Hatay Musa Dağı kırsal yerleşimleri ve geleneksel konutların korunması için öneriler
Rural settlements of Hatay Mount Musa and proposals for conservation of the traditional houses
- Tez No: 548132
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ZEYNEP ERES ÖZDOĞAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Mimarlık, Architecture
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2019
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Restorasyon Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 460
Özet
Hatay ilinin batısında yer alan Akdeniz'i güneydoğu-kuzeybatı yönünde sınırlayan Musa Dağı, Amanos dağ silsilesinin güney bitimini oluşturmaktadır. Musa Dağı; Çakrak Tepe, Saman Dağ ve Kel Dağı ile birlikte Samandağ ilçe merkezinin sınırlarını oluşturmaktadır. Zirvesi deniz seviyesinden 1280 m yükseklikte olan dağ, geniş orman arazisi ve su kaynaklarına sahiptir. Bu sayede tarih boyunca pek çok uygarlığa ve topluluğa ev sahipliği yapmıştır. Dağ yamaçlarında, doğal yollarla oluşmuş ya da insan eliyle oluşturulmuş çok sayıda mağaranın varlığı bilinmektedir. Antik liman kenti Seleukeia Pieria'nın üst şehir yerleşimi de Musa Dağı eteklerindedir. Günümüzde ise Musa Dağ üzerinde pek çok kırsal yerleşim yeri bulunmaktadır. Yerleşim yerlerinin içerisinde ve çevresinde teraslandırma yapılarak, zorlu arazi koşullarının üstesinden gelinmiştir. Tez kapsamında Musa Dağı üzerinde yer alan ve ortak bir mimari kültüre sahip birbirine komşu altı köy seçilmiştir. Köyler sırasıyla Kapısuyu, Hıdırbey, Vakıflı, Yoğunoluk, Eriklikuyu ve Batıayaz'dır. 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile köy ve beldeler mahalleye dönüştürülmüştür. Tez kapsamında ele alınan Musa Dağı yerleşimleri, bu yasal değişikliğe karşın köy kimliğini koruduğundan çalışma içerisinde“köy”olarak adlandırılmıştır. 20. yüzyılda Hatay çevresinde yaşanan büyük göç hareketliliği, tez kapsamına alınan altı köyü de önemli ölçüde etkilemiştir. Musa Dağı köylerinde yaşayan Ermeni halkı, 1915 yılında alınan tehcir kararı ile köylerden ayrılmıştır. 1919 yılında başlayan Fransız egemenliği sonrasında Musa Dağlılar ile farklı coğrafyalardan gelen Ermeniler köylere yerleştirilmiştir. 1939'a kadar bölge yeniden canlanmıştır. Yazılı ve sözlü kaynaklar ile bazı binaların üzerinde bulunan inşaat tarihini belgeleyen taşlardan, bu 20 yıllık süreçte bölgede pek çok konut inşa edildiği anlaşılmaktadır. 1939 yılında Hatay'ın Türkiye'ye katılmasıyla birlikte Ermeni nüfusun büyük çoğunluğu köylerden ayrılmıştır. Kalan Ermeniler Vakıflı Köyü'nde yaşamaya devam etmiştir. Diğer beş köye, yakın bölgelerde yaşayan köylüler yerleştirilmiştir. Yapılan çalışmada, Musa Dağı üzerinde bulunan komşu altı köy 2016-2018 yılları boyunca düzenli bir şekilde incelenmiştir. Aralıklarla fotoğraflanmış ve Samandağ Belediye'sinden elde edilen halihazır haritalar gerek görülen yerlerde güncellenmiştir. Köylerin toplamında kültür varlığı değeri taşıyan 228 adet konut tespit edilmiştir. Tespit edilen konutlar korunmuşluk derecelerine göre renklendirilmiş ve vaziyet planlarına işlenmiştir. Özgünlüğünü büyük ölçüde koruduğu tespit edilen ve kültür varlığı değeri taşıyan 15 adet konut 1/200 ölçeğinde çizilmiştir. Altı köy için, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından hazırlanmış kırsal mimarlık envanter fişleri doldurulmuştur. Kültür varlığı değeri taşıyan diğer konutlar, dini ve kamusal yapılar ile zeytinyağı işlikleri için TÜBA kırsal mimarlık envanter fişinin birinci bölümü kullanılmıştır. Kaynak araştırmalarında, bölge hakkında yazılan kitaplar ve hazırlanan tezlerden faydalanılmıştır. Musa Dağı sakinleriyle sözlü çalışmalar yapılmıştır. Bölgenin tarihi ile ilgili bilgilerin yanı sıra, konutların kullanımları ile ilgili çeşitli detaylara ulaşılmıştır. Yapı malzemelerinin yerel adları açıklamaları ile birlikte“yerel mimari terimler”başlığıyla çalışmaya eklenmiştir. Kültür varlığı değeri taşıyan konutların yapım sistemi, yapı ögeleri ve konut mimarisinin genel özellikleri incelenmiştir. Çalışma kapsamında rölövesi hazırlanan 15 konutun mekânsal işlev analizi hazırlanmıştır. Köylerde rastlanan cephe ve plan tipleri açıklanmıştır. Musa Dağı köylerinin koruma sorunları ekonomik ve toplumsal sorunlar, çevreye ilişkin sorunlar, yerleşme ölçeğinde sorunlar, yapı ölçeğinde sorunlar, teknik uygulama sorunları ve yasal sorunlar olmak üzere altı başlıkta incelenmiştir. Bölge genelinde koruma ile ilgili bir çalışma yapılmamıştır. Köylerin ekonomik ve toplumsal imkânları kısıtlı olduğundan, genç nüfus köyde yaşamayı tercih etmemektedir. Ülke genelinde olduğu gibi, bölgede de tarımsal üretimin hacmi hızla azalmaktadır. Böylece tarım terasları ile çevrili Musa Dağı'nda da üretim azalmakta, tarım kültürü yok olmaktadır. Konutlar ise, güncel ihtiyaçları karşılayamaması gerekçesiyle betonarme ek almakta ya da terk edilmektedir. Günümüzde geleneksel konutların onarımları için gerekli malzemeye ulaşım da kısıtlıdır. Onarımları yapabilecek usta bulmak bir hayli güçleşmiştir. 6 Haziran 2018 yılında Resmi Gazete'de yayınlanan“İmar Barışı”hatalı bir biçimde algılanarak 2018-2019 yılında Musa Dağı genelinde, özellikle çalışma kapsamına alınan altı köyde çok sayıda kaçak yapı inşa edilmiştir. Koruma anlayışı ekonomik ve toplumsal öneriler, çevreye ilişkin öneriler, yerleşme ölçeğinde öneriler, teknik uygulamaya yönelik öneriler ve yasal önerilere olmak üzere altı adımda oluşturulmuştur. Köylerin ve konutların korunması için en önemli adım, bölge halkına koruma anlayışı kazandırmak olmalıdır. Köylerin her biri kırsal sit olarak tescil edilmelidir. Farklı disiplinlerden uzmanlar ile üst ölçekte bir koruma planı oluşturulmalıdır. Köylerin eko turizm potansiyelleri değerlendirilerek, alternatif rotalar ve aktiviteler belirlenmiştir. Köylerin her biri için birer kooperatif kurulması önerilmektedir. Tüm kooperatifler ise bir üst yönetime bağlanmalıdır. Böylece köylüler için üretim ve satış fırsatları yaratılacaktır. Köylerde tespit edilen birbirinden farklı plan tipolojilerine sahip üç konut için üçer öneri hazırlanmıştır. Birinci öneride üç konutun otel ya da pansiyon olarak kullanım olanağı değerlendirilmiştir. İkinci öneride konutların kooperatifler için dernek binası ve atölye olarak kullanlıması üzerinde durulmuştur. Üçüncü öneride ise konutların restoran ve gastronomi evi olarak kullanım olanakları incelenmiştir. Konutların onarım ve bakımları için usta yetiştirme programlarının hazırlanmasının önemi vurgulanmıştır.
Özet (Çeviri)
Mount Musa, which is located in Samandağ, Hatay, forms the southern border of the Amanos mountain range. The summit of Mount Musa is 1280 m above sea level and the Mediterranean Sea lies to the west of the mountain. Throughout history, it hosted many civilizations and communities due to its wide forest area and rich water resources. The upper settlement of the ancient port city Seleukeia Pieria is at the foot of Mount Musa. Today, there are many rural settlements on the mountain and agricultural terraces were built around the settlements to overcome the difficult conditions of the land. The houses in the villages are similar in terms of building materials, construction technique and typology. In this study, six villages from Mount Musa were selected because of their adjacency and common architectural cultures. These villages are Kapısuyu, Hıdırbey, Vakıflı, Yoğunoluk, Eriklikuyu, and Batıayaz. With Law No. 6360 dated in 2012,“villages”were transformed into“neighborhoods”. However, in this study, the settlements have been named as“villages”due to their village identity. These six villages are affected by the immigration movement experienced around Hatay in the twentieth century. The Armenian people living in the Mount Musa villages were separated from their hometowns by the deportation decision taken in 1915. After the French mandate that started in 1919, Armenians from Mount Musa returns to their villages. In addition, Armenians from different geographies were placed in these settlements. Between 1919-1939, the region was revitalized. It is understood from some stones with dates on the facades that many houses were built in the region during this 20-year period. After Hatay participated in Turkey in 1939, Armenian people left the settlements. Also, the remaining Armenians decided to live together in Vakıflı Village. The other five villages were inhabited by villagers living nearby. In the study, these six villages on Mount Musa were regularly documented during 2016-2018. The region was photographed periodically. Current maps from Samandağ Municipality was updated when needed. In total, 228 houses that examples for traditional rural architecture were identified. These houses were plotted on site plans and were colored according to their degree of preservation. 15 houses which have preserved their authenticity were drawn on the scale of 1/200. For six villages, rural settlement inventory prepared by the Turkish Academy of Sciences (TUBA) has been filled out. The first part of TUBA rural architecture inventory is used for the documentation of other houses with cultural value, religious and public buildings. For this research, the books and theses about the region were used and verbal studies with the inhabitants of Mount Musa were conducted. Local architectural terms were added to the study with their descriptions. In the first chapter, the aim and scope of the study were introduced and the methods used for the study are described. In the second part, the geographical and climatic characteristics of the Samandağ are explained. In addition, the historical development from the prehistoric period to the present is summarized. In the third chapter, the study area has been defined and its historical process has been examined. 15 traditional houses have been described in detail. In the fourth chapter, the construction system, the building elements and the general features of the traditional houses were examined. The spatial function analysis of the 15 houses drawn up within the scope of the study was prepared. The facade and plan types of the houses are explained. In the fifth chapter, conservation problems of the villages are examined under six headings: economic and social problems, environmental problems, problems in settlement scale, problems in building scale, technical problems, and legal problems. Since the economic and social opportunities are limited, the young population does not prefer to live in the village. As is the case throughout the country, the volume of agricultural production in the region is rapidly decreasing. Thus, production in the Mount Musa, which is surrounded by agricultural terraces, decreases and the farming culture disappear. Since the traditional houses do not meet contemporary needs, so they are mostly abandoned. Today, access to the materials required for the reparation of traditional houses is limited. It is very difficult to find a builder who can make repairs with traditional techniques. In the sixth chapter, proposals for the conservation of rural settlements and traditional houses are described. The concept for conservation was formed in six steps, including economic and social proposals, environmental recommendations, recommendations on the settlement scale, recommendations for technical implementation and legal recommendations. The most important step for conservation should be to provide awareness to the people of the region. Each of the villages should be registered as rural sites. A protection plan for the upper scale of the villages should be established with experts from different disciplines. Alternative tourism routes and activities are determined by evaluating the ecotourism potential of the villages. It is recommended to establish a cooperative for each of the villages and all cooperatives should be connected to senior management. Thus, production and sales opportunities for peasants will be created. Three proposals were prepared for three houses with different plan typologies. In the first proposal, the use of three houses as a hotel or hostel was evaluated. The second proposal focuses on the use of dwellings as associations and workshops for cooperatives. In the third proposal, the use of houses as a restaurant and gastronomy house was examined. The importance of the preparation of master training programs for the repair and maintenance of houses was emphasized. In conclusion, the villages have existed for many years in harmony with nature, landscape, and archaeological sites of Mount Musa. However, agricultural production decreases rapidly and the villages lose their original texture. The fact that the concept of rural landscape and rural site has not been adopted yet in Turkey and does not find a response in the law accelerates the destruction of rural areas. With the study, it was aimed to document the settlement and traditional dwellings of Mount Musa villages as soon as possible.
Benzer Tezler
- Samandağ'ın (Hatay) beşeri ve iktisadi coğrafyası
The human and economic geography of Samandag district (Hatay)
VEYSEL KUŞÇU
- Antik kent Seleucia Pieria
Ancient city Seleucia Pieria
CEYHUN KUSEYRİ
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
Radyo-TelevizyonBeykent ÜniversitesiSinema Televizyon Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ALİ ALTAN YÜCEL
- Berlin Antlaşması'ndan (1878) Tehcir Kanunu'na (1915) Hatay'da Ermeniler ve Ermeni olayları
Armenians and Armenian incidents in Hatay from the Treaty of Berlin (1878) to (Tehcir) the relocation law (1915)
AHMET GEÇER
- Sürdürülebilir kıyı kenti tasarımı kriterleri bağlamındaSamandağ'ın kıyısının kentsel gelişiminin değerlendirilmesi
Evaluation of Samandag coastal city design in the context of sustainable urban development criteria
ECEM KILIÇLAR
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
MimarlıkYıldız Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÖMÜR BARKUL
- Musa ve Keldağlarının (Hatay) bitki ekolojisi
Phytosecology of the mountains Musadağı and Keldağ (Hatay)
HALİL ÇAKAN