Geri Dön

Mother daughter conflict as a mirror to the clash between dominant and ethnic cultures

Baskın Amerikan kültürü ve etnik Çin kültürü arasındaki çatışma, Çinli anne Amerikalı kız arasındaki çekişmeyi yansıtır

  1. Tez No: 52908
  2. Yazar: YEŞİM ÇEKİ (KUZANLI)
  3. Danışmanlar: PROF.DR. SEVİNÇ ÖZER
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, American Culture and Literature
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1996
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 118

Özet

ÖZET Amerika ve Çin, normları, değer yargıları, davranış biçimleri ve inanışları birbirinden çok farklı olan iki kültürdür. Çinlilerin Amerikaya göç etmeleriyle, bu iki farklı toplum arasındaki kültür çatışması kaçınılmaz olmuştur. Beyaz Amerikalılar Çinli azınlıkları ya asimile ederek, yada ayırımcılık yaparak bastırmaya çalışmıştır. Bu iki toplum arasındaki kültür farklılığının en belirleyici özelliği Amerikan ve Çin kültüründeki“bireysellik”anlayışlarının farklı olmasıdır. Dolayısıyla, Amerikalıların ve Çinlilerin davranış biçimleri, yaşam ve yemek tarzları, dilleri, politika ve iş ahlakı konularındaki fikirleri birbirinden çok farklıdır. Ailede çocukların bakım ve eğitim sorumluluğunu anne üstlendiğinden, kendi kültürünün değer yargılarını çocuklarına veren de annedir. Bu nedenle, anne ile çocukları arasındaki çatışma, baba ile çocukları arasındaki çatışmadan daha yoğundur. Özellikle de ana-kız arasındaki çatışma ana-oğul arasındaki çatışmadan daha belirgindir, çünkü ataerkil toplumdan gelen anne, erkeğin kadından daha güçlü olduğunu sürekli olarak kızına empoze eder. Dolayısıyla bu da kız çocuğunun kendisine verilmeye çalışılan değer yargılarına, ki bunlar kadını ikinci sınıf olarak görür, tepki göstermesine yol açar. Bu tepki en başta anneye karşı olur ve zamanla kızlar hem annelerinden hem de kendilerinden nefret etmeye başlarlar. Bunun sonucunda ise kız çocukları kendilerini bir kişilik karmaşasının ortasında bulurlar. Genelde“nesil farkı”tüm toplumlarda görülen ana-kız çatışmasının en önemli ortak nedenidir, fakat bu çatışmaya karşı değişik kültürlerdeki insanlar değişik reaksiyon gösterirler. Çinli kızların annelerine ve dolayısıyla da ataerkil toplumun değer yargılarına karşı reaksiyonu“sessiz”olur, fakat Amerikalı kızların tepkisi bunun tam tersidir. Amerikada Çinli bir aileye doğmuş Çinli - Amerikalı kızların anneleriyle çatışmalarının nedeni ve buna gösterdikleri reaksiyon ise ne Çinli ne de Amerikalı kızların gösterdiği tepkiye benzer. Çinli - Amerikalıkızların anneleriyle çatışmalarının en önemli nedeni herbirinin farklı kültürde yetişmiş olmasıdır, ve onlar Çinli kızlar gibi sadece“sessiz”kalarak değil, annelerini ve dolayısıyla da ataerkil toplumun değer yargılarını da sorgulayarak tepki gösterirler. Bundan dolayı, farklı kültürlerde doğmuş ve yetişmiş ana - kız arasındaki çatışma, aynı kültürde yetişmiş ana - kız arasında çıkan çatışmadan çok daha komplikedir. Çinliler, Amerikalıların sahip olduğu şartlara sahip olmak umuduyla, zenginlik ve eşitlik ülkesi olan Amerikaya göç ettikleri zaman bile kendi kültürleriyle olan bağlarını hiçbir zaman koparmamakta kararlıdırlar. Dolayısıyla Amerikaya göç eden Çinli kadınlar, Amerikada doğan çocuklarının sadece Amerikan okullarına devam etmelerini ve Amerikada kurulan ilk Çin -Protestan klişesine gitmelerini sağlamakla kalmayıp, bir yandan da ait oldukları Çin kültürünün değer yargılarını kızlarına empoze etmişlerdir. Çinli anneler, kızlarına yaptıkları yemeklerle, geçmişe dair anlattıkları hikayelerle, ve davranış biçimleriyle Amerikada Çin kültürünü yaşatmaya çalışmışlardır. Onlar Amerikalı gibi davranan, ama Cinle kültürel bağlarını koparmayan bireyler yetiştirmek için çaba göstermişlerdir. Ama, annelerinin bu davranışı Çinli - Amerikalı kızları bir kimlik çatışması içine sürüklemiş, ve bu da onların annelerinden uzaklaşmalarına neden olmuştur. Bundan sonra kız çocukları sanki saf Amerikalıymış gibi davranmalarına rağmen, beyaz Amerikalılar her fırsatta onların“yabancı”olduklarını Çinli - Amerikalılara hissettirmişlerdir, çünkü onlar Amerikalı gibi davransalar da, görünüşleri onların farklı bir kültürden geldiklerini ve her konuda farklı oldukları gerçeğini ortaya koyar. Sonuç olarak, beyaz Amerikalılar tarafından dışlanan Çinli - Amerikalılar kendilerini iki kültür arasında sıkışmış bir halde bulurlar. Dolayısıyla, hem milli hem de ırksal kimlik çatışmaları yaşarlar. Onlar, ancak her iki kültürün değer yargılarını ve bu kültürlerdeki kendi yerlerini sorguladıktan sonra, hem anneleriyle, hem de kendileriyle barışırlar, ve böylece hem Çin kültürünü simgeleyen annelerine, hem de içinde doğdukları ve büyüdükleri Amerikan kültürüne değer vermeyi ve bu iki kültürü anlamlı bir şekilde bağdaştırmayı öğrenirler.

Özet (Çeviri)

IV ABSTRACT America and China are two distinct nations, where norms, values, ways of conduct, and beliefs sharply differ from one another. When the Chinese immigrated to the United States, cultural clash became inevitable because the dominant culture pressed hard both for the assimilation and segregation of the Chinese minority. In response, the Chinese held tight to their ancient cultural heritage. The most distinctive disparity between the two cultures is the different meanings ascribed to the term“individualism”by the Americans and the Chinese. In turn, their ways of behavior, life-style, food ways, language, thoughts about politics, and work ethics are also divergent. Similarly, although they are both male-dominated societies, the woman's role and child rearing in China and in America differ. Since the mother in a family is the person who is responsible for the care and informal education of her children, she is the one who passes the values of her culture to her children by the meals she cooks, by the stories she tells and by her way of behavior. So, the conflict between mother and her children is more common than the conflict between the father and his children. And, specifically the conflict between mother and her daughter(s) is more common than the conflict between mother and her son(s), because in patriarchal societies the mother imposes on her daughters the idea that males are superior to females, which leads the daughters to direct their opposition to the values prevalent in the society. Hence, daughters turn their back to their mothers and begin to hate not only their mothers but also themselves. And, they find themselves in the midst of an identity crisis. Even though the generation gap is the most common reason of the conflict between mothers and their daughters all around the world, the relationship between mothers and daughters, and their ways of coping with conflicts between themselves differ. In China, the daughters react in“silent opposition”, whereas in United States the daughters do the reverse.Besides, the generation gap, the cultural difference is an important catalyst for the conflict between the Chinese immigrant mothers and their American born daughters. Furthermore, the first generation Chinese American daughters react to their mothers not only by silence but also by questioning. Therefore, the conflict between the mothers and their mothers who are born to and educated in different cultures, is far more complicated. Infected with the American Dream, the Chinese immigrated to the United States, the land of prosperity and equality, fostering the hope of enjoying the same opportunities with the white Americans, but not severing ties with their cultural heritage. So, the Chinese immigrant mothers not only imposed the values of their own culture but also indoctrinated their children with the values of the American culture as well. Therefore, they wished not only to guarantee the existence of the values of their culture for future American born Chinese generations, but also to assure a wealthy Chinese American society in the United States. However, their American born daughters who attend American schools, speak perfect American English and go to the First Chinese Baptist Church, distance themselves from their mothers, and try to behave as if they are genuine Americans. Nevertheless, the White Americans always regard them as aliens because of their distinct racial characteristics. Consequently, the American born Chinese daughters find themselves caught up in between the two cultures and live through not only national but also racial identity crises. Only after questioning the values of the two cultures, and their place in them, they reach a reconciliation not only with their mothers but also with themselves, and begin to appreciate their mothers, the living symbols of their ancient cultural heritage, and find a place in the dominant American culture. The first generation Chinese American daughters, by achieving a kind of understanding that they are part Chinese and part American, make their mothers' wishes - the Chinese version of the American Dream - come true and prove that the common belief of“America as a melting-pot”is only a fantasy, because they are not only American but also Chinese.

Benzer Tezler

  1. Yunan dini ve mitolojisinde anaerki

    Matriarchy in Greek mythology and religion

    LOKMAN BOZKURT

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    ArkeolojiDokuz Eylül Üniversitesi

    Arkeoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. AYGÜN EKİN MERİÇ

  2. Kırgız edebiyatının mensur eserlerinde kaynana-gelin ilişkisinin tahlili

    Literary analysis of the relationship between bride&mother-in-law in the prose of Kyrgyz literature

    MİHRİBAN ERİNÇ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Halk Bilimi (Folklor)Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi

    Türkoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HALİT AŞLAR

  3. Haşimoto hastalığı tanısı almış kadın hastalarda travmatik yaşantıların ve koşulsuz kendini kabulün psikanalitik yönelimli klinik görüşme çerçevesinde değerlendirilmesi

    A closer look at women with hashimoto's disease: Their past traumatic experiences and current unconditional self acceptance within the framework of the psychoanalytic clinical interview

    KADRİYE SLOCUM

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Psikolojiİstanbul Üniversitesi

    Psikoloji Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ AYŞE ELİF YAVUZ SEVER

  4. The intersections of gender and environment: An ecofeminist analysis of Doris Lessing's Martha Quest

    Toplumsal cinsiyet ve doğanın kesişimleri: Dorıs Lessıng'ın Martha Quest adlı romanının ekofeminist analizi

    ANSAM AMER AL-RAWE

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Batı Dilleri ve Edebiyatıİstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi

    İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ UĞUR DİLER

  5. Cumhuriyet öncesi Türk edebiyatında kadın oluşum romanı

    Female bildungsroman in the Pre-Republican Turkish literature

    NİHAN SİMGE SOYÖZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Türk Dili ve Edebiyatıİhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. ZEYNEP SEVİNER