Antik Yunan ve Roma toplumlarında toplumsal cinsiyetin şekillenmesi ve cinsellik kavramı
Forming of gender mainstreaming in the ancient Greek and Roman societies and sexuality
- Tez No: 588824
- Danışmanlar: PROF. DR. ERGÜN LAFLI
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Arkeoloji, Sosyoloji, Archeology, Sociology
- Anahtar Kelimeler: Biyolojik Cinsiyet, Toplumsal Cinsiyet, Kadın, Erkek, Antik Yunan ve Roma, Biological Sex, Gender, Woman, Man, Ancient Greece, Ancient Rome
- Yıl: 2019
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Arkeoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Klasik Arkeoloji Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 270
Özet
İnsanın bilişsel evrimi beraberinde insanın kendini doğanın bir parçası olarak görmekten vazgeçtiği yeni bir dönemi getirdi. Neolitik Dönem ile birlikte insan, artık yiyeceğini tesadüfen bulan bir canlı olmaktan çıkıp onu üreten ve böylelikle toprağı ele geçiren bir güç haline geldi. Toprak ananın fethi bir sürü dönüşümü beraberinde getirdi. Kendi besinini üretebilen insanlar, kaderini tayin edebilmelerinin ötesine geçmiş, küçük topluluklar halinde yaşayan eski konar-göçerler artık yerleşik hayatla tanışmışlar, besini depolamak ve biriktirmekle birlikte, onu koruma altına almak adına devlet organizasyonunu da oluşturmak zorunda kalmışlardır. Artık toplumsal ilişkiler daha da karmaşık hale gelmiş ve toplum içerisindeki fiziksel ve biyolojik farklılıklardan doğan toplumsal cinsiyet rolleri ile birlikte cinsiyetler arasındaki eşitsizlikler belirgin şekilde ortaya çıkmaya başlamıştır. Toprağın bereketini, kadının doğurganlığı ile bir tutan ve kan bağının“anne”üzerinden belirlendiği anaerkil dönem son bulmuş, günümüzde de halen varlığını sürdüren ataerkil dönem başlamıştır. Yerleşik hayatın beraberinde getirdiği yeni sistem ile birlikte kadının izi silinmeye başlarken, buna ters düşecek şekilde uzun bir süre Ana Tanrıça kültü etkin olarak varlığına devam etmiştir. Friglerin Kybelesi ile bu kült Yunan ve Roma dünyasında izlerini gösterse de, katı bir erkek egemen kültür bizleri beklemektedir. Günümüzde hala sürmekte olan kadın mücadelesi içerisindeki en temel sorun olarak değerlendirilen cinsiyetler arası eşitsizliğin ortaya çıkışını çoğu araştırmacı, Antik Yunan olarak göstermektedir. Gerçekten de Yunanlıların yaşam tarzlarına baktığımızda, kadın sadece erkeğin üremesinde rol oynamaktan öteye geçmemiştir. Kadın her daim kyrios denilen erkek efendinin buyruğunda olmak zorunda bırakılmıştır. Kyrios bazen baba, bazen başka bir akraba ya da eş olmuştur; bunlardan hiçbiri hayatta değil ise kadın kendi oğlunun emrine tabi olmak zorunda bırakılmıştır. Ev içerisinden tek başına dışarı çıkamamakla birlikte hane içerisinde bile erkeğe ait oda olan andron içine girmeleri yasaklanmıştır. Özellikle erkeklerin demokrasi ile birlikte kentler içerisinde aktif rol üstlenmeye başladıkları dönemlerde evde düzenledikleri şölenlerde, hane içerisinde yaşayan kadınların görülmesi bile çok nahoş bir durum yaratabilmekteydi. Antik Yunan düşünürlerinin, kadın ve erkek fizyolojisi üzerinden yaptığı kıyaslarda da, kadın bedenini her zaman yetersiz görüldüğü göze çarpmaktadır. Bu yüzden kadın zekası da erkek zekasının altında kalmaktadır ve erkek evlendiği kadını yetiştirmek ve eğitmek zorundadır. Toplumda saygı gören ve rahatça hareket eden tek kadın grubu fahişeler içerisinde yer alan Hetaira'lar ise, kendilerini ilginç bir şekilde her alanda yetiştirme şansını elde edebilmişler ve erkekler dünyasına, özellikle de şölenlere dahil olabilmişlerdir. Kadının bir lanet olarak yaratıldığına inanılan Yunan toplumunda, erkek bedeninin kutsanması ve idealize edilmesi de şaşırtıcı değildir, özellikle Gymnasium'larda erkeklerin çıplak olarak spor aktivitelerinde bulunduğu görülmektedir. Kadınların Sparta dışında Gymansiumlar'da sporcu olarak kendilerini göstermesini Yunan toplumundan beklememiz yanlış olacaktır. O dönemde Yunanlılar, Sparta'daki genç kızların kendilerini teşhir etmelerini ahlaksız olarak nitelendirmişlerdir. Yunan Arkaik Dönemi eserlerinde de erkek tasvirleri olarak anılan Kurosların çıplak olduğu görülürken, genç kız heykelleri olarak adlandırılan Koreler ise her zaman giyiniktirler. Kadın bedeninin çıplaklığı Helenistik Dönem eserlerine kadar karşımıza çıkmamıştır. Kadının akıl yönünden de erkeklerden eksik kaldığı kabul edilen bir toplumda, kadının yetiştirdiği erkek çocuğunda hem duygusal hem de sosyal yönden yetersiz kabul edilmesi de, Yunan toplumunda oğlancılık olarak tabir edilen bir geleneği doğurmuştur. Ancak buradaki oğlancılık, eşcinsellik olarak karşımıza çıkmamaktadır. Eşcinsellik kavramının karşılığı, Yunanca'da bulunmamaktadır. Etkin ve edilgen olarak ayrıştırılan iki erkeğin birlikteliği, etkin olanın öğretmenliği ve edilgen olan öğrenciliği olarak düzenlenmiştir. Bu ilişki aslında yeni yetişen erkeğin topluma kabul edilmesinin bir koşulu olarak ortaya çıkmaktadır. Öğrencilik ve yatak arkadaşlığının iç içe girdiği bu ilişkinin başlangıcı, erkek çocuğunun yeni ergenliğe girdiği 12-13 yaşları olarak kabul edilmektedir. Kıllarının çıkmaya başladığı dönem ise ilişkinin bitmesini işaret etmektedir. Bu ilişkide her ne kadar edilgen olan bir taraf olsa da, kadınsı özellikler gösteren erkekler toplum tarafından tecrit edilmiştir. Bu erkeklerin bu özellikleri göstermesinin nedeni fizyolojik olarak vücut ısılarının yetersizliği ile açıklanmaya çalışılmıştır. Helenistik Dönem ticari olarak Yunan dünyasında değişimleri getirirken toplumsal olarak kadının da kendini ifade etmesinin kapılarını aralamaya başlamıştır. Bu dönem kadın açısından özgürlüklerin yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığı dönem olmuş; sanat, felsefe ve edebiyatta artık kadın isimlerinin de ortaya çıkmaya başladığı görülmüştür. Erkeklerin kendi aralarında sürdürdükleri yatak ilişkileri de, bu dönemde önemini yitirmeye başlamıştır. Yunanlıların artık siyasal olarak önemini yitirmesi ile birlikte karşımıza çıkan Roma toplumunda ise erken dönemde katı bir ataerkil sistem ile kendisini göstermeye başlamıştır. Aile yapısının mutlak hakimi olan babanın, özellikle Erken İmparatorluk Dönemi'nde tam yetki ile kuşanıp hane içindeki bireylerin yaşama haklarına kadar müdahale ettiği bilinirken, kadının herhangi bir söz hakkının bulunmadığını görmekteyiz. Ancak ilerleyen süreç içerisinde kadın, evin içerisinde ve dışında söz sahibi olmaya başlamış ve hatta ülke yönetiminde imparator ile birlikte kendine yer edinebilmiştir. Eşcinsellik ise yine Roma toplumunda da, günümüzdeki anlamından oldukça uzak bir şekilde, yine etkin ve edilgen erkekler olarak karşımıza çıkmaktadır. Köleci bir toplum olan Roma toplumunda da edilgenlik sadece köleler için geçerli olup, özgür bir vatandaşın edilgen olması hoş karşılanmamakta ve hatta yasalar içerisinde bile yaptırıma konu olmaktadır. Bu çalışma, Yunan ve Roma halklarının, gündelik hayatlarına yalın bir şekilde göz atma olarak özetlenebilir. Birbirinin ardılı olan bu iki kültürün kadına, erkeğe, eşcinselliğe yaklaşımlarına, bu toplumlarda evlilik kurumunun nasıl işlediğine, fahişelerin toplumdaki yerine, insanlarla benzer karakteristik özellik gösteren tanrı ve tanrıçalar alemine değinilecektir.
Özet (Çeviri)
The cognitive evolution of human brought with it a new era which human abandoned seeing itself as a part of nature. In the Neolithic period, human became a power that no longer finds its food by coincidentally, producing its own food and thereby capturing the land. The conquest of the mother earth has brought many transformations by itself. The people who can produce their own food, beyond their ability to determine their destiny, the old cones-nomads living in small communities, have already met with resident life, and they have preserved and stored food. Also they have had to create the state organization to protect their food. Social relations have become even more complex and the gender inequalities between the sexes have begun to emerge significantly. The patriarchal period, which still continues its presence, and the matriarchal period which keeping equal fertility of the woman and fertility of soil, the blood bond is determined by the mother is over. The new system brought with the life of the resident, the trail of the woman began to be erased, while the cult of the Mother Goddess continued to exist effectively in such a way that it contradicted it. Although this cult with the Phrygians' Cybele shows its traces in the Greek and Roman world, a strict male-dominated culture is waiting for us. Most researchers, thinks gender inequality, which is considered to be the most fundamental problem in the ongoing women struggle emergence in Ancient Greek. In fact, when we look at the life styles of the Greeks, women only played a role in the reproduction of men. The woman has always been obliged to be at the behest of her master called kyrios. Kyrios, sometimes the father, sometimes has been another relative or husband; if none of them were alive, the woman had to be subject to the order of her own son. Although they cannot leave the house alone, they are forbidden even with the household to enter into the andron that room of the man. Especially in the periods when men started to play an active role in cities together with democracy, in the feasts organized by the men, even the women living in the households could create a very unpleasant situation. It is observed that the ancient Greek thinkers always see the female body as inadequate as compared to the male and female physiology. That's why women's intelligence is under the intelligence of men and the man has to educate the woman he married. Hetairas, the only women group in the community, who were respected and acted in a comfortable manner, were able to develop themselves in every field in an interesting way and were able to participate in the men's world, especially in the feasts. It is not surprising that the male body was blessed and idealized in the Greek society, which was believed to have been woman body created as a curse, especially in the gymnasium where men were engaged in sport activities as naked. It would be wrong for us to expect Greek women to show themselves as athletes in gymansium excluding Sparta. At that time, the Greeks' exposing themselves to young girls in Sparta is considered immoral. In the works of the Greek Archaic Period, it is seen that the kuros men' statues are known to be naked, while kores the young girls' statues are always dressed. The nakedness of the female body did not appear until the Helenistic period. In a society that is accepted as women incomplete from men in terms of mind, it is assumed that women are both emotionally and socially sufficient. This situation has given birth to a tradition in Greek society, which is termed boyhoodism. However, here boyhoodism is not seen as homosexuality. There is no equivalent of the concept of homosexuality in Greek. The seperation of two men, who were effectively and passively separated, was organized as the teacher of the active and passive student. This relationship is in fact a condition of the acceptance of the new male to society. The beginning of this relationship based on education and bed, is considered to be 12-13 years old when the boy enters the new adolescence. The period when the bristles begin to appear indicates the end of the relationship. Although there is a passive person in this relationship, men who have feminine characteristics are isolated by society. The reason why these males show these characteristics is explained by the inadequacy of the body temperature. While the Helenistic period brought about changes in the Greek world, it started to open the doors of women to socialize. This period was in which women's freedoms began to emerge slowly; women's names in art, philosophy and literature are now appearing. The bed relations between the men themselves started to lose their importance in this period. In the early period, Rome, which emerged with the loss of the importance of the Greeks now, has begun to show itself with a strict patriarchal system. We see that the father, who is the absolute ruler of the family structure, has the full authority in the Early Imperial Period and intervenes the rights of the individuals in the household, while the woman does not have any right to speak. However, in advance of the process, the woman started to have a voice in and out of the house and even with the emperor in the country's administration, she had a place in it. Homosexuality is also active and passive concept in this society, far away from its current meaning. In Rome, a slave society, passivity is only valid for slaves, and it is not welcomed that a free citizen is passive, and even under laws, it is a matter of sanction. This study can be summarized as a simple look at the daily life of the peoples of Greece and Rome. In these two successive cultures, women, men, their approach to homosexuality, how the institution of marriage works, the place of prostitutes in society, the gods and goddesses who have similar characteristics with people will be mentioned.
Benzer Tezler
- Kadın edebiyatında destanlar ve kadın karakterler
Epics and women characters in women's literature
ASLIHAN ULU
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Karşılaştırmalı EdebiyatEge ÜniversitesiKadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NEVİN KOYUNCU
- A feminist critique of just war tradition
Haklı savaş geleneğinin feminist bir eleştirisi
YAKUP CEKİ BİLMEN
Doktora
İngilizce
2018
Siyasal Bilimlerİstanbul Bilgi ÜniversitesiSiyaset Bilimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. PINAR UYAN SEMERCİ
- Kuvvetler ayrılığı gölgesinde demokrasi yanılsaması
Democracy illusion in the shadow of the separation of powers
EZGİ ÇALDIRAN
Doktora
Türkçe
2023
HukukGalatasaray ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BİRDEN GÜNGÖREN BULGAN
- Catholicism as an obstacle, or fostering, feminism in the twenty-first century
Katolizm 21.yy feminizmine engel mi teşkil eder yoksa onu yüceltir mi
PAOLO PANAIOLI
Doktora
İngilizce
2017
İngiliz Dili ve Edebiyatıİstanbul Aydın Üniversitesiİngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. GILLIAN MARY ELIZABETH ALBAN
- Examination of the links between communication and environment in urban areas and their change in the digital age
Kentsel alanlarda iletişim ve çevre arasındaki bağlantıların ve dijital çağdaki değişimlerinin incelenmesi
NERGİS AŞAR
Yüksek Lisans
İngilizce
2020
Peyzaj Mimarlığıİstanbul Teknik ÜniversitesiPeyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MELTEM ERDEM KAYA