Servikal sitolojik taraması negatif veya önemi belirlenemeyen atipik squamoz hücre, human papilloma virus tarama testi pozitif hastaların reid indeksi kullanılarak sınıflandırılmış kolposkopik bulgularının histopatolojik sonuçlarla karşılaştırılması
Comparison of patients with negative cervical cytology or atypical squamous cells of undetermined significance, positive human papilloma virus screening by colposcopyc reid index and histopathology
- Tez No: 517577
- Danışmanlar: ÖĞR. GÖR. GÜLER ATEŞER
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2018
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 56
Özet
Günümüzde eradike edilebilir tek kanser olması nedeniyle erken tanı ve uygun tedavi servikal kanserli hastalarda hayat kurtarıcıdır. Tarama yöntemlerinin yaygınlaştırılması ile servikal kanserler erken evrede yakalanıp, ölüm oranı %70 azaltılmıştır. Servikal taramanın amacı erken prekanseröz lezyonları: CIN 2, CIN 3 zamanında teşhis edip, servikal karsinomu önlemektir. Taramada servikal smear ve HPV DNA kullanılması preinvaziv lezyon bulgularının belirlenip, ikinci basamak olarak kolposkopiye zamanında yönlendirilmesini sağlıyor. Servikal smearin spesifitesi yüksek, fakat sensitivite değeri düşüktür. Her yıl servikal kanser tanısı alan hastaların yarısı smear test sonucunun yetersizliğinden erken evrede tanı alamamışlardır [1]. HPV DNA'nın serviks kanseri ile ilişkisi kanıtlanmış olup bu hastaların hemen hemen hepsinde HPV DNA varlığı gösterilmiştir. Serviks kanserinin HPV DNA negatif olduğu durumlarda 5 yıl içinde gelişme ihtimali düşüktür. Virusla bulaştan servikal kanseri oluşmasına kadar geçen süre ortalama 10 yıldır [2]. HPV DNA pozitif, sitolojisi pozitif hastalarda kolposkopi kontrolünde biyopsi rutin uygulama haline gelmiştir. HPV tarama testi pozitif, sitolojisi negatif hastalar ara grup oluşturmaktadır. Onkojenik riski düşük HPV tipleri pozitif olan gruplarda sitolojik takip, onkojenik riski yüksek HPV tiplerine (high risk HPV) ise kolposkopi önerilmektedir. Servikal lezyonların kolposkopi yardımıyla tanımlanması ve preinvazif veya invazif hastalıkla ilişkisi bu yöntemi serviks kanserinin erken evrede yakalanmasında çok önemli hale getirmiştir. Kolposkopi yönlendirmeli biyopsiler konizasyon ve invaziv cerrahilerin azaltılmasını sağlamıştır. Fakat kolposkopi hiçbir zaman ilk basamak tarama olarak kullanılmamalıdır. Sitoloji, HPV DNA taraması ve kolposkopi eşliğinde biyopsi erken evre lezyonların belirlenmesinde en uygun ve efektif yaklaşımdır. Amaç: Çalışmamızda amaç servikal sitolojisi negatif veya ASCUS olarak yorumlanan, HPV DNA taraması pozitif olan hastaların kolposkopi sonuçlarını Reid indeksi yardımıyla yorumlayıp, elde edilen sonuçların histopatoloji ile karşılaştırılması ve tekbaşına HPV pozitifliğinin preinvaziv veya invaziv hastalığı tanımlayıp kolposkopiye refere edilmesinin gerekliliğini araştırmaktır. Sitolojisi negatif veya ASCUS, HPV tarama testi pozitif hastalarda kolposkopik incelemenin servikal intraepitelyal neoplazileri yakalama şansımızı ne kadar artırdığını belirlemek ve tek başına HPV tayini pozitifliğinde sitoloji ve kolposkopinin ekleme koşullarını belirlemek çalışmamızın amaçlarındandır. Gereç ve yöntem: 2015-2017 yılları arasında SBÜ İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesine sitolojisi negatif veya ASCUS olan, HPV DNA sonucu pozitif olan 30-65 yaş arası hastalar çalışmaya dahil edildi. Yapılmış kolposkopilerin kolpofotoğrafları ve histopatolojik biyopsi sonuçları hasta kayıt sisteminden çıkarıldı. Kolpofotoğraflar Reid indeksine göre sınıflandırılıp, histopatolojik sonuçlarla kıyaslandı. Reid İndeks skorlaması kullanılarak displazi derecesinin tahmini LGSIL, HGSIL ve invazif hastalık şeklinde sınıflandırıldı. Bulgular: Sitolojisi normal veya ASCUS, hr-HPV DNA sonucu pozitif olan 150 hasta retrospektif olarak taranmıştır. Hastaların %88.7'i sitoloji normal/HPV pozitif, %11.3'ü ASCUS/HPV pozitifti. Sitolojisi normal olan grupta %59.3 oranında HPV 16,18 pozitifliği izlendi. ASCUS grubunda %5.3 oranında HPV 16 ve/veya 18 pozitifliği tespit edildi. Diğer hr-HPV pozitifliği %3.3 olarak görüldü. Reid indeks skalasına göre 0-2 puan alan hasta oranı %70, 3-5 puan %20.7, 6-8 puan %8.7 olarak hesaplanmıştır. Histopatolojik sonuçlara baktığımızda %82 normal, %10.7 HGSIL, %1.3 LGSIL, %1.3 servikal karsınom olarak gözlemlenmiştir. Sonuç: Reid indeksi kullanılarak yapılan displazi tahmini ile kesin histoloji sonuçlarındakı displazi tahmini arasında uyum vardır. Kolposkopi bir sekonder tanı testi olarak sitoloji negatif veya ASCUS olan olgularda serviksteki en şüpheli alanı belirlemede ve lezyondaki displazi derecesini tahmin etmede yararlıdır. Çalışmamızın retrospektif olması, bazı hr-HPV'lerin tiplerinin kayıtlı olmaması kısıtlamalarımızdır. Ayrıca kontrol grubunun olmaması nedeniyle sensitivite ve spesifite hesaplanamamıştır. Çalışmamız sonuç olarak sitoloji sonucunun normal olduğu hastalarda yüksek oranda servikal displazi, hatta kanser vakalarının HPV DNA pozitifliğiyle refere edilen bir kolposkopik biyopsi ile yakalanabildiğini göstermektedir. Ayrıca kolposkopinin belli kriterleri olan bir skorlama sistemi ile yapıldığı taktirde histopatoloji sonuçları ile daha yüksek korelasyon gösterdiği görülmektedir.
Özet (Çeviri)
Currently early diagnosis and appropriate treatment is lifesaving in patients with cervical cancer due to the fact that it is the only cancer that can be eradicated. Cervical cancers were caught early and the mortality rate was reduced by 70% with the spread of screening methods. The aim of cervical screening is to diagnose early precancerous lesions - CIN 2, CIN 3 at the time, and prevent cervical carcinoma. The use of cervical smear and HPV DNA in the screening allows to detect pervasive lesion findings and forward them in colposcopy time as a second step. The specificity of cervical smear is high but sensitivity is low. Half of the patients who were diagnosed with cervical cancer each year were not diagnosed early due to the inadequacy of the smear test result [1] HPV DNA has been proved to be associated with cervical cancer and all of these patients have HPV DNA. When HPV DNA is negative, it is less likely to develop cervical cancer in next 5 years. The average time between virus transmission and cervical cancer is 10 years [2]. Colposcopy-controlled biopsy has become routine practice in HPV DNApositive, cytology-positive patients. HPV screening test positive, and cytology negative patients create an intermediate group. Cytologic follow-up is recommended for oncogenic low-risk HPV groups and colposcopy is recommended for oncogenic high-risk HPV groups. The identification of cervical lesions by colposcopy and its relation to preinvasive or invasive disease has made this procedure very important for the early detection of cervical cancer. Colposcopy guided biopsy has reduced invasive and conization surgery. However, colposcopy should never be used as a first-line scan. Cytology, HPV DNA screening, and colposcopically assisted biopsy are the most appropriate and effective approaches to identify early stage lesions. Aim: To analyze the colposcopy results of patients with cervical cytology negative or interpreted as ASCUS, positive HPV DNA screening with Reid index, and to compare the results obtained with histopathology and to determine the necessity of defining HPV positivity as preinvasive or invasive disease and referring colposcopy. The aim of our study is to determine how much the colposcopic examiner 5 has increased our chances of catching cervical intraepithelial neoplasms in cytologynegative or ASCUS, HPV screening-positive patients, and to study the conditions for insertion of cytology and colposcopy in the positive HPV assay alone. Materials and methods: Between 2015-2017, patients aged 30-65 who had negative cytology or ASCUS and positive HPV DNA in the SBU Istanbul Education and Research Hospital were included in the study. Colpophotographs of the colposcopies and histopathological biopsy results were removed from the patient registry. Colpophotographs were classified according to Reid index and compared with histopathologic results. Estimation of dysplasia grade using Reid Index scoring was classified as LGSIL, HGSIL, and invasive disease. Results: 150 patients with normal cytology or ASCUS, and HR-HPV DNA positive results were retrospectively screened. 88.7% of patients were cytology normal / HPV positive, 11.3% were ASCUS / HPV positive. HPV 16,18 positivity was observed in 59.3% of the patients with normal cytology. 5.3% HPV 16 and/or 18 positivity was detected in the ASCUS group. Another hr-HPV positivity was recorded at 3.3%. The percentage of patients whose score was 0-2 points according to the Reid index scale was calculated as 70%, 3-5 points 20.7% and 6-8 points 8.7%. According to histopathological results, 82% normal, 10.7% HGSIL, 1.3% LGSIL, 1.3% cervical carcinoma have been observed. Conclusion: There is a relation between dysplasia prediction using Reid index and dysplasia in definitive histology results. Colposcopy is useful in predicting the most suspicious area in the cervix in cases with abnormal smear results as a secondary diagnostic test and predicting the extent of dysplasia in the lesion. The limitation is that certain types of hr-HPVs have not been registered. Sensitivity and specificity could not be calculated due to lack of control group. Our study suggests that cervical dysplasia, or even cancer, can be detected with HPV DNA in patients with a normal cytology result. In addition, if colposcopy is performed with a scoring system with certain criteria, a higher correlation with histopathology results has been seen.
Benzer Tezler
- Servikal premalign lezyonlarda akut faz reaktanlarının prognozdaki rolü
The role of acute phase reactants in the prognosis of cervical premalignant lesions
CANAN URUN UÇAK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. GÜLTEN ÖZGEN
- HPV prevalansı ve servikal intraepitelyal lezyonlarla ilişkisi
Prevalance of HPV positivity and relationship with cervical intraepithelial neoplasia
EMİNE ÖZCAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2006
Kadın Hastalıkları ve DoğumAnkara ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
PROF.DR. FIRAT ORTAÇ
- Servikal konizasyon sonrası yapılan endoservikal küretajın rezidü yüksek dereceli servikal preinvaziv lezyonları ve servikal kanseri saptamadaki değerinin araştırılması
Investigation of the value of endoservical curretage performed after cervical conization in detection of residual high-grade cervical preinvasive lesions and cervical cancer
SELİN ŞAHİN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HAKAN RAŞİT YALÇIN
- Determination of chlamydia trachomatis and other microorganisma infections in infertile women by different methods: The case of Mosul
Infertil kadınlarda Cmhlamydıa trachomatis ve diğer mikroorganizma enfeksiyonlarının farklı yöntemlerle belirlenmesi: Musul örneği
NADIA MOHAMMED AMEEN ABDULLAH AL IMAM
Yüksek Lisans
İngilizce
2023
BiyolojiÇankırı Karatekin ÜniversitesiBiyoloji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ZEHRA CAN KARAHAN
- Postpartum dönemde başvuran hastalara uygulanan servikal sitoloji (Pap smear) ve/veya HPV test sonuçlarinin analizi
The analysis of the results of cervical cytology (Pap smear) tests and/or HPV test applied to the patients admitted in the postpartum period
DİLARA ALPAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Kadın Hastalıkları ve DoğumHacettepe ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DR. NEJAT ÖZGÜL