOD değerlerinin kontrol değerleri arasında bir fark bulunamamıştır. Sonuç olarak karaciğer karsinogenezinde oksitatif stresin önemli bir role sahip olduğunu ve hepatokarsinogenez ile lipid peroksidasyonu arasında ilişki olduğu söylenebilir. CAT, H2O2 'i zararsız yan ürünlere dönüştürdüğü için hücresel hasarın şiddetinde önemli rol oynamaktadır. Karaciğer hasar oluşumu sırasında bu dozlarda ve sürede Oleuropein uygulamasının rat kan ve karaciğer parametre düzeyleri üzerinde oksitatif strese karşı koruyucu etkilerinin olabileceği düşünülebilir. Zeytin tarımı yapılan ülkelerde üretim maliyetleri düşük olan ve oksidatif hasara karşı kullanılan Oleuropein' in tedaviye yönelik kullanımının gerçekleştirilebilmesi için ileri çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Özet (Çeviri)
Canser is the name given to a high mertality rısked disease that some of the body's cells begin to divide without control and spread into vasculer or lymphatic system than to the other sides of body. Genetic and enviramental factors are effective on developing canser. Exposure to factors such as air pollution water pollution or agricultural items are the fist line etiologic factors. Nitrozamines are well known carsinogenic compenents. Diethylnitrosamine (DEN) is one of the nitrozamines that cause hepatic carsinoma, metabolites of DEN helps the covalent binding of the tumor causes to electrons which take role in oxidaxion. Phenobarbital is a nonselective central nervous system depressant which is primarilly used in parsiel or generalized epilepsy. It circulates in the blood as %50 binded to proteins. Number of grups effected the pharmacokinetic of phenobarbital is less than the number of drugs are effected by the phenobarbital effects on cytocrom p450 system phenobarbital increases the metabolism rates of these group of drugs. Oleuropein has important biological properties on olive fruit and its leaves. It has phenolic constituents which have positive effects on huma health. According to the resent studies it has shown that oleuropein has antimicrobial, antiviral and antifungal properties. Oleuropein is nontoxic anticanser substance found in olive it self and it's leaves. Oleuropein surrounds the canser cells irreversibly so prevents their invading and spreading around. In certain doses of oleuropein as medicine prevents mitosis of canser cells. The present study aimed to evaluate if oleuropein has a preventive effect on liver injury in rats which has been given diethylnitrosamine (DEN), phenobarbital (PB) In this study 50 Sprague-Dawley type male rats which are 220±20 gr weight are used. They are divided in to 5 groups as control group, diethylnitrosamine (DEN) group, diethylnitrosamine (DEN)+ phenobarbital (PB) group, diethylnitrosamine (DEN)+phenobarbital (PB)+oleuropein (OLE) group and oleuropein (OLE) group. At the end of the study all rats are given 75 mg/kg ketamine and 10 mg/kg xylazine intraperitoneally and they are decapited. At the end of the 8 week of the study blood and liver samples of the decapited rats are taken. In these samples malondialdehyde (MDA), catalase (CAT), süperoxide dismutase (SOD), glutathione(GSH) levels are studied and histological changes are examined. Although there was a significant difference among the groups in terms of liver GSH and MDA levels and CAT activities, there was no significant difference among the groups in SOD activity. There was a significant decrease in liver GSH levels in the DEN and DEN+PB groups compared to the control group while there was no statistically significant difference between the OLE, and DEN+PB+OLE groups and the control group. In terms of CAT activity of the liver, a significant decrease was observed in the OLE group compared to the DEN, DEN+PB, DEN+PB+OLE groups. DEN+PB group liver MDA levels were significantly lower than DEN+PB+OLE group liver MDA levels. There was no difference among groups in terms of liver SOD levels. The application of DEN separately and with PB, and OLE for treatment resulted in a statistically significant difference in blood MDA, GSH levels, and CAT, SOD activities. There was a statistically significant increase in blood MDA levels of the DEN+PB group compared to the control. OLE treatment caused a significant reduction in OLE group MDA levels compared to those of control, just as MDA levels of DEN+PB+OLE group compared to those of DEN+PB group. Blood CAT activity indicated a significant increase in the OLE group compared to the DEN+PB group. Moreover, it showed a significant increase in DEN+PB+OLE group compared to the those of DEN+PB group. Upon blood GSH levels were compared, there was no statistically significant difference between the DEN+PB+OLE group and the control group, while DEN and DEN+PB groups showed a significant decrease compared to the control group. GSH levels in the OLE group were significantly higher than those of control. There was no difference in the blood SOD levels of OLE and DEN+PB+OLE groups compared to the control whereas these levels significantly decreased in the DEN+PB group compared to the control group. In conclusion we can say that oxidative stress has an important role on liver carsinogenesis and there is a relationship between hepatocarsinogenesis and lipid peroxidaxion. CAT has an important role on cell damage because of it's function of translating H2O2 to harmless products. It seems application of oleuropein in significant dosage and time period has protective effects against oxidative stress on rat blood and liver parameters, during liver damage period. But there is need for further studies about oleuropein for treatment options of damage.
Benzer Tezler
- Rat karaciğerinde ve kolonunda dietilnitrozamin ve fenobarbital ile oluşturulan tümörlere ukrain'in (NSC 631570) etkileri
Başlık çevirisi yok
HÜSEYİN PALA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2005
Genel CerrahiEskişehir Osmangazi ÜniversitesiGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
PROF.DR. TARIK ÇAĞA
- Dietilnitrozamin ve fenobarbital uygulanan ratlarda dipyrido[ 3, 2-a:2', 3'- c]phenazine (DPPZ) au(ııı) kompleksinin apoptotik proteinler ve ubikuitin sistem üzerine etkileri
The effects of dipyrido[ 3, 2-a:2?, 3?- c]phenazine (DPPZ) au(iii) complex on apoptotic proteins and ubiquitin system in rat treated with diethylnitrosamine and phenobarbital
NESLİHAN TEKİN
Doktora
Türkçe
2013
BiyokimyaEskişehir Osmangazi ÜniversitesiTıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. FAHRETTİN AKYÜZ
- Ratlarda oluşturulan karaciğer tümör modelinde octreotide kemoterapötik ajanının, ısı şok proteinleri, 8-hidroksi deoksiguanozin ve oksidatif stres parametreleri düzeylerine etkilerinin araştırılması
Model rats induced liver tumor of octreot?de chemotherapeut?c agent, heat shock prote?ns, 8-hydroxy deoxyguanos?ne and oxidative stress levels of investigating the effects of parameters
VELİD UNSAL
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
BiyokimyaKahramanmaraş Sütçü İmam ÜniversitesiTıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ERGÜL BELGE KURUTAŞ
- Dietilnitrozamin uygulanan ratlarda oksidatif stres ve DNA hasarı üzerine likopenin etkisi
The effect of lycopene on oxidative stress and dna damage in diethylnitrosamine administered rats
EMRE KAYA
- Dietilnitrozamin verilen ratlarda omega-3 yağ asitlerinden zengin balık yağının koruyucu rolünün araştırılması
Investigation of the protective role of omega-3 fatty acids riched fish oil on rats given diethylnitrosamine
EMİNE ATAKİŞİ