Geri Dön

Okluzal yüzeydeki primer çürük lezyonlarının saptanmasında farklı yöntemlerin karşılaştırılması

Comparison of different methods in the detection of primary caries lesions onthe occlusal surface

  1. Tez No: 573101
  2. Yazar: ALMILA ÖĞÜT
  3. Danışmanlar: PROF. DR. RABİA BANU ERMİŞ
  4. Tez Türü: Diş Hekimliği Uzmanlık
  5. Konular: Diş Hekimliği, Dentistry
  6. Anahtar Kelimeler: Diş çürüğü, in vivo, okluzal çürük, ICDAS II, lazer floresans, transillüminasyon, dijital radyografi, gözlemci uyumu, Kappa istatistiği, Dental caries, in vivo, occlusal caries, ICDAS II, laser fluorescence, transillumination, digital radiography, examiner agreement, Kappa statistics
  7. Yıl: 2019
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Süleyman Demirel Üniversitesi
  10. Enstitü: Diş Hekimliği Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Restoratif Diş Tedavisi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 140

Özet

Amaç: Premolar ve molar dişlerin okluzal yüzeylerindeki primer çürük lezyonlarının saptanmasında geleneksel ve optik esaslı çürük saptama yöntemlerinin etkinliğinin ve bu yöntemler arasındaki korelasyonun değerlendirilmesi ile gözlemci içi ve gözlemciler arası uyum ve tekrarlanabilirliğin değerlendirilmesidir. Yöntem: Çalışmaya sistemik olarak sağlıklı, 18-65 yaş aralığında 60 gönüllü ve her gönüllüde iki adet olmak üzere, kavitasyon ve restorasyon içermeyen toplam 120 adet premolar ve molar diş dahil edildi. Çalışma öncesinde, dört çürük saptama yönteminin (görsel, lazer floresans, transillüminasyon ve dijital ısırtma radyografisi) her birinin nasıl uygulandığını öğrenmek ve bu konularda gözlemciler arasında bir standardizasyon sağlayabilmek için bir kalibrasyon çalışması yapıldı. Kalibrasyon çalışmasından sonra, seçilen dişler iki gözlemci tarafından birbirinden bağımsız olarak sırasıyla görsel (ICDAS II), lazer floresans (Diagnodent Pen, Kavo, Almanya), transillüminasyon (Diagnocam, Kavo, Almanya) ve dijital ısırtma radyografisi (My Ray, Cefla Dental Group, İtalya) yöntemleri ile muayene edildi. İlk muayeneden bir hafta sonra randomize olarak seçilen 28 hastada 56 diş (%46.66) tekrar muayene edildi. 24 adet dişe (n:22 hasta) operatif tedavi uygulandı. Bu çalışma tekrarlanan iki deneme şeklinde yapıldı. Her bir denemedeki muayene yöntemlerine ait skorların ayrı ayrı istatistiksel analizi yapıldı. Yöntemlerin birbirileri ile olan uyumu ile gözlemci içi ve gözlemciler arasındaki uyum ve tekrarlanabilirlik Cohen'in Kappa istatistiksel analizi ile değerlendirildi. Ayrıca lazer floresans yönteminde numerik değerlerin benzerliğini değerlendirmek için sınıf içi korelasyon katsayısı (SKK) analizi yapıldı. Operatif tedavi sonucunda elde edilen veriler kullanılarak yöntemlerin dentin çürüğünü saptamadaki başarı oranları hesaplandı. Yöntemlerin dentin çürüğünü tespit etmedeki başarıları arasındaki farkın karşılaştırılmasında 'z testi' kullanıldı. Bulgular: Kappa istatistiksel analizine göre mine çürüğü kategorisinde, her iki denemede her iki gözlemcinin ICDAS II yöntemi ile lazer floresans, transillüminasyon ve radyografik muayene yöntemleri arasındaki uyuma ait Kappa değerleri (: 0.21) 'önemsiz' olarak yorumlandı. Lazer floresans yöntemi ile yakın kızılötesi transillüminasyon ve dijital ısırtma radyografisi yöntemleri arasındaki uyum gücü mine çürüğü ve dentin çürüğü kategorilerinde her iki gözlemci için de (: 0.41) 'zayıf' olarak yorumlandı. Yakın kızılötesi transillüminasyon ve radyografik muayene yöntemleri arasındaki uyum gücü mine çürüğü kategorisinde her iki denemede iki gözlemcide de 'zayıf' (: 0.41) olarak yorumlanırken dentin çürüğü kategorisinde birinci denemede yöntemler arasındaki uyum gücü 'iyi' olarak, ikinci denemede ise 'çok iyi' olarak yorumlandı. Operatif tedavi yapılan dişlerden elde edilen verilere göre; dört farklı çürük saptama yöntemi içerisinde dentin çürüğünü bulma başarı yüzdesi olarak en düşük oran her iki gözlemcide de lazer floresans yönteminde (Gözlemci A: %20.83, Gözlemci B: %16.67) elde edilirken bu oran, yakın kızılötesi transillüminasyon (Gözlemci A: %87.50, Gözlemci B: %91.67) ve dijital ısırtma radyografisi (Gözlemci A: %87.50, Gözlemci B: %87.50) 104 yöntemlerinde birbirine benzerdi. Çürük saptama yöntemlerinin dentin çürüğünü saptamada başarıları arasındaki istatistik olarak anlamlılık değerlerine göre; gözlemci A ve gözlemci B'nin lazer floresans ile dijital ısırtma radyografisi ve yakın kızılötesi transillüminasyon yöntemlerine ait verileri karşılaştırıldığında 'p' değerleri 0.000 olarak hesaplandı ve yöntemlerin dentin çürüğünü saptama başarıları arasındaki fark istatistik olarak anlamlı (p0.05) bulundu. Radyografi ve yakın kızılötesi transillüminasyon muayene yöntemleri karşılaştırıldığında iki gözlemcide de (Gözlemci A: 1.000, Gözlemci B: 0.637) yöntemlerin dentin çürüğünün tespitindeki başarısı arasında istatistik olarak anlamlı bir fark bulunamadı (p0.05). Gözlemci içi ve gözlemciler arası uyumun ve tekrarlanabilirliğin değerlendirilmesi için hesaplanan Kappa katsayılarına göre her iki denemede her iki gözlemcide de uyum gücü 'önemli düzeyde iyi' (: 0.61-0.80) ve 'mükemmel' (: 0.81-1.00) olarak yorumlandı. Lazer floresans yöntemi için hesaplanan sınıf içi korelsayon katsayısı değerlerine göre gözlemci içi ve gözlemciler arası elde edilen bütün değerlerin güvenilirliği 'iyi' (SKK  0.75) olarak yorumlandı. Sonuç: Hem mine çürüğü hem de dentin çürüğü kategorisinde ICDAS II ile lazer floresans, yakın kızılötesi transillüminasyon ve dijital ısırtma radyografisi yöntemleri uyumlu değildi. Yöntemlerin okluzal çürüklerin saptanmasında birbirileri ile olan uyumunda, dentin çürüğü kategorisinde en yüksek uyum yakın kızılötesi transillüminasyon ve dijital ısırtma radyografisi yöntemleri arasında elde edilirken, altın standart olarak alınan operatif tedavi sonucunda da yakın kızılötesi transillüminasyon ve dijital ısırtma radyografisi yöntemlerinin dentin çürüğünü saptama başarıları yüksek bulundu. Buna göre yakın kızılötesi transillüminasyon yönteminin okluzal yüzeydeki dentin çürüklerinin saptanmasında geleneksel yöntemler ile birlikte teşhise yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca çalışmada kullanılan bütün muayene yöntemleri için klinik tecrübenin ve cihazların kullanımında gösterilen hassasiyetin önemli olduğu ve bu faktörlerin değerlendirmeler üzerinde etkili olacağı söylenebilir.

Özet (Çeviri)

Objective: The aim of this study was to evaluate the efficacy of conventional and optical based caries detection methods in the detection of primary caries lesions on the occlusal surfaces of premolar and molar teeth, and to evaluate the correlation between these methods. Another aim was to evaluate the inter-intraexaminer agreement and reproducibility. Methods: A total of 120 premolar and molar teeth, which without any cavitation and restoration, were included in the study, systemically healthy, 60 volunteers aged 18-65 years and two teeth in each volunteer. Before the study, a calibration study was carried out to learn how each of the four caries detection methods (visual, laser fluorescence, transillumination and digital bite radiography) were applied and to provide a standardization among the observers on these subjects. After the calibration study, the selected teeth were examined by two independent examiners using the visual (ICDAS II), laser fluorescence (Diagnodent Pen Kavo, Biberach, Germany), transillumination (Diagnocam Kavo, Biberach, Germany) and digital bitewing radiography, respectively. One week after the first examination, 56 teeth (46.66%) randomly selected in 28 patients were re-examined. Operative treatment was performed on 24 teeth (n: 22 patients). This study was carried out in two repeated trials. The statistical analysis of the scores of the examination methods in each trial were performed separately. To evaluate the agreement and reproducibility of between observers and methods Cohen's Kappa statistical analysis was performed. In addition, intra-class correlation coefficient (CCT) analysis was performed to evaluate the similarity of numerical values in laser fluorescence method. The methods's success rates of detection the dentin caries were calculated by using the data obtained as a result of the operative treatment. The 'z test' was used to compare the differences in the success of the methods in detecting dentine caries. Results: According to Kappa statistical analysis, the Kappa values of the two observers in both trials for the agreement between the ICDAS II method and the laser fluorescence, transillumination and radiographic examination methods (: 0.21) were interpreted as 'poor' in enamel caries. The agreement between the laser fluorescence and near infrared transillumination and digital bite radiography methods was interpreted as 'weak' for both observers (: 0.41) in enamel and dentin caries categories. Agreement of between the near-infrared transillumination and radiographic examination methods was interpreted as 'weak'(: 0.41) in both trials in the enamel caries category, and in the dentin caries category in the first trial , the agreement between the methods was interpreted as 'good' and in the second trial it was as 'very good'. According to the data obtained from the teeth treated operatively; ın four different caries detection methods, the lowest rate of success in detecting dentin caries was obtained by laser fluorescence method in both observers (Observer A: 20.83%, Observer B: 16.67%) while this rate in the near infrared transillumination (Observer A: 87.50%, Observer B: 91.67%) and the digital bitewing radiography (Observer A: 87.50%, Observer B: 87.50%) were similar. 106 According to the statistical significance values of dentine caries detection methods in determining dentine caries; when compared the data from lazer florescence with near infrared transillumination and digital bitewing radiography, 'p' values were calculated as '0.000' and the difference between determination of dentine caries was found statistically significant (p0.05). No statistically significant difference was found between the success of the methods of determination of dentine caries in two observers (Observer A: 1,000, Observer B: 0.637) when radiography and nearinfrared transillumination examination methods were compared (p0.05). The intrainterexaminer agreement and reproducibility was interpreted as 'substantial' (: 0.61-0.80) and 'almost perfect' (: 0.81-1.00) according to the Kappa statistical analysis. The reliability of all values obtained from intra-interexaminer was interpreted as 'good' on (ICC0.75) according to the intraclass correlation coefficient values calculated for laser fluorescence method. Conclusion: ICDAS II and laser fluorescence, near-infrared transillumination, and digital bitewing radiography were not coherent both in the enamel and dentin caries categories. While the highest agreement in dentine caries category was obtained between near-infrared transillumination and digital bitewing radiography, as a result of the operative treatment that was taken as the gold standard, near infrared transillumination and digital bitewing radiography methods were found to be successful in determining dentin caries. According to this, it is thought that near infrared transillumination method can help to diagnose dentine caries on occlusal surface together with traditional methods. In addition, it can be said that clinical experience for all examination methods used in the study and the sensitivity shown while using the devices is important and these factors will have an effect on the evaluations.

Benzer Tezler

  1. Servikal çürüklerin restorasyonunda kullanılan estetik restoratif materyallerin in vitro ve in vivo incelenmesi

    In Vitro and in vivo evaluation of esthetic restorative materials used in restorations of cervical caries

    MİNE BETÜL ÜÇTAŞLI KAYA

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Diş HekimliğiGazi Üniversitesi

    Diş Hastalıkları ve Tedavisi Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. HÜMA ÖMÜRLÜ

  2. Hibrit tabakadaki biyobozunmayı başlatan etkenin taramalı elektron mikroskobu ile saptanması

    Detecting of the hybrid layer biodegradation initiation factor with scanning electron microscope

    GAMZE PAKEN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Diş HekimliğiEge Üniversitesi

    Protetik Diş Tedavisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET SONUGELEN

  3. Dentin dokusuna farklı hazırlık yöntemleri ve uygulama teknikleri ile 'universal adeziv' bağlayıcıların bağlanma dayanıklılığına etkisi

    The effect of different application strategies on the durability of dentin bond strength of different universal adhesive systems

    ASHRAF RADAYDA

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Diş Hekimliğiİstanbul Üniversitesi

    Diş Hastalıkları ve Tedavisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TAHİR SAMİ BÜYÜKGÖKÇESU

  4. Polietereterketon materyalinin teleskobik tutucularda kullanımının incelenmesi

    Investigation of the use of polyetereterketone material in telescopic retainers

    KIYMET ÇALIK

    Diş Hekimliği Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Diş HekimliğiBezm-i Alem Vakıf Üniversitesi

    Protetik Diş Tedavisi Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ IŞIL TURP

  5. Yeniden yapıştırılan braketler nedeniyle farklı tip mine yüzey hazırlık işlemlerinin mine demineralizasyonu gelişimine etkisinin laboratuvar ortamında değerlendirilmesi

    Evaluation of the effect of different TYPES of enamel surface preparation processes on the development of enamel demineralization DUE to rebonded brackets in a laboratory environment

    KEMAL CAN ACIR

    Diş Hekimliği Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Diş HekimliğiZonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi

    Ortodonti Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ORHAN ÇİÇEK