Geri Dön

Sanayisizleşmenin emeğe etkileri üzerine bir araştırma: İstanbul'dan Çerkezköy'e

A research on the effects of deindustrialization on workers: From Istanbul to Cerkezkoy

  1. Tez No: 558659
  2. Yazar: İSRA HATİPOĞLU
  3. Danışmanlar: PROF. DR. EMİNE FERHAN GEZİCİ KORTEN
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2019
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Bölge Planlama Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 144

Özet

Kapitalizmin yegâne amacı sermaye birikimini sürekli arttırmaktır. Bu amacın arkasında tüm politik-ekonomik sisteme hâkim olan iki kavram vardır: Küreselleşme ve Neo-Liberal Politikalar. Bu kavramlar, ülkelerin ve bölgelerin sosyal, politik, mekânsal ve ekonomik yapılarını değiştirerek sermaye birikiminin önündeki engelleri kaldırmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda gerçekleşen yeniden yapılanma süreci ekonomide, mekânda ve emekte olmak üzere üç bileşen üzerinden açıkça izlenebilmektedir. Kuşkusuz bu üç alt başlık tekil ve birbirinden tamamen bağımsız bir şekilde düşünülemez; çünkü ekonomide meydana gelen bir değişim mekâna ve emek piyasalarına eş zamanlı bir şekilde yansımaktadır. Tarih boyunca, ekonominin yapısında yaşanan sanayileşme, sanayisizleşme, finansallaşma ve bilgi ekonomisine geçiş süreci aslında yeniden yapılanmanın ekonomik çıktılarındandır. Tez kapsamında ekonomik yeniden yapılanma alt başlığında ele alınan sanayisizleşme, GSYH'da ve istihdamda sanayinin payının azalması olarak tanımlanmaktadır. 70'lerde yaşanan kriz, finansal ve ticari liberalizasyon sonucunda sanayinin kapitalizmdeki rolü, yapısı ve coğrafyası değişmiş ve bu da istatistiklere sanayinin payının azalması şeklinde yansımıştır. Bu bağlamda değişen uluslararası iş bölümü küresel düzlemde ikili bir yapının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ancak yaşanan tüm değişimlerin sonuçları ülkelerin yapısına ve küresel sistemdeki rollerine göre farklılaştığı gibi sanayisizleşmeyi tetikleyen unsurlar, sürecin yaşanma şekli ve sonuçları da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde farklılık göstermektedir. Sanayisizleşme yapısal ve mekânsal boyutlarıyla incelendiğinde; gelişmekte olan ülkelerin özellikle gelişmiş bölgelerini etkileyen sürecin, imalat sanayinin bölgelerarası yer değiştirmesiyle başladığı söylenebilir. Bu süreçle paralel, mekânı sermaye biriktirmenin bir aracı olarak gören kapitalizm, gelişmekte olan ülkelerde inşaata dayalı ekonomik büyüme, değişen ekonomik yapı ve yerel-merkezi politikalar mekânı yeniden biçimlenmesine neden olmuştur. Özellikle kent merkezlerinde yer alan fabrika gibi mekânsal sabitler ekonomik yapının değişmesiyle değer kaybetmiş ve dönüşüm baskısına maruz kalmıştır. Bu değişimlerle beraber 80 sonrası dönemde post-fordizmin yarattığı esnek olma zorunluluğu, sektörlerin paylarının değişmesi, teknolojik gelişmeler, ülkelerin politik yapılarındaki değişimler; emeğin coğrafyasında, becerilerinde, istihdam yapısında, ücretlerinde ve sınıf bilincinde yapısal değişiklikler yaşanmıştır. Bu bağlamda değişen sanayi coğrafyası aslında çok aktörlü bir biçimde; devlet, sermayedar ve emek arasındaki anlaşmalar ve çatışmalar üzerinden yeniden biçimlenmektedir. Kuşkusuz aktörlerin birbiriyle kurduğu ilişkiler diğer bir deyişle güç ilişkileri sanayi coğrafyasının yeniden biçimlenmesinde kimin söz sahibi olduğunu yansıtmaktadır. Ancak konuya ilişkin neoklasikten marksiste kadar gelişen kuramlar bu biçimlenişte ağırlıklı olarak devlet-sermaye ikilisini ana aktör olarak belirtmiş emeği sürecin içinde soyut ya da zayıf bir aktör olarak değerlendirmiştir. Hâlbuki, emek bu süreçten en fazla etkilenen ve etkilenecek olan kesimdir. Bu doğrultuda, tezin temel amacı; emeğin sosyal bir aktör olduğunu kabul ederek sanayisizleşmenin yarattığı değişimlerde; emeğin etkinliğini, tutumunu ve değişimlerden nasıl etkilendiğini mekânsal, zamansal ve sosyal bağlamlarla ilişkilendirilerek ortaya koymaktır. Araştırma, 2018 ortalarında İstanbul'dan Çerkezköy'e taşınan A Fabrikası kapsamında yürütülmüştür. Bu bağlamda ilk olarak, İstanbul'da yaşanan dönüşümün arka planını anlamak üzere birincil ve ikincil veri kaynakları değerlendirilmiş ve İstanbul'a özgü olan sanayisizleşme süreci ortaya konulmuştur. Ardından sanayisizleşmenin emek üzerindeki yansımalarını ortaya koymak için işçilerle ve sürece dahil olan diğer aktörlerle- sendika, işçi birlikleri, basın mensupları, başka fabrikalarda çalışan işçiler- derinlemesine görüşmeler yapılarak süreçteki tutumları, deneyimleri ve kararları incelenmiştir. Yapılan görüşmeler sonucunda sanayisizleşme sürecinin yansımaları emeğe odaklanılarak aktörler ve rolleri, sosyo-mekansal ve yapısal başlıklarında değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda ise hem İstanbul'da hem de alan çalışmasının yürütüldüğü A fabrikasında, sanayisizleşme sürecinin mekânsal boyutunun yapısal boyutuna göre daha belirgin yaşandığı tespit edilmiştir. Sanayisizleşmenin yarattığı yapısal değişimlerin işçileri direkt olarak etkilemediği; mekânsal değişimlerin ise emeği işini, evini ve aile bağlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya bıraktığı için doğrudan etkilediği tespit edilmiştir. Bu doğrultuda, emeğin mekâna yönelik davranışlarını ve kararlarının; kendi bilgi düzeyleri, sosyo-demografik özellikleri ve deneyimleri yanında ülkenin ekonomik ve politik durumuna, sanayi sektörünün yapısına, fabrikanın stratejilerine ve emeğin sosyo-ekonomik özelliklerine bağlı olarak değiştiği görülmüştür.

Özet (Çeviri)

The main purpose of capitalism is to increase capital accumulation continuously. In this context, two concepts have dominated the political-economic system: Globalization and Neo-liberal Policies. These concepts aim to remove the barriers of capital accumulation by restructuring social, political, spatial and economic structures of countries and regions. The restructuring process can be monitored in three components: economy, space, and labor. Undoubtedly, these three components cannot be considered singular and independent of each other; because a change in the economy has transformed the space and labor markets at the same time. Throughout history, the process of industrialization, deindustrialization, financialization, and transition to a knowledge economy are the outputs of economic restructuring. Within the scope of the thesis, the de-industrialization examined under economic restructuring is defined as the decreasing the share of industry in GDP and employment. As a result of the crisis in the 1970s, financial and commercial liberalization; the role, structure and spatial distribution of industry in capitalism changed, and this was observed as a decrease in the share of the industry in statistics. In this context, the changing international division of labor has led to the emergence of a dual economy on the global level. However, the results of all the changes must be different according to the structure of the countries and their roles in the global system. Moreover, the factors that trigger de-industrialization and the results of this process can be vary in developing countries such as Turkey. When de-industrialization has examined in terms of structural and spatial dimensions, it has seen that the process which has influenced especially the most developed regions in developing countries started with inter-regional relocation of manufacturing. In line with capitalism, which regards space as a tools of capital accumulation, construction-based economic growth especially in developing countries, new economic structure and local-central polices have begun to reconstruct the space. In particular, the factories in the city center have lost their value due to the change in the economic structure and they have been under pressure of transformation. Moreover, the change in the share of sectors and political structure of countries in the post-80 period, technological developments, post-Fordism, flexibility, has caused structural changes in the geography, skills, employment structure, wages and class consciousness of labor. In this context, changing industry geography should be analyzed through agreements and conflicts between state, capitalist and labor. Undoubtedly, the relations of actors with each other; in other words, power relations have reflected who has a right shaping the industrial geography. However, the theories that developed from neoclassic to marxist have mainly identified the state-capital duo as the main actor and have considered labor as an abstract or a weak actor in the shaping economic geography. Yet, labor is the main actor and is the most affected by this process. In this respect, the aim of this research is to examine how labor is affected spatially, socially and structurally by deindustrialization. As a result, it has been found out that the spatial dimension of the de-industrialization process is more pronounced than the structural dimension. Whereas the structural changes created by deindustrialization have not directly influenced workers; spatial changes have affected workers directly because of the risk of losing their work, house and family ties. First of all, the first thing to be addressed is that labor should be involved as an active actor. Although labor is directly within the process both in spatial and structural dimensions and it creates significant value, it is the most adversely affected group compared to other actors. Even though this situation is not seen directly in the macro data, it is known that the employees in each factory have experienced this process exactly. In particular, the decisions of decentralization made on the plan level have affected many structures as well as deeply affect workers and they face the risk of losing their work, house and family ties. For this reason, labor should be taken into consideration for all decisions without forgetting that labor has a responsibility, family and social entity. Therefore, companies and governments should develop policies/strategies by considering labor.

Benzer Tezler

  1. Türkiye'de sanayisizleşme süreci üzerine bir analiz: İstanbul örneği

    An analysis on the deindustrialization process in Türkiye: The case of İstanbul

    AYSU UZSAYILIR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Ekonomiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TÜZİN BAYCAN

  2. Meslek hastalıklarının hukuki boyutu

    Occupational diseases in Turkish law

    TEKİN AHMET SEREL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    HukukAnkara Üniversitesi

    Disiplinlerarası Adli Bilimler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜROL CANTÜRK

  3. Sociospatial impacts of deindustrialization: The case of Karabük

    Sanayisizleşmenin toplumsal-mekansal etkileri: Karabük örneği

    MURAT ÇEVİK

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2003

    Şehircilik ve Bölge PlanlamaOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. TARIK ŞENGÜL

  4. Sanayi üretimi ve sanayisizleşmenin sosyal ve mekânsal yansımaları: Ayvansaray örneği

    Social and spatial reflections of industrial production and deindustrialization: The case of Ayvansaray

    MEHMET DUMAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    MimarlıkİSTANBUL TOPKAPI ÜNİVERSİTESİ

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ALP CAN ARISOY

  5. Türkiye'de sanayisizleşme ve sanayisizleşmenin belirleyicileri: ARDL yaklaşımı ve ayrıştırma analizi

    De-industrilaziton in Turkey and the determinants of de-industrialization: ARDL approach and decomposition analysis

    YUNİS DEDE

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Ekonometriİstanbul Üniversitesi

    İktisadi Gelişme ve Uluslararası İktisat Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. EMİNE TAHSİN