Geri Dön

TFRS 9 finansal araçlar standardı kapsamında beklenen kredi zararı modelinin Türk bankacılık sektöründe uygulanması ve bankaların kârlılık yönetimi eğilimlerine etkisi üzerine bir araştırma

Within the principles of IFRS 9 financial instruments standard application of expected loss loss model in Turkish banking sector and a research on the effect of banks on profitability management

  1. Tez No: 547395
  2. Yazar: ALİ AKPELVAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. İDİL KAYA
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Bankacılık, İşletme, Banking, Business Administration
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2019
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İşletme Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 116

Özet

Bu çalışmanın amacı, TFRS 9'un getirdiği beklenen kredi zararı modelinin kapsamı, değer düşüklüğü testinin uygulama esasları, kredi zarar karşılıklarının hesaplanmasında kullanılacak temel parametreler ve finansal varlıkların sınıflandırılmasında kullanılan kriterlerin irdelenmesi ile beklenen kredi zararı modelinin bankalar tarafından uygulanmasında dikkate alınması gereken TFRS 9'da yer alan esaslar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından yürürlüğe konulan mevzuat hükümleri ve BASEL tarafından yayınlanan TFRS 9'un bankalarca uygulanmasında dikkate alınması gereken prensiplerin incelenmesi olarak belirlenmiştir. Ayrıca, Türk Bankacılık Sektörü'nde faaliyet gösteren bankaların kârın istikrarlı gösterilmesi yönündeki eğilimleri ile beklenen kredi zararı modelinin söz konusu eğilimler üzerindeki etkisinin araştırılması da çalışmaya dâhil edilmiştir. IASB tarafından mali tabloların hazırlanmasında uygulanması gerekli görülen ilke ve prensipler, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları adı altında belirlenmekte, ayrıca hazırlanan standartlara ilişkin gerekli görülen güncellemeler IFRS Yorumlama Komitesi tarafından yapılmaktadır. Benzer şekilde, ülkemizde de muhasebe standartlarının ekonomik ve siyasi ilişkilerin yoğun olduğu ülkeler örnek alınarak geliştirilmeye çalışılmış, bu kapsamda ülke genelinde tek bir muhasebe standartları setinin uygulanmasını teminen, 2011 yılında KGK kurularak ilgili kurum tarafından Uluslararası Finansal Raporlama Standartları, Türkiye Muhasebe/Finansal Raporlama Standartları (TMS/TFRS) adı altında yayımlanmıştır. Öte yandan, 2008 krizinden sonraki süreçte; finansal kuruluşlar tarafından ayrılan kredi zarar karşılıklarının çok yetersiz düzeyde olduğu ve mali tablolara çok geç yansıtıldığı görülerek finansal raporlama standartları yoğun eleştirilere maruz kalmıştır. Söz konusu gelişmeler sonrasında, IASB tarafından finansal varlıkların muhasebeleştirilmesi ile kredi zarar karşılıklarının ölçülmesi konularında hazırlanan Uluslararası Muhasebe Standardı 39-Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme isimli standardın güncellenmesi konusundaki çalışmalar hızlanmıştır. IASB tarafından ilgili standardın sınıflandırma ve ölçüm fazı 2009 yılında, riskten korunma muhasebesi fazı 2013 yılında, 2009'dan itibaren muhtelif tarihlerde değişiklik yapılan karşılıklara ilişkin faz ise 2014 yılında tamamlanarak taslak standart metni kamuya açıklanmıştır. Söz konusu 3 fazda yapılan güncellemeler neticesinde Temmuz 2014 döneminde Uluslararası Muhasebe ve Raporlama Standardı 9 nihai taslak metni yayımlanmıştır. Bankacılık sektörü açısından önemli etkiler doğuran IFRS 9, 07.04.2015 tarihinde KGK tarafından TFRS 9 adıyla yayınlanmış olup söz konusu standardın yürürlük tarihi ise 01.01.2018 olarak belirlenmiştir. TFRS 9'da yer verilen karşılıklara ilişkin hükümlere ilaveten, bankacılık sektöründeki uygulamaların tekdüze hale getirilmesi amacıyla Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından da bir takım düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Bu kapsamda bankaların TFRS 9 kapsamında beklenen kredi zararı yaklaşımına göre karşılık ayırmasını öngören Kredilerin Sınıflandırılması ve Bunlar için Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik (Yönetmelik, 2016) ile kredilerin yeniden yapılandırılma konusunda düzenlemeler içeren 2018/1 Sayılı Genelge hazırlanmıştır. Bu çalışmada da, ülkemizde TFRS 9, BDDK tarafından yapılan düzenlemeler ile BDDK tarafından beklenen kredi zararı modeline geçiş sürecinde dikkate alındığı ifade edilen Basel Rehberi'nde yer verilen ilke ve prensipler ışığında beklenen kredi zararı modelinin bankacılık sektöründeki uygulamaları hakkında bilgi verilmiştir. İşletmeler tarafından TFRS 9 kapsamında beklenen zarar karşılığı ayrılması gereken finansal varlıkların standart kapsamında olmayan varlıklardan ayrılması ve karşılık hesaplamasında kullanılan temel kredi bilgilerinin, diğer bir ifadeyle beklenen kredi zararı hesaplamasına konu edilecek finansal varlıkların nakit akışları ile söz konusu finansal varlıklar için alınan teminat bilgilerinin temin edilmesi gerekmektedir. Buna ilaveten, beklenen kredi zararı modelinde işletmeler tarafından temerrüt halinde risk tutarı, temerrüt olasılığı ve temettür halinde kayıp gibi temel üç parametrenin hesaplanması gerekmektedir. Temerrüt halinde risk tutarı finansal varlıktan sağlanabilecek nakit akışlarının toplamı olarak tanımlanmakta olup ilgili finansal varlığın raporlama tarihindeki defter değerine eşittir. Temerrüt, tanımı ile şartları işletmeler arasında farklılık gösterebilmekle birlikte, genel anlamda borçlu tarafından sözleşme uyarınca belirlenen yükümlülüklerini yerine getirememesi olarak tanımlanmakta olup temerrüt olasılığı ise borçlunun yükümlülüklerini önceden belirlenmiş bir zaman süresinde ödeyememe, diğer bir ifadeyle temerrüde düşmesi olasılığıdır. Temerrüt halinde kayıp, işletmenin aktifine kayıtlı alacağın temerrüdünden kaynaklanan zararın temerrüt tarihindeki alacak toplamına oranı olarak tanımlanmaktadır. Beklenen kredi zararlarının hesaplanması sürecinde kullanılması gereken bilgilerin kapsamı ise, mümkün sonuçlar dikkate alınarak belirlenen olasılıklara göre ağırlıklandırılmış ve tarafsız bir tutar, paranın zaman değeri, geçmiş olaylar, mevcut şartlar ve gelecekteki ekonomik şartlara ilişkin tahminler olarak belirlenmiştir. Bankalar tarafından, raporlama tarihi itibarıyla aşırı maliyet ve çabaya katlanılmadan elde edilebilen makul ve desteklenebilir bilgilerin karşılık hesaplamalarında dikkate alınması gerekmektedir. Standart'ta; 12 aylık beklenen kredi zararı ömür boyu beklenen kredi zararlarının, raporlama tarihinden sonraki 12 ay içinde finansal araca ilişkin gerçekleşmesi mümkün temerrüt hallerinden kaynaklanan beklenen kredi zararlarını temsil eden kısmı olarak tanımlanmıştır. Ömür boyu beklenen kredi zararı ise Standart'ta; finansal aracın beklenen ömrü boyunca gerçekleşmesi mümkün tüm temerrüt durumlarından kaynaklanan beklenen kredi zararları olarak tanımlanmıştır. Bankalarca yukarıda bahsi geçen temerrüt halinde risk tutarı, temerrüt olasılığı ve temerrüt halinde kayıp gibi parametreler kullanılarak, 12 aylık ve ömür boyu beklenen kredi zararlarının hesaplanması gerekmektedir. TFRS 9'un getirdiği en önemli yeniliklerden biri, geleceğe yönelik bilgilerin de karşılık hesaplamalarında dikkate alınmasıdır. Bu kapsamda, beklenen kredi zararlarının hesaplanması sürecinde, işletmelerin gelecekteki ekonomik şartlara ilişkin tahminlerde bulunması ve söz konusu ekonomik değişkenleri de karşılık hesaplamalarında kullanması gerekmektedir. Dolayısıyla, beklenen kredi zararlarının hesaplanmasında sadece geçmiş ve cari bilgilerin dikkate alınması yeterli olmamakta, işletme tarafından gelecekte meydana gelmesi tahmin edilen olayların ve ekonomik değişkenlerin kredi zararları üzerindeki etkilerinin de dikkate alınması gerekmektedir. TFRS 9'da üç aşamalı bir sınıflandırma modeli benimsenmiştir. İlk defa mali tablolara alınan ve kredi riskinde önemli düzeyde artış olmadığına kanaat getirilen krediler 1'inci Aşama'da sınıflandırılmakta olup söz konusu krediler için 12 aylık beklenen zarar karşılığı hesaplanmaktadır. Diğer taraftan, işletme tarafından makul ve desteklenebilir bilgiler dikkate alınarak ilk defa mali tablolara kaydedildiği dönem ile raporlama dönemi arasındaki süreçte bir alacağın kredi riskinde önemli artış meydana geldiği kanaatine varılması durumunda, söz konusu alacak 2'nci Aşama olarak sınıflandırılmaktadır. Son olarak, işletme tarafından belirlenen temerrüt tanımını karşılayan alacaklar ise 3'üncü Aşama olarak sınıflandırılmaktadır. Öte yandan, BDDK tarafından hazırlanan ve 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren Karşılıklar Yönetmeliği'ne bakıldığında, kredilerin toplam 5 grup altında sınıflandırıldığı, 1 ve 2'nci Grup kredilerin“Canlı Alacaklar”, 3,4 ve 5'inci Grup kredilerin ise“Donuk Alacaklar”olarak tanımlandığı, söz konusu kredi gruplarının tanımlanmasında TFRS 9'a atıf yapıldığı görülmekte olup Standart ile bankaların uygulamakla yükümlü oldukları Karşılıklar Yönetmeliği'nde yer alan hükümlerin uyumlu olduğu değerlendirilmektedir. TFRS 9'da yer verilen sınıflandırma yaklaşımında kredi riskinde önemli derecede artış, temerrüt gibi bir takım kavramların kilit rol oynadığı görülmektedir. Ayrıca, TFRS 9'da sınıflandırma yaklaşımına ilişkin olarak düşük kredi riski ile 30 gün ve 90 gün gecikmeye düşen alacaklarda aksi ispat edilebilir bir takım kârinelerin kullanılabilmesi gibi bir takım kolaylaştırıcı uygulamalar da getirilmiştir. Öte yandan, TFRS 9'da kredi riskinde önemli artış, temerrüt gibi temel kavramların tanımlarına yer verilmediği görülmekte olup işletmelerin risk yönetimi uygulamalarında kullandıkları tanım ile tutarlı bir temerrüt tanımı kullanmaları amaçlanmıştır. Diğer taraftan, bankacılık uygulamasında, yeniden yapılandırma konusunda TFRS 9'dan farklı ve daha ihtiyatlı uygulamaların benimsendiği görülmektedir. Karşılıklar Yönetmeliği'nde yeniden yapılandırma kredi borçlusunun ödemelerinde karşılaştığı veya karşılaşması muhtemel olan finansal güçlükler nedeniyle borçluya tanınan ve geri ödeme sıkıntısı çekmeyen bir borçluya tanınmayacak olan imtiyazlar şeklinde tanımlanmış olup 1 ve 2'nci Grup'ta izlenirken yeniden yapılandırmaya konu edilen ve donuk alacak şartlarını sağlamayan kredilerin 2'nci Grup'ta sınıflandırılması gerektiği belirtilmiştir. Son olarak, TFRS 9; kredi riskinde önemli artış olup olmadığı konusunda değerlendirmelerin yapılması ile zarar karşılıklarının toplu olarak finansal tablolara alınması için ortak kredi riski özellikleri esas alınmak suretiyle finansal araçların gruplandırılmasına ve toplu olarak değerlendirme yapılmasına izin vermekte olup portföy bazında değerlendirme yapılması da TFRS 9 ile gelen yeniliklerden biri olarak dikkat çekmektedir. Kârın istikrarlı gösterilmesi, muhasebe prensipleri kullanılarak ve nakit akışlarında herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen muhasebesel kâr rakamını etkileyecek bir takım tekniklerle kâr rakamlarında oluşabilecek en yüksek ve en düşük kâr seviyelerinin törpülenmesi suretiyle dönemler itibarıyla raporlanan kâr rakamlarının normal kâr seviyelerinde seyretmesini sağlamak şeklinde tanımlanmaktadır. Gerek yurtdışı, gerekse ülkemizde kârlılık yönetimi uygulamalarının analiz edildiği çok sayıda çalışma bulunmktadır. Söz konusu çalışmalarda kârın istikrarlı gösterilmesi amacıyla bankalar tarafından ağırlıklı olarak karşılık kaleminin kullanıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Beklenen kredi zararı modeli kapsamında yapılacak karşılık hesaplamaları ise, asli unsurları işletmelerin inisiyatifine bırakılan çok sayıda uygulamanın kullanılmasını gerektirmektedir. Söz konusu durum ise, ayrılacak kredi zarar karşılıklarının, maruz kalınan risklerin mali tablolara yansıtılmasının yanında farklı bir takım amaçlarla kullanılması ihtimalini gündeme getirmektedir. Bu kapsamda, 2009 ile 2018 yılları arasında faaliyetlerini sürdüren, aktif büyüklüğü 31.12.2018 itibarıyla 20 milyar TL'nin üzerinde olan ve Türk Bankacılık Sektörü aktif büyüklüğünün %88,57'sini oluşturan 18 bankanın verileri dikkate alınarak, Türk Bankacılık Sektörü'nde faaliyet gösteren bankaların kârın istikrarlı gösterilmesi yönündeki eğilimleri ile beklenen kredi zararı modelinin söz konusu eğilimler üzerindeki etkisi analiz edilmiştir. Ekonometri programlarından Stata kullanılarak oluşturulan panel regresyon modeli aracılığıyla yapılan analizlerde, gerek gerçekleşen kredi zararı modelinin kullanıldığı 2009 ile 2017 yılları arasında, gerekse beklenen kredi zararı modeli kapsamında karşılık hesaplamalarının yapıldığı 2018 yılında karşılıklar öncesi dönem net kârı bakiyesi ile özel karşılıklar arasında %5 anlamlılık düzeyinde pozitif bir ilişki olduğu, dolayısıyla Türk Bankacılık Sektörü'nde karşılıkların kârlılık yönetimi amacıyla kullanıldığı görülmektedir. Diğer taraftan, gerçekleşen kredi zararı modelinin kullanıldığı 2009 ile 2017 yılları arasında özel karşılıklar ile karşılıklar öncesi dönem net kârı kalemleri arasındaki ilişkinin %30,06 seviyesinde olduğu görülmekle birlikte, beklenen kredi zararı modelinin kullanıldığı 2018 yılında söz konusu ilişki %15,49 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bahsi geçen durum ise, çalışmamızda öngörülen beklentilerin aksine TFRS 9 kapsamında beklenen kredi zararı modeline geçiş ile birlikte, bankalar tarafından özel karşılıkların kârlılık yönetimi amacıyla kullanılması eğiliminde azalış meydana geldiğini göstermektedir. Beklenen kredi zararı modelinin kullanıldığı verilerin 2018 yılına ait yalnızca 4 çeyreklik veriden oluşması ve 2018 yılında yaşanan ekonomik konjonktürün bankalarda kârın istikrarlı gösterilmesi eğilimlerini zayıflatabileceği hususları dikkat çekmekte olup bahsi geçen etmenler çalışmamızın sınırlılıklarını oluşturmaktadır. Son olarak, gelecekte daha geniş veri setleriyle yapılacak araştırmalar aracılığıyla beklenen kredi zararı modeli ve kârlılık yönetimi uygulamalarının genel trendi hakkında daha sağlıklı değerlendirmeler yapılabilecektir. Buna ilaveten, TFRS 9'un getirdiği 3 aşamalı kredi sınıfı modelinde kredilerin sınıflandırılması davranışı ile kârın istikrarlı gösterilmesi eğilimleri arasındaki ilişkilerin de analiz edilebileceği değerlendirilmektedir.

Özet (Çeviri)

The aim of this study is to explain the scope of the expected credit loss model introduced by TFRS 9, the principles of application of impairment test, the basic parameters to be used in the calculation of credit loss provisions and the criteria to be used in the classification of financial assets and to analyze the banking applications with the TFRS 9 rudiments, principles set out by the Banking Regulation and Supervision Agency and the principles to be taken into consideration in the application of the TFRS 9 issued by BASEL. In addition, the tendency of the banks in the Turkish banking sector to be shown in a stable manner and the effect of the expected loan loss model on these trends were also included in the study. The principles deemed necessary by the IASB to be prepared in the preparation of the financial statements are defined in the name of International Financial Reporting Standards and the necessary amendments to the standards are also made by the IFRS Interpretation Committee. Similarly, our country has tried to develop on the model of the countries with the intense economic and political relations of accounting standards, in this context, Turkey can ensure the implementation of a single accounting standards set across the International Financial Reporting Standards by the Public Oversight Accounting Committee established in 2011, with the name of Turkey Accounting / Financial Reporting Standards. On the other hand, after the 2008 crisis; financial reporting standards were exposed to intense criticism as the credit loss provisions allocated by financial institutions were insufficient and they were reflected too late in the financial statements. Following these developments, works on accounting for financial assets and the measurement of credit loss provisions by IASB have been accelerated in accordance with International Accounting Standard 39- Financial Instruments: Recognition and Measurement. The classification and measurement phase of the relevant standard was completed by the IASB in 2009, the phase of hedge accounting was completed in 2013, and the phase of provisions which amendments made on various dates since 2009 was completed in 2014. As a result of the updates made in these three phases, the final draft of International Accounting and Reporting Standard 9 was published in July 2014. IFRS 9, which has a significant impact on the banking sector, was issued by the Public Oversight Accounting Committee as TFRS 9 on 07.04.2015 and its effective date is 01.01.2018. In addition to the provisions in TFRS 9, provisions of the Banking Regulation and Supervision Agency (BRSA) have been made in order to make practices in the banking sector uniform. Within this scope, Implementing Regulation on Principles and Procedures for Classification of Loans and Provisions to be Reserved for Them, Guidance on the Calculation of Loan Loss Expected under TFRS 9 and the Notification numbered 2018/1, which contains regulations on the calculation of credit loss expected in accordance with TFRS 9 and guidance on the restructuring of loans, has been prepared. In this study, information is given about the expected loan loss model in the banking sector in the light of the IFRS 9, regulations of BRSA and the principles and principles set out in the Basel Guide, which is taken into consideration in the process of transition to the expected credit loss model by BRSA. It is required to allocate financial assets that are expected under TFRS 9 from the assets that are not covered by the standard and the cash flows of financial assets to be subject to the calculation of the principal credit information, in other words the expected credit loss, as well as the collateral information obtained for the financial assets in question. In addition, in the expected credit loss model, the basic three parameters such as exposure at default, probability of default and loss given default should be calculated by enterprises. The exposure at default is defined as the sum of the cash flows that can be provided from the financial asset in case of default and is equal to the carrying amount of the related financial asset at the reporting date. The default is defined as the fact that the definition and the conditions may vary between the enterprises, and the debtor cannot fulfill the obligations determined by the contract in general, and the probability of default is the possibility that the debtor cannot repay his obligations within a predetermined period of time, in other words, default. Loss given default is defined as the ratio of the loss arising from the default of the receivable registered to the asset of the enterprise to the total receivable at the date of default. The scope of information required to be used in the calculation of expected credit losses is weighted according to the probabilities determined by taking into consideration possible results and is determined as an objective amount, time value of money, past events, current conditions and future economic conditions. As of the reporting date, there is a need to take into account the reasonable and supportable information that can be obtained without incurring excessive costs and effort. In the standard; 12-month expected credit loss is defined as the part of the expected credit losses representing the expected credit losses arising from the possible default of the financial instrument within 12 months after the reporting date. The expected credit loss for life is in the Standard; defined as expected credit losses arising from any default occurring during the expected life of the financial instrument. By using parameters such as exposure at default, probability of default and loss given default mentioned above, it is necessary to calculate the expected loan losses for 12 months and lifetime. One of the most important innovations introduced by TFRS 9 is that future information is also taken into account in the calculation of provisions. In this context, in the process of calculating the expected credit losses, the enterprises should make estimations about the future economic conditions and use these economic variables in the calculation of the provisions. Therefore, it is not sufficient to take into account only the past and current information in the calculation of expected credit losses, and the effects of the events and economic variables expected to occur in the future on the credit losses should also be taken into consideration. In TFRS 9, a three-stage classification model is adopted. Loans which are taken into the financial statements for the first time and which are considered to have no significant increase in credit risk are classified in Stage 1 and expected loss provision is calculated for these loans for 12 months. On the other hand, if the entity believes that there is a significant increase in the credit risk of a receivable between the period in which it was recorded in the financial statements for the first time and the reporting period, considering the reasonable and supportable information, the receivable is classified as Stage 2. Finally, receivables that meet the definition of default determined by the entity are classified as Stage 3. On the other hand, when we look at the Provisions Regulation prepared by BRSA and entered into force on 01.01.2018, the loans are classified under a total of 5 groups, 1 and 2'nd group loans are defined as“Live Receivables”, while Group 3 and Group 3 loans are defined as“Non-performing Receivables”, and in the definition of these credit groups, reference is made to TFRS 9 and it is considered that the provisions of the Standard and the Provisions Regulation, which the banks are obliged to implement, are consistent. In the classification approach included in TFRS 9, a number of concepts such as significant increase in credit risk and default have a key role. Moreover, in TFRS 9, a number of facilitating practices have been introduced with regard to the classification approach, such as the use of a number of counter-quasi-proven rationalities in the 30-day and 90-day lags and low credit risk exception. On the other hand, in TFRS 9, the definition of basic concepts such as significant increase in credit risk or default are not included and it is aimed that enterprises use a definition of default consistent with the definition they use in risk management practices. On the other hand, it can be seen that in the case of restructuring, banking practice differs from TFRS 9 and more prudent practices are adopted. In the Provisions Regulation, the restructuring is defined as the concessions which are recognized to the debtor due to the financial difficulties that the borrower may face or are not faced with due to the financial difficulties that the debtor may encounter or are not likely to face, and which are subject to restructuring and which do not meet the requirements of the 3'rd Group it is stated that the loans should be classified in Group 2. Finally, in TFRS 9 to assess whether there is a significant increase in the credit risk and to collect the provisions of the financial statements, it is possible to classify the financial instruments and to evaluate them collectively. Income Smoothing is defined as ensuring that the profit figures are reported in normal profit levels by showing the profit in a stable manner, by using accounting principles and by changing the highest and lowest profit levels in profit figures by means of a number of techniques that will affect the profitability of the profit despite the fact that there is no change in cash flows. It has been concluded that there are many studies in which profitability management practices are analyzed both in Turkey and in other countries, and that the banks mainly use provisions in order to show profit in these studies. The credit loss calculations to be performed within the scope of the expected credit loss model require the use of a large number of applications left to the initiative of enterprises. The situation in question raises the possibility that the credit loss provisions to be allocated will be used for different purposes in addition to reflecting the risks exposed to the financial statements. In this context, by taking into account the 18 banking data of the Turkish Banking Sector, which has a total asset of over TL 20 billion as of 31.12.2018 and constitutes 88.57% of the total assets of the Turkish Banking Sector, it has been analyzed the tendency of banks to show the profit in a stable manner and the effect of the expected loan loss model on these trends. In the analyzes carried out through the panel regression model, which was created by using Stata, which is one of the econometric programs, it was found that between the 2009 and 2017 period, when the credit loss model was used, and in the year 2018 when the provision calculations were made within the scope of the expected credit loss model; It is observed that there is a relationship and therefore the provisions in the Turkish Banking Sector are used for profitability management. On the other hand, the relationship between the specific provisions and the net profit for the period before the provisions was observed to be 30,06% between 2009 and 2017 when the credit loss model was used. However, in 2018 when the expected credit loss model was used, the mentioned relationship was realized as 15,49%. This situation shows that, contrary to the expectations in the present study, the transition to the expected credit loss model within the scope of TFRS 9 decreases the tendency of banks to use special provisions for profitability management. It is noteworthy that the data using the expected credit loss model consists of only 4 quarterly data for 2018 and that the economic conjuncture in 2018 may weaken the tendency of the banks to show a stable profit. These factors are the limitations of the present study. Finally, healthier assessments will be made about the overall trend of the expected credit loss model and profitability management practices through research with larger data sets in the future. In addition, in the 3-stage credit class model introduced by TFRS 9, it is considered that the relationships between the classification of credit behavior and the tendency to show a stable profit can be analyzed.

Benzer Tezler

  1. Finansal araçların Türkiye'deki ticari bankaların finansal durum tablosu (Bilanço) üzerindeki etkisine yönelik bir araştırma

    A study for effect of financial instruments on statement of financial position (Balance sheet) of commercial banks in Turkey

    TUNAHAN BİLGİN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    İşletmeGazi Üniversitesi

    İşletme Eğitimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YILDIZ ÖZERHAN

  2. TFRS 9 ve temerrüt olasılığı modellemesi bankacılık alanında karşılaştırmalı bir uygulama

    IFRS 9 and probability of default modelling a comparative study in the banking sector

    CELİL TAŞKIN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Bankacılıkİstanbul Ticaret Üniversitesi

    İstatistik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MÜNEVVER TURANLI

  3. TFRS 9 finansal araçlar standardı'nın finansal tablolara ve finansal sisteme etkisi

    The effect of IFRS 9 financial instruments standard on financial statements and financial system

    PELİN MENGİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    MaliyeYaşar Üniversitesi

    Uluslararası Ticaret Ve Finansman Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ EBRU SAYGILI

  4. Türkiye'de bankacılık sektöründe kredilendirme sürecinde TFRS 9 uyarınca beklenen kredi zarar karşılığı ölçümü ve örnek bir uygulama

    Calculation of expected credit losses in accordance with TFRS 9 in the crediting process in Turkish banking sector and a case study

    EMRAH ÖZEL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    BankacılıkMarmara Üniversitesi

    İşletme Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ HAKAN ÇELENK

  5. TFRS 9 finansal araçlar standardı'nın geçiş etkisinin işletmelerin finansal durum tablolarına etkisi: BİST'deki imalat işletmeleri üzerine bir uygulama

    Impact of pass-through effect of 'TFRS 9 financial instruments standard' on balance sheets of the enterprises: An application performed on the manufacturing businesses in Istanbul Stock Exchange (BIST)

    SEMRA ÇAĞLAR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    İşletmeİstanbul Aydın Üniversitesi

    Muhasebe ve Finans Yönetimi Anabilim Dalı

    DOÇ. DR. GÜNAY DENİZ DURSUN